Dört Bir Yanda Hollanda: Türk – Hollanda Diplomatik İlişkilerinin 400. Yılı Etkinlikleri
Son günlerde nereye baksanız Hollanda ile ilgili bir etkinlik görüyor ve “Türk – Hollanda Diplomatik İlişkilerinin 400. Yılı”tamlamasını sıkça duyuyorsanız, yazının başlığı size bir şeyler çağrıştırmıştır zaten. İki ülkenin ilişkilerinin 4 asırlık geçmişini kutluyor olmak, kültür ve sanat dünyası açısından da verimli oldu. Karşılıklı düzenlenen sergiler, film gösterim programları, ortak projeler, paneller ve atölye çalışmaları ile Türk sanatseverler Hollanda sanatını tanıdı, Türk sanatı Hollanda’ya tanıtıldı ve yıl sonuna kadar sürecek etkinliklerle tüm bunların devam edeceği de garantilendi. Bu yazıda, geçmiş ve gelecek etkinliklerden notlar var.
La La La İnsan Adımları @ İstanbul Modern
İstanbul Modern, 16 Şubat’ta açılan sergisi “La La La İnsan Adımları” ile Rotterdam’daki Boijmans van Beuningen Müzesi koleksiyonundan bir seçkiyi İstanbul’a taşıdı. Rotterdam’daki müzenin direktörü Sjarel Ex’in hazırladığı seçki, yine kendisinin küratörlüğü ile karşımıza çıkıyor.
Sergi, adını Kanadalı çağdaş dans topluluğu “La La La Human Steps”ten alıyor. Grubun büyüleyici performansı “Amelia”dan farklı sahneler sergi alanının farklı noktalarına yerleştirilmiş iPad’ler üzerinden izlenebiliyor. Performans, insanların birbirleriyle karşılaşmalarını ve bu karşılaşmalarda duygularının nasıl yansıdığını betimliyor. Serginin ana temalarını da “Kişisel Karşılaşmalar”, “Toplumsal Karşılaşmalar” ve “Tarihteki Karşılaşmalar” gibi başlıklar oluşturuyor zaten.
Sergide 28 sanatçının yapıtları bir arada sunuluyor. Bunlar arasında 16. yüzyıla ait baskı çalışmalarından 20. yüzyıla ait video çalışmalarına ve günümüz çağdaş sanatının uç örneklerine varan bir çeşitlilik bulunuyor. Bu seçki müze koleksiyonunun zamansal, sanatsal ve biçimsel çeşitliliği hakkında fikir vermek konusunda başarılı olsa da, sergi sayıca az eser içerdiği için, eserler arasındaki tematik bağlantıyı kurmak zorlayıcı, hatta zorlama denilebilir.
Serginin hemen girişinde yer alan iki video çalışması izleyenin farklı duygularına hitap etse de aynı etkiliyicilikte: Vito Acconci’nin 1970 tarihli “Gözbağlı Yakalama Çalışması”, video eserin adından da anlaşılacağı gibi tekinsizliği ve korkuyu tetikleyen, belirsizlikle dolu bir deneyi görüntülüyor. Bunun tam tersine Bruce Nauman’ın 1967-68 tarihli video çalışması “Bir Karenin Çevresinde Abartılı Hareketlerle Yürümek” ise yine adından anlaşılacağı gibi gerek hızı, gerekse hareketleri ile abartılı bir mükemmeliyetçilikle yürüyerek kare çizen bir adama odaklanıyor. İki video sırasıyla abartılmış bir kaosu ve abartılmış bir düzeni simgeliyor sanki.
