Eylül ayının gelişi ile hepimiz şehre geri döndük. Bir yandan şehir; yepyeni festivaller, sergiler ve konser programları ile bizi dolu dolu beklerken bir yandan ise hızlı hayatlarımıza kaldığımız yerden sağlıklı bir şekilde devam edebilmek için dikkat etmemiz gerekenler bulunuyor. İşte, tam da bu noktada Macroonline ile sevgili Dr. Tuba Günebak’a ulaştık ve hem bizim hem de çocuklarımız için şehrin hızına adapte olma sürecimizi nasıl daha sağlıklı geçirebiliriz diye sorduk. Basit ve güçlü hamleler ile Dr. Tuba Günebak’ın önerileri aşağıda!

Dr. Tuba Günebak ile Şehre Dönüş | Fotoğraf: Mehmet Uzut – unsplash.com

Sonbaharın Mottosu: Akıllı Yemek

Francois de la Rochefoucauld’un çok sevdiğimiz bir sözü var: “ Yemek yemek bir zorunluluktur ama akıllı yemek yemek bir sanattır.”. Bu sonbaharın mottosu “akıllı yemek yemek” olsun. Hazan mevsimine hazırlanırken mikrobiyotamızı kuvvetlendirelim. Mikrobiyotayı kuvvetlendirmenin yolu probiyotik besinleri tüketmekten geçiyor. Probiyotik kelimesi Latince kökenli olup “yaşam için“ anlamına geliyor. Probiyotikler sağlığımızı destekleyen, vücudumuzda bizimle ahenk içinde yaşayan, doğru koşullar sağlandığında çoğalan, vücut direncimizi artıran, sindirim sisteminin ve özellikle de bağırsakların dostu, duygu durumumuzu iyi yönde destekleyen (depresyon ve anksiyeteden yani huzursuzluktan koruyan), hafızayı güçlendiren mikroorganizmalar arasında yer alıyor. Fermente besinler probiyotik özellik taşıyorlar. Örneğin; turşu, probiyotik yoğurt, kefir, boza gibi. Turşular içinde Sauerkraut süper besin olarak tüm dünyada nam salmış, bir tür lahana turşusu ve kuvvetli probiyotik özellik taşıyor. Almanya’da her yıl 200.000 ton lahananın işlenip “Sauerkraut”a yani lahana turşusuna dönüştürüldüğünü biliyor muydunuz?

Dr. Tuba Günebak ile Şehre Dönüş | Fotoğraf: Andrijana Bozic – unsplash.com

Mikrobiyotanıza İyi Bakın.

Bedenimizde var olan hücrelerin %90’ını bizimle uyum içinde yaşayan mikrobiyotamız oluşturuyor. Mikrobiyota bir yandan bağırsak-beyin aksını güçlendirirken, diğer yandan vücut direncini arttırıyor, duygu durumunu pozitife çekebiliyor. Bedenen ve ruhen güçlü bir vücuda sahip olabilmek için probiyotik besinlerden zengin beslenerek mikrobiyotanın sayısını artırmak ve beslenmelerine aracı olarak çoğalmalarını sağlamamız gerekiyor.

Dr. Tuba Günebak ile Şehre Dönüş | Fotoğraf: Marc Wieland

Timur’un fillerini bilirsiniz. Timur savaşa giderken kullandığı filleri savaş dönüşü ahaliye emanet edermiş, ahali de bu fillere gözü gibi bakarmış. İşte, onlar Timur’un fillerine nasıl bakmışlarsa, bizim de mikrobiyotamıza öyle bakmamız gerekiyor. Timur’un filleri nasıl düşmana karşı savunma kalkanı oluşturmuşsa, mikrobiyotanın besin kaynağına ulaşabilmesi için bizim onlara besin kaynağı olabilecek besinleri yani prebiyotik besinleri tüketmemiz gerekiyor; durum buğdayı irmiğinde yapılmış makarna, yer elması, pırasa, soğan, sarımsak, kuşkonmaz, hindiba gibi. Durum buğdayı irmiğinden yapılmış makarnanın prebiyotik özelliği yapısında bulunan dirençli nişastadan ileri geliyor. Makarna suyunu çektirilerek al dente kıvamında pişiriliyor, pişirdikten sonra yıkanmıyor ve ılık olarak tüketilirse yapısındaki dirençli nişasta yoğunluğu artıyor. Siz bu makarnayı çiğneyip yuttuğunuzda, dirençli nişasta sindirim enzimlerine dirençli olduğu için parçalanmadan bağırsaklara kadar ulaşıyor ve burada mikrobiyotayı oluşturan iyi huylu bakteriler tarafından parçalanıyor, besin kaynağı olarak kullanılıyor.

Dr. Tuba Günebak ile Şehre Dönüş | Fotoğraf: Vince Lee – unsplash.com

Burası Önemli: Likopen ve Luteinler!

