Zorlu PSM’nin, 2021 yılında başlattığı ve Mey|Diageo’nun kurumsal desteğiyle dördüncü dönemine devam eden PSM Atölye, tiyatro külliyatının özgün içeriklerle zenginleşmesini ve katılımcılarını Türkiye’deki sahne sanatları ağının bir parçası haline getirerek önemli bir görev üstleniyor. İlk üç yıl içinde toplam 69 mezun veren ve 26 özgün tiyatro oyununu sahneye taşıyan PSM Atölye’nin Dramatik Yazarlık, Tiyatro Yönetmenliği ve Tiyatro Yapımcılığı alanlarında dersler sunarak ortaya çıkardığı projelerden biri olan Kısık Ateşte Düdüklü Tencere de bir süre önce perdelerini açarak profesyonel anlamda seyirciyle buluşan ilk PSM Prodüksiyonu oldu. İrem Kalaycıoğlu’nun yönettiği, Aylin Alıveren’in dramaturjisini üstlendiği ve oyuncu kadrosunda Emre Yıldızlar, İlyas Özçakır, Gül Doğa Selvi, Ferhat Teymur, Onur Akbay ve Yusuf Sarıaslan’ın yer aldığı oyunu ben de prömiyerinde izleyerek ardından yazarı Emir Taha Sarı ile bir röportaj gerçekleştirdim. Bu vesileyle de kendisiyle PSM Atölye’yi ve oyunun yazım sürecinin nasıl işlediğini konuştum. Keyifli okumalar dilerim.

emir-taha-sari
Emir Taha Sarı | Fotoğraf: Emir Taha Sarı

Dünya çapında etkinliklere ev sahipliği yaparak İstanbul’da kültür sanatın kalbinin attığı en önemli lokasyonların başında gelen Zorlu PSM, bunun yanında sanatın her alanında gençlere destek vermeyi, bu sektörde onlara alan açmak için projeler üretmeyi 2021 yılında başlattığı ve Mey|Diageo’nun kurumsal desteğiyle dördüncü dönemine devam eden PSM Atölye ile kendine misyon ediniyor. Röportajımıza ilk olarak PSM Atölye programının tiyatro alanında üretim gerçekleştiren isimlere sağladığı faydayı konuşarak başlayalım.

PSM Atölye’nin yeni isimler ve yerli metinlerle sektöre taze bir soluk kazandırma çabasında önemli bir adım olduğunu düşünüyorum. Ülkemizde yerli metin sıkıntısının yaşandığı bu dönemde, bu girişimin çözümün temel parçalarından biri olduğuna inanıyorum. Ancak bu tür sorunların üstesinden gelmek yalnızca tek bir yapının çabasıyla mümkün değil. Bu nedenle, sektörde yer alan ve bu işe gönül veren herkesin, büyük ya da küçük demeden elini taşın altına koyması gerektiği fikrindeyim. Bu ortak çabayla, ülkemizde tiyatronun daha ulaşılabilir bir sanat dalı haline geleceğine ve bizden olan hikayelerin daha fazla talep göreceğine inanıyorum. Sektörü iyileştirme ve besleme hedefi doğrultusundaki bu çabada, PSM Atölye’nin kritik bir rol üstlendiğini görüyorum. Umut ediyorum ki, bu atılımlar sonucunda çok daha fazla yerli metinle karşılaşırız. Ayrıca, ülkemiz tiyatrosunun azınlıkların ve ayrımcılığa uğrayan herkesin sesiyle güçlenerek, sanatın gerçek potansiyel gücüne ulaşabileceği düşüncesindeyim.

kisik-ateste-duduklu-tencere-afis
Kısık Ateşte Düdüklü Tencere (Afiş) | Afiş: Zorlu PSM

Tiyatro külliyatının özgün içeriklerle zenginleşmesini ve katılımcılarını Türkiye’deki sahne sanatları ağının bir parçası haline getirmeyi hedefleyen PSM Atölye’nin profesyonel anlamda seyirciyle ilk buluşan projesi de yazdığınız Kısık Ateşte Düdüklü Tencere oldu. Oyunun yazım süreci hangi aşamalardan geçti?

