Evvelden fikir sahibi olmak önemliydi. Şimdiyse herkes her konuda fikir sahibi olduğundan araştırmak ve daha da önemlisi düşünmek önemsenir oldu. Herkes tarafından değil tabii… Meraklı olup her şeyi irdelemenin, daha önce hiç aklına gelmeyen bir şeyler, din ve felsefe kitapları okuyup rahatını bozup kafa bulandırmanın alemi ne? Dertsiz başa dert açmak hala rağbet görmüyor. 

Felsefe kitap listelerini inceleyin:
D&R | Idefix

kitap-önerileri-din-ve-felsefe-kitapları
Din ve Felsefe Kitapları

Aylık kitap önerileri yazılarımda yer alan din ve felsefe kitapları:

***

Din ve Felsefe Kitapları

Michel Foucault – Doğruyu Söylemek

kitap önerileri – foucault
Doğruyu Söylemek, Michel Foucault

Kitapta, adından da anlaşıldığı gibi, doğruyu söylemek ve doğruyu söyleyen üzerine edebi ve felsefi düşünceler paylaşılıyor. Bu sözcüklerin kullanımında zaman içerisindeki değişimi de çok ilgi çekici. Zira özellikle eski devirlerde bu sözcükler üzerine çok düşünülüp, çok yazılmış. Foucault’nun doğruyu söylemek ve doğruyu söyleyen kişinin özelliklerini nasıl betimlediğini kabaca yazmam gerekirse; ona göre, doğruyu söylemek kendinden mevkice yüksel ve güçlü birine canı pahasına da olsa, hiçbir kaygı gütmeden doğruyu dile getirebilmektir. Dolayısıyla doğruyu söyleyen kişi, cesur olmakla birlikte konuşmaktaki amacı ancak ve ancak doğruyu göstermek olmalıdır. Daha ne demeli?

Soren Kierkegaard – Tanrıya İhtiyaç Duymak

kitap önerileri – kierkegaard
Tanrıya İhtiyaç Duymak, Søren Kierkegaard

Kierkegaard bu kitabında, Tanrı, din, inanç ve davranışlar hakkında fikirlerini paylaşıyor. Kitap beş ana başlıktan oluşuyor. Bunlar; Tanrı’nın Davası Yoktur, Hakikat ve İçe Dönüklüğün Tutkusu, Sevginin İşleri, Kaygı ve Çilenin Müjdesi, Hristiyan Çarpışmaları. Kitapta yazılanlar elbette Hristiyan Dini bağlamında ancak sadece inanç olarak da okunup, düşünülecek fikirler mevcut. Kitaptaki çoğu şey zaten bilinen, çoğu insanın düşünüp irdelediği şeyler olsa da bir felsefecinin cümlelerinden okumak daha etkileyici hatta kalıcı olabiliyor. Öte yandan bir felsefe kitabı olması dolayısıyla eleştirilir kısımlar da var tabii. ‘’Tekerrür’’deki zorlanmadan sonra ‘’Tanrı’ya İhtiyaç Duymak’’ı keyifle ve kolayca okuduğumu söylemekten de büyük mutluluk duyduğumu belirtmek isterim.

Voltaire – Candide

kitap önerileri – voltaire
Candide, Voltaire

Leibniz, yaşadığımız dünya için: ’’Mümkün dünyaların en iyisi.’’ Deyince, Voltaire dayanamamış ve iflah olmaz saflığıyla okuyucuyu kırıp geçiren Candide adında iyi niyetli gencin yaşadıklarını ironik bir dille kaleme almış. Kitap neredeyse her satırında bir mesaj ya da bir eleştiri taşıyor. Candide’in başına gelenlerin ise ardı arkası kesilmiyor. Ne var ki her şeye rağmen iyimserliğini yitirmiyor kahramanımız. Voltarie kitabında, yaşadığı dönemdeki fikirleri, kiliseyi, dogmatizmi, kurumları ve ülkesini kimi zaman inceden kimi zaman da aleni bir şekilde hicvediyor. İyimserlik bir hastalık mıdır?

