Ege'ye Doğru: Dalyan, Çeşme
İzmir’de yaşayanlara çok özeniyorum. Yaklaşık 40-50 dakika yol gittikten sonra denize girebilecekleri alanlara ulaşıveriyorlar. Bu büyük bir lüks. Biz İstanbul insanları da bu ihtiyacımızı adalarda karşılamaya çalışıyoruz; ancak pek tabii ki Ege’nin mis gibi denizi gibi olamıyor. Eh madem öyle, bize uzun uzun yollara koyulmak kalıyor. İzmir-Dalyan’a kaçıyoruz haftasonu!
Araba yolculuğunu, oldum olası tatilin bir parçası olarak görüp, apayrı bir keyfi olduğunu düşünmüşümdür. İstediğiniz müzikler eşliğinde, yolları keşfetmek sağa sola bakınıp hayallere dalmak tatillerin en güzel yanı belki de. İzmir’e doğru gittiğimiz o gün de bu hisle yollara düşüyoruz. Vardığımız an çok sevdiğimiz arkadaşlarımızla buluşup, İzmir’de bulunan Tuzu Biberi’ne gidiyoruz. Burası birkaç şubesi olan bir kahvaltı noktası. Bostanlı’daki şubesinde pişi de var üstelik. Kahvaltılıklar gerçekten çok taze, lezzetli. Son zamanlarda denediğim en güzel acukayı ve peynirleri burada yediğimi söyleyebilirim. Sanırım bundan sonra her gidişimde uğrayacağım. Zeytinyağlılarının da çok leziz olduğuna dair duyumlar aldım çünkü 🙂
Derken kahvaltımızı bitirip denize doğru yola çıkıyoruz. Ilıca’da mı yoksa Aya Yorgi’ye yakın bi yerde mi kalsak diye kararsız kalıyoruz gelmeden önce. Geçen senelerde buralara gittiğimden hemen aklımdan önceden gitmediğim Dalyan geçiyor. Dalyan’da Ladin Otel’i tercih ediyoruz. Hem odada pencereyi açtığımızda denizi görmek güzel, hem de aşağıya indiğiniz an kendinizi denize atabilmek harika.
Klasik kumru ve midye dolma keyfimizi de yapmışsak kim tutar bizi! İlk gün biraz yorgun olduğumuzdan otelde yemeğimizi yiyoruz, yine de son dakikada karar verip dayanamayıp Alaçatı’ya doğru gitmekten kendimizi alamıyoruz. Sokaklar cıvıl cıvıl bu kez. İki ay önce gitmiş, burada da yazmıştım sessiz sakin huzurlu bi Alaçatı’yla karşılaşmıştım o zaman. Tabii bu mevsimde tersine Köşe Kahve çılgınca kalabalık, yürümek oldukça güç, alışveriş yapabileceğimiz yerlerde sıra kuyruk:) Birkaç yeri gözüme kestiriyorum; mesela Fava ve 35’lik Meyhane’ye mutlaka geleceğimi kendi kendime not ediyorum. Derken yorgun düşüp Alaçatı’nın en meşhur tatlıcısı İmren’de kısa bir mola veriyoruz. Damla sakızı eşliğinde servis edilen kahve, taze çaylar, enfes irmik helvası ve gelen geçeni seyir eşliğinde Alaçatı’nın keyfini çıkarıyoruz.
İkinci gün Akşam için Dalyan’daki Cevat’ın Yeri’nde rezervasyon yaptırıyoruz. Yer bulmak oldukça zor. Sebebini gidince anlıyoruz, oldukça ferah bir mekan olduğu gibi, denizin kenarında olmak ve o kocaman meze dolabının büyüsüne kapılmamak imkansız. Madem Dalyan’dayız öyleyse özel olarak yapılan şeyleri deneyelim diyoruz. Enginarlı fava, şevketibostan gibi seçenekleri harika. Midye dolma ve karidesli mantı en en iyisi! Özel olarak hazırlanmış levrek de çok lezzetli.
Cevat’ın Yeri’yle ilgili yapılmış olan yorumlara da çok şaşırıyorum doğrusu. Fiyatlar lezzetlere göre gayet uygun, servis gerçekten başarılı dolayısıyla verilen her miktarı sonuna kadar hakediyor. Bi sonraki İzmir seyahatimde de mutlaka uğrayacağım yerler arasında kesinlikle! Eğer yolunuz düşerse benim için de o enfes kabak çiçeği dolmasından yiyin!:)
Güzel bir yaz olsun! 🙂
İlk yorumu siz yazın!