Covid-19 Aşıları: Aşı Nedir, Önemi ve Bilinmesi Gerekenler
“Aşı olmalı mıyız doktor hanım, hangi markayı öneriyorsunuz?’’, “Ben yerli aşı üretilirse onu olmayı düşünüyorum.’’, “Bu aşılarda çip var, oyun büyük yeğenim.’’, “Koronavirüs mü hani nerde ben hasta olmadım yalan bunlar yalan.”… Herkesin her konuda fikir belirttiği biricik toplumuzdan duyduğum bazı cümleler sonucu aşıyla ilgili sahip olduğum ve araştırıp öğrendiğim bilgilerimle bir yazı yazmak istedim. Söz uçar yazı kalır. Bilgilerimizi tazelemek ve konuyu kişiselleştirmeden bilimsel yanıyla tanımlamak, resmin çok da dışına çıkmadan (çip meselesine takılanlar için) aynı zamanda resmin detaylarında da kaybolmadan (hangi markayı öneriyorsunuz diyenlere ithafen) aşı neymiş ve Covid-19 aşıları nelermiş birlikte göz atalım.
Aşı Nedir?
İnsanlarda hastalığa yol açan virüslere ve bakterilere karşı, bağışıklık sistemimizin önceden hazırlıklı olmasını sağlayan bir uygulama aslında aşılar. Zayıflatılmış virüsler ya da onların salgılarını içerebiliyorlar. Aşılarla vücudumuz o virüsün zayıflatılmış haliyle karşılaşıyor, bu önemli çünkü her insanın bağışıklığı aynı düzeyde değil. Bağışıklık sistemimizin yapması gerekense aşıyla verilen virüsü tanımak (hücreye girmek için kullandığı reseptörleri vs.), silahlarını anlamak ve virüse karşı antikor (bağışıklık sistemimizin savaşçı hücreleri) üretmek. Böylece hem hastalık etkeniyle karşılaşıldığında vücudumuz ona hazırlıklı olmuş oluyor hem de salgınların önüne geçilmiş oluyor. Aşıların üretim teknikleri değişebiliyor ama teknik konulara değinmeyeceğim.
Ayrıca aşı hakkında sağlık bakanlığının bir linkini bırakıyorum. Buradan ülkemizde uygulanan rutin aşı takvimine, aşıların içeriğine ulaşabilirsiniz. Türkiyedeki aşı çalışmalarının tarihini inceleyebilirsiniz( ki bizim aslında köklü aşı çalışmalarımız var ama ne yazık ki günümüzde aşı çalışmalarını biraz geriden takip ediyoruz). Ayrıca gideceğiniz ülkelere göre yaptırmanız veya tekrarlamanız gereken aşıların listesi de yer alıyor.
Aşının Önemi
Koruyucu hekimlik (insanlar hastalığa yakalanmadan onları korumak için yapılan hekimlik) çalışmaları arasında en değerlisi uygulanan aşılardır. Aşılarda temel amaç; toplumda, özellikle bebek ve çocuklarda aşı ile önlenebilir hastalıkların ortaya çıkışını engellemek ve bu hastalıklardan kaynaklanan ölümlerin önüne geçmektir. Sağlıkla ilgili kazançların yanında ekonomik ve sosyal kazanımlar da aşılama programlarının başarısı olarak değerlendirilebilir. Bir diğer önemli katkısıysa toplum bağışıklığıdır. Bulaşıcı hastalıklara karşı toplumun belli bir kısmının aşılanması durumunda salgın çıkması olasılığı azaldığı için toplumun tüm üyeleri de korunmaktadır. Ancak toplum düzeyinde aşı ile önlenebilir hastalıkların kontrolü için yüksek aşılanma oranlarına ulaşmak gerekiyor.
Aşı Karşıtlığı
Aşının keşfinin ilk yıllarında bile ortaya çıkan bir kavram daha var o da: aşı karşıtlığı. İlk bulunan çiçek aşısına (Edward jenner tarafından 1796 yılında bulundu) bile karşı çıkanlar olmuş ve bu dini nedenlere dayandırılmıştır. İlerleyen süreçte insanlar dini, felsefi ve aşı güvenilirliği ile ilgili nedenlerle aşı karşıtlığını sürdürmüşlerdir. Bu fikirlerini herhangi bir bilimsel kanıta dayandırmadan, aşıların içeriğinde bulunan kimyasal maddelerin insan sağlığına zararlı olduğu, aşı üreten firmaların para kaygısı olduğu ya da doğal yollarla da bu hastalıklardan korunmanın mümkün olduğunu dile getirmeye devam etmişlerdir. Hatta sayıları o kadar artıyor ki dünyada kızamık-kızamıkçık-kabakulak gibi hastalıklar çocuk yaşta birçok ölüme yol açmaya tekrardan başladı. Dünyadaki aşı reddi vakalarının son yıllarda hızla artması ve tehlikeli boyutlara ulaşması üzerine de; Dünya Sağlık Örgütü 2019’da çözüme kavuşturmayı planladığı 10 küresel sağlık sorunun başında “aşı karşıtlığı” başlığına yer verdi.