PSM Atölye’de meyvesini veren oyun, kısa versiyonu üzerinden tüm atölye süreci boyunca gelişmeye devam etti. Süpervizörümüz Aylin Alıveren, bu kısa versiyon üzerinden metinde iyileştirmem gereken noktaları belirtti. Oyunun kısa versiyonu seyirciyle buluştuktan sonra, sıra uzun versiyonunu yazmaya geldi. Ancak, kompakt ve birbiriyle bütünleşik bir yapıyı bozmadan genişletmek gerçekten zordu. Hem hikâyeyi derinleştirmek hem de yapının iskeletini korumak, adeta jenga oynamak gibiydi. Bir gün içerisinde geçen bu hikâye, sonunda kendi formunu buldu ve doğru dinamikler üzerinden uzun haline kavuştu. Kreatif ekibin tüm üyeleriyle yaptığımız toplantılar sayesinde, nihayet metnin son taslağını yazmayı başardım ve izlediğiniz hali ortaya çıktı. Bu süreç benim için oldukça ilginç bir deneyimdi. Bir hikaye yazmaktan çok, matematiksel bir formül çözmek gibiydi. Hayatım boyunca unutmayacağım bir tecrübe oldu.

kisik-ateste-duduklu-tencere-2
Kısık Ateşte Düdüklü Tencere | Fotoğraf: Cem Gültepe

Sürdürülebilirlik kelimesini bugün yaşamımızın birçok alanında istemli ya da istemsiz bir şekilde kullanıyoruz. Bu alanlardan biri de kültür sanat tabii ki. Peki “sanatta sürdürülebilirlik” dediğimizde sizin için ne anlam ifade ediyor?

Sanattaki sürdürülebilirliğin birçok farklı yöntemle desteklenebileceğini düşünüyorum. Tasarımda malzeme kullanımındaki özenle, dönüşebilen ve çevre dostu dekorların tercih edilmesi, atılabilecek ilk somut ve güçlü adımlardan biri olacaktır. Bunun yanı sıra, sanatın bilinçlendirme gücünü göz ardı etmeden; iklim değişikliği, sosyal adaletsizlik ve çevresel sorunlar gibi pek çok konuyu ele alarak kendine bir vizyon oluşturabileceğine inanıyorum. Sanatın hem şekillenen hem de şekillendirebilen gücünü, güçlü bir kitlesel iletişim aracı olarak kullanmak hepimiz için daha faydalı olacaktır. Belki de artık, dönüşüm sağlayan, besleyen ve iyileştiren şeyler için bir tür propagandaya yönelmeliyiz… Kim bilir?

kisik-ateste-duduklu-tencere-3
Kısık Ateşte Düdüklü Tencere | Fotoğraf: Cem Gültepe

Tiyatro külliyatının özgün içeriklerle zenginleşmesini sağlamak amacıyla hayata geçirilen PSM Atölye, öğrencilerine işin mutfağına girme imkanı sunuyor. Öğrenciler, Zorlu PSM’nin dünya standartlarındaki teknik altyapısı ve tiyatro alanındaki geniş ekosistemi sayesinde bir prodüksiyonun masa başında oluşturulmasından sahneye konulmasına kadar geçen süreci en ince ayrıntısına kadar öğrenerek tecrübe etme fırsatı buluyor. Üstelik PSM Atölye’nin eğitim kadrosunda her biri yetkin birçok isim yer alıyor. Bu isimlerle çalışmak, projenizin üretimini gerçekleştirme noktasında sizi nasıl besledi?

Hocalarımın PSM Atölye süreci boyunca öğrettiği tüm dramatik yazarlık teknikleri, oyunun üretim sürecinde bana rehberlik eden en önemli faktörlerdi. Karakterleri geliştirme ya da bir dünya yaratma konusunda yolumu kaybettiğimde, bu teknikler adeta bir pusula görevi gördü. Eğitim sürecimde kullandığım not defterim ise kurtarıcımdı. Alıştırmalar, egzersizler ve teknikler sayesinde metnim ve karakterlerim üzerinde sık sık denemeler yaparak, kreatif açıdan zorlandığım anlara çözümler üretmeye çalıştım. Aylin hocamızın süpervizörümüz olması bizim için büyük bir şanstı. Metnin tasarım sürecinde kaybolmamamız için ondan sık sık fikir aldık. Dramaturg olarak da destek veren Aylin hocam, metinle ilgili çekincelerimi paylaştığımda her zaman çözüm odaklı yaklaştı. Aynı şekilde, İrem de Serdar hocaya danışarak fikir alışverişinde bulunuyordu. Tüm hocalarımız, iş ortaklarımız ve arkadaşlarımız bize güveniyordu. Biz de onlara güveniyorduk. Birbirini gerçekten duyan insanlarla çalışmak, güvenli ve nadiren karşılaşılan bir süreçti.