Serginin diğer akla kazınan işleri ise Guido van der Werve’nin “Sekiz Numara, Her Şey İyi Olacak, Finlandiya, 2007” ve Aernout Mik’in “Kırılma” (2004) adlı video çalışmaları. Her ikisi de bir tür kırılmayı betimleyen bu iki videodan ilki insanın kırılmalara meydan okuyuşunu çağrıştırırken, diğeri bir kırılmanın neden olduğu ölüme odaklanıyor. Guido van der Werve’nin buz tutmuş denizin üzerinde yürüyen bir insanın ardından buzları kıra kıra ilerleyen dev gemisini görmek de, Aernout Mik’in devrilerek ortasından ikiye ayrılmış otobüsün kaza mahallini izlemek de eşit derecede etkileyici. “Kırılma”nın sergileniş şeklnin de bunda etkisi büyük.
Hollanda’dan İstanbul Modern’e gelen ve “La La La İnsan Adımları” başlığı ile sergilenen eserler ile başlayan işbirliğinin ikinci ayağı ise İstanbul Modern koleksiyonundan, çağdaş Türk sanatını temsil eden eserlerin “İstanbul Modern – Rotterdam” başlıklı sergisi ile Boijmans van Beuningen Müzesi’nde hayat buluyor. 10 Mart’ta açılan ve 3 Haziran’a kadar sürecek olan sergide Taner Ceylan, Balkan Naci İslimyeli, Sarkis ve Nil Yalter gibi birçok önemli sanatçımızın eserleri Levent Çalıkoğlu küratörlüğünde Hollandalı sanatseverlerle buluşacak.
“La La La İnsan Adımları” sergisine paralel etkinlikler kapsamında, İstanbul Modern’de çeşitli eğitim programları, atölye çalışmaları, paneller ve film gösterimleri de yer almaya devam ediyor.
“La La La İnsan Adımları”, 6 Mayıs 2012 tarihine kadar görülebilecek.
Kuşkusuz Hollanda adını duyunca İstanbul’da akla gelen ilk etkinlik şu sıralar Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi’ndeki “Rembrandt ve Çağdaşları” sergisi. Sergi, Rijksmuseum ve birçok özel koleksiyondan 59 sanatçıya ait 74 tablo, 19 desen ve 18 objeyi bir araya getiriyor.
Yaz aylarına kadar devam edecek olan “Rembrandt ve Çağdaşları”, klasik sanat sevenlerin kaçırmaması gereken bir sergi olarak hem Hollandalı ustaların ışık kullanımındaki başarıyı gözler önüne seriyor, hem de bir tarih dersi niteliğinde. Diğer yandan serginin sanat pazarlaması konusundaki başarısını da incelemek gerek. 100’den fazla eserin bulunduğu sergide Rembrandt’a ait olan eser sayısı 10’u geçmezken sergide bu büyük sanatçının ismini kullanmak içeriyi son zamanlarda gördüğüm en kalabalık sergi haline getirmeye yetmiş.
Girişte Hollandalı zenginlerin portreleri ile karşılaşılan sergi, ilerlendikçe 17. yüzyıl Hollandası’nın günlük hayatını ve tarihini anlatan bir kitaba dönüşüyor. Şehir hayatı, taşra hayatı, natürmortlar, donanma ve ticaret temalı bölümlerdeki eserler ve detaylar çok şey anlatıyor. Diğer yandan bazı eserlerin yanında eserin içindeki objelerin aynı döneme ait benzerlerinin sergilenmesi tabloları somutlaştırıyor. Sergiye adını veren Rembrandt Harmensz van Rijn eserlerinin dışında özellikle Johannes Vermeer’in “Aşk Mektubu” tablosu ve Hollanda Sanatı’nın Altın Çağı’nın bir başka büyük ressamı Jan Steen’in eserleri dikkat çekiyor.
Sergiye paralel etkinlikler, yalnızca resim sanatına değil, Hollanda tarihi ve kültürünün farklı yönlerine odaklanacak şekilde belirlenmiş. Mimarlıktan çiçekçiliğe, müzikten resme değişik konulardaki konferanslar ve seminerlerin yanı sıra Peter Webber’in 2003 yapımı “Girl with the Pearl Earring” filmi de birden fazla gösterimi ile sergiye eşlik ediyor.
