Dünyadaki Film Festivalleri: Filmlerin Peşinden Dünya Turu
Hayattaki en büyük iki tutkunuz seyahat etmek ve film izlemekse, her ikisinin birden peşinden gitmeye ne dersiniz? Dünyadaki film festivalleri, sadece sinemacılar ve sanatçılar, film endüstrisinde çalışanlar ve sinema yazarları için değil. Dünyanın en prestijli film festivalleri dahi kapılarını izleyiciye sonuna kadar açıyor – tabii bilet bulmanın zorluğu ve o tarihlerde şehirde konaklamanın bedeli, seçtiğiniz festival-şehir iklilisine göre oldukça farklılık gösterebiliyor. Hazırlayın bavulları, çizelgeleri; dünyadaki film festivalleri ile dünya turuna çıkıyoruz! İşte seçkileriyle dikkat çeken, sadece bulundukları şehirden değil farklı şehir ve ülkelerden de izleyici çeken, dünyadaki önemli film festivalleri…
Dünyanın Önemli Film Festivalleri
Prestijli Film Festivalleri:
Üç büyükler deyince aklınıza ilk olarak futbol geliyor olabilir, fakat dünyanın en prestijli, en büyük ve en köklü film festivalleri de “üç büyükler” olarak anılıyor. Üçü de Avrupa’da düzenlenen bu film festivalleri, Cannes Film Festivali, Venedik Film Festivali ve Berlin Film Festivali…
Dünyanın en eski film festivali, 1932 yılından beri düzenlenen Venedik Film Festivali olsa da, “üç büyükler” arasındaki prestij yarışının güncel galibinin 1946’dan beri düzenlenen Cannes Film Festivali olduğunu söylemeliyiz. Sinemacılar için dünyanın en zor kabul alınan film festivali olmasıyla da bilinen Cannes Film Festivali, her yıl mayıs ayında, yılın geri kalanında sıradan bir sahil kenti olan Fransa’nın Cannes şehrinde gerçekleşiyor. Dünyaca ünlü yıldızların en gösterişli kıyafetleriyle kırmızı halıda yürüdüğü Cannes, katı kurallarıyla biliniyor ve Fransız filmlerine geniş yer ayırıyor. Son yıllarda festivalin prestijli ödülü Altın Palmiye‘yi kazananlar arasında Bong Joon-ho‘nun Gisaengchung / Parasite, Ruben Östlund‘un The Square, Nuri Bilge Ceylan‘ın Kış Uykusu, Michael Haneke‘nin Amour ve Terrence Malick‘in The Tree of Life gibi filmleri var.
Eylül ayında gerçekleşen Venedik Film Festivali ise, Avrupa’nın tarihi güzellikleri ve ev sahipliği yaptığı bienaller nedeniyle sanatsal önemiyle bilinen, en turistik şehirlerinden birini sonbaharda daha da büyük bir ilgi odağına çeviriyor. Festival, özellikle Cannes Film Festivali’nin Netflix ile olan kapışmasının ardından, 2017’den başlayarak dijital platformların elindeki iddialı yapımların dünya prömiyeri sahnesine dönüşmüş olan festival, son yıllarda büyük ödülü Altın Aslan‘ı Todd Phillips‘in Joker, Alfonso Cuarón‘un Roma, Guillermo del Toro‘nun The Shape of Water, Kim Ki-duk‘un Pietà gibi filmlerine takdim etti.
Son olarak, 1951’de Batı Almanya’da ilki düzenlenen Berlin Film Festivali (ya da Berlinale), Avrupa’nın üçüncü büyük prömiyer festivali olarak Cannes ve Venedik festivallerinin yanında yerini alıyor. Her yıl şubat ayında düzenlenen Berlinale, yılın ilk büyük festivallerinden biri olarak da bir anlamda sezonu açanlardan biri oluyor. Son yıllarda festivalin büyük ödülü Altın Ayı‘yı kazananlar arasında Nadav Lapid‘in Synonymes / Synonyms, Ildikó Enyedi‘nin Teströl és lélekröl / On Body and Soul, Calin Peter Netzer‘in Pozitia Copilului / Child’s Pose ve Asghar Farhadi‘nin Jodaeiye Nader az Simin / A Separation var.