kisik-ateste-duduklu-tencere-4
Kısık Ateşte Düdüklü Tencere | Fotoğraf: Cem Gültepe

PSM Atölye’yi Türk tiyatrosu için bir araştırma, düşünme, fikir uçuşturma merkezi olarak nitelendirebiliriz. Nitekim yakın geleceğin adını çok duyacağımız yazarları, yönetmenleri, yapımcıları burada her biri çok kıymetli hocalarla yaptıkları derslerden, atölyelerden damıttıklarıyla kendi üsluplarını geliştiriyorlar. Özgün bir üslup ve yenilikçi bir bakış açısı geliştirmek beraberinde farklı zorluklar da getiriyordur. Projenin yaratımında sizi zorlayan noktalar neler oldu?

Metnin yaratım sürecinde beni en çok zorlayan şey, derdimi anlatmanın en uygun yolunu bulmaktı. Kafamdaki soruları doğru yerde, doğru karakterler aracılığıyla sormak istiyordum. Hayatta hiçbir zaman bir şeyin tek doğrusu olduğuna inanmıyorum. Her açı, içinde hem kendi görüşünü hem de yalnızca o açıdan dünyayı görmenin getirdiği bir körlüğü barındırır. Kör olmamak için her karakterime hak verdim. İçimde sakladığım, büyüttüğüm ve şekillendirdiğim tüm soruları hepsine sordum. Dağıttım, farklı cevaplar verdim. Bu süreçte, bence en zor şeylerden biri kendinize antitez üretmekti. İnandığınız bir düşünceyi bilerek yıkıp yerine başka bir fikir getirmeye çalışmak oldukça bunaltıcı bir deneyim. Ancak bu zorlu süreç, bana kontrastları olan ve birbirinden farklı bireyler gibi hissedilen karakterler yaratma imkânı sağladı. Tabii bir de üslup meselesi var. Herkes yazarken, bence, hayatı kavrayış biçimini diline yansıtarak yazar. Zaman zaman hikayeye öyle kapıldım ki dilimi unuttum. Ancak sevdiğim yazarlara, filmlere ve şarkılara dönmek bana üslubumu hatırlattı. Bu yüzden Melih Cevdet Anday’a ve Berkun Oya’ya teşekkür ediyorum. İyi ki varlar.

kisik-ateste-duduklu-tencere-5
Kısık Ateşte Düdüklü Tencere | Fotoğraf: Cem Gültepe

Kısık Ateşte Düdüklü Tencere ilk aşamada daha kısa bir versiyon olarak yazılmıştı fakat ilerleyen süreçte bu bir değişime ve gelişime uğradı. Eldeki metnin hikayesinin özünü kaybetmeden yaşadığı bu değişim nasıl gerçekleşti?

Oyunun uzun versiyonunu ele alırken, kısa versiyondaki kısıtlı süresinden ötürü anlatamadığım her şeyi not aldım. Çünkü daha fazla irdelemek ve incelemek istediğim çok şey vardı. Ayrıca, gerek dramaturgum gerekse yönetmenimle sık sık toplantılar yaparak Bekir’in hikayesi üzerinde konuştuk. Konuştukça Bekir’le ilgili kafamda yeni kapılar açıldı. Uzun versiyon, kısa versiyonun matematiği üzerine inşa edildi. Öyle ki, kısa versiyonda başvurduğum metronom tekniğini uzun versiyonda da kullandım. Ritmini korumak zorundaydım. Hikaye, diğer yan karakterlerin genişlemesi ve güçlenmesiyle daha da kuvvetlendi. Potansiyellerine inandığım Yusuf, Dilek, Garson, Mutfak ve İsmail karakterlerine daha fazla alan açtım, onları derinleştirdim ve oyunun sorularını onlara da sordurdum. Elimdeki malzemelerle, özü kaybetmeden ve belirli sınırlar içerisinde yapabileceğimin en iyisini ortaya koymaya çalıştım. Umarım başarılı olmuştur ve seyircimiz de beğenir.

kisik-ateste-duduklu-tencere-1
Kısık Ateşte Düdüklü Tencere | Fotoğraf: Cem Gültepe

Kısık Ateşte Düdüklü Tencere bizi bir restoranın mutfağına davet ediyor. Fakat kaosun, koşturmacanın hakim olduğu mutfakta hikaye de kendini ısıtarak fokurdamaya başlıyor. Bu noktada hikayenin merkezde yer alan Bekir şef sizden ne derece izler taşıyor?