Friedrich Nietzsche – Ecce Homo

kitap önerileri – ecce homo
Ecce Homo, Friedrich Nietzsche

Kişi nasıl kendisi olur? ‘’İşte İnsan’’ anlamına gelen ‘’Ecce Homo’’da Nietzsche’nin o şiirsel anlatımıyla birleşen sert üslubuyla bir kez daha karşı karşıyayız. Nietzsche bu kitapta kendini anlatıyor ve kitabın önsözünde bunu neden yaptığını belirtiyor. ‘’Neden Böyle Akıllıyım?’’, ‘’Neden Böyle Bilgeyim?’’, ‘’Neden Böyle İyi Kitaplar Yazıyorum?’’ şeklindeki bölüm başlıkları çoğu insana ukalaca gelmiş ama ben öyle bulmadım. Başlıkları bu şekilde değerlendirmenin kitabı hafiflettiğini düşünüyorum açıkçası. Bence işin magazinsel kısmı bu. Belki bu tip şeyler çoğunluğun dikkatini çeker ama esas içeriği es geçmemek lazım.

Mustafa Çağırıcı – Kur’an’ın Geliş Ortamında Ahlak ve İnsan İlişkileri

0001698837001-1
Kur’an’ın Geliş Ortamında Ahlâk ve İnsan İlişkileri, Mustafa Çağrıcı

Cahiliyye Dönemi’ndeki ahlak ve insan ilişkilerine değinilen kitapta, yanlış bilinen yahut zamanla dönüşmüş ve değişmiş bazı terimlerin açıklamaları da yapılıyor. Cahiliyye Dönemi’nden örnekler verilirken İslam sonrası dönemin getirdiği farklı ahlak anlayışı, insan ilişkileri, kültürel dönüşümler sebep ve sonuçlarıyla açıklanıyor. Böylece, günümüzde Müslümanlık adı altında yapılan davranışların Cahiliyye Dönemi’ne mi yoksa İslam’a mı yakın olduğunu anlamak mümkün olabiliyor. Eğer kitabı okursanız sağa sola bakmadan evvel, şayet Müslümansanız, önce şapkanızı önünüze koymanızı tavsiye ederim. Kimi zaman nahoş olabilir ama başkalarıyla uğraşmaktan daha yararlı olduğu kesin.

Prof. Dr. Ali Yardım – Peygamberimizin Şemaili

Kitabın adından da anlaşılacağı gibi Hz. Peygamber’in giyiminden oturmasına, yemek yiyişinden kullandığı eşyalara, kişisel bakımından konuşma tarzına kadar birçok konudaki davranış ve alışkanlıkları, güvenilir hadisler referans alınarak okura sunulmuş. Her ne kadar ansiklopedi görüntüsünde olup göz korkutsa da gayet rahat okunuyor. Ortalıkta dolanan bilgi kirliliği ve herkesin kendi meşrep ve çıkarına göre yaptığı yorumları göz önüne alarak, kitabı senelerdir bildiğim ve güvendiğim, bu işin içinde olan birinden öğrendiğimi belirtmek isterim. Kitabın yazarı da fazla yorum katmadan kaynak göstererek okuyucuyu bilgilendirmeye çalışmış. Güzel bir çalışma olmuş.

Friedrich Nietzsche – Putların Alacakaranlığı 

kitap – nietzsche
Putların Alacakaranlığı, Friedrich Nietzsche

Huysuz ve tatlı filozof Nietzsche’nin birçok düşünürü ve sanatçıyı eleştirdiği, en önemli eserlerinden biri olan kitabı, onbir bölümden oluşup, insanın hayatla arasına giren her türlü değer sistemi olarak nitelediği putları konu almakta. Ona göre, ancak bir filozof elindeki çekiçle bu putları bertaraf edebilir. Nietzsche hakkında her kafadan bir ses çıksa da kimsenin onu tam anlamıyla anladığını düşünmüyorum. Bense hiç anlayamıyorum ama okumaktan keyif alıyorum. İlk kez ‘’Ahlakın Soykütüğü Üzerine’’ adlı kitabını okuduğumda –niye onunla başladım hiçbir fikrim yok- gerçekten hiçbir şey anlamamıştım. Sonra ‘’Böyle Buyurdu Zerdüşt’’ü okudum, çok şükür birkaç şey anlayabildim. ‘’Putların Alacakaranlığı’’nı hepsinden rahat okudum, daha anlaşılır buldum. Ne var ki okuduğunu anlamak ile anladığını anlamak arasında fark olsa gerek… Ben henüz o noktada değilim. Hırçınlığının yanında Nietzsche’yi çok naif buluyorum. Belki de o yüzden seviyorum yazdıklarını okumayı, o yüzden merak ediyorum.

