Dortmund’un Çizgisi: Wings’lenin, Gizli Kalmış Bir Şehre Uçuyoruz
Bazı şehirler var ki adımımızı attığımız an “İşte, burası biziz.” diyoruz. En az bizim kadar dinamik, heyecanlı, tutkulu… Tabii bizim gibi hep en iyisini de istiyor. Büyük ihtimalle aklınıza hemen gelmeyecek bir şehirden bahsediyoruz. Fakat dürüst olalım, bizim en sevdiğimiz heyecanlardan biri de çok konuşulmayan bir şehri ilk keşfeden kişi olmak değil mi? Omuz omuza insanlar, Michelin müfettişlerinin gözünü alamadığı menüler, doğa ve kültürün iç içe geçtiği sokaklar… O zaman valizlerinizi hazırlayın çünkü uçağımız Dortmund’a doğru havalanıyor. Dortmund şu sıralar dünyanın en önemli futbol müsabakalarından birine ev sahipliği yapıyor, biz de Wings’in ayrıcalıklar dünyasından aldığımız ilhamla hem şehirde görülmesi gerekenleri hem de lezzetlerini sizler için derledik. Haydi, Wings’lenin, uçuyoruz!
Dortmund 101
Dortmund’dan bahsetmeden önce bu şehri, alışageldiğimiz diğer Alman şehirlerden ayırmamız gerekiyor. Çünkü Dortmund, ülkenin en başarılı futbol takımlarından biri olan Borussia Dortmund’a ev sahipliği yapıyor. Yani bu şehrin dinamikleri; tutkulara, beraberlik hissine ve kutlamalara uzanıyor diyebiliriz. Şehrin çok kültürlü yapısının bir sebebi de sanıyoruz ki bu kucaklayıcı tavrı. Sonuçta Dortmundlular üzüntülerini de mutluluklarını da sokakta omuz omuza yaşamaya alışkınlar. Tabii Dortmund’u bu kadar farklı kılan tek özelliği futbol değil; bu şehirde kültür, doğa, gastronomi de çok önemli. Tam da bu saydığımız özelliklerden dolayı Dortmund’u gezeceğiniz zaman bu şehrin yalnızca belirli bir mevsime ait olmadığını hatırlamanızı isteriz. Dortmund için kış veya yaz hiç fark etmiyor. Eğer Dortmund’da oynanacak bir maç olduğunu duyarsanız hemen uçak biletinizi alabilirsiniz. Maç biletini almasanız bile olur. Çünkü bu şehirde maç oynanması festivaller, konserler, film gösterimleri, doğa aktiviteleri ve sınırsız aktivite demek.
Biletinizi almadan önce hatırlatalım: Wings ile Dortmund seyahatinizde %10’a varan otel indirimi kazanabilir, uçak biletinizi alırken Mil Puanlarınızı yurt içine kıyasla 2 kat daha değerli kullanabilirsiniz.
Nerede Konaklayalım?
Bir şehri ilk defa ziyaret edeceği zaman “restoran, müze” listesi yapmaya ayıracağı vaktin çoğunu konaklamak için güvenli ve ulaşılabilir bir bölge arayarak geçirenlerimiz burada mı? O zaman güzel bir haberimiz var. Dortmund’un her bölgesi birbirine çok yakın ve güvenli. Bu noktada düşünmemiz gereken tek bir soru var: Nasıl bir deneyim yaşamak istiyorum? Eğer şehrin merkezinde kalıp turistik noktalara yürüyüş mesafesi uzaklıkta olmak istiyorsanız Innenstadt West, kültürel aktiviteleri ile trendleşmiş bir mahallede kendinizi lokal gibi hissetmek istiyorsanız Kreuzviertel ve hem doğa hem de kültürü bir araya getiren bir tatil planı yapmak istiyorum derseniz Brünninghausen bölgelerini öneriyoruz.
Konaklamanızı organize ederken Wings ile %10’a varan otel indirim ayrıcalığından faydalanabilirsiniz.
