Dublin'de Modern Mimari: Görmeniz Gerekenler
Yaşadığınız ya da ziyaret ettiğiniz şehirlerin sokaklarında gezerken en çok ne size ilham veriyor? Doğa ve manzaralar mı, insanlar ve insan ilişkileri mi, yoksa binalardan ve mimari mi? The Irish Spirit‘in yaratıcı ve ilham verici yanı Dublin’de dolaşırken tüm bu olasılıkları besliyor. Modern mimari de bunlardan biri… Yüzyıllar boyunca farklı mimari tarzlarda inşa edilmiş tarihi binalar bugün ayakta dururken ve kentin ruhunun bir parçası olmaya devam ederken; Dublin’in farklı bölgelerinde, Liffey Nehri kıyısında, hatta Trinity College kampüsünün içinde son yüzyılda yükselmiş modern mimari başyapıtları da sizi bekliyor. İşte bunlardan bazıları…
Dublin’de Modern Mimari
Busáras, 1953
Adı İngilizce “otobüs” (bus) ve İrlandaca “ev”(áras) sözcüklerinden alan bu yapı, tahmin edebileceğiniz üzere Dublin’in otobüs terminali olarak hizmet veriyor. Avrupa’nın ilk modern ulaşım/taşıma hizmetleri binalarından olan Busáras’ın inşası 1945 yılında başlamış ve 8 yıla yakın sürmüş. Mimar Michael Scott, Le Corbusier’den ilham almış ve cam cepheler, betonarme düz çatılı pavyonize üst kat gibi unsurlarıyla sanat ve mimariyi bütünleştiren, Dublin’deki ilk modern binalardan brine imza atmış. Bina uzun yıllar boyunca 1995’te kapanan 250 kişilik Eblana tiyatrosuna da giriş katında ev sahipliği yapmış.
Berkeley Library, Trinity College Dublin, 1967
Dublin’in önde gelen eğitim kurumu Trinity College’ın yüzlerce yıllık mirası kampüsün tarihi binalar ve kültürel hazinelerle dolu olmasını sağlıyor. Ama bu köklü tarih sizi yanıltmasın; kampüsün içinde harikulade modern yapılar bulmak da mümkün. Bunlardan biri de yapımı 1967 yılında tamamlanan, mimar Paul Koralek imzalı Berkeley Kütüphanesi. İrlanda tarihinin en önemli hazinelerinden Book of Kells dahil 200 bini aşkın kitap barındıran ve 1592’de kurulan Trinity College Library’nin binalarından biri olan bu kütüphane, Dublin’in modern mimari başyapıtlarından biri.
Central Plaza, 1978
Central Plaza ya da eskiden merkezi bu binada bulunan bankadan dolayı Central Bank binası olarak bilinen bu brutalist bina, yaşadığı dönem boyunca birçok tartışmalı projeye imza atmış mimar Sam Stephenson’ın imzasını taşıyor. Günümüzde Dublin’in en hareketli bölgelerinden Temple Bar, henüz sessiz ve sakin bir yerken burada yapılması kararlaştırılan Central Plaza için 18. yüzyıldan kalma birçok binanın yıkılması gerekmiş. Çevresindeki binalara stil ve boyut olarak çok uyumsuz olması da birçok tartışmaya yol açmış – binanın onaylanan projesinden 10 metre daha yüksek inşa edildiği biliniyor. Bankanın taşınmasının ardından yenilenen ve çatısı ile kamusal alanlarındaki yeniliklerle şehir yaşamıyla daha uyumlu hâle gelen binanın önünde bugün Éamonn O’Doherty’nin Crann an Oir (Altın Ağacı) adlı heykelini de görebilirsiniz.
