Beyoğlu Rotası Vol.2 : Geçmişten Bugüne Gelenlerle
Beyoğlu’nun günümüze kadar gelmiş köşelerini, markalarını ve değişmeyen esnaf ruhuyla Beyoğlu’na katkı sağlayan insanlarını, ikinci bölümde de anlatmaya devam ediyorum.
İlginizi çekebilir: Deniz Yılmaz Akman’dan Beyoğlu Rotası Vol. 1
Aklımın Bir Köşesinde: Beyoğlu’nun Eskimeyen Mekânları
Kaliteli Yemek, Hoş Sohbet İçin
- Beyoğlu’nda gezerken canımız ev yemeği çektiğinde gidebileceğimiz esnaf lokantalarından Şahin Lokantası ve Tünel’deki Helvetia,
- İstiklal’de yürürken aniden acıkınca, günlük yemekleri için uğrayacağımız bir diğer esnaf lokantası Armada,
- Cihangir’in, gelenleri ev ortamında gibi hissettiren mekânlarından, koruduğu standartlar ve değişmeyen kaliteli yemekleri ve kahvaltı seçenekleriyle Kahve6,
- Karadeniz mutfağını özlediysek; hamsili pilavını, hamsili mücverini ve balık çorbasını çok sevdiğimiz Hayvore,
- Bir sabah erkenden sokakları arşınlamaya başlamadan önce menemen eşliğinde klasik bir kahvaltı için uğranılacak Lades,
- Biraz eskilere dönüp, ailemizle baş başa Osmanlı yemek kültürünü yaşatan bir mekânda yemek yemek istiyorsak adres 1888 tarihli Hacı Abdullah Lokantası (bu mekâna Orhan Pamuk’un romanlarında da rastlarız),
Bir Not: İç pilav ve komposto ikilisini bir arada deneyin!
- Rakı-meze ikilisinin en iyi yaşatıldığı, yalnızca lezzetleriyle değil hoşsohbet çalışanları sebebiyle de tercih edebileceğimiz Sev-iç (Çiçek Pasajı), Lipsos (Nevizade), Sofyalı 9 (Tünel) ve Yakup (Asmalımescit),
- Ev şarabı eşliğinde yenilenecek et yemekleri ve tarihi atmosferi için Hazzo Pulo Pasajı’nın en eskilerinden Hazzo Pulo Restoranı,
- Hem Kafkasya Mutfağı’nın emeği ve lezzeti bol tataları, hem de akşamları rakı-meze ile fasıl geçmek için Kallavi Sokak’ın gözbebeği Fıccın,
- Pera’da bir şişe şarap ve şarküteri eşliğinde kafa dengi bir arkadaşımızla saatlerce sohbet edip akşama uzanmak için “yeni-eskilerden” Comedus,
- Ayaspaşa’nın en eski sakinlerinden; sadece Rus yemekleri ile değil hikâyesiyle de dikkat çeken, loş ışıkları altında Kiewski’sinden bir lokma ısırırken kendimizi İstanbul sarhoşu hissedeceğimiz Ayaspaşa Rus Lokantası,
- İstiklâl Caddesi üzerinde, kilise çanlarının süslediği manzarası, kaliteli yemekleri ve terasınında içimize çektiğimiz Beyoğlu havasıyla sevdiğimiz Divan Brasserie Beyoğlu,
- Olivo Geçidi’nin gölgeli sokağının en eski tanığı, Rus yemekleri, Atatürk’ün oturduğu kendine özel ayrılmış olan masası ve yüksek tavanlı salonuyla daima bir Beyoğlu nostaljisi yaşatan 1932 tarihli Rejans Lokantası,
- 1898’den beri açık olan Samatyalı Papadoulos ailesinin emek vererek uzun yıllar yaşattığı İstanbul’un en eski şarap evi Pano,
- Biraz da yakın geçmişe gidersek, Türk mutfağını modern dokunuşlarla harmanlayan ve kokteyllerinin lezzetiyle de Beyoğlu’na gelme sebeplerimiz arasında yer alan Michelin yıldızlı Yeni Lokanta,
- Gürcü mutfağı denilince akıllara birkaç yıldır gelen ve atmosferiyle bizi Gürcistan’a götüren Galaktion.
