EZRATUBA İle Total Recall: Topraktan Geldik Toprağa mı Dönüyoruz?
Sorup duruyoruz ya Türkiye’de n’aaptık sürdürülebilirlik konusunda diye, ışık dolu bir cevap geldi. EZRATUBA markasının kurucu ortak ve yaratıcı yönetmenleri Ezra ve Tuba Çetin; zaten giyilebilir teknolojiler ve temiz tarım ile sürdürülebilirlik konularında çalışırken, bir de Paraf’ın desteğiyle 16 – 21 Mayıs tarihleri arasında Fişekhane Galeri’de “TOTAL RECALL” isimli bir sergiyle bu uğraşlarını görücüye çıkardılar. İnsanlık uyarıldı, avatarlar konuştu, biz de dinledik. Ama bir de onları ve görüşlerini dinleyelim, değil mi?
Çok heyecanlıyım, çünkü sizin gibi iki güçlü kadın modacı ve Türkiye’deki sürdürülebilirlik öncüleriyle bir röportaj yapıyorum. Klasik bir girizgahla başlayıp sizi ve çalışmalarınızı yakından tanıyalım. Kendinizden ve ne kadar zamandır bu konu üzerine çalıştığınızdan bahseder misiniz?
Biz de sizlerle sohbet etmekten dolayı çok mutluyuz, heyecanınızı paylaşıyoruz. İki güçlü kadın olmak için çok çalıştık ama o gücü çok çalışan hemcinslerimizden aldık. Markamızı 2006 yılında iki kardeş kurduk. 2009 ve 2012 yılları arasında Paris moda haftasında resmi yerimizi aldık ama bu noktada her adımı gezegeni pervasızca kirleten bir sektörün bu şekilde parçası olmama kararını da aldık. Aynı zamanda odağımıza insanı alarak giyilebilir teknolojilerde ilerlemeye karar verdik.
EZRATUBA markası kurucuları ve ekibi olarak 2015 yılında başlayan giyilebilir teknolojiler ve sürdürülebilirlik çalışmalarımızı Amerika’da ve Hindistan’da önümüzdeki 20 yılı domine edecek ekipler ile beraber yürütmeye başladık. Hızla hayata geçen ürünlerimiz oluştu ve global ihtiyaç haritasını belirlediğimiz ürünlerin çalışmalarını yürütüyoruz. Teknolojik ve nanoteknolojik buluş ve çözümlerin de bu çaba içinde önemli yeri olduğunu düşünüyoruz. 2016 yılında INTEL Global ile beraber giyilebilir teknolojilerde ki ilk ürünümüzü çıkardık ve markanın global kampanya yüzü olduk. Bizim için esasında daha PR odaklı bir çalışma idi.
Mayıs ayında düzenlediğiniz “Total Recall” isimli sergiyle sürdürülebilirlik sorununa “bakınız, Türkiye’de de sürdