Constellation: Karmaşık ve Çarpıcı Bir Galaktik Şov
Bilim kurgu tutkunları için heyecan verici bir seçenek olan Apple TV+’ın yeni dizisi Constellation, izleyicilere karmaşık ve etkileyici bir hikaye sunuyor. Bu satırları yazarken IMDB puanı 7.0’a, Rotten Tomatoes puanı ise %71’e yükselmiş durumda. Bu, diziye ilgi duyan herkesin izlemeye değer bir yapım olduğunu gösteriyor; hatta şimdiden izleme listesine eklemekte fayda var bence.
İlk iki bölümün tempo olarak yavaş ilerlediği gözlemlense de, ikinci bölümle birlikte doğru bir noktada olduğunuzu fark ediyorsunuz. Dizi, zaman ve mekan kavramlarını sorgulamanıza neden olacak kadar karmaşık ve ilgi çekici bir hikaye sunuyor. Bazen yaşadığınız kafa karışıklığı bile tatmin edici olabiliyor ve hatta bu karışıklıktan dolayı dizi sizi memnun etmeyi başarıyor. Tuhaf bir gizemi olan Constellation, izleyicinin dikkatini çekiyor ve daha fazlasını istemesine neden oluyor. İlerleme süreci zaman alsa da, bu merak sizi içine çekiyor.
İlk bölümler yavaş ilerliyor gibi görünse de, dozunda gizem ve bir miktar fazla dram içeriyor. Ancak sonraları hızlanıyor ve izleyiciyi daha da meraklandırıyor. İzledikçe daha çok izlemek istiyorsunuz. Tıpkı en sevdiğiniz tatlıyı yediğinizde bitmesine üzülmeniz ve devam etme isteği hissetmeniz gibi. Sonunda, tadı damağınızda kalan o son lokmayı yedikten sonra bile, dizi tam olarak istediğiniz tatmin duygusunu veriyor. Başlangıçta şaşırtıcı ve bazen çılgınca olsa da, sonuçta muhteşem bir deneyim sunuyor. Bu nedenle, bu zihni zorlayan bilim kurguyu izlemekte ısrar etmek kesinlikle değerli.
Dizinin handikaplarının da altını çizmek gerekiyor. Sürekli geri vitese düşen anlatılar izleyiciyi yoruyor. Temposunun artması gerektiğini beklediğimiz anlarda kendimizi tekrar bir aile dramının ortasında sıkılırken bulabiliyoruz. Yönetmen Peter Harness’ın elindeki malzemelerden tam olarak yararlanması gerekirken hikayeyi kendi yörüngesinde tutma konusundaki ısrarı dizinin çok daha heyecanlı olabilecek yapısını bozuyor. Yönetmenin elindeki malzemeleri tam olarak kullanamaması ve hikayeyi istediği yönde sürdürme çabası, dizinin heyecan katan yapısını da biraz bozuyor. Ancak bu eksikliklere rağmen, izleyici bir gizemin tam ortasında buluyor kendini ve diziye devam etmek istiyor. Bir şekilde kendinizi bir gizemin tam ortasında size dayatılan aile dramına bile bir şekilde katlanırken buluyorsunuz.
Haliyle dizide kuantum fiziğine dair birçok terim geçiyor. Örneğin, “Young Çift Yarık Deneyi”, “Schrödinger’in Kedisi”, “Tavşan Deliği Kuramı” ve “Kuantum Süperpozisyonu” gibi kavramlarla ilgili daha fazla bilgi edinmek için ek çaba sarf etmek gerekebilir. Bu terimlere aşina olanlar için bu durum anlaşılır olabilir, ancak bu konuda fazla bilgisi olmayanlar için ekstra araştırma yapma gereği doğabilir. Bu da diziye harcadığınız süreyi uzatıyor. Ki bu durumun oldukça besleyici bir tarafının olduğunu da belirtmek istiyorum.
Sonuç olarak kuantum fiziği ile mücadele ettiği kadar aile dramlarıyla da boğuşan dizi sabredenler için tam bir galaktik şov haline geliyor. Böylelikle Constellation, kendisinden önce gelen pek çok uzay hikayesinin bıraktıklarıyla birlikte kainatın gizemli genişliğine dair kendi bakış açısını çiziyor. İzlensin 🙂
Kapak Fotoğrafı: apple.com
İlginizi çekebilir: Eralp Alper’den Perfect Days
İlk yorumu siz yazın!