Tatlı Yiyip, Tatlı Konuşmak İçin
- Üç Yıldız Şekerleme: Balık Pazarı civarına ve hatta Beyoğlu’na gelme sebebimiz. Ruhu olan, bir dili olan ve insanın kendini müşteriden öte misafir gibi hissedeceği mekânlardan biri.
Tarihi / Nerede?: 1926 / Dudu Odaları Sokak.
Nesi Meşhur?: Badem ezmesi, beyaz tatlısı, sakızlı lokumları, likörlü çikolataları, akide şekerleri ve reçelleri. Bir de sahibi Feridun Bey’in mesafesini aşabildiğimiz anda görebileceğimiz alçakgönüllü, sıcacık gülüşü.
- Sakarya Tatlıcısı: Balık Pazarı’nın yanı başında, Dudu Odaları Sokak’ın lezzet duraklarından bir diğeri. Dış masalarına oturup çay eşliğinde tatlımızı yerken gelip geçeni izleyebileceğimiz noktalardan biri.
Tarihi / Nerede?: 1957 / Dudu Odaları Sokak.
Nesi Meşhur?: Kaymaklı ekmek kadayıfı, ayva tatlısı, güllaç.
- İnci Pastanesi: Luka Ziguris’ten Beyoğlu’na yadigar, Beyoğlu klasikleri arasında ismini yazdırmış bir pastane. Burada bir anısı olmayan İstanbullu var mıdır?
Tarihi / Nerede?: 1944 / Mis Sokak.
Nesi Meşhur?: Profiterol, ekler, palmiye tatlıları.
- Şekerci Hacı Bekir: Ülkenin en eski şekercilerden biri olan ve Osmanlı tatlı, şekerleme ve helvaları üreten Hacı Bekir’in bir şubesi de Beyoğlu’nda bulunuyor. 6.nesil tarafından markanın hayatına devam ettiriliyor.
Tarihi / Nerede?: 1777 / İstiklâl Caddesi.
Nesi Meşhur?: Akide şekerleri, lokum, badem şekerleri, helvası.
- Saray Muhallebicisi: Yeri değişmiş olsa da İstiklal Caddesi’nin en gediklilerinden biri olan muhallebici, sütlü tatlılarıyla zaman içinde ün salar. Son yıllarda bu tatlılara yeni seçeneklerin eklenmesiyle menü iyice genişlese de birçoğumuz için tavuk göğsü, kazandibi, keşkül gibi klasik tatlılarının vazgeçilmez adresidir.
Tarihi / Nerede?: 1935 / İstiklâl Caddesi.
Nesi Meşhur?: Sütlü tatlıları ve tavuklu pilavı.
- J’adore Çikolata: Üniversite yıllarında sıkça teması aşk olan sohbetlerimize çikolata ve tatlıları ile eşlik eden bir mekândı. Beyoğlu denildiğinde ve çikolata akla geldiğinde hâlâ birçoğumuzun yolunun düşeceği bu küçük mekân, yıllardır çeşitli çikolataları ile hizmet veriyor. Ham maddelerin birçoğu da çikolata cenneti Belçika’dan getirtiliyor.
Tarihi / Nerede?: 2007 / Emir Nevruz Sokak, Olivo Geçidi’nin ve Panayia Kilisesi’nin komşusu.
Nesi Meşhur?: Oh La La Beatrice Tatlısı ve eve paket yapıp götürmelik her türlü çikolatası.
- Beyoğlu Çikolatacısı: Taksim Meydanı’ndan caddeye giriş yaparken ilk karşımıza çıkan tanıdık, eski tatlardan biridir Beyoğlu Çikolatacısı. İlk olarak Ganapulos ailesi tarafından hayata geçirilen ve fındıklı çikolatalarıyla ün salan marka, küçük penceresi ardında yüzlerce çeşit el yapımı çikolataya ev sahipliği yapıyor.
Tarihi / Nerede?: 1954 / İstiklâl Caddesi No: 69.
Nesi Meşhur?: Sütlü, fındıklı ve fıstıklı çikolataları.
Kahve Kokuları Eşliğinde Bir Beyoğlu
- Geleneksel Türk kahvesi içmek, tarihi Olivo Geçidi’nin asmaları altında bir dostla sohbet etmek için; 1967’den beri açık olan Mandabatmaz,
Bir Not: Buraya gelmeden önce yanınıza Üç Yıldız Şekerleme’den bir paket çikolata kaplı portakal kabuğu alın. Bir de sevdiğiniz ve sayfalarını karıştırmaktan zevk alacağınız bir İstanbul kitabı.
