Düşler Akademisi: Hayallerin Gerçekleştiği Yer
Düşler Akademisi, Alternatif Yaşam Derneği, UNDP, Kalkınma Bakanlığı ve Türkiye Vodafone Vakfı iş birliğiyle engelli ve sosyal dezavantajlı bireylerin sanat yoluyla sosyal hayatta engelsiz bir yaşama erişebilmeleri amacıyla 2008 yılında başlatılan bir sosyal sorumluluk projesi. Akademi kuruluşundan bu yana sadece sosyal dezavantajlı bireyler için değil, yaşamın her alanında herkes için engelsiz, erişilebilir ve eşit fırsatlar sunmayı amaç ediniyor. Günümüzde de gönüllülük, sürdürülebilirlik, eşitlikçilik, üretkenlik, değişim, kapsayıcılık, paylaşımcılık, yenilikçilik ve dürüstlük prensipleri altında aktif bir şekilde varlığını sürdürmeye ve nice insanın hayatına dokunmaya devam ediyor.
Düşler Akademisi Kaş
Düşler Akademisi Kaş ise, toplumsal dışlanma yaşayan tüm birey ve gruplara yönelik alternatif, yenilikçi ve sürdürülebilir yöntemler aracılığıyla onlara ortak bir yaşam hizmeti sunan oldukça geniş alana sahip bir köy akademisi. 1986 yılından itibaren atıl halde bulunan Çukurbağ İlkokulu, gerekli tadilat sürecinden geçirildikten sonra Düşler Akademisi’nin Kaş Yerleşkesi olarak 2014 yılında faaliyete başlıyor. Hem Düşler Akademisi (2008) hem Düşler Akademisi Kaş (2014), Ercan Tutal’ın kurucusu olduğu 1997 yılında temelleri atılan ve engelsiz bir yaşam mümkün diyen Alternatif Yaşam Derneği’nin alt projelerinden sadece ikisi.
Alternatif Yaşam Derneği
Alternatif Yaşam Derneği, engellilik olgusuna yönelik ürettiği çözümleriyle “Engelsiz bir Türkiye” yaratma yolculuğuna 2002 yılında başlıyor. Esasında her şey bu tarihten de öncesinde 1997 yılında, Türkiye’nin ilk ve tek engellilere yönelik dalış projesi olan “Dalmak Özgürlüktür” ile Kaş’ta boş bir tekerlekli sandalyenin tekneden denize yuvarlandığı bir sahne ile başlar. Bu proje, derneğin günümüze kadar süregelen birçok başarılı projesinin ilki konumunda… Ve seneler içerisinde Düşler Akademisi, Düşler Akademisi Kaş, Alternative Camp, Kızlar Atakta, Best Buddies, Shero, WOS (Words of Silence), SDG GO Canvas başta olmak üzere birçok başarılı proje de hayata geçirilir. Düşler Kumpanyası, Düşler Mutfağı, Mehmet Uluğ Müzik Evi (MUME) ve Social Inclusion Band ise Alternatif Yaşam Derneği’nin katılımcılarının profesyonel gelişimini ve mesleki beceri kazanmalarını destekleyen diğer yenilikçi alt projeleri kapsamında sayılabilir.
Engelsiz Yaşam Yolculuğu Nasıl Başladı?
Bu sorunun cevabını Düşler Akademisi’nin kurucusu Ercan Tutal’ın kaleminden aktarmak istiyorum:
Almanya’daki üniversite yıllarım, toplumsal yaşamda engellilerin varlığı hakkında farkındalığımın başladığı ve yaşamın tüm alanlarındaki aktif varoluş biçimlerini gözlemlemeye, üzerinde düşünmeye ve çıkarsamalar yaparak bilince dönüştüğü yıllar oldu. Hemen hemen her yerde değişik bir engel grubundan bireye rastlanabiliyordu. Diğer vatandaşların kullandığı tüm anayasal, insani ve medeni haklardan tam ve eşit olarak yararlanıyorlardı. Ve hatta farklı ihtiyaç grupları için özel çözümler üretilmiş onlarca sosyal yaşam alanı herkese kapılarını açmış modeller olarak önümde duruyordu. Engellilerin yönettiği ve %100 istihdam edildiği üretim birimleri, atölyeler, fabrikalar, ağır engellilerin aile üzerindeki yükünü alan ve yaşam garantisi sunan “yaşam evleri”, federasyonlara bağlı onlarca spor kulübü, tatil köyleri, oteller, yurtlar ve özellikle de toplu taşımacılık çözümleri… Her biri başlı başına modern ve insani yaşamın vazgeçilmezleri olarak ruhumda ve bilincimde yepyeni bir yaşam hedefinin temel taşlarını oluşturuyordu.