Mutlaka Görülmesi Gereken Yerler
Altstadt
Biz, bir şehre gitmeden önce sayfalarca “gezilecek yerler” listesi çıkarsak dahi seyahatlerimiz her zaman o bölgenin en tarihi noktasından başlıyor. Hatta mümkünse meydanda heykele bakan bir kafede kahve içerek başlamayı tercih ediyoruz. O yüzden tabii ki ilk durağımız kiliseleri, müzeleri ve meydanları ile Dortmund’un eski şehri olarak geçen Altstadt. Altstadt’ta Romanesk ve Gotik mimariye sahip olan üç önemli kilise bulunuyor. İlki, Dortmund’un tarih boyunca geçirdiği değişimi dini bir atmosferde görmemizi sağlayan Aziz Petri Kilisesi. İlki diyoruz çünkü bu kilise, Dortmund’un en eski kiliselerinden biri. Hemen ardından ise iki kulesi ile şehrin ikonik simgelerinden birine dönüşen Reinoldikirche geliyor. İçerisinde bulunan renkli camları ile büyülü bir atmosfer yaratan bu kilise, şehrin Gotik mimarisinden izler taşıyor. Üçüncüsü ise Marienkirche. Romanesk tarzı ve kulesi ile dikkatleri üzerine çeken bu kilisede ayrıca konserler düzenleniyor. Seyahatinizden önce konserleri takip etmek için buraya bakabilirsiniz.
Westfalenstadion
Şimdiki durağımız, Dortmund’un Dortmund olmasının sebebi desek, abartmış olmayız. Çünkü Dortmund’un tüm dünya tarafından “Die Gelbe Wand” olarak bilinmesine sebep olan o meşhur sarı duvar, burada yer alıyor. Tahmin edebileceğiniz üzere Borussia Dortmund’un evi Westfalenstadion’dan bahsedeceğiz. Almanya’nın en büyük stadyumu olan Westfalenstadion’ın tam tamına 81 bin 365 kişilik kapasitesi bulunuyor. Sezon boyunca bir milyondan fazla kişinin Dortmund’a gelmesinin sebebi olan bu stadyumu, maç zamanları dışında ziyaret edebilirsiniz.
Dortmund U- Tower
Bize bir şehrin modern sanat müzesini gösterin, size şehrin nasıl bir yer olduğunu söyleyelim. Dortmund U-Tower, tam olarak en başta bu şehri dinamik, tutkulu ve heyecanlı olarak değerlendirmemizin sebeplerinden biri. Eski bir bira fabrikasından kültür sanat merkezine dönüşen Dortmund U-Tower’da sene içerisinde dünyanın farklı noktasından gelen çağdaş sanatçılar ağırlanıyor ve festivaller düzenleniyor. Ayrıca çatı katına çıkıp şehri de izleyebiliyorsunuz.
Alter Markt
Geçmişi 9. yüzyıla uzanan Alter Markt, Dortmund’un tarihi boyunca önemli bir ticaret merkezi olarak rol oynuyor. Zaman içerisinde kullanım şekilleri değişen Alter Markt, günümüzde özellikle Noel zamanı kurulan Christmas Market ile tanınıyor. Eski şehirde bulunan Alter Markt’te artık haftalık market kurulmuyor olsa da şehrin yerel lezzetlerini tatmak için deneyebileceğiniz birçok restoran bulunuyor. Özellikle kırmızı et Dortmund mutfağında önemli bir yer kaplarken geleneksel lezzetlere bitkisel alternatifler de sunan Pfefferkorn’a uğramanızı öneriyoruz. Her hafta kurulan market için yürüyerek yalnızca üç dakika mesafede bulunan Hansaplatz’a uğrayabilirsiniz.
Westfalenpark
Avrupa’nın en büyük şehir parklarından biri olarak geçen Westfalenpark’ta sene boyunca birçok etkinlik ve festival düzenleniyor. İkinci Dünya Savaşı’nın ardından şehri yeniden kurabilmek amacıyla oluşturulan kent planlamasının bir örneği olan Westfalenpark’ın içerisinde gül bahçeleri, temalar üzerine kurulan parklar ve oyun alanları bulunuyor.
Rombergpark Botanik Bahçesi
Geçmişi Dortmund’un köklü ailelerinden biri olan Romberg ailesine uzanan botanik bahçesi 19. yüzyılda oluşturuluyor; 1927 senesinde Dortmund şehrinin parkı satın alması ile halkın kullanımına açılıyor. 1927 ile 1929 yılları arasında şehir planlamasından sorumlu botanik uzmanı Richard Nose’un bilimsel araştırmalar yapmak üzere kurguladığı bahçe, bugün farkı bitki türlerinin gözlemlenebildiği bir alan olarak önem taşıyor.
