Dafni Ateşbaşı: Daphne ve Apollon’un Hikayesinden Doğan Restoran
Antakya, tarihi ve kültürel zenginliklerinin yanı sıra mutfağıyla da gönülleri fetheden bir şehir. Bu şehrin mutfağı, yüzyıllardır süregelen geleneksel tariflerle şekilleniyor. Kuşaktan kuşağa aktarılan, en iyi şekilde korunan yemekleri onlara sahip çıkan insanlar sayesinde deneyimleyebiliyoruz. Geçtiğimiz günlerde, bu eşsiz lezzetlerin baş rolde olduğu ama aynı zaman da etin, sakatatın, balığın hatta sebzelerin bile en lezzetli hallerini bulabileceğiniz bir restoranda keyifli bir ziyafete katıldım ve Antakya’nın ruhunu yansıtan tabaklarla harika bir deneyim yaşama fırsatı buldum. Şimdi, bu şahane tatları ve onları sunan mekanı sizlere anlatmak istiyorum.
Dafni Ateşbaşı’na hayat veren Yaren Şefi uzun zamandır takip ediyorum; Hatay’da doğmuş ve büyümüş bir isim. Yaptığı işlere, konuştuğu konulara baktığımızda ve benimle aynı fikirde olan arkadaşlarım da bir hayli fazla, bizce o; hem çok çalışkan hem de çok sorumluluk sahibi bir insan. Aslında bu iki özellik onda olmasaydı, şu an Dafni’yi konuşuyor olmazdık diye düşünüyorum.
Üniversiteyi Antakya’da okuduğum için arkadaşlarımdan Daphne ve Apollon’un hikayesini dinlerdim. Zaten Harbiye’ye her gittiğimizde mutlaka konusu geçerdi. Bugün restorana adını veren bu efsaneyi, Dafni’nin sayfasında paylaştığı haliyle sizlere de aktarmak istiyorum:
“Ey toprak ana, beni ört, beni sakla, beni koru.
Su perisi Daphne, kendini toprak anaya adamış, tek aşkı doğadır. Bu yüzden kimseyle evlenmek istemez. Apollon(Işık Tanrısı) ise kibriyle Erosun kalbini kırar ve Eros, Apollon’u Daphne’ye aşık eder. Daphne Apollon’u reddeder. Fakat Apollon bu cevabı kabul etmez ve Daphne’nin peşine düşer. Apollon’un ısrarı Daphne’yi en sevdiği doğadan, topraktan alıkoyar. Bir gün Daphne Toprak Ana’dan yardım ister ve vücudu katılaşmaya ellerinden dallar çıkmaya başlar Daphne’nin. Daphne köklerini toprağa salar ve dallarından defne yaprakları vermeye başlar. İstediği hayatı yaşamak için Daphne, toprakla bütünleşir ve yapraklarıyla bir çok şeye dönüşür ve her şey olur. Kendi olmak için verdiği mücadelede, boyun eğmeyen, en saf haliyle kendi olmayı başaran Daphne, doğanın döngüsü gibi önce sönmüş sonra 4 mevsim yeşil kalan Defne ağacına dönüşmüştür. Bizim için bu Daphne’nin özgürleşme hikayesidir. Defne yaprağı hayat ağacının sembolü, ölümsüzlüğün simgesi.. Dafni’de hayat buldu”.
Yaren Şef,
Dafni Ateşbaşı Ambiyans
Restorana giriş yaptığınızda aydınlık ve ferah bir ortamla karşılaşıyorsunuz. Karşınızda boydan boya cam, camın arkasında yeşillikler ve yeşillikler arasından gözüken köprü ile şahane bir manzara var. Hemen solunuzda uzun bir masa, yeşil koltuklar, arkasındaki duvarın ahşap formu ve üzerindeki tablolarla güzel bir köşe oluşturulmuş. Sağ tarafınızda ise mekana adını veren uzun bir ateşbaşı konumlanmış. Orta alanda yer alan; kare ve yuvarlak formda, krem ve yeşil sandalyeli, beyaz masa örtülü masalar, üzerlerindeki kiremit turuncusu aydınlatmalarla çok şık duruyor. Ayrıca farklı noktalarda konumlandırılmış büyük bitkiler de ortama ayrı bir hava katmış. Manzaradan gözünüzü alıp da kafanızı tavana çevirirseniz sizi çok şık ve farklı bir tasarım karşılıyor. Gerçekten beğendim. Alanda yer alan kolonlarda kullanılan taşı da ayrıca çok sevdim.
Dafni Ateşbaşı Lezzetleri
Dafni’de hem kahvaltı hem de akşam ocakbaşını deneyimledim. İsterseniz kahvaltıyı anlatmakla başlayabilirim. Bu arada böyle yazıları okuyarak mekana gitmek ve yediğiniz tabakta ne olduğunu bilerek tadım yapmak çok güzel! Ben okuduğumu tabakta görmeyi çok seviyorum.
Kahvaltı için bir set menü tasarlanmış. Soğuk olarak başlayıp sıcaklarla devam ediyor. Sıcak servisi arada yapıyorlar ki soğumasın ve tadını çıkartabilelim diye. Karışık zeytinler, Hatay sürk peynirinin yanında farklı peynir çeşitleri, muhammara, Hatay tuzlu yoğurt, biberli-ıspanaklı-zahterli katıklı ekmek, sucuk, yumurta, menemen ve daha fazlası… Gerçekten çok çok geniş bir kahvaltı seti hazırlanmış. Ben normalde kahvaltı sevmeyen bir insanım. Ama gönülden söylüyorum; her şey çok lezzetli, tertemiz, taptaze ve net doyurucuydu. Şahane bir manzaraya karşı, dışarda yağmur çiselerken çok huzurlu bir kahvaltı yaptık.