Bütün bu farkındalık ve bilinç oluşumu sürecinde en önemli hareket noktası belki de ülkemdeki mevcut durumun hatırlanmasından ve sonrasında da bizzat araştırılmasından geçecekti. Bizim ülkemizde engelliler nasıl yaşıyorlardı? Eğitim ve istihdam süreçlerine aktif olarak katılabiliyorlar mıydı? Yasal uygulamalar yeterli miydi? Mevcut yasalar uygulanabiliyor muydu? Neredeyse belirgin hatırlayabildiğim normal yaşam karesinin hiç olmadığını fark ettim. Daha ilk aşamada, kavramlarda başlayan bir “ayrımcılık”, “sosyal dışlama” ve “damgalama” vardı yaşadıklarımızda...
“İstediğiniz, hedeflediğiniz değişiklik, yenilik ve devrim her ne ise önce o olmak gerekiyor” diyordu Gandhi, öyle ise işe kendimden başlayacaktım. Araştırmaları derinleştirip, daha çok okuyarak ve detaylı gözlemler yaparak yaşam paylaşımlarımı zenginleştirmeye çalıştım. Yaşanılan gerçekliğin farkına varmak bilinci uyandırıyordu ve artık hedefi belirlenmiş bir yolculuğa çıkmak, aktif katılım sürecine geçmek gerekiyordu. Sırada, netleşen bilinç düzeyinin dayattığı dışavurum, görev yüklenme ve çözüm üretme sorumluluğu vardı. Ve ben bu sorumluluğu yüklenmeye hazırdım. Tanımını yaptığım sorunun çözümü için attığım bu ilk adımlarla bin millik yolculuğum başlamıştı… Ülkeye dönmek ve bu kararlılıkla bir yerden çalışmaya başlamak gerekiyordu.
Suyun Özgürleştirici ve İyileştirici Gücü’yle işe başladım…
Kaybedecek vaktim yoktu. Çünkü çok belliydi ki henüz bu konudaki yeniliklere hazır değildi ortam. Doğru alan ve araç seçimi beni hızlandıracaktı. Spor aracılığı ile buzları kırabilir, uyuyan devi uyandırabilirdim. “Dalmak Özgürlüktür!” sloganı ile engellilere yönelik ücretsiz dalış eğitimlerine başladım.
Engelsiz bir dünya sualtı… Bir insana, bir araca ve bir nesneye bağımlı olunmayan bir dünya. Doğuştan veya sonradan yazgılandığınız tekerlekli sandalyenin, koltuk değneğinin ve beyaz bastonun hükmünü yitirdiği bir dünya sualtı… Bir özgürlük ve eşitlik dünyası.
Sualtı dünyasının özgürleştirici ve iyileştirici gücüyle başlayan engelsiz bir yaşam yolculuğu… Alternatif Yaşam Derneği ve Düşler Akademisi kısa veya uzun dönemli gönüllülük esasına dayanarak uzun yıllardır faaliyetlerini sürdürüyor. İhtiyacı olan her bireye kapılarını sonuna kadar eşit yaklaşım prensibiyle karşılıksızca açıyor, sanat ve spor aracılığıyla kişilerin topluma entegrasyonunu sağlıyor. Benim yolum Düşler Akademisi Kaş Yerleşkesi’ne 2021’in Ekim ayında düştü, iyi ki de düştü. Günümüzde alışılmışın dışında perspektif taşıyan çok güzel bir insanı Ercan Tutal’ı tanıdım. Çukurbağ İlkokulu’nu tadilattan geçirip öyle sıcacık, öyle huzurlu bir yer yaratmış ki Ercan Bey, içerisindeyken o sıcaklığı hissetmemek mümkün değil… Ana binanın içerisinde kütüphanesi, gelen herkese kapımız açık dediği odaları, kültür-sanat çalışma odaları ve zaman içerisinde binanın dışına yayılıp kurduğu, her parçasıyla muazzam bir yaşam alanı. Herkes için erişilebilir, her köşesinden farklı imkânlar çıkan, insanın hayallerini gerçekleştirmesinin sınırının olmadığı bir dünya yaratmış orada Tutal. İnsanlık için ne kadar büyük ne kadar güzel bir hareket…
Yolunuz Kaş’a düşerse mutlaka Düşler Akademisi’ne uğrayın ve eğer şansınız da yaver giderse Ercan’a rastlayabilirseniz de biraz sohbet etmeden ayrılmayın derim…
Kapak Fotoğrafı: Ercan Tutal
İlginizi çekebilir: Defne Herdem’den Gönüllü Çalışma
İlk yorumu siz yazın!