- İstiklâl Caddesi’nin en kıymetli, en hatrı sayılır mekânlarından. Kışları şömine başında sıcak bir latte’nin, yazları caddeyi gören masalarında buzlu bir Americano’nun keyfini çıkarmak için gelinebilecek; 1950’lerde sahibi Thomas Bey’in ailesinin ilk tohumlarını attığı Türk & Alman Kitabevi ve Cafe,
- Blues dinlemek için Jurnal Sokak’taki şubesi Kum Saati Blues Club aklımızda olsa da, Tünel civarında dolaşırken bir kahve için oturabileceğimiz Kum Saati Kahvehanesi,
- 2014’te Pera’da açılan ve o görkemli sokaktan geçerken burnumuza kahve kokuları geliyor diye sevindiğimiz Noir Pit,
- Sadece kahve içip, bir sohbete ya da bir sessizliğe eşlik etmek için değil; kaliteli ve lezzetli yemekleri için de birçoğu için Beyoğlu’nda uğrak mekân olan Ara Kafe,
- Gölgeli, asmalı sokağında saatlerce oturmak isteyeceğimiz, bir kahve içimlik molalarımızın, vaktimiz genişse de uzun sürecek yemek keyiflerimizin durağı Urban Cafe.
Dünden Bugüne Uzanan Beyoğlu Markaları
- Mod Kristin – Elhamra Pasajı içinde bulunan Mod Kristin, 1960’larda Madam Kristin ve eşi tarafından kurulmuş. 1978’ten beri Kemal Bey işletiyor. Vitrininin bile dünkü gibi kalarak, Beyoğlu dönüşümüne direndiği mağazada gelin duvağı, gelin şapkası ve saç aksesuarları, nikah şekeri ve davetiyeler satılıyor. Dükkâna girdiğinizde karşınızdaki duvarda Madam Kristin’in ve eşinin resmi asılı. Aynı zamanda Mod Kristin, Pera’nın en ünlü gelinlikçisi olduğu dönemlerde Türkan Şoray’ın da gelinliğini diken moda evi.
- Rebul – 1895’te Jean Césare Reboul tarafından kurulan ve ilk olarak eczane olarak hizmet veren markanın lavanta kolonyaları dillere destandır. Kuruluş hikâyesi de bir o kadar öyle. İstiklâl Caddesi’ndeki adresine veda eden eczane, 1936’da Müderrisoğlu ailesi tarafından alnmış. Şimdilerde ürünlerini Atelier Rebul adıyla kendi mağazalarında satıyor. Beyoğlu’ndaki eski Doryan (Cercil D’Orient), yeni Demirören AVM’nin giriş katındaki mağazalarından ürünlerine ulaşılabilir.
- Kızlı Sardalya – Çıkış ve üretim yeri Gelibolu (Alaeddin Konserve) olsa da bu eski tadı Beyoğlulular, Balık Pazarı civarındaki şarküteri ve balık tezgâhlarından almayı severler. Aynı lakerda, çiroz gibi bu konserve sardalyalar da nostaljik bir lezzettir. Dudu Odaları Sokak’taki şarküterilerde ve Tunç Balık’ta bulunabilir.
- Foto Kutsal – Avrupa Pasajı’nın karşısındaki tarihi binada hizmet veren fotoğraf stüdyosu 1953’te kurulmuş ve dededen-babaya-oğula olarak nesillerdir hayatına devam ediyor. Çok geniş bir siyah-beyaz vesikalık fotoğraf arşivine sahip. Günümüzdeyse biyometrik, pasaport, vize, vesikalık ve aile fotoğrafları çekiyor. Ayrıca, ülkemizde ilk mezar taşı fotoğrafını üreten stüdyo.
- Sabırtaşı – İçli köfte denildiğinde 1987’den beri akıllara gelen bir sokak lezzeti. İstiklâl Caddesi üzerinde, Hazzo Pulo Pasajı girişinin hemen yanında Kahramanmaraş usulü içli köfteyi küçük bir tezgâhta satıyorlar. Kurucusu Ali Bey artık aramızda olmasa da bu işi devam ettiren oğlu Mustafa Bey’den aile hikâyesini dinlemek büyük keyif. Ayaküstü doymayanları ve başka tatlar da denemek isteyenleri üst kata restoran kısmına alalım.