Covid-19 Aşıları
Teknik olarak birçok şekilde üretilebiliyor aşılar (canlı aşı, ölü aşı, polissakkarid ve ya toksoid aşılar). Koronavirüs için yapılan aşılarsa yeni birçok tekniğin kullanılmasına ve gelişmesine fırsat tanıdı. Özellikle mRNA aşılarının önü açıldı. Yeni geliştirilen mRNA aşısında, virüse ait proteinleri ürettirecek olan mRNA, kasa enjekte edilir ve kendi hücrelerimiz daha sonra onu okur ve viral proteini sentezler. Bu proteine karşı bağışıklık sitemi, sanki virüs ile enfekte olmuşuz gibi bir yanıt oluşturur; fakat bu proteinler kendi başlarına hastalığa sebep olamazlar. Yani virüsün silahını alıp vücudumuzda üretilmesini sağlıyoruz, sonra bağışıklık hücrelerimiz silahı tanıyor ve virüsle enfekte olduğumuzda elindeki silahı tanıdığımız için onunla nasıl savaşacağımızı zaten bilmiş oluyoruz. İşte bu yöntemle geliştirilen iki önemli aşı var. Pfizer/BioNTech ve Moderna aşılarının her ikisi de taşıyıcı RNA(mRNA) olarak bilinen bu yeni teknolojiyi kullanıyor. Şimdi geliştirilen 5 önemli korona aşısına birlikte bakalım.
Pfizer & BıoNTech
Amerikan Pfizer şirketi ve Alman biyoteknoloji şirketi BioNTech ortaklığında geliştirilen bir aşı. Yeni bir teknolojiyle mRNA aşısı olarak üretilen aşının Covid-19’a karşı yüzde 95 etkili olduğu açıklandı. Faz çalışmalarında da herhangi bir yan etki görülmediği bildiriliyor. BioNTech adına bu işin başında Türk asıllı Dr. Özlem Türeci ile Uğur Şahin bulunuyor. Türkiye’nin bu aşıyı almasında da Prof. Dr. Uğur Şahin büyük rol oynadı (ve bu ikili yakın zamanda Time derisine kapak oldu). Ülkemiz tarafından yaklaşık 4.5 milyon doz (bir kişiye 2 doz gerekiyor) alınması planlanıyor, ilerleyen günlerde alınması hedeflenen bu dozun biraz daha üstüne çıkılması bekleniyor.
Pfizer/BioNTech aşısı 3 hafta aralıkla iki doz halinde uygulanıyor. Bu aşının tek dezavantajıysa depolama ve nakliye koşullarının zor olması. Aşının, optimum etkinliği sürdürmesi için -70 santigrat derecede saklanması, ayrıca uygulanmadan önce başka bir sıvıyla karıştırılması gerekiyor. Bu durum ise aşının özellikle gerekli teknolojik altyapıya sahip olmayan yoksul ülkelere dağıtılmasının önündeki en büyük engellerden birini oluşturuyor.
Moderna
Amerikan biyoteknoloji firmasının geliştirdiği bu aşı da mRNA yöntemini kullanıyor. Bu aşının da Covid-19’a karşı yüzde 92 oranında başarılı olduğu ifade edildi. ABD tarafından onay alan aşı geçtiğimiz günlerde AB tarafından da onaylandı. Bu aşının dağıtım ve depolama gibi bir sıkıntısı bulunmuyor ancak oldukça pahalı bir aşı. Tek dozunun fiyatı 38 dolar olarak belirlenmiş durumda. Moderna’nın aşısı 4 hafta aralıklarla olmak üzere iki doz halinde uygulanıyor.
Oxford & Astrazeneca
Oxford Üniversitesi ve Astrazeneca şirketi tarafından geliştirilen korona virüs aşısıdır. Bu aşı ilk iki aşıdan farklı olarak viral vektör kullanılarak geliştirilmiştir. Bu yöntem de şu şekilde işliyor şempanzelere bulaşan yaygın soğuk algınlığı virüsünün genetik olarak değiştirilmiş haliyle virüsün insanları enfekte etmesinin önüne geçiliyor ve korona virüsün ‘diken proteini’ olarak adlandırılan kısmının kopyaları taşınarak vücudun bağışıklık sisteminin hazırlanması mümkün oluyor. Yani başka bir virüse korona virüsün silahını takıyorlar ve vücudumuz bu etkene karşı savaşmayı öğrenmiş oluyor.
Depolama ve taşınmasıyla ilgili bir problemi bulunmadığı gibi fiyat olarak da oldukça iyi bir aşı ancak onay aşamasında bazı aksaklıklar yaşandığı biliniyor. Bu aşı İngiltere tarafından onaylandı ancak AB tarafında hala onaylanmamış durumda.
