Anadolu Artık Rock’sız Kaldı: Erkin Koray’ın Ardından
Maalesef yine büyük bir sanatçının kaybı üzerine bir yazı ile sizlerle beraberim. Türk rock müziğinin yaşayan efsanelerinden biri olan Erkin Koray 82 yaşında aramızdan ayrıldı. Böylelikle Barış Manço ve Cem Karaca’dan sonra Anadolu Rock’ın üç büyüklerinden hayatta kalan son üye de yaşamını yitirmiş oldu. Yaklaşık bir aydır büyük sanatçıları buradan anmak durumunda kalıyorum. Kötü olayların fazla olduğu, çok sayıda büyük sanatçının arda arda yaşamını kaybettiği yıllar için “Bit artık xxxx” geyiği vardır ya, gerçekten de 2023, depremden ekonomik krize, şu ana kadar yaşamını kaybeden usta sanatçılara bu kategoride zirveye uğrayacak gibi görünüyor.
Erkin Koray 1941 yılında İstanbul’da doğdu. Geçtiğimiz ay kaybettiğimiz Özkan Uğur gibi o da bir Kadıköylü. Kurduğu Ter isimli grupla bir süre Özkan Uğur’la beraber de çalmışlar. Sanatçının babası Enver Koray şair, aynı zamanda demiryollarında memurdu. Annesi Vecihe Koray ise İstanbul Belediye Konservatuarı’nda piyano öğretmeniydi. Erkin Koray kardeşi ile birlikte, annesinin evde öğrencilere verdiği özel piyano dersleri sayesinde müzikle iç içe büyüdü. Klasik müzikle başladığı müzik serüvenine, 16 yaşından itibaren rock’n roll’a yönelerek devam etti.
Bir gün kardeşi Korkut’la beraber, Göztepe’den Erenköy’e doğru yürürlerken bir evde çalınan elektro gitar sesi duyarlar ve gidip kapıyı çalarlar. Evin sahibi Amerikalı bir askerdir ve onları içeri davet eder. İşte Erkin Koray ilk gitarını bu askerden alır. Okuduğu Alman Lisesi’nin orkestrası ile kendisi piyanoda, kardeşi davulda ilk konserlerini 1957 yılında Galatasaray Lisesi’nde verdiler. O konseri izleyenler arasında, o sırada Galatasaray Lisesi’nde orta ikinci sınıfı okuyan Barış Manço’da vardı. Erkin Koray daha sonra bu gruba, Erkin Koray Ve Ritimcileri adını koydu. Okul konserlerine devam ederken, ilk 45’liğini 1962 yılında çıkardı. Plağın bir yüzünde “Bir Eylül Akşamı”, diğer yüzünde ise “It’s So Long” isimli İngilizce bir parça vardı. Rolling Stones’un efsane şarkısı “Paint It Black”in, “Bir Eylül Akşamı” şarkısından esinlendiği konuşuldu. Mick Jagger bunu birebir itiraf etmese de bir röportajında, parçanın Türk şarkılarına benzediğini söylemiş.
Askerden dönüşte Almanya’ya giden Erkin Koray, orada kaldığı dönemde The Hiccups isimli grupla çaldı. Türkiye’ye dönüşte o grubun Alman basçısı Bernhard Weber’i de beraberinde getirdi. Saçını da uzatan sanatçı, uzun saçı yüzünden Beyoğlu çevresinde o dönemde pek çok kavgaya da karışmış. Barış Manço bir röportajında “Uzun saçın cefasını Erkin, sefasını ben sürdüm” demiştir. Asıl çıkışını 1967 yılında çıkardığı “Kızları Da Alın Askere” parçasıyla yakaladı 1969 yılında Sedat Avcı, Ataman Hakman ve Aydın Buyar Şencan ile Yeraltı Dörtlüsü grubunu kurdu. Grup üyeleri gerçekten de Cihangir’de bir bodrum katında yaşadılar. Türk Psychedelic Rock’ın en güzel örneklerinden bazılarını bu grupla verdi Erkin Koray. 1971 yılında Cannes Film festivali sonrası John Lennon ile görüşen Erkin Koray, ona “Mesafeler” isimli parçasını dinletti. John Lennon’ın Avrupa’da kal teklifini kabul etmedi.