- Panter Kırtasiye – İstiklâl Caddesi No: 185’te, 1983’ten beri açık olan dükkân, yurt dışından kırtasiye ürünleri yanı sıra koleksiyonerlere de hitap edecek aksesuarlar getirtiyor.
- Mektup Kırtasiye – Galatasaray, Yeni Çarşı Sokağı’nın en sevilen bu dükkânı, 1992’de kurulmuş. Vitrinine bir çocuk heyecanıyla bakarken bu kırtasiyenin neden bu kadar sevildiğini de anlıyorsunuz.
- Diamanştayn – İstiklâl Caddesi’nin son gedikli sakinlerinden olan, No: 195’teki gümüş mağazasında göz alıcı bir mücevher ya da saat bulabilirsiniz. Hatta gümüş tepsilerinizi parlatmaya götürebilirsiniz. Genelde kapısı kapalıdır, caddeden her gelip geçeni içeri davet etmeyen bir yapısı vardır. Ama bilen bilir ve bilerek gelir buraya. 1950’lerden beri satış yapan mağazanın eski reklam afişleri de görmeye değer.
- Madam Katia – Kişiye özel şapkalar tasarlayan Madam Katia, annesi Madam Eva’dan kalma bu mesleği 1960’lardan beri Hazzo Pulo Pasajı’ndaki mağazasında icra ediyor. Özellikle Musevi düğünleri için sıkça üretim yapılan butikte Madam Katia’nın yoldaşı ve yardımcısı da Aleko Bey’dir. Şimdilerde dükkân çoğunlukla kapalı ve randevu sistemiyle çalışıyor.
Ayaküstü Sohbetler
Beyoğlu’na gelip de Pera’nın eski günlerine uzanmadan olur mu hiç? Üç Yıldız Şekerleme’de Feridun (Dörtler) Bey’in Beyoğlu anılarını eğer o gün keyfi yerindeyse ve anlatmak isterse dinler,
Celalettin Benli’nin gömlek kumaşlarından başını kaldırdığı anda dile gelen geçmiş günlerini biraz ah’la biraz vah’la gözlerimizde canlandırırız.
Aslıhan Pasajı’ndaki ipek ipler ve düğmeler satan Fikri Bey’le ayaküstü sohbet ederiz, duvarda asılı siyah-beyaz resme bakarak. Kendisi sevgiyle anlatır 1918-1982 arasında Rafael Bey’e ait olan bu köşede geçen günlerini. Beyoğlu’nu uzun yıllar “evi”olarak bilmiş herkesin anlatacak öyküleri çoktur. Siz can kulağıyla dinlemeye hazır olun yeter.
İstiklâl Caddesi’ne Veda Edenler…
Elbette onları anmadan olmaz. Bu yazıyı yazarken keşke cadde üzerinde hâlâ olsaydılar da yazıda geçebilselerdi dediğimiz isimler…
Kişiye özel el yapımı ayakkabılar yapan ve geçtiğimiz yıllarda Beyoğlu’nu terk eden (yerine gsm operatör mağazası açıldı) Kunduracı Mahmut,
Vitrininden şöyle bir içeri bakınca ve zarif ahşap merdivenin önündeki masalara sıralanmış denizci haritalarını, tarih kokan kalın kitaplarını ve duvarlarındaki resimleri görünce insanı mutlu eden Denizler Kitabevi (Galip Dede Caddesi’nde artık),
Bir dönem yazar buluşmalarına ev sahipliği yapan ve entelektüel camianın kalbinde özel bir yere sahip olan, geçtiğimiz yılda kapanan tarihi Lebon Pastanesi,
Camından bakıp hayıflandığımız, terk edilmişliğine üzüldüğümüz Markiz,
Nice filmlere perdelerini açan, nice kalbe hayal yükleyen Alkazar, Yeni Melek, Emek ve Saray sinemaları,
Zamansız dükkânlardan Kelebek Korse,
Yalnızca plak almak için değil müziğe dair derin sohbetlere de koyulabildiğimiz Lale Plak…
İyi ki hayatlarımızın bir döneminde oldunuz ve Beyoğlu’nun toplumsal-kültürel kimliğine katkıda bulundunuz.
Teşekkürler…
Kapak Fotoğrafı: Deniz Yılmaz Akman
İlginizi çekebilir: Deniz Yılmaz Akman’dan Tünel’den Bankalar Caddesi’ne
İlk yorumu siz yazın!