Bekir, hayatımın en karmaşık ve zor zamanlarının bir temsilcisi. Bekir’in tam anlamıyla beni yansıttığını söyleyebilir miyim? Hayır, diyemem. Ancak benden çok uzak birisini yazdığımı söylemek de size yalan söylemek olur. Sorduğu sorular, hep kafamı meşgul eden sorulardı. Beyefendisi, aslında hep benim de beyefendimdi. Ne yazık ki, hepimizin beyefendisi aslında. Bekir, kısa sürede üzerine çalışarak ortaya çıkardığım biri değil, uzun zamandır benimle olan bir karakter. Sadece sesi, şekli, cinsiyeti, ırkı ve cinsel yönelimi değişiyor. Derdi hep aynı: O boşlukla mücadele etmek. “Boşlukta boşluk yapmak” cümlesi bile hayatımdan bir alıntıdır. Bir gün, vapur seferlerinden birinde, ansızın bu cümle zihnime düştü. Hoşuma gitti ve hemen not aldım. Bir gün kullanırım dedim. Sonra, o not silindi. Ve ben de cümleyi unuttum. Ya da unuttuğumu sandım. Ne zaman ki Bekir’i masaya yatırıp, ocağa düdüklü tenceremi koyup, ateşimi verdim her bir karakterime… İşte o zaman, o cümle tekrar kapımı çaldı. Meğerse Bekir’inmiş. Sahibini bekliyormuş.

Bir oyunun yazımı kadar rejinin onu hangi dokunuşlarla sahneye taşıdığı da büyük öneme sahip. Oyunun yönetmenliğini üstlenen İrem Kalaycıoğlu ile süreci nasıl yürüttünüz?

İrem, benim için çok değerli ve önemli birisi. Bu sözlerimi, onun sadece yetenekli ve çalışkan bir yönetmen olmasından dolayı söylemiyorum. PSM Atölye sürecinde hayatıma girip bana arkadaşlık etmiş birisi. Onu çok sevdiğim bir dostum olarak anmak beni her zaman mutlu edecek. Metnin önemini bilen, ona saygı duyan ve egolarından arınmış bir meslektaşım kendisi. Yönetmen ve yazar birbirine her zaman bu şekilde yaklaşmalı. Ben prova süreci boyunca İrem’in alanına özen gösterdim ve saygı duydum. Ne şikâyetim varsa, baş başa kaldığımızda paylaştım. Onun konforunu korumak, herkesten önce benim görevimdi. Ben ona metnimi emanet ettim. Benden sonra oyunu yazacak birisi varsa, o da oydu. Ve İrem, gerçekten iyi ki Kısık Ateş’in şefi oldu. Metnin derdini dert edinen ve her karakterde kendinden bir parça bulan, bunu parlatmaya çalışan bir yönetmen bulmak zor. Ayrıca Bekir, benden olduğu kadar İrem’den de sorular taşıyor. Karakterinin sorularına eşlik eden yönetmenden başka ne ister ki bir yazar?

kisik-ateste-duduklu-tencere-6
Kısık Ateşte Düdüklü Tencere | Fotoğraf: Cem Gültepe

Peki bundan sonraki süreçte PSM Atölye’de yapacağınız yeni projeler olacak mı?

Her yıl, yeni yazar ve yönetmenlerin projelerini hayata geçiren PSM Atölye’de, artık yeni yazar arkadaşlarımın metinlerini heyecanla bekliyor olacağım. Umarım onların yolculukları da benimki kadar güzel olur. Kişisel olarak yeni projelere gelecek olursak, üzerinde çalıştığım bazı yeni fikirler var. Fakat bu fikirlerin nerede sahneleneceği, kimlerle birlikte olacağı konusunda şu an net bir şey söylemek mümkün değil. Şimdilik, Kısık Ateşte Düdüklü Tencere’nin tadını çıkarmaya çalışıyorum.

Kapak Fotoğrafı: Emir Taha Sarı

İlginizi çekebilir: Halil Şimşek’ten Can Kılcıoğlu ile Küçük Balkon Oyunu Üzerine