“Rembrandt ve Çağdaşları”, 10 Haziran 2012 tarihine kadar görülebilecek. Her Cumartesi ve Pazar günü 11:00 ve 14:00’da ücretsiz rehberli turlar olduğunu da hatırlatmak gerek.
Sultanlar, Tüccarlar, Ressamlar @ Pera Müzesi
Pera Müzesi ise işbirliğini Amsterdam Müzesi ile yapıyor ve Rijksmuseum’un katkılarıyla “Sultanlar, Tüccarlar, Ressamlar: Türk – Hollanda İlişkilerinin Başlangıcı” sergisine ev sahipliği yapıyor. Sergide yağlıboya, suluboya, gravür ve kitaplardan oluşan 80’den fazla eser yer alıyor.
İki ülkenin 1612’de Hollanda Birliği’ni temsilen Osmanlı İmparatorluğu’na ilk elçi olarak gönderilen Cornelis Haga’nın tayini ile başlayan ilişkileri, ticaret ile pekişmiş ve hatta Hollanda’nın önemli tüccarlarının yönettiği Levant Ticaret Odası bu ilişkilerin kültürel boyutunun bir kanıtı olarak Osmanlı İmparatorluğu’nu tasvir eden resimler ve haritalara kaplanmış sergiden öğrendiğimiz kadarıyla.
Sergide “Lâle Devri’nin tanığı” olarak anılan Jean-Baptiste Vanmour’un ve ekolünün eserleri ile Suna ve İnan Kıraç Vakfı Koleksiyonu’ndan seçme eserler yer alıyor. Özellikle lale motiflerinin çeşitliliği ve Osmanlı halklarının bir ‘batılı’ gözüyle tasvir edildiği belgesel resimler serginin önemli eserleri arasında.
Sergi sırasında Pera Film tarafından düzenlenen “Hollanda Gerçekçiliği: Güncel Belgeseller” gösterim programında da 2006-2011 yılları arasında çekilmiş 7 belgesel gösterildi.
“Sultanlar, Tüccarlar, Ressamlar” sergisi, 1 Nisan’da sona erecek.
İstanbul’un kültür ve sanat hayatına daima en büyük katkıyı sağlamış olan İKSV de bu kutlamaya seyirci kalmıyor tabii. Hollanda ile diplomatik ilişkilerin 400. yılı kutlanırken, kendisi de 40. yılını kutlamakta olan vakıf, yıllık programına dahil ettiği özel projeler ve festivallerindeki özel bölümlerle Hollanda kültürü ve sanatını İstanbullulara tanıtmayı görevleri arasına iliştiriyor.
Etkinlikler, vakfın 2012’deki ilk festivali olarak Nisan ayında (31 Mart – 15 Nisan) düzenlenecek olan 31. İstanbul Film Festivali kapsamında başlayacak. Festivalin “Çocuk Mönüsü” bölümü, çocuk filmlerinde uzmanlaşmış bir ülke olan Hollanda’ya ayrılacak. Bölümde “Minoes” (Miyav, 2001), “In oranje” (Bizim Takım, 2004), “Kikkerdril” (Minik Kurbağalar, 2009) ve “Het geheim” (Sihirbazlar, 2010) filmleri gösterilecek. Hafta sonlarında Nişantaşı Citylife City’s, Kadıköy Rexx ve Akbank Sanat’ta izlenebilecek olan filmlerde simultane Türkçe seslendirmeler yapılacak. “Çocuk Mönüsü: Hollanda Özel” bölümü dışında Hollanda Film Festivali ile işbirliği dahilinde Türkiye-Hollanda ortak yapım görüşmelerine ve panellere de imza atılacak.
Hollanda, 10 Mayıs – 5 Haziran tarihleri arasında düzenlenecek 18. İstanbul Tiyatro Festivali’nin 5 uluslararası konuğu arasında da yer alacak. Türkiye ve Hollanda’nın büyük şairleri Nazım Hikmet ve Judith Herzberg’in şiirleri üzerine kurulmuş olan, Hollanda’da yaşayan besteci Selim Doğru’nun hazırladığı ve müziklerini bestelediği “İnsan Manzaraları”, 3 Haziran ve 4 Haziran tarihlerinde Haldun Taner Sahnesi’nde izlenebilecek.