Eğer profesyonel anlamda sinemanın ve sinema endüstrisinin bir parçası değilseniz, bu festivaller sırasında şehre seyahat etmenin ve film gösterimlerine katılmanın listemizdeki diğer festivallere göre (imkansız değil ama) biraz daha zor olacağını ve pahalıya patlayacağını ekleyelim.
Bağımsız Film Festivalleri:
Kısa ya da uzun, Amerikan ya da uluslararası, kurmaca ya da belgesel fark etmeksizin, özellikle ilk filmlerini izleyiciyle buluşturacak sinemacılar için en büyük başarılardan biri filmlerinin Sundance Film Festivali‘ne seçilmesi… 1978’den bu yana, ocak ayında ABD’nin Utah eyaletindeki Salt Lake City‘de düzenlenen festival, dünyanın her yerinden bağımsız sinemacıların ilgi odağı durumunda ve film endüstrisinde “bağımsız sinemanın kalesi” olarak adlandırılıyor. Sundance jürisinin dört büyük ödülünden ikisi uzun metrajlı belgesel, ikisi uzun metrajlı kurmaca filmlere veriliyor; bunlardan birer tanesi ABD yapımı, birer tanesi ise uluslararası kategoride değerlendiriliyor. Son yıllarda Sundance Jüri Büyük Ödülü‘ne layık görülen filmler arasında ABD’den Winter’s Bone, Beasts of the Southern Wild, Fruitvale Station, Whiplash gibi filmler ve The Wolfpack, Weiner, Restrepo gibi belgeseller var. Türkiye’den Tolga Karaçelik imzalı Kelebekler de ödülün dünya sineması kategorisinin kazananları arasında.
İşin seyahat kısmıyla daha çok ilgiliyseniz, Utah’ta ne işim var diyebilirsiniz. Bu durumda ABD’nin Texas eyaletindeki Austin‘da mart ayında düzenlenen ve eşzamanlı olarak genç, yenilikçi ve popüler bir müzik, medya festivali ve konferans serisi olan SXSW (South by Southwest) Film Festivali ve Londra‘da eylül aylarında düzenlenen Raindance Film Festivali, bağımsız sinemaya ilgi duyanlar ama film izlemekten başka seçenekler de vaat eden bir şehir arayanlar için iyi birer alternatif.
Kuzey Amerika’daki Film Festivalleri
Kuzey Amerika’nın en büyük ve en prestijli film festivalinin film endüstrisinin sıfır noktası diyebileceğimiz Hollywood’da ya da en azından ABD’de olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz! Prestijli bir film festivali deyince Amerika kıtasında gözler öncelikle Kanada’ya, Toronto’ya çevriliyor. 1976’dan bu yana düzenlenen ve eylül ayında gerçekleşen Toronto Film Festivali Avrupa’nın “üç büyüklerinde” prömiyerini yapmış filmlerin okyanusun diğer yakasındaki ilk durağı oluyor. Bunun yanı sıra birçok ABD ve Kanada yapımı film, özellikle de sonbaharda başlayacak ödül sezonunda iddialı büyük prodüksiyonlar ilk gösterimlerini Toronto Film Festivali‘ne denk getirmeye gayret ediyorlar. Toronto Film Festivali’nin uluslararası bir yarışma bölümü yok, fakat büyük bir ödülü var ve bu ödülün jürisi izleyici… Toronto İzleyici Ödülü‘nün, son yıllarda En İyi Film Oscar ödülünün ya da en azından adaylığının habercisi olduğunu söylemek mümkün; çünkü son yıllarda bu ödülü kazanan filmlerden bazıları şunlar: Slumdog Millionaire, The King’s Speech, 12 Years a Slave, La La Land, Green Book…
Toronto Film Festivali dışında, ABD’deki irili ufaklı birçok film festivali de özellikle sonbahar aylarında hem sektörün hem de izleyicinin ilgisini çekiyor. New York’ta New York ve Tribeca Film Festivalleri, Illinois’de Chicago Film Festivali, California’da Palm Springs, Los Angeles ve San Francisco Film Festivalleri ABD seyahatinizi denk getirmeyi düşünebileceğiniz festivaller. Bunun dışında bir festival, oldukça kapalı ve ayrıcalıklı bir festival olarak tamamen sektöre hitap ediyor: 1974’ten bu yana özel davetli olan ya da yüksek bir bedel ödeyerek akreditasyon alan bir grup profesyoneli Colorado‘nun dağları arasındaki Telluride kasabasına toplayan Telluride Film Festivali, eylül ayındaki dört gün boyunca sezonun en iyilerini özel gösterimlerle konuklarına sunuyor.