Sinovac: CoronaVac
Çin merkezli Sinovac şirketinin geliştirdiği korona virüs aşısıdır. Eski bir yöntem olan inaktif virüs tekniğine göre hazırlanan bu aşıda, enfekte etme özelliğini yitirmiş olan virüs vücuda verilerek, vücudun hastalığa bağışıklık kazanması hedefleniyor. Bu aşının da korona virüsüne karşı yüzde 97 etkili olduğu belirtiliyor. Türkiye’nin 50 milyon doz aldığı aşı da bu. (bir kişi için 2 doz gerekli) Depolama ve nakliye açısından önemli bir avantajı var: Normal buzdolabı sıcaklığında saklanabilmesi.
Sputnik V
Gamaleya Epidemiyoloji ve Mikrobiyoloji Araştırma Enstitütüsü tarafından üretilen COVID-19 aşısıdır. Bu aşı dünyada duyrulan ilk korona virüs aşısıdır. Rusya Sağlık Bakanlığı tarafından 2020 Ağustos ayında duyrulmuştu ancak aşının uluslararası bilim çevreleri tarafından alınan bir onayı yok. Hatta aşı çalışmaları ve klinik testleri de paylaşılmadığı için tepki çekmişti. Rus kaynakların açıklamasına göre aşının etkisi yüzde 91 düzeyinde ve yan etkisi bulunmuyor. Diğer aşıların aksine yıllık korumanın üstünde 2 yıllık bağışıklık sağladığı öne sürülüyor.
Son Söz
Kişisel yorumlarımı en sona saklamak istedim. Şöyle anlatabilirim sizlere, mesela koronavirüs mutasyonları pandemi döneminin en başından itibaren oluyordu ve şimdilerde mutasyonlarının ciddiyeti artmış durumda, hastalığın seyrine etkilerinin olacağı düşünülüyor. Peki bu durumla ilk defa mı karşılaşıyoruz, cevabımız hayır tabii ki. Hatta viral mutasyon meselesi aslında hayatımızda hep vardı. En basitinden her sene grip oluyoruz ve her sene yeni bir grip aşısı çıkıyor. Neden böyle diye düşündünüz mü bilmiyorum ama cevabı virüsler mutasyona uğruyorlar ve oldukça hızlı bir şekilde değişim geçirebiliyorlar bu yüzden her sene yeni aşı gerekebiliyor. Diyelim ki 2019 yılı içinde en sık geçirilen virüse göre bir grip aşısı yapıldı ve 2020 yılında siz geçen yılın en sık rastlanan virüs tipinin aşısını oluyorsunuz. Böylece 2020 yılında, geçen sene herkesi hasta eden virüs tipi hala birilerini hasta ederken siz korunmuş oluyorsunuz. Ama bu grip olmanızın önüne yüzde yüz geçmiyor elbette çünkü virüsün mutasyonları var, o sene içinde başka tip grip virüsüyle karşılaştığınızda hastalıktan maalesef kaçamıyorsunuz. Koronavirüs de bu gidişle hayatımızda grip gibi bir yer edinebilir ancak ciddiyeti ve ölümcül oluşu nedeniyle aşının kıymeti de kat kat artıyor.
Virüslerin mutasyona uğramasının sebebi de oldukça açık: hayatta kalmak. Mesela korona virüs şu anda 90 milyon insanı enfekte etmiş olduğu kayıtlara geçmiş durumda. Yani virüsün 90 milyon insanda çoğalma fırsatı bulduğu ve her ırktan her yaştan her cinsten insanı tanımasına yol açtığını söyleyebiliriz. Bizi bizden daha iyi tanıyor ve bağışıklık kazanacağımızı bildiği için vücudumuza giriş yöntemlerini değiştiriyor. Nasıl ki bizim hayatta kalma mekanizmamız var, bağışıklık sistemimiz bir saldırıda devreye giriyorsa virüste kendi yaşamını korumak için bizde kalmaya devam etmek için yapıyor bunu. Virüsün seyahatinin önüne geçmemizin tek yolu virüsün insanlar arasındaki yolculuğunu sekteye uğratmak ve bu da toplumun yüzde 90’nın izole edilmesiyle ya da aşılanmasıyla mümkün olabilir. Bu yüzden aşı konusu çok önemli bir nokta. Aşı olmama kararı sadece sizi değil toplumunuzu da etkiliyor çünkü. Yaşlılar, kronik rahatsızlığı olanlar ve sağlık çalışanları için hayati öneme sahip. (Sağlık çalışanlarının maruziyet riskinin normal insanlardan 10 kat daha fazla olduğuna sonunda karar verilmesiyle de Koronavirüs meslek hastalığı olarak kabul edildi.)
Yani aşı yaptırmayacağım içinde çip var diyenlerle dünya öküzün boynuzunda diyenleri aynı kefeye koyabiliriz. Zira iki grubunda bilim insanlarını dinlemek yerine dedikodulara kulak verdiği ortada. Peki siz kimi dinleyeceksiniz?
Kapak Fotoğrafı: Unsplash/@hakannural
İlginizi çekebilir: Yogi Magger’dan Belgeseller Işığında Pandemi
İlk yorumu siz yazın!