Ali Şeriati – İnsan

kitap – seriati
İnsan, Ali Şeriati

Kitabın başında yazar:’’Ben sizi rahatlatmaya değil, rahatsız etmeye geldim.’’ Diyerek konuya giriyor. İnsanın yaradılışından başlayarak, onu felsefi ve sosyolojik olarak ele alan Şeriati, Marksizm ve varoluşçuluk gibi akımları da bu bağlamda irdeliyor. Elbette dinlerin insan tasviri ve insana bakış açılarını da paylaşıyor okurla. Yazarın fikirleri kafanıza yatar ya da yatmaz, artık lütfen okuduğunuz her şeyi doğru kabul edip, içselleştirmeyin. Yazarın eğitimi ve tecrübeleri sizi aşsa dahi her insanın okuduklarını süzgecinden geçirmeye, sorgulamaya hakkı vardır. Kaldı ki Şeriati’nin üslubunda ikna etmeye çalışan, sert bir hava yok. Açık ve net biçimde fikirlerini paylaşmış. Kolay okunuyor fakat kitapta bahsedilen akımlar ve kuramlarla ilgili bilgisi olmayanlar sıkılabilir. Yazar onları da açıklamış aslında ama hepsini daha çok sosyolojik anlamda irdelediğinden anlamak biraz zor olabilir.

Şefik Can – Mevlana, Hayatı Şahsiyeti Fikirleri

kitap – can
Mevlana, Hayatı Şahsiyeti Fikirleri, Şefik Can

Mevlana’nın doğumundan önceki dönemden başlayıp ölümüne kadar geçen sürecin anlatıldığı ansiklopedik kitapta, onun şahsiyeti, hayata bakışı ve eserlerinden seçmeler de paylaşılmış. Diğer din adamları, çocuklar, Müslüman ve Gayri Müslim insanlarla olan ilişkilerine dair anektodlara yer verilmiş. Yazar, Mevlana hakkında doğru bilinen yanlışları düzeltmeye de özen gösteriyor. Mevlana’nın hayatını merak edenler, ayrıntılı bilgi sahibi olmak isteyenler için güvenilir ve yararlı bir kitap bence. Fakat üslup açısından daha farklı bir şey bekliyordum herhalde. Şefik Can’ın Mevlana hakkındaki bilgisi derya gibi ama keşke bu ansiklopedik kitabında ona olan hayranlığı bu derece göz önüne çıkmasaydı, kitap daha objektif bir bakış açısıyla yazılsaydı, diye düşünmeden edemiyorum. Yine de kitap, Mevlana’yı tanımak için bire bir…

Düşüncenin Çağrısı – Kant, Schopenhauer, Heidegger 

kitap – dusuncenin cagrisi
Düşüncenin Çağrısı – Kant, Schopenhauer, Heidegger 

Üç önemli filozofun düşünce ve düşünme eylemi üzerine fikirlerinin paylaşıldığı kitap altı bölümden oluşmakta. İlk bölüm, Ahmet Aydoğan’ın ‘Düşünce Düşünülür’ adlı yazısından oluşuyor ki, bu başlık bana Dücane Cündioğlu’nun ‘Düşünce Düşlenir’ adlı kitabını hatırlattı. Ancak hangisinin basımı evvel olmuş bilmiyorum, araştırmadım da. Aklın yolu birdir, deyip geçiyorum. İlk bölümdeki yazı Shophenhauer’e aitti ve anlaşılması kolay olmakla birlikte enfesti. Ancak Kant ve Heidegger’i anlamakta zorlandım. Metinlerin üzerine çok düşmeden anladığım kadarıyla devam ettim okumaya ancak bu öyle bir kitap ki, insan tekrar tekrar okur ve her okuduğunda ilk kez okuyormuş hissi yaşayabilir. O yüzden anladıklarımı kar bilerek, anlayamadıklarımı da biraz erteleyerek  kitabı bitirdim. Çok beğendim. İleriki zamanlarda tekrar okumayı düşünüyorum.