The Spire, 2003
Genellikle gökdelenlerin, televizyon kulelerinin ya da çan kulelerinin tepesinde görmeye alıştığımız kule külahı strüktürünün yerde durabileceğini, bu da yetmezmiş gibi bir kentin en önemli sembollerinden biri hâline gelebileceğini kim tahmin ederdi… The Spire ya da diğer adıyla An Túr Solais (Işık Anıtı), 120 metre uzunluğunda, paslanmaz çelikten bir anıt olarak mimar Ian Ritchie tarafından tasarlanmış ve 2002 yılında dikilmeye başlanıp, 2003 yılında tamamlanmış. Anıt, 1966 yılında bir bomba nedeniyle yok olan, 19. yüzyıl anıtı Nelson Sütunu’nun yerinde duruyor.
Samuel Beckett Bridge, 2009
2007-2009 yılları arasında tamamlanan ve adını ünlü İrlandalı yazarlardan Samuel Beckett’ten alan bu gergin eğik askılı asma köprü, Dublin’i ikiye bölen Liffey Nehri’nin üzerinde yer alıyor. Köprü, nehrin güneyindeki Sir John Rogerson’s Quay’i Docklands bölgesindeki Guild Street ve North Wall Quay’e bağlıyor. Köprünün mimarı Santiago Calatrava, aynı zamanda nehrin biraz daha yukarısındaki James Joyce Köprüsü’nün de mimarı.
Aviva Stadium, 2010
Dublin Arena, Lansdowne Road ya da Bóthar Lansdún gibi isimlerle de alınan bu 51,711 kişi kapasiteli stadyum 2007’de yıkılan Lansdowne Road Stadyumu’nun yerine daha yüksek kapasiteli olarak, daha modern mimari anlayışla inşa edilmiş. Mimar Scott Tallon Walker’ın tasarımı, dalgalı çatısı sayesinde çevredeki yerleşim yerlerine ulaşan ses kirliliğini en aza indiriyor. Stadyum, Leinster ragbi takımı ve Lansdowne futbol takımının yanı sıra İrlanda millî ragbi ve futbol takımlarının da evi olarak kullanılıyor.
Bord Gáis Energy Theater, 2010
Bord Gáis Energy Theatre ya da orijinal adıyla Grand Canal Theatre, 2111 kişi kapasitesiyle İrlanda’nın oturma düzenine sahip en büyük performans sanatları mekanı ve İrlanda’da büyük West End ve Broadway şovlarının sahnelenebildiği tek sahne olarak öne çıkıyor. Eskiden ulusal doğalgaz şirketinin üretim tesisi olan arazideki tüm binalar 1985’te yıkıldıktan sonra bölgeyi zehirli madde ve atıklardan temizleme çalışmaları yaklaşık 20 yıl boyunca sürmüş ve 2004’te yıldız mimar Daniel Libeskind’in tasarımının inşası 2010 yılında tamamlanmış. Mekanda yılda yaklaşık 330 etkinlik düzenleniyor ve bunların büyük bir yüzdesini West End tiyatro oyunları ile müzikalleri oluşturuyor.
Convention Centre Dublin, 2010
İrlanda’nın en büyük konferans ve fuar merkezi olan bu binanın yapımı 1995’te İrlanda hükümeti tarafından planlanmış olsa da, gerekli bütçenin bulunması ve inşaatın tamamlanması 2010 ilkbaharını bulmuş. Liffey Nehri üzerindeki Spencer Dock’ta, eskiden gemi yükleme alanı olarak kullanılan bir arazide yükselen binanın mimarı ise Kevin Roche. Bina, İrlanda’daki önemli modern mimari örneklerinden olmanın yanında; çimentosundaki düşük karbon içeriği sayesinde dünyanın ilk karbon-nötr fuar merkezi olarak pazarlanan bina, COVID-19 pandemisi sırasında sosyal mesafe düzenlemelerine göre çalışmalarını sürdürebilmeleri için geçici bir süreliğine İrlanda Ulusal Meclisi’ne ev sahipliği yapmış.
İlk yorumu siz yazın!