Yetmişli yılların ortalarında sanatçının müziğine arabesk girdi. Orhan Gencebay’la da yakın arkadaş olan Erkin Koray, elektro bağlamanın da öncülerindendir. Bir gün İskenderun’un çarşısında dolaşırken Arapça bir şarkı duyar. Gidip o kasedi alır ve o şarkıya söz yazarak tekrardan yorumlar. Ortaya çıkan parça “Şaşkın”dır. Yaşamı boyunca müzik yolculuğunda rock’n roll’dan hard rock’a, psych rock’dan arabeske pek çok limana uğramıştır Erkin Baba. Türkülerin bulunduğu limana uğrarsak “Cemalım”ı, “Muallim”i görürüz. Hard rock – metal limanında “Akrebin Gözleri” vardır. Dio’nun “Holy Diver” parçasını hatırlatır bu parça. Herhangi bir Black Sabbath, Iron Maiden albümüne koyun direk uyum sağlar, çok güzel de bir solosu vardır. Psych rock (hatta Psychedelic türkü) istersek “Yağmur” vardır. Arabesk – rock karışımına gelince “Fesupanallah”, “Arap Saçı”, “Çöpçüler”, “Estarabim” gibi parçaları görürüz. Bu parçaların çoğumuzda bir anısı vardır. Mesala “Fesupanallah”ı dinlerken hangimizin gözünde Hababam Sınıfı canlanmaz ki?
Unutulmaz parça ve yorumlarından başka örnekler verirsek, ünlü karikatürist Nuri Kurtcebe parçası olan “Tek Başına”yı çok güzel yorumlamıştır Erkin Baba. “Estarabim” şarkısı ülke sınırlarını aşıp İsrail’e ulaşmış, ülkemizde de çok sevilen, İsrailli oryantal metal grubu Orphaned Land tarafından vokalde yine Erkin Koray’la yorumlanmıştır. Bence arabeski de farklı müzik türleriyle harmanlamıştır usta sanatçı. Mesela arabesk – folk diye bir tür olsa bu türün güzel örneklerinden biri “Sevince” olur. Tabi ki en sevdiğim Erkin Koray parçalarından biri olan “Çöpçüler”den bahsetmemek olmaz. Sözlerini Ali Toprak’ın (Sokak Çocuğu Ali) yazdığı şarkının Devlerin Nefesi albümündeki daha sert, rock versiyonu da ayrı bir güzeldir.
İlklerin de insanı oldu Erkin Koray. Barlarda, restoranlarda çalarak Türkiye’de ilk rock bar kavramını yarattı. Türk müziğinde elektro gitar, elektro bağlamanın, uzun saçın öncülerinden oldu. Ona sansür uygulayan TRT’ye, sansür kaldırıldıktan sonra bu sefer o eser vermedi. Her zaman bir aykırılığı, farklılığı vardı. Eğitim sistemini yanlış bulduğu için kızını okula göndermedi. Bir dönem yüzünü boyadı. Uzaylıya taş atmak misali, insanoğlu kendinden farklı olanı kolay kabullenemediği için belli kesimlerin tepkisini çekti usta sanatçı. Zaten kendisi de “Tüm Türkiye benim yaptığım müziği dinliyorsa ya bende ya da memlekette bir yanlışlık var” demiştir. Uzun lafın kısası, artık çok az kalan büyük sanatçılarımızdan birini daha kaybettik. Emin olduğum tek şey ise, çöpçüler, onun bıraktığı eserleri bu dünyadan süpürmeyecekler.
Kapak Fotoğrafı: Sabah
İlginizi çekebilir: Gürkan Sonat’tan Sinead O’Connor’un Ardından
İlk yorumu siz yazın!