Etienne Gilson – Ateizmin Çıkmazı 

kitap – gilson
Ateizmin Çıkmazı, Etienne Gilson

Tam çevirisi ‘Güç Ateizm’ olan kitapta, din felsefesi ve Hristiyanlık bağlamında, ateizm ile ilgili görüşlerin, ileri sürülen delil ve ispatların sorgulanışı bulunuyor. Estetik ve din felsefesi alanlarındaki çalışmalarıyla dikkat çeken Fransız Düşünür Gilson, Ortaçağ Felsefesi alanında, son yıllarda yetişen en büyük uzmanlardan biri olarak kabul edilmekte. Bu tip kitapları okumadan evvel genelde şöyle bir önyargım vardır: zorla bir şeyi kabul ettirmeye çalışıyorsa, karşıt görüşü sürekli aşağılamak suretiyle kibirli bir tarz hakimse, sömürü yahut ajitasyon varsa, yazılan her şey mantığıma yatsa dahi kitabı beğenmeyeceğim… O yüzden de tarih ve araştırma kitabı seçerken elimden geldiğince titiz davranmaya çalışırım. Titiz davranmamışsam da kitabı ona göre ciddiye alırım. Öncelikle ‘Ateizmin Çıkmazı’, okura bir şeyleri kabul ettirmeye çalışmıyor. Sürekli bir ispat, bir çürütme çabası yahut kaygısı görmedim. Gilson henüz ilk cümleleriyle ne gibi bir amacının olduğunu ve nasıl bir üslup kullanacağını okura hissettiriyor zaten. Gayet anlaşılır, açık bir üslupla düşüncelerini paylaşıyor yazar. Bu düşünceleri okura sunarak onun da düşünmesine imkan sağlıyor. Kitabı severek okudum ve beğendim. Ancak yazarını daha çok beğendim. Diğer kitaplarını da okumayı istiyorum.

Filibeli Ahmed Hilmi- A’mak-ı Hayal

Amaki Hayal
Amak-ı Hayal, Filibeli Ahmed Hilmi

Geçen aylarda kitabı orjinalinden okuduğumu hatırlarsınız. Metnin ahengi, kulağı okşayan ritmi ve bu bağlamda verdiği hissiyatı bir kenara koyarsam, eski kelime ve tamlamaların çokluğundan okuduğumu çok iyi anlayamadığımı belirtmem gerekir. Bu yüzden kitabı bir kez de sadeleştirilmişinden okumak istedim. Elbette anlatılmak isteneni anladım. Fakat bu sefer de orjinalindeki şiirselliği hiçbir şekilde bulamadım. Raci’nin çıktığı ruhsal yolculuğu anlatan bu tasavvufi romanı çok severek okumama rağmen eski dile hakim olmayışımdan mütevellit tek okuyuşta romanı bir bütün olarak yaşayamamam, hayıflandığım bir konu olarak kalacak maalesef…

G.W.F. Hegel – Din Felsefesi Dersleri

kitap – hegel
Din Felsefesi Dersleri, G.W.F. Hegel

Benim neyime Hegel okumak? Bu nasıl bir özgüven? Bu nasıl bir fütursuzluk? Adeta bir cahil cesareti! Derslerde Hegel’den o kadar etkilendim ki, derhal kitaplarını okumak istedim. Ancak kitabı elime aldığımda, henüz kapağını dahi açmadan evvel ‘Ben ne yaptım!?’ diye düşündüm, yalan yok. Sonra dedim ki, ‘Bir iki cümle dahi anlasam  kardır.’ Bir- iki cümleden fazlasını anladım Allah’tan ama kavrayamadığım birçok paragraf oldu. Bu sefer kendime sinir olmadım, aklımdan da şüphe etmedim çok şükür. Şöyle bir yol izledim; anlayamadığım paragrafları işaretledim, kenarına yazarın neden bahsettiğini özetledim. Ardından da kendime, ya düşünmem için, ya sormam için, ya da falanca kitaptan araştırmam için not yazdım. Böylece benim için işkence olacak bir okumayı daha keyifli hale getirdim. Zira, bu kadar ağır metinleri ilk okuyuşta kavrayabilmek benim için mümkün değil. Üstelik, özellikle felsefi metinleri analamak için, biraz hayat tecrübesine de gerek olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden arada bir kitabı karıştırıp, işaretlediğim paragrafları tekrar okumak suretiyle, okuduklarımı anlayabileceğimi umuyorum. Hegel okumaya devam…

