Feneryolu’nda, geleneksel Türk mezeleri ile Rus mutfağının lezzetlerini ustalıkla harmanlayan eşsiz bir meze dükkanı açıldı. Bu mekan, sadece zengin meze çeşitleriyle değil, aynı zamanda el yapımı sirke, nar çekirdeği yağı gibi özel ürünlerle de öne çıkıyor. Yakın gelecekte, keyifli sohbetler ve lezzetli atıştırmalıkların bir araya geleceği zarif masalar kurulacak ve ilgi çekici atölyeler düzenlenecek. Hem damak zevkinizi şımartacak hem de kültürel bir deneyim sunacak bu mekan, Feneryolu’nun en keyifli buluşma noktalarından biri olmaya aday. Mekanla ilgili merak ettiklerimi Emezze’nin kurucusu sevgili Mirhan Saka’ya sordum. Hadi gelin bu keyifli dükkanın hikayesini birlikte keşfedelim! 

Açıkçası Bodrum’da başlayan bir hikaye nasıl İstanbul’a geldi oldukça merak ediyoruz. Bodrum’dan Feneryolu’na uzanan bu yolculukta sizi en çok ne motive etti ve bu geçiş süreci nasıl geçti? Bize kendinizden biraz bahseder misiniz? 

Emezze, Bodrum’da doğan bir marka olsa da, İstanbul’un farklı kültürel dokusu ve geniş müşteri kitlesi bize yeni fırsatlar sundu. Bodrum’da sürdürülebilir mutfak ve kavanoz mezelerle başlayan yolculuğumuz, Feneryolu gibi köklü bir semtte daha fazla insana ulaşma hedefiyle devam etti. Feneryolu’nun komşuluk kültürü, Emezze’nin nostaljik konseptiyle mükemmel bir uyum sağladı. Geçiş sürecinde sürdürülebilirlik ve butik hizmet anlayışımıza sadık kaldık, her iki lokasyon da aslında bu kimliğimizi destekledi. 

Kendimden bahsedecek olursam, Emezze’nin temel taşlarını oluşturmamda en büyük ilham kaynağım babaannemin mutfağa olan tutkusu ve misafirperverliğiydi. Onun mutfağında yemeğin sadece karın doyurmak için değil, aynı zamanda insanları bir araya getiren güçlü bir bağ olduğunu öğrendim. Kalabalıkla yenen yemeğin daha lezzetli olduğunu bildiğim bir ailede büyüdüm. Köklerimden aldığım bir olma, birlik olma bilinciyle; ‘’Kalabalık sofralarda bir aradayız’’ mottosu altında sürdürülebilirlik ve yerel üretime olan bağlılığım bana yön verirken, hem premium hem de samimi bir marka yaratma arzusu beni motive ediyor. 

Emezze’nin menüsünde geniş bir meze yelpazesi sunuyorsunuz ve Rus mezeleri de bu çeşitliliğin önemli bir parçası. Rus mezelerine özel ilgi göstermenizin nedeni nedir? Bu tür mezeleri menünüze dahil etme kararınızda hangi faktörler etkili oldu? 

Menümüzde sunduğumuz geniş meze yelpazemizle çeşitli kültürlerin zengin tatlarını bir araya getirerek, standart meze kültürünün dışına çıkmayı hedefliyoruz. Rus mezeleri, bu çeşitliliğin önemli bir parçası çünkü Rus mutfağının tatları, Türk mutfağı ile birçok benzerlik taşıyor. Her iki mutfak da zengin baharatlar, taze ve fermente ürünler kullanarak ortak bir lezzet dilini paylaşıyor. Rus mezelerinin bu benzer lezzet çizgisi, menümüze hem tanıdık hem de farklı tatlar ekleyerek zenginlik katıyor. Ayrıca menümüzde çeşitli diyet tercihlerine uygun seçenekler sunmaya özen gösteriyoruz. Menülerimizi oluştururken kültürel benzerliklerden ilham alıyor ve yüksek kaliteli malzemelerle hazırlanan özgün tatlar sunuyoruz. Müşterilerimizin istek ve geri bildirimleri de menü yönetimimizde oldukça önemli. Bu yaklaşım, geleneksel tatlarla yenilikçi lezzetleri harmanlamamıza yardımcı oluyor. 