31 Mayıs – 29 Haziran tarihleri arasındaki 40. İstanbul Müzik Festivali’nde de iki konser Hollanda odaklı olacak. 7 Haziran akşamı Hollanda Başkonsolosluğu’nun bahçesinde gerçekleşecek olan saksafon dörtlüsü Amstel Quartet konserinde, topluluğun kendi düzenlemeleri ile Mozart, Ravel, Brahms ve Pärt’in aralarında bulunduğu bestecilerin eserleri seslendirilecek. 24 Haziran’da ise Aya İrini’de çağdaş besteci Michael Ellison’un Mevlana Celaleddin Rumi’yi konu alan müzikli tiyatrosu “Söyle, Ben Senim”in Türkiye prömiyeri gerçekleşecek. Temmuz ayındaki İstanbul Caz Festivali’ndeki özel konserler ve bu yıl ilk kez gerçekleşecek İstanbul Tasarım Bienali’ndeki “Salon Amsterdam/İstanbul” atölye çalışması ile de İKSV’nin Hollanda’ya özel etkinlikleri yıl boyunca sürmüş olacak.
Festival ve bienaller dışında iki özel etkinlik daha İKSV’nin yıllık programında yer alıyor: Çağdaş dansın en önemli temsilcilerinden Nederlands Dans Theater 14 ve 15 Haziran’da iki özel gösteri için İstanbul’a gelecek. 10 Kasım’da ise konuk şef Lorin Maazel yönetimindeki Kraliyet Concertgebouw Orkestrası, Haliç Kongre Merkezi’nde bir konser verecek.
Diğer Etkinlikler
Tüm bu etkinlikler dışında birçok sergi, konser ve daha fazlası da İstanbul’da olacak. Bunlardan biri SALT Beyoğlu ve SALT Galata’da, Van Abbemuseum işbirliği ile gerçekleşen “İstanbul Eindhoven-SALTVanAbbe” projesinin ilk sergisi “İstanbul Eindhoven-SALTVanAbbe: 89’dan Sonra” sergisi. Van Abbemuseum koleksiyonundan 1989 yılından sonra üretilmiş işleri içeren sergi, SALT’ın her iki galerisinde de 6 Nisan tarihine kadar görülebilecek.
Tam olarak Türk-Hollanda ilişkilerinin 400. yaşını kutlamak için olduğu söylenemese ve Avustralya kaynaklı bir proje olsa da, Hollanda sanatı dendiğinde akla gelen Van Gogh’u anmadan da olmaz. Avustralyalı Grande Exhibitions tarafından tasarlanan ve ilk kez Singapur’da sergilenen Van Gogh Alive projesi, Abdi İbrahim İlaç sponsorluğunda İstanbul Karaköy Antrepo 3’te 15 Mayıs’a kadar görülebilecek. (Etkinlik 15 Ekim – 30 Aralık tarihleri arasında da Ankara Cer Modern’e taşınacak.)
Van Gogh Alive, bir resim sergisi değil. Hatta sanatçının eserlerini incelemek isteyenlere hitap ettiğini söylemek güç. Fakat ışık, ses ve renklerin muhteşem klasik müzik eserleri eşliğinde etraftaki karanlığa doğuşunu izlemek gerçekten büyüleyici bir deneyim. Van Gogh’un 3.000 civarındaki eseri, Handel’in “Sarabande”si ile başlayan bir şov ile etrafınızda uçuşmaya başlıyor ve sizi eserlerin içine sürüklüyor. Yani “Çerçeve yok, içindesin…” sloganı doğru bir seçim.
Kısacası Hollanda sanatı ile henüz tanışmayanlardansanız, İstanbul’da bu ara sizin için çok şey var. Kaçırmayın!
İlk yorumu siz yazın!