Boethius – Felsefenin Tesellisi

kitap – boethius
Felsefenin Tesellisi, Boethius

Soylu bir ailenin çocuğu olan Boethius’un hayatı , yaptığı açıklamaların İmparator tarafından yanlış anlaşılması yüzünden, tepe taklak olur. Tutuklanır ve kendisine hiçbir savunma hakkı verilmez. Yaptığı açıklama yüzünden hem kendi hem de ailesinin hayatı kararmıştır. Hücresinde geçirdiği süreçte, mahkemede yapamadığı savunmasını ‘Felsefenin Tesellisi’ nde yapar. Eserinde, felsefeyi bir kadın olarak betimleyen Boethius, ona sorular sorarak yaşamı anlamlandırmaya çalışır. İyi ile kötü, Tanrı, kader, özgür irade gibi konuları irdeleyen eser, tek kelimeyle gerçek bir eser! Açıkçası bir Ortaçağ filozofunun kitabından çok şey beklemeyerek okumaya başladım ama kitabı çok çok beğendim. Çok kafa karıştırıcı, çok beyin cimnastiği gerekiyor, insanın kafasını yoruyor ama bir o kadar da keyif veriyor. Ben, kitabı tam anlamıyla içselleştirebildiğimi söyleyemem zira kolay bir kitap değildi. Ama felsefeyle ilgilenenler kesinlikle okumalı.

Herakleitos – Fragmanlar

kitap – herakleitos
Fragmanlar, Herakleitos

Çok değerli Cengiz Çakmak Hoca’nın çevirisini yaptığı, karanlık ve anlaşılması zor addedilen ilkçağ filozoflarından Herakleitos’un sözlerinin bulunduğu kitap, hocanın açıklayıcı dipnotları sayesinde ilgiyle okunuyor. Herkes keyif alır mı bilemem ancak felsefeyle ilgilenenler okumalı. Bununla birlikte, felsefeyle ilgilenmeyenler ama son yıllarda çıkan kişisel gelişim ve benzeri kitapları ellerinden bırakamayanlar için söylemem gerekir ki, bu kitabı okumak oralarda yeni söylendiği düşünülen neredeyse her şeyin eskilerden esinlenilmiş, hatta belki çalınmış, olduğunu görmeleri açısından faydalı olacağını düşünüyorum. Belki bakış açınızı değiştirir filozofların üzerine biraz daha düşersiniz.

Platon – Sokrates’in Savunması

kitap – platon
Sokrates’in Savunması, Platon

İnsanları anlamadan yargılamak ve infaz etmek sadece çağımızın günahlarından olsaydı, Sokrates bir grup Atinalı tarafından gençlerin ahlakını bozmakla suçlanıp, öldürülmezdi sanıyorum. Platon’un kaleme aldığı eser, adından da anlaşılacağı gibi Sokrates’in mahkeme karşısında yaptığı konuşmayı, yani savunmasını konu alıyor ve kitap üç bölümden oluşuyor. Elbette oldukça düşündürücü cümleler var kitapta. Buna rağmen rahat okunuyor. Herkes merak eder mi bilmem ama özellikle felsefeyle ilgilenenler yahut düşünmekten hoşlananlar için kesinlikle bire bir…

Osho – Kumların Bilgeliği

kitap – osho
Kumların Bilgeliği, Osho

Moda çok ilginç bir şey, Sadece giyim-kuşamda yahut kullandığımız aletlerde değil, dilde ve hatta inançlarımızda bile modadan esintiler görmek mümkün. ‘Kumların Bilgeliği’ kitabı, Osho’nun okuduğum ilk kitabı ancak son olmayacak. Çünkü bu, diğerleri gibi okuduğum bir kitap değil. Osho’nun mümkün olduğunca –sabrım yettiğince- çok kitabını okuduktan sonra, düşüncelerimi ve eleştirilerimi, bazı araştırmalar yaparak kapsamlı bir şekilde sitemde paylaşmayı düşünüyorum. O yüzden burada ayrıntıya girmeyi uygun bulmuyorum. Fakat, kitabı okurken ve okuduktan sonra ne düşünüp hissettiğimi merak edenler için şunları söyleyebilirim: yeni hiçbir şey öğrenmedim, soru işareti koyup düşünmem/araştırmam gereken birçok satır işaretledim, beğendiğim sadece bir tek cümle oldu, keyif almadım ve sadece araştırma ve eleştirme gözüyle okudum.

