EDDA Studio İle: Kadın Girişimcilik ve Uzay Modası Hakkında
Uzayda moda nasıldır, nasıl Dünya’ya iniş yapar, bu evrende başka “çanta formları” var mıdır? Hepimiz yaşadığımız kocaman evrenin güzellikleri hepimizi hali hazırda büyülerken, EDDA Studio’nun kurucusu ve baş tasarımcısı Eda Tezcan’ın ilham kaynağı olmuş ve yüksek kaliteli deri kullanımıyla galaktik renkleri birleştirerek harika bir çanta koleksiyonu oluşturmuş. “Cosmic Journey” koleksiyonu ile bizi Satürn’ün halkasında dolaştırırken, “Down to Earth” koleksiyonu ise gezegenimize ayak basıyor. Peki şehre iniş yapan bu yeni markanın hikayesi ve bir kadın girişimci olarak Eda Tezcan’ın süreci nasıldı?
Selamlar Eda, öncelikle seni ve markanı tanımak isterim. Galaksiden dünyaya iniş, bu fikir ve ilham kaynağın olan kozmik yaşam çanta koleksiyonuna nasıl yansıdı?
Merhabalar, öncelikle tanıştığımıza çok memnun oldum. Boğaziçi Üniversitesi mezunu genç bir girişimciyim. Kendimi bildim bileli modaya ve tasarıma meraklıydım. Kendi tarzımı oturturken de beklenmedik kombinler yapmaya, kendim için ufak tasarımlar yapıp onları kullanmaya ve stilimin en azından bir yerinde bir imza bırakmaya bayılırdım.
Her ne kadar başka alanda eğitim alsam, başka sektörlerde de çalışsam da, hep aklımda bir marka yaratmak ve bu markayla ile kendi yaratıcı ruhumu ortaya çıkartmak fikri vardı. Yine, Boğaziçi’nde işletme yüksek lisansımı yaparken artık bu tutkumu hayata geçirmenin zamanı geldiğini hissettim ve EDDA Studio’yu kurdum.
Ben çok hayalperest bir insanım, ama bu hayalperestlik hedeflerime tutkuyla asılmama yol gösteriyor. Bir gün tarzını, stilini çok beğendiğim bir kadını hayal ettim: Sarah Jessica Parker, benim tasarımlarımı onun üstünde görmenin nasıl olacağını düşündüm. Bu “uçuk” hayallerimi galaksiden yer yüzüne indirmeye karar verdim. İçimdeki tutku alevlendi, markanın temellerini böylece attım. Kozmik yaşam, galaksiler ve büyük hayaller bana rehber oldu.
Tasarımlardaki minimalist ve çabasız şıklığı görüyoruz, trendlere uyum sağlamak gibi bir süreç yönetiliyor mu marka içerisinde? Fast fashion’ın ve Instagram, TikTok gibi sosyal medya hesaplarının hızıyla sürekli değişen trendlere bakış açın nedir?
Evet, minimalist ve çabasız şıklık amaçlıyoruz, bunu iddiasız gibi görünen ama aslında bir duruşu temsil eden özgün tasarımlarla, renklerle, materyallerle sağlamaya çalışıyoruz. Fast fashion’da alışılmış tasarımlara, o an trend olana ufak dokunuşlar ekleme akımı var. Biz markadaki tasarımlarımızda tabiri caizse Amerika’yı yeniden keşfediyoruz 🙂 Mesela ilk iki koleksiyonumuzdaki tasarım benim için bir baş kaldırıydı. Tarihin en eski çağlarından beri insanlar dericilikle uğraşmış, üstünde durup geliştirerek ayakkabı, terlik, elbise, yelken gibi türlü eşyalar yapmışlar. Ben de çantalarımda bu malzemeyi tercih ettim. Hayalini kurduğum, tasarımını yaptığım modeli deriyle buluştururken ortaya ayrı bir meydan okuma çıktı, dericiliği, deriyi anlamak onu eğip bükmek farklı ona formlar kazandırmak benim için ilham verici bir deneyim oldu ve felsefesini anladım.
Özgün olayım derken, çok kullanışsız tasarımlarla gündeme gelen ürünler görüyoruz, ben markamda öyle olmak istemedim. Çantaların çapraz sap tasarımı, geniş iç hacmi ile bir kadının her anına eşlik etmeyi hedefliyorum. İstiyorum ki, çantanızı market alışverişi yaparken de, gece dışarı çıkarken de yanınızdan ayırmayın. İçine rahatça şemsiyenizi, suyunuzu, güneş kreminizi, cüzdanınızı sığdırın(evet sığıyor!!). Tabii ki içinde yaşadığımız Dünya’nın hızlı değişen trendlerine kayıtsız kalmak zor. Ama markada trendlere uyum sağlama çabamız yok, bu yapı taşımız olan özgünlük fikriyle çelişiyor çünkü.
