Edilgenlik: Konuşma Dilinin Tartışmalı Vazgeçilmezi
Edilgenlik ekiyle kurgulanmış cümleler, konuşma sürecimizin vazgeçilmez bir parçası. Özellikle çok kişili ortamlarda bir durumu, bu ek sayesinde orta yere bırakıverirsin ve birilerinin üzerine alınmasını beklersin. Bu bazen ‘’Ben değilim ama kesinlikle birileri sorumlu; kim olduğu bana fark etmez.’’ mesajıdır bazen de karşı tarafı kırmadan yumuşak biçimde düşünceleri ifade etmektir. Hatırlamadınız mı bu eki? Peki, ‘’Gömleğim yıkandı mı?’’ diyelim o zaman. ‘’Yıkanmadı.’’ Kim tarafından? Evet, tarafından… O halde gelin edilgen dil kullanımına göz atalım…
İş Hayatının ve Ev İşlerinin Dayanılmaz Edilgenliği
Bu dil kullanımı, yerine göre çatışma odağında geçecek bir iletişimi yumuşatabileceği gibi çok büyük oranda çatışmanın kendisini yaratır. Zira bu ek sayesinde birileri açık iletişim kurmaya ihtiyaç duymadan gizli mesaj verir karşındakine ve bu durumu gizli gerginlikler takip eder. Pozitif görünümlü şakalar yerini imalı takılmalara ve hemen ardından kahve arası dedikodularına bırakır. Sonuç; hoş geldin aramıza çatışma. Tabii ki aynı kelime yapısının kullanıldığı çok fazla yer var hayatımızda ama kendini en çok iş hayatında gösterir edilgenlik. Ha, bir de ev içi iş dağılımında… ‘’Çamaşırlar yıkanmadı mı?’’ sorusunda olduğu gibi mesela. ‘’Yok, yıkanmadı. Ben de oturdum bekliyorum yıkansın diye!’’ Bu da ev işinin tek bir tarafa ait olduğunu düşünen ‘’karşı taraf’’ cümlesidir genellikle. 🙂
Ekip İçinde Üstlenici Olmak
İş hayatında edilgen üslubun fazla yer bulması, bir zamandan sonra saldırgan ve suçlayıcı olabilir. Elbette bazen yeri gelir, ortalığa bir ima bırakmak gerekir. Bırakalım, peki. Fakat her sorunda veya yöneltilen her soruda bu üslubu tercih edersek ve bahane olarak birilerini öne sürersek işler biraz değişir. Ekip içinde ‘’üstlenici olmak’’ önemli. Ortada bizim de payımızın olduğu bir yanlış varsa bunu açıkça kabul etmek gerekir. Elbette çıkalım ve hatanın tamamını üzerimize alıp destansı bir kahraman gibi davranalım demiyorum. Burada da kelime seçimi önemli. Mesela ‘’Problemin bana düşen payı için üzgünüm.’’ cümlesi favorimdir. Bu üslupla suçlu değil, üstlenici olursunuz. Biri daha dezavantajlı diğeriyse daha olgun bir hal gibi geliyor sanki kulağa. ‘’Bize böyle bir talep gelmediğinden bla bla bla…’’ yerine ‘’Biz bu talebi sizden duymayı beklerdik, bir kopukluk yaşamışız sanırım.’’ cümlesi nasıl duruyor? Çok mu pozitif ya da çok mu suçlu? Tercih meselesi…
Kendi Üslubunu Gözlemlemek
İş hayatında suçlayıcı dili kasten ya da yanlışlıkla çoğumuz kullanıyor olabiliriz. Bu üsluptan kopmak konusunda işin püf noktası ise cümleyi ‘’ben’’ tarafından kurgulamakta. İletişimde sonuçları direkt iletmekten ziyade üzerimizdeki etkilerini açıklayarak sonuca varmak her zaman daha yumuşak bir seçenek. Çatışma dolu iletişimlerinizi şöyle bir düşünün ve söylemlerinizi gözlemleyin; birini açıkça suçlamayıp örtük mesajlar veriyor musunuz? Ben ses tonunuz ne kadar güleç olursa olsun gerçek hislerinizin ve örtük mesajlarınızın hissedildiğini ve aynı enerjinin size döndüğünü düşünenlerdenim. Dolayısıyla bir yerde çatışma oluyorsa dönüp küçük bir üslup kontrolü yapmakta fayda var. Söylemleriniz ne kadar kapsayıcı, üstlenici ve iş birlikçi olursa işleriniz de o oranda kolaylaşır. Siz her ne kadar doğru üslup kullanıyor olsanız da karşı tarafın suçlayıcılığı ve örtük mesajları hâlâ devam ediyorsa bu sefer taktik, sorularımızı doğru şekillendirmekten geçiyor.
İletişimde gizli bir çatışma sezdiyseniz ve size söylenen cümle son derece edilgense şöyle bir soru yöneltmeyi düşünebilirsiniz: ‘’Sana bu bilginin kim tarafından verilmesini beklemiştin?’’ ya da ‘’Bu eksikliğin giderilmesi için neye ihtiyaç duyarsın?’’ Kısacası işin yapılıp yapılmamasını ya da kimin suçlu olduğunu değil de karşı tarafın hislerini önceleyin. Yine mi olmadı? O halde kime, ne kadar mesafe koymanız gerektiğini fark edip mevcut iletişimi mümkün olduğunca gerekliliğe dayandırın yani sınırlandırın. Çünkü kabul edelim ki her iletişim tüyosu, herkeste çalışmaz…
Hatalı İletişim Mümkün
Ben bir iletişim gurusu değilim ya da ”iş hayatında iletişim” uzmanı olarak profesyonel yaşama dalmadım. Düşüncem ve tavsiyelerim hem kendimde hem başkalarında fark ettiğim hatalardan derlenip sentezlendi. Tabii, dil yapısının teknik boyutunu inceleyen bir alandan mezun olmam da kelimelerin yarattığı algı konusunda bir görüş oluşturdu. Buradan yola çıkarak iletişimde her daim hatasızlığı mümkün bulmadığımı itiraf edebilirim. Fakat kendini gözlemleme ve yeri geldiğinde kendini eleştirebilme özelliklerinin de iletişim becerisine çok şey kattığını düşünüyorum. İletişim döngünüzdeki ‘’karşı’’ tarafı bilemem ama siz, ucu suçlamaya varan edilgen cümleler kurmadan önce bir kez daha düşünün derim. Yoksa o iletişimdeki ‘’karşı’’ siz olabilirsiniz.
Kapak Fotoğrafı: unsplash/@lpeol
İlginizi çekebilir: Ezgi Şengel’den İkna 101
İlk yorumu siz yazın!