Abdülkadir Geylani – Adab-ı Muaşeret

Yazarından da anlaşılacağı gibi, İslam Dini ekseninde, Peygamber’in hadislerinden sıkça alıntılar yapılarak yazılmış bir adap, yol-yordam kitabı. Maalesef her dini kitapta olduğu gibi, kolayca çarpıtılabilir, suistimal edilebilir ve yanlış yorumlarda bulunulabilir. O yüzden bence herkesin okuyacağı bir kitap değil. Tabii, tavsiye edilen davranışlarla, şu anki Müslümanların davranışları arasındaki devasa farkları görmek, bana göre üzüntü vericiydi. Bilmediğim bir şey de yoktu kitapta. Belki de dindar insanların bir çoğu, kitaptakinden de çok şey biliyorlardır ama işte, bilmekle yapmak, yapmakla olmak arasında devasa farklar var.

Çiğdem Dürüşken – Antikçağ Felsefesi

kitap – durusken
Antikçağ Felsefesi, Çiğdem Dürüşken

Felsefeye meraklı olanlar var mı aranızda bilmiyorum. Ben bu kitabı keyfi değil, daha çok finallerime yardımcı olması için okudum ve bayıldım! Çiğdem Dürüşken’in bilgisi ve vizyonu bir yana kitabındaki anlatımı da bir harika. Batı felsefesinin ilk filozofu olarak kabul edilen Thales’tan başlayıp Roma İmparatorluğu’nun çöküşüne dek süren antikçağ felsefesini anlatan kitabı, ben Platon’a kadar okudum ancak ikinci dönem kitabın hepsini bitireceğimi umuyorum. Felsefe bilgilerinin yanı sıra, mitolojik öykülere de değinilen, öğrencilerin kesinlikle çok faydalanacağı, meraklılarının da severek okuyacağı bir kitap olduğunu düşünüyorum. Tavsiye ederim.

Dücane Cündioğlu – Mimarlık ve Felsefe

kitap – cundioglu
Mimarlık ve Felsefe, Dücane Cündioğlu

‘Sanat ve Felsefe’ ve ‘Sinema ve Felsefe’den sonra sıra, üçlünün son kitabı ‘Mimarlık ve Felsefe’yi okumaya gelmişti… Adından da anlaşılacağı üzere, yazarın felsefe üzerinden mimarlığı yorumladığı kitabında; özellikle Osmanlı’dan günümüze kadar olan mimari anlayışa çekilen dikkat, bazı kesimin öfkesine sebep olacak olsa da, ben şahsen yorumları oldukça isabetli buldum. İlla ki mimarlıkla yahut felsefeyle ilgilenmenize gerek yok kitabı okumanız için. Çevrenizle ilgili olmanız kafi. Tavsiye ederim.

Michel de Montaigne – Denemeler

kitap – montaigne
Denemeler, Montaigne

107 denemeden oluşan kitap, eğitim ve felsefe konularına değinmekte. İlgi çekici ve düşündürücü olmakla birlikte bana biraz didaktik geldi. Bunun sebebi okul hayatım boyunca sınavlarda çıkan okuma parçaları ve öğretmenlerin ısrarla kitabı okutmaya çalışma çabası olabilir. Halbuki Montaigne kitabında özgür düşünceyi desteklerken, Türkiye gibi bir memlekette nasıl olur da böyle bir kitap ısrarla okutulmak istenir, şimdi düşününce şaşırıyorum. Sanırım öğretmenler önerdikleri kitaplardan bihaberlerdi o zaman. Bence ‘Denemeler’ de genç yaşlarda okunması daha uygun düşen kitaplar arasında.

Soren Kierkegaard – Tekerrür

kitap – soren kierkegaard
Tekerrür, Soøren Kierkegaard

Sanırım kitabın ilk sayfalarında tekerrürle ilgili yapılan birkaç yoruma o kadar takıldım ki, sonraki sayfalara kendimi pek veremedim yahut, okuduklarımı hep o ilk yorumlarla uyuşturmaya çalıştım. Bu yüzden de konuyu tam olarak kavradığımı hissedemedim. Ancak, okuduğum o ilk on-on beş sayfa, uzun zamandır düşündüğüm soruların yanıtlarıydı adeta. Felsefe kitabı olduğu için, yazarın üslubu ne kadar sade olsa da, düşünmek ve iyice izlemek gerekiyor. ‘Tekerrür’ birkaç sayfasıyla bile asla unutamayacağım bir kitap olarak zihnimde yerini aldı. İlerde tekrar okumayı düşünüyorum.