Web sitenin ana sayfasında “More than a bag, a lifetime companion (Bir çantadan fazlası, ömür boyu hayat arkadaşı)” mottosuyla karşılaşıyoruz. Sürdürülebilirlik de biliyorsun ki çok konuşulan bir mesele. Bu açıdan koleksiyonlarını nasıl değerlendirirsin?
Evet, benim modaya bakış açımı yansıtan bir motto bu! Kendi tercihlerimi ve en sevdiğim eşyalarımı düşündüğümde ruhum ve onlar arasında özel bir bağ hissediyorum. O sevdiğim parça benimle özdeşleşsin, bir ömür boyu arkadaşım olsun istiyorum. EDDA Studio koleksiyonlarını oluştururken de bu bakış açısını benimsedim. Bu benim sürdürülebilirliğe olan bakış açımla da örtüşüyor. Bence modada da geçici trend’lerden ziyade “ömürlük” olanın peşinden gitmeliyiz, sürdürülebilirlik de aslında bu demek. Ben koleksiyonlarımın yaşsız, sezonsuz & zamansız olmasını arzuluyorum. Yani EDDA Studio’dan alınan bir parça nesiller boyunca daha fazla anı biriktirilerek kullanılsın, annenler kızlarına bir nevi miras bıraksın isterim. O nedenle ilk iki çanta koleksiyonunda kullandıkça daha da güzelleşen yüksek kaliteli gerçek deri malzeme kullanıldı. Özenle seçilen deriler, mümkün olduğunca az atık ile yerli zanaatkarları tarafından üretildi.
Özellikle renkleriyle öne çıkıyor tasarımların. Renkleri belirlerken uzay boşluğu ve galaksi dışında neler sana ilham kaynağı oluyor? Hazır Pantone de 2024 yılının rengini “Peach Fuzz” olarak belirleyip yayınlamışken, yeni koleksiyonlarda bu rengi görüp göremeyeceğimizi öğrenmek isteriz.
Doğa olaylarından inanılmaz etkilenirim, gün doğumları & gün batımları, baharın gelmesini müjdeleyen ilk çiçekler, yıldızlı geceler, dolunaylar… Yani evrenin sınırsızlığı benim başlıca ilham kaynağım. Olmaz denileni akışta, doğal bir biçimde oldurabilmek benim kendimi en güçlü hissettiğim nokta aslında. Teknik eğitimimin de bu anlamda besleyici olduğunu düşünüyorum. Ben günlük tempomda bir çok işi hep aynı anda yaparım, ve şunu fark ediyorum ki alakasız gibi görünen iş kollarını, farklı şeyleri deneyimlediğimde yaratıcı kaslarım gelişiyor. Farklı disiplinlerin birbirine ilham vermesi mucizevi bence, mimari bir tasarım üzerinde çalışırken bir anda bir formu modaya entegre edebilmek bana çok keyif veriyor. Renk seçkisi de aynı şekilde, yemek yaparken doğada var olan renk paletinin güzelliğinden etkileniyorum, bir pancarın rengi bana ilham oluyor. Pantone 2024 rengi “Peach Fuzz”a da bayıldım bu arada, bu rengi birebir olmasa da yeni koleksiyon paletimize entegre etmek istiyorum.
“Everyday Elegance Redefined(Günlük Zarafetin Yeniden Yorumlanması)” olan konseptinle, bundan sonraki süreçte nasıl bir çizgide ilerlemeyi düşünüyorsun? Çantanın yanına eşlik edecek ayakkabılar görebilecek miyiz?
Tam olarak günlük zarafeti yeniden yorumlamayı hedefliyoruz. Bu çizgide, koleksiyonlarımıza yeni ürün grupları eklenecek. Gelecek ürünler sürpriz olsun ama ayakkabı düşünmüyoruz şimdilik 🙂
Bir kadın girişimci olarak, böyle bir markayı çıkartırken yaşadığın süreçte sana en çok yardımcı olan ve zorlansan da “başaracağım” dedirten kaynağın neydi?
Ben yapı olarak çok planlı ve çalışkan biriyim, ama kendimi bir işe adamak için çok inanmam gerekiyor. Gece geç vakitte yeni tasarımlar üzerine düşünmekten kendimi alamamaya başladığımda, yoga dersinde bile bir ilham gelmesi ile dersi yarıda bırakıp not aldığımda; bu markaya olan tutkumun gücünü daha fazla fark etmeye başladım. Yani kendime inanmamı sağlayan başlıca kaynak “kendim”, içsel motivasyonum oldu. Ve diğer kaynaklarım, bu yola girerken beni, her zaman her konuda destekleyen canım ailem, özellikle annem ve çok sevgili arkadaşlarım oldu. Gerçekten iyi ki varlar. Onların her zaman yanımda olmaları da sayesinde başaracağıma daha derinden inanıyorum.
Kapak Fotoğrafı: Eda Tezcan
İlginizi çekebilir: Gizem Kalaç’tan Ha Hause Röportajı
İlk yorumu siz yazın!