Eskişehir: Yılın İlk Seyahati
İş seyahati desem daha doğru olur aslında. İş için gittiğim Eskişehir’in benimle gelen arkadaşım ve onun Eskişehir’de yaşayan arkadaşları sayesinde harika bir seyahate dönüşeceğinden habersiz trene bindiğimde aklımda işten başka bir şey yoktu ne de olsa. Oysa yolculuğun kendisi de dahil olmalıydı o geziye. Derken tren durdu, indik ve sanırım son zamanlarda gittiğim en tatlı yerde buldum kendimi…
Eskişehir’e bu dördüncü gidişim. Hepsinde ayrı keyifli zamanlar geçirdim; ancak bu apayrıydı. Eskişehir dendi mi akla gelen her yere gidip, görülmesi gereken her şeyi gördük ve hissettik. Sabah üç saat duruşma sırası beklemek bile şehrin sakinliğinin aklıma yerleştirdiği huzura engel olamadı. Hızlı trenle yaklaşık 2 buçuk saatte Eskişehir’e vardık. Oduncu Pazarı’nın içinde bulunan ve adliyeye yakın konumu sayesinde seçtiğimiz Odunpazarı evlerinden oluşan Abacı Otel’de konaklayacaktık; ama otele uğramadan acıkan karınlar doyurulmalıydı.
Mezze Restaurant Konum
Aklımızda birkaç yer vardı; ama orada buluştuğumuz arkadaşımız bize söz bırakmaksızın bir yöne doğru rota belirledi. Son bir iki yıldır gittiğim yerler arasında en keyif aldığım en lezzetli yemekleri tadacağım yere gideceğimi bilmiyordum; ancak kapıdan girdiğimde çalan MFÖ şarkısı bir miktar ipucu verdi gecenin güzel süreceğine dair. Bahsettiğim yer Mezze Restaurant. Modern bir meyhane. Ege mutfağının en güzel örnekleri burada. Özellikle soğuk-sıcak meze çeşitleri ve ara sıcaklar enfes ;ama balık çeşitlerini de mutlaka tadın isterim. Güleryüzlü personel, sade ve şık ortam, gelen insanların hal tavırları, her şey ama her şey Mezze’yi sevdirmek için belli başlı sebepler diyebilirim. Onlarca meze arasından seçim yapmakta zorlanacaksınız, iyisi mi ben birkaç ipucu vereyim. Tarhanalı levreği, isli midyesi ve tuzda levreği meşhur. Benim tattıklarım arasında en sevdiklerimse mantar dolması, isli peynir ve karides güveçti. İstanbul’da bir sürü balıkçı var diye düşünebilirsiniz, düşünmeyin. Burası bana 2 buçuk saat yol yaptıracak kadar farklı ve güzel. Saatler nasıl geçti anlayamadık gerçekten.
Otele döndüğümüzde epey geç olmuştu. Kaldığımız otel demin de söylediğim gibi Oduncu Pazarı’nın içerisinde bulunan Abacı Konakları’ydı. Odunpazarı evlerinden oluşturulmuş olan otelimizden epey memnun kaldık. İçerisindeki restoranın da güzel olduğuna dair duyumlar aldık; fakat ertesi akşam dönmemiz gerekiyordu. Sabah işleri hallettikten sonra Eskişehir’de yapılabileceklerin peşine düştük. Kısa kısa bahsedeyim;
Balaban Kebap Konum
Abdüsselam Balaban Kebap Salonu: Öğlen yemeği için kesinlikle harika bir seçenek. Buraya gelip de bu klasikleşmiş lezzeti tatmadan dönmeyin. Balaban kebabı, bildiğimiz İskender ve pideli köfteyi andırıyor; ama çok da farklı bir yandan. Özellikle etleri bir harika. Esnaf lokantası havasını yıllardır bozmamış bir işletme olarak, Eskişehir’e gelince mutlaka uğranması gereken yerlerden.
Boza Konum
Yanlış görmüyorsunuz, boza! Boza, Vefa’da içilir içilmesine; ama Karakedi’de içtikten sonra ne kadar keyifli gelir bilemiyorum. Çarşı içerisinde bulunan Karakedi’de ayaküstü bozayı içmek, leblebi veya tarçınla daha da tatlandırmak bir harika. Hafif ekşili, tatlı ve yoğun kıvamlı bir boza Karakedi bozası. Yani İstanbul’da içtiklerimizden epey farklı. İçilmekten çok yeniyor desek yeridir. Eve götürmek istiyorsanız, içine katkı maddesi koymadıklarından ve günlük olmasına dikkat ettiklerinden şişelemediklerini, torba içerisinde götürebileceğinizi de belirteyim.
Çibörek Konum
Eskişehir’e gelip de çibörek yemeden dönsek herhalde gözümüz arkada kalırdı diye düşünüyorum. Mantı-Çibörek ikilisini çılgınca seven biri olarak yerinde bu lezzetin keyfine varmak çok güzel. Biz Eskişehir Çibörek Evi’nde yedik; ama tabii en meşhurlardan Papağan ya da Kırım Çibörek’i de deneyebilirsiniz. Özellikle kıymalısı enfes!
Yürüyüş ve Müzeler
Bu kadar yedikten sonra biraz hareket etmek şart. Sazova’da kısa bir yürüyüş ardından, Odunpazarı evlerinin arasında gezinip fotoğraf çekebilirsiniz. Balmumu Müzesi’ni ziyaret edebilirsiniz; ancak asıl etkileyici olan yeni açılan Kurtuluş Müzesi. Milli Mücadele dönemine dair dökümanlar, gazeteler, karikatürler, tarihi her yönüyle anlatan videolar ve fotoğraflarla gerçekten etkileyici bir yapı oluşturmuşlar. Mutlaka bir saatinizi ayırıp Eskişehir turunun bir kısmına ekleyin. Eminim çok fazla düşündürücü ve etkileyici bir zaman dilimi olacak sizin için.
Bunun dışında Lületaşı’ndan hediyelikler alabilir, eve enfes met helvalarından götürebilirsiniz. Devrim arabasını görüp, karnınız acıktığında Köfteci Ali’nin köftesini tadabilir, son olarak Porsuk Çayı’nda gondol turuna çıkabilirsiniz. Tren yolculuğunu sevenlerdenseniz mutlaka bir gün şehirden kaçın ve Eskişehir’i keşfedin!
Yaşamak için ülkemizde ilk 5'e girecek şehir Eskişehir.