Dücane Cündioğlu- Düşünce Düşlenir

kitap – ducane cundioglu
Düşünce Düşlenir, Dücane Cündioğlu

Cündioğlu okudukça, düşünme manyağı oldum. Biraz amiyane bir tabir gibi gelebilir ancak sanıyorum bulabileceğim en uygun kelime bu. Bu kitabında daha yalın bir anlatım kullanmış. Yazıları fazla uzun değil ve belirli başlıklar altında toplandığı için, okuyucu biraz ara verip yeni başlık altındakileri okumak için biraz beynini dinlendirebiliyor. Evet, bana göre Cündioğlu okumak, beyin jimnastiği yapmak gibi bir şey. Onu okudukça, kullandığım kelimeler, kelimelere yüklediğim anlamlar değişiyor. Adını koyamadığım, ifade etmekte zorlandığım hislerime, onun sayesinde bir ad bulabiliyorum. Bu anlamda benim için bir yazardan çok bir öğretmen, bir klavuz gibi. Kesinlikle tavsiye ediyorum.

Caner Taslaman- Ahlak, Felsefe ve Allah 

kitap – caner taslaman
Ahlâk, Felsefe ve Allah, Caner Taslaman

Caner Taslaman çalışmalarını modern bilim, felsefe ve din üzerine yapmakta. Kitabın adı, içeriğinin bir özeti. Yazar, bilim, teknoloji ve felsefeden hareketle, ahlaktan yola çıkarak Allah’ın varlığına delliler sunmakta. Arada güzel ve dikkat çeken tespitler olsa da, kitabı tam manasıyla kavradığımı söyleyemem. Bunun sebebi zaten Allah’ın varlığına inanıyor olmam olabilir. Eğer, inanmayan biri olsaydım mutlaka daha eleştirel bir gözle bakar, uyum yahut çelişkileri daha iyi seçebilirdim. Bu yüzden kitap hakkında bir değerlendirme yapmam yanlış olur diye düşünüyorum.

S.Murata,W.C. Chittick- İslamın Vizyonu

kitap – murata chittick
İslâm’ın Vizyonu, S. Murata, W.C. Chittick

İslam, İman, İhsan ve Tarihte İslam, olmak üzere dört bölümden oluşan kitap, New York State Üniversitesi’nde öğretim üyeliği yapan Murata ve Chittick tarafından oluşturulmuş. Burada dikkati çeken şey, İslam’ın kendisi hakkında ne düşündüğünün ortaya konması. Ben, özellikle dini kitapları okurken fazla seçici davranırım. Genelde şüpheci yaklaştığımdan, Elmalılı Hamdi Yazır’ın Kur’an Tefsiri’nin dışındaki hiçbir kitabı, güvendiğim bir referans olmadan okumam. Bu kitabı da, uzun senelerdir tanıdığım ve güvendiğim birinin tavsiyesiyle okudum ve çok beğendim. Özellikle, Müslüman olduğunu iddia eden herkesin okuması gerektiğini düşünüyorum.

Dücane Cündioğlu- Sinema ve Felsefe

kitaplar – ducane cundioglu
Sinema ve Felsefe, Dücane Cündioğlu

Felsefeden bu kadar kaçıp da, ardından bu kadar seven, benim gibi kaç kişi vardır doğrusu merak ediyorum. Hatırlarsanız, yazarın ‘Sanat ve Felsefe’ kitabından evvelki aylarda bahsetmiştim. Bu kitabı da, çeşitli filmlerden örneklerle bezenmiş, yazarın hayat, insanlar, olaylar ve kavramlar hakkındaki düşünceleri ve onlara bakış açısını yansıtan, bence harika bir kitap. Film kültürü olanlar için, muhakkak ki çok daha anlaşılır ve keyiflidir. Maalesef benim filmler hakkındaki bilgim yok denecek kadar az. Kitap sayesinde, bir liste çıkardım ve hepsini sırayla izlemeyi istiyorum. Şayet filmleri merak edenler varsa içinizde, web sitesindeki ‘Biraz Da İzlemek Lazım’ başlıklı yazımda listeyi paylaştım. Oradan bakabilirsiniz.