Meze dükkanınızda sürdürülebilirlik konusunda yürüttüğünüz çalışmalar neler? Bu konuda müşterilerinize nasıl bir katkı sağlamayı hedefliyorsunuz? 

Emezze’de sürdürülebilirlik, iş modelimizin merkezinde yer alıyor. Boş Emezze kavanozu getiren müşterilerimize 1 meze hediye ederek kavanozlarda geri dönüşümü teşvik ediyoruz. Ayrıca, mutfağımızda eco-friendly, biyoçözünür mutfak gereçlerini tercih ediyoruz. Tavuk suyu ve midye suyu gibi kullanılmayan stoklarımızı sokak hayvanları platformlarıyla paylaşarak sokakta yaşayan dostlarımıza gıda sağlıyoruz. Bu uygulamalarımız, hem çevreyi koruma hem de toplumumuza katkıda bulunma hedeflerimizi gerçekleştirirken, müşterilerimize sürdürülebilir bir yaşam tarzı konusunda ilham vermeyi amaçlıyor.

Sirke gibi şişelenmiş ürünleriniz dükkanınızda önemli bir yer tutuyor. Gelecekte meze dükkanınızda eklemeyi düşündüğünüz yeni ürünler veya hizmetler var mı? 

Sirke ve diğer paketlenmiş ürünler, Emezze’nin menüsünde önemli bir yer tutuyor. Gelecekte, menümüze eklemeyi düşündüğümüz bazı yeni ürünler ve hizmetler var. Bunlar arasında, meze çeşitliliğimizi artıracak özel marinasyonlar, yerel üreticilerle iş birliği yaparak elde edeceğimiz sezonluk ürünler ve daha fazla eco-friendly mutfak gereçleri seçeneği yer alıyor. Ayrıca, müşterilerimize daha kişiselleştirilmiş deneyimler sunmak için özel tatlar soslar, baharatlar geliştirmeyi planlıyoruz. Sürdürülebilirlik prensiplerimize uygun olarak, çevre dostu ürünleri genişletmeye devam edeceğiz ve misafirlerimizin beklentilerine uygun yeniliklerle Emezze’yi sürekli olarak geliştiriyor olacağız.

Mahallenin Emezze’ye olan ilgisi ve marka ile müşteriler arasındaki ilişki hakkında ne gibi gözlemleriniz var? Çevreci uygulamalarınıza müşterileriniz nasıl tepki veriyor ve bu konuda ne tür geri dönüşler alıyorsunuz?

Mahallenin özellikle konseptimize olan ilgisi oldukça sıcak ve destekleyici. Dükkanımız, mahalle sakinleri için bir buluşma noktası haline geldi ve samimi, rahat bir atmosfer sunduğumuz için çok seviliyor. Müşterilerimizle kurduğumuz ilişki, Emezze’nin ‘anne mutfağı’ konseptiyle uyumlu bir şekilde, onları evlerinde gibi hissettirmeye yönelik. Misafirlerimize denemek istedikleri mezelerden tadım imkanı sunuyoruz, bir yandan açık mutfağımızda yemek pişirirken diğer yandan konuklarımızla sohbet edebiliyoruz. Mahalleli, hem meze çeşitliliğimizi hem de sıcak yaklaşımımızı takdir ediyor ve bu da marka ile müşteri arasında organik bir bağ kurulmasını sağlıyor. 

Çevreci yaklaşımımızda müşterilerimiz de bizimle işbirliği halindeler. Birçok müşterimiz çevreci hareketlerimize aktif olarak katılıyor ve geri dönüşüm süreçlerimize destek veriyor. Bu geri dönüşler, hem sürdürülebilirlik konusundaki kararlılığımızı pekiştiriyor hem de müşterilerimizle lezzet dışında ortak paydalarda buluşturarak iş geliştirme süreçlerimizde yeni fikirlere alan açıyor.

Kapak Fotoğrafı: Tuba Nil Dengiz

İlginizi çekebilir: Naz Kavas’tan Fern Cafe & Eatery