Eighth Grade: Z Jenerasyonu Yalnızlığına Bir Bakış
“Sırada ne olacağını asla bilemezsin ve işleri heyecanlı, korkutucu ve eğlenceli yapan da bu.” Bo Burnham’ın senaryosunu yazıp yönettiği 2018 yapımı filmi Eighth Grade sekizinci sınıf öğrencisi Kayla’nın (Elsie Fisher) liseye geçmeden önce okulun son haftasında yaşadıklarına ve hissettiklerine odaklanarak yalnızlığı, hayalleri ve hayal kırıklıklarını anlatıyor. A24 yapımı film prömiyerini 2018 Sundance film Festivali’de yapmasının yanı sıra yönetmenin ilk uzun metrajlı filmi olma özelliğine sahip.
Editör Notu: Yazının devamı spoiler içermektedir. Dilerseniz filmi izledikten sonra yazıyı yeniden ziyaret edebilirsiniz.
Youtube’a yüklediği videoyla tanıştığımız Kayla; kaçırdığı gözleri, kekelediği kelimeleri ve düşük omuzlarıyla bize hayata dair tavsiyelerde bulunurken olduğunu söylediği özgüven sahibi ve sosyal kız portresinden aslında çok uzak olduğunu anlatıyor öyle ki ana karakterimiz okulun en sessizi seçiliyor ve altıncı sınıfta gelecekteki Kayla’ya hazırladığı kutuyla uzunca bir süre yüzleşemiyor. İlk dakikalarında Kayla’nın ailesiyle ve okuluyla olan bağını izlediğimiz film Kennedy’nin doğum günü partisiyle problemler katmanına adım atıyor. Tüm bu olumsuzlukların içinde okulun havalı çocuğu Aiden’ı Kayla’nın gözünden görmek ise Bo Burnham tarzı mizaha göz kırpıyor ve dram ağırlıklı gençlik filminde küçücük gülümsemelere yol açıyor.
Kennedy’le arkadaşlık kurma çabası, Aiden’ın radarına girmek için söylediği yalan ve lise gezisinde tanıştığı Olivia’nın sıcak dostluğuna rağmen Riley’nin tacizi Kayla’nın umutlarla başladığı orta okul hayatının son haftasının dahi hayal kırıklıklarıyla sonlanmasına sebep oluyor ve Kayla yorgun bir kalple eve dönüyor. Babasıyla ve kendisiyle yüzleşen genç kız altıncı sınıfta gelecekteki kendisine hazırladığı kutuyu yaktığı o noktada kendini kabullenmenin ve sevmenin mutlu olanın tek formülü olduğunu anlıyor. Daha önünde uzun yıllar olan ama o hayatın dönemeçlerinden biri olan ateş başındaki sahne, bir ergenin yaşadıklarının yanı sıra ebeveynlerin yaşadığı kaygılara yüzeysel de olsa değinme fırsatı buluyor.
Filmde sosyal medyanın rolü ise şüphesiz göz ardı edilemez. Youtube’da yapmakla söylemek arasındaki uçurumlar, İnstagram’da yapılan samimiyetsiz yorumlar ve Snapchat’te filtreler aracılığıyla bu dünyanın içine doğan Z kuşağının öz güvensizlik, yalnızlık, cinsel taciz, anksiyete ve daha nice problemler karşısında aldığı yaraları bağırarak değil gençlerin gözünden tüm doğallığıyla anlatıyor. Bu yeni dünyanın eksilerine ve Kayla’nın yolunda gitmeyen orta okul hayatına rağmen filmin depresif bir ruh haline sahip olduğu söylenemez.
Duyguların, umutların, hayallerin ve hayal kırıklarının her yaşa özgü olması insan olmamamız en belirgin özelliklerinde birisi belki de. Yeni başlangıçların, başarısızlıkların, kendini kabullenmenin ve bazen de zorlamamanın en iyi anlatılarından biri olan Eighth Grade Elsie Fisher’ın da başarılı oyunculuğuyla benim için bir gençlik hikayesinden daha fazlası. Eighth Grade bir kendini bulma hikayesi.
Kapak Fotoğrafı: Youtube
İlginizi çekebilir: Gizem Kalaç’tan Bo Burnham
İlk yorumu siz yazın!