Jean Anthelme Brillant-Savarin, “Bana ne yediğini söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim.” diyor. Parlak bir cilt, toz pembe yanaklar, ışıldayan gözler… Likopen ve luteinden zengin beslenenlerin elde edeceği keyifli sonuç düşman çatlatan cinsinden oluyor. Likopen domatesin yapısında bulunan, cilt dostu olduğu kadar kalbe de dost olan, vücut direncini artıran bir biyoaktif bileşen olarak karşımıza çıkıyor. Siz bir kupa doğranmış çiğ domatesi yediğinizde 2.32 mg likopeni vücudunuza alıyorsunuz. Domatesin içeriğindeki hem likopenden hem de luteinden faydalanabilmek için zeytinyağı ile birlikte tüketilmesi öneriliyor.

Dr. Tuba Günebak ile Şehre Dönüş | Fotoğraf: Autumn Mott Rodeheaver

Kahvaltıyı Atlamayın.

Kahvaltıda ne yiyelim? Mutlaka bir ya da iki yumurta yiyelim. Günlük olarak tüketilen bir ya da iki yumurta kolesterol seviyesini yükseltmez. Stresli bir güne hazırlanırken stresin hücrelerimiz üzerindeki olumsuz etkisinden korunabilmek için bir yemek kaşığı zeytinyağına toz zerdeçal ve karabiber ekleyelim, kara buğday ekmeğimizi içine daldırıp keyifle tüketelim. Zerdeçalın yapısındaki kurkumin, ancak karabiberin yapısındaki piperin ile buluşunca aktifleşiyor. Kahvaltımıza mutlaka bir porsiyon C vitamininden zengin mevsim meyvesi ekleyelim. Yumurtanın yapısındaki fosfotin adındaki proteinin yine yumurtanın yapısında bulunan demir mineralinin emilimine mani olmaması için C vitamininden zengin bir besinle birlikte tüketilmesi gerekiyor.

Dr. Tuba Günebak ile Şehre Dönüş | Fotoğraf: Aneta Pawlik – unsplash.com

Altını Çiziyoruz: Mevsimsel Beslenin.

Her besinin daha taze, daha lezzetli, daha ekonomik olması için kendi mevsiminde tüketmek gerekiyor. Sonbahar mevsiminin meyve ve sebzeleri arasında taze ceviz, taze fındık, bamya, armut, pırasa, karnabahar, nar, lahana, portakal, mandalina, ayva; mevsimin balıkları arasında ise sardalya, palamut, uskumru, barbun, tekir, çipura bulunuyor.

Dr. Tuba Günebak ile Şehre Dönüş | Fotoğraf: Markus Piske – pexels.com

Minik Maggerlar’a Tavsiyeler

Gelelim kuzulara; ders zili çaldı. Beslenme çantaları raflardan çıktı. Öncelikle çocuğunuz okula beslenme çantası götürüyor ise besin zehirlenmesinden korunabilmek adına besini koyduğunuz sıcaklıkta muhafaza edebilen yemek termosları ile ve ısı muhafazalı beslenme çantaları ile yanına koymanızı öneriyoruz. Kahvaltısını mutlaka etmesini sağlayın ve yumurta yedirmeyi unutmayın. Çünkü, bilgi beyinde protein formunda depolanıyor. Yumurta, anne sütünden sonra iyi protein kaynağı olması ile önem taşıyor. Kahvaltıyı atlayarak okula giden çocukların, düşen kan şekeri seviyesinden sebep, sabah derslerinde uykusu gelebilir, dikkati dağılabilir, agresyon eğilimleri artabilir. Okula olan motivasyonu artırabilmek için motivasyon hormonu yani dopamin seviyesini yüksek tutacak besinlere yer verin: Tavuk, hindi, balık, yoğurt, ayran gibi. Beslenme çantasına mutlaka çiğ fındık, ceviz gibi sert kabuklu yemişlerden koyun ki bu besinlerde bulunan bor minerali göz ve el koordinasyonunu güçlendirsin.

Sağlıklı Beslenmek için Macroonline!

Beslenmenize dahil edebileceğiniz, akıllı yemek yeme sanatını kolaylıkla uygulamanızı destekleyecek probiyotik ve prebiyotik özellikli ürünler, mevsimin taze meyve sebzesini için Macroonline’ı ziyaret etmeyi unutmayın. 

Dr. Tuba Günebak’ın sözleri ile yazımızı sonlandıralım: “Yaprakların renginin solmaya başladığı, tek tek dallardan düştüğü günlerde hüzün masaüstü resimlerinde kalsın, ruhumuz doğru ve sağlıklı besin tercihleri ile şıkır şıkır olsun. Unutmayalım ki bu beden bize ait, içinde yaşamak zorunda olduğumuz tek yer orası.”.

Kapak Fotoğrafı: RDNE – pexels.com

İlginizi çekebilir: Macroonline’dan Popüler Beslenme Türleri