Avrupa’daki Film Festivalleri
Film endüstrisinin merkezi ABD kabul ediliyor olabilir, fakat sinema sanatının merkezi ve doğduğu yer kuşkusuz Avrupa kıtası… Bu yüzden Avrupa’nın hemen hemen her ülkesi ve her büyük şehrinde uluslararası film festivalleri bulmak hiç zor değil. “Üç büyüklerde” ilk gösterimi yapılmış filmlerin yıl boyunca dolaşımda olduğu, ayrıca farklı ülkelerden birçok filmin ödüller için yarıştığı, bazılarının ilk gösterimini sınır dışına taşıdığı festivaller bunlar.
Cannes, Venedik ve Berlin’in ardından prestij sıralamasında yine üç festival yer alıyor: İspanya’daki San Sebastián Film Festivali , İsviçre’deki Locarno Film Festivali ve Çek Cumhuriyeti’ndeki Karlovy Vary Film Festivali. Sinemacılar 1953’ten beri eylül aylarında İspanya’nın Bask bölgesinde düzenlenen San Sebastián Film Festivali‘nin Altın İstiridye, 1946’dan beri ağustos aylarında düzenlenen Locarno Film Festivali‘nin Altın Leopar, 1946’dan beri temmuz aylarında düzenlenen Karlovy Vary Film Festivali‘nin Kristal Küre ödülleri için yarışıyor. Onları, 1972’den beri ocak aylarında Hollanda’da gerçekleşen Rotterdam Film Festivali ve 1953’ten beri İngiliz Film Enstitüsü BFI’ın ekim ayında düzenlediği Londra Film Festivali izliyor.
Ayrıca korku sineması ve fantastik sinemaya ilgiliyseniz 1997’den beri kasım aylarında Estonya’nın başkentinde düzenlenen Tallinn Black Night Festival‘ı, belgesel sinemaya ilgiliyseniz 2003’ten bu yana mart ayında Kopenhag’da düzenlenen CPH:DOX‘u, Doğu Avrupa ve Balkan sinemasına ilgiliyseniz, 1995’te ülkedeki savaşın gölgesinde kurulan ve her yıl ağustos ayında düzenlenen Saraybosna Film Festivali ile Yunanistan’ın en güzel şehirlerinden birinde kasım aylarında yazdan kalma günlerin keyfini sürebileceğiniz Selanik Film Festivali‘ni kaçırmayın!
Dünyadaki Film Festivalleri
Dünyadaki film festivalleri tabii ki Avrupa ve Amerika’yla sınırlı değil, filmlerin peşinden dünyanın farklı köşelerinde gitmeniz, film aralarında farklı kültürleri keşfetmeniz mümkün.
Asya’nın en önemli film festivallerinin Güney Kore’deki Busan (eylül), Japonya’daki Tokyo (ekim), Çin’deki Şanghay (ekim) ve Goa kentinde düzenlenen Hindistan Uluslararası Film Festivali (kasım) olduğunu söyleyebiliriz. Meksika’daki Gudalajara (mart), Brezilya’daki São Paulo (ekim) ve Arjantin’deki Mar del Plata Film Festivalleri (kasım), Latin Amerika’nın en önemli film festivalleri. Mısır’daki Kahire Film Festivali (kasım) ve Avustralya’daki Sydney Film Festivali‘ni (haziran) de unutmamak gerek.
İlginizi Çekebilir: SineMagger’dan Sundance Ödüllü Filmler
İlk yorumu siz yazın!