Gelelim öğleden sonra-akşam menüsüne! Soğuklar, sıcaklar, taş fırından lezzetler, ateşten etler, ateşten balıklar, ateşten sebzeler ve tatlılar olarak sınıflandırılmış. Biz seçmekte zorlandık, hem çalışanlar hem de Yaren Şef bize oldukça yardımcı oldu. Soğuklardan; Gavurdağı salatası, havuç tarator, muhammara, atom, vişneli humus, fette, babagannuş tercih ettik. Masaya hepsi gelince resmen görsel şölen oldu. Bence yemek; yemeği yemeden önce sizi çekmesi lazım. İşte tam olarak görüntü bu hissiyatı yarattı. Bir de isim olarak hepsini biliyoruz ama şef o kadar güzel dokunuşlar yapmış ki başka yerde yediklerimiz gibi değiller!
Muhammara şefin anneannesinin tarifi. Normalde içerisine galeta unu, ekmek kırıntısı vb. malzemeler koyuyorlar. Ama Dafni’nin kendi reçetesinde kavrulmuş leblebi ve ceviz var. Üzerinde nar var. Tahin-kimyon baskın bir lezzet. Dafni’de atoma “acısı içinde atom” diyorlar. Üzerine dökülen o acı kavrulmuş yağı içerisine ekliyorlar. Ve yoğurdu ıhlamurla fümeliyorlar. İs tadını tamamlasın diye de köz patlıcanı kullanıyorlar. Üzerinde de patates çıtırları var. Gavurdağ klasik fakat içerisinde kullanılan hammaddelerden; nar ekşisi, zeytinyağı ve birçok malzemesi Hatay’dan geliyor. Normalde yediğimiz humuslarda limon kullanıyor. Fakat Dafni’nin humusunda ise nar ekşisi kullanılıyor. Bu nedenle rengi farklı. Üzerinde zeytinli zahter salatası var. Zahter de yine Hatay’dan geliyor.
Havuç taratorda havuç klasik tariften çıkıyor ve karamelize ediliyor. İçerisine çeşitli baharatlar giriyor. Ilıkken yoğurdu ekliyorlar ve yoğurt kesiliyor. Bu işlemden dolayı farklı bir lezzet ortaya çıkıyor. Üzerinde portakal yağı ve kavrulmuş fındık var. Fette; bir Lübnan mezesi aslında. Tabağın en altında taş fırında yapılan lavaşlar var. Kıtır formda… Üzerine tahinli, yoğurtlu bir sos geliyor. En üstte kavrulmuş nohut, file badem, Antep fıstığı ve birazcık biber. Babagannuş mezesinde; klasik tarife ek olarak fellah köfte var. Yaren Şef’in anneannesi fellah köftesini patlıcanlı yaparmış ve burada tabakta onu göreceksiniz. Hepsi çok lezzetliydi ama içlerinden favorilerim; muhammara, atom, havuç tarator ve fette oldu.
Gelelim sıcaklara… Haşlama içli köfte, tuzlu taş kadayıf, tereyağlı karides, tereyağlı yaprak ciğer tava ve beyin tempura seçenekleriniz arasında. Biz tuzlu taş kadayıf ve beyin tempura tercih ettik. Taş Kadayıf tabi tatlı olmasına alışkın olduğunuz bir tarif ama burada içi tuzlu bir şekilde dolduruluyor. Aslında paçanga böreğine de benziyor. Ama ben net bu tarifi tercih ederdim. Beyin tempura; dışı kaplama olan ve içi yumuşacık bir lezzet. Yanında soğan ile servis ediliyor.
Taş Fırından bölümünde; kıymalı kuşgözü, ıspanaklı kuşgözü, uykuluk kavurmalı açık ekmek, mantar& peynirli açık ekmek ve Hatay kağıt kebabı var. Uykuluk kavurmalı açık ekmek; klasik şişte tercih ettiğimiz uykuluk, hop bir ekmeğin üzerine yerleştirilmiş. Altındaki ekmek, yaklaşık 48 saat ile 72 saat arasında fermantasyona bırakılmış bir hamurdan yapılmış. Ekmeği biraz domates sos, biraz peynirle pişirip üzerine baharatlı kavrulmuş uykuluk ekleniyor. Efsane!!!
Ateşten etlerde seçenek çok. Ciğer şişten kuzu küşlemeye, yağlı karadan tavuk kanada birçok seçenek var. Biz yağlı karayı tercih ettik. Yanında bir sos ve soğan ile servis ediliyor. Tekrar gelsem yine yemek isterdim. Balık olarak şu an Kaya Levreği, Karides ve Ahtapot var. Ayrıca ateşten sebzeler bölümünden de bademli kereviz yedik. Çok ama çok lezzetliydi. Bulut gibiydi! Ve kapanışı tabi ki tatlı ile yaptık. Taş kadayıf, tahin brûlée ve acılı çikolata mus dan tahin brûlée yi tercih ettik. Hafif, asla ağırlık yapmayan, lezzetli bir tatlı olduğunu söyleyebilirim. Ateşbaşı konsepti olunca doğal olarak içecek menüsünü de hayal ediyorsunuzdur diye düşünüyorum.
Sevdiklerinizle keyifli vakit geçirebileceğiniz bir mekan Dafni. Güzel bir manzara ve lezzetli yemekler, arka fonda çalan müzikler… Sizin de yakın zamanda bu şahane restoranı deneyimlemenizi çok isterim. Şimdiden afiyet olsun!
Kapak Fotoğrafı: Dafni Ateşbaşı
İlginizi çekebilir: Tuba Nil Dengiz’den Ferida İstanbul
İlk yorumu siz yazın!