Liste burada bitmiyor…
Dortmund’da mutlaka görmeniz gerekenler tabii ki burada bitmiyor. Şehirde bir turist olmaktan çıkıp kendinizi lokal biri gibi hissetmek isterseniz; Nordmarkt’de yerel markaların ürünlerinden oluşan marketi ziyaret edebilir, Futbol Müzesi ile Almanya’nın futbol tutkusunu derinden inceleyebilir, Phoenix des Lumiéres’de 20. yüzyıl sanatçılarının tarihe geçen önemli eserlerini dijital teknoloji ile deneyimleyebilir, DASA’da interaktif sergiler ile çağdaş sanatın bir parçası olabilir, Zeche Zollern’de şehrin endüstriyel tarihini öğrenebilir, Hohensyburg’ta tarihi sit alanını ziyaret edebilir ve Hörder Burg’ta gölün kenarında yer alan tarihi binada kendinizi romantik dönem hikâyesindeymiş gibi hissedebilirsiniz.
Dortmund’da Ne Yenir?
Yazının başında da dediğimiz gibi Dortmund, birçok Michelin müfettişinin gizli kalmış şehri olarak karşımıza çıkıyor. Şehrin en yeni mahallelerinden biri olan Phoenix-See, birçok fine dining restoranına ev sahipliği yaparken Dortmund’un birçok noktasında dikkat çeken geleneksel ve modern şef restoranları bulunuyor.
Kahvaltı & Brunch
Dortmund’un yeni nesil kafeleri, sevdiğimiz brunch deneyimi için tüm detayları düşünüyor. Kahvaltıda hafif ve sağlıklı seçenekler arayanlar için Tatis Café, yeşilliklerin içerisinde sağlıklı bir brunch’ın yanında kokteylinizi yudumlamak için Grüner Salon, dünyanın farklı yerlerinden gelen özel çayların eşlik ettiği bir kahvaltı için Café Lemberg, şehrin en hype yeni nesil deneyimi için Café Lotte’ye bakmanızı öneriyoruz.
İçki & Atıştırmalık
1970’li yıllarda Almanya’nın en fazla bira üreten ikinci şehri olan Dortmund’da tabii ki sizi birçok tadım etkinliği bekliyor. Bermann Brauerei’de bira tadımları yapabilir, şehrin en eski barlarından Wenkers am Markt’ta maç öncesi veya maç sırasında bira ve atıştırmalıkları deneyebilir ya da panoramik bir manzarada kokteylinizi yudumlamak için Baseology’e uğrayabilirsiniz.
Akşam Yemeği
Öncelikle söylememiz gerekiyor ki Dortmund’daki yıldızlar yalnızca futbol oyuncularıyla sınırlı değil. Zira neredeyse bütün restoranları ile Michelin Guide’ın listesinde ilk sırada yer alan yıldız bir oyuncu daha var. Kendisi Michael Dyllong. Geleneksel Alman mutfağını dünya lezzetleri ile birleştirerek modern bir yorum getiren şefin üç ayrı restoranı bulunuyor. Modern ve yaratıcı tarifler ile bilinmeyen lezzetleri ön plana çıkarmayı hedefleyen The Stage, her adımı ince hesaplanılmış bir gastronomi deneyimi sunuyor. VIDA ise şefin Ciro De Luca ile 2015 yılında başladığı bir iş birliğini yansıtıyor. Şehrin çok kültürlü yapısından ilham alan VIDA, uluslararası yeni bir mutfak anlayışı ortaya koymayı amaçlıyor. De Luca ve Dyllong’un bir başka ortak projesi olan Daichi ise Uzak Doğu lezzetlerine yeni bir dokunuş getiriyor. Tabii söz konusu Dortmund ve onun saklı kalan lezzetleri olduğunda iyi yemek seçenekleri burada bitmiyor. La Cuisine Mario Karweit, Michelin müfettişleri tarafından 19. yüzyılı bugün ile buluşturduğu menüsü ve ambiyansı ile övülüyor. 1899 yılından beri devam eden ve Michelin sayesinde radarımıza giren Wibbelings Hof ise bölgenin yerel lezzetlerini modern bir dokunuş ile deneyimlememizi sağlıyor.
Şehrin şu sıralar dünyanın en önemli futbol müsabakalarından birine ev sahipliği yaptığından ve maç zamanı bambaşka bir ruh haline girdiğinden bahsetmiştik. Bu aralar Dortmund’da futbol ile ilgili noktaları keşfedebilmemiz için düzenlenen 27 kilometrelik bisiklet turu ve SPIELRAUME Festivali yer alıyor. Çocuk tiyatrolarından film gösterimlerine kadar uzanan festival, Tom Gaebel eşliğinde Federal Jazz Orkestrası’nın konseri ile başlıyor. Detaylara buradan ulaşabilirsiniz.
Dortmund’u Wingsli olmanın tüm ayrıcalıklarıyla tam zamanında deneyimlemek isterseniz buraya tıklayın. Görüşmek üzere!
Kapak Fotoğrafı: Tharun Thejus – unsplash.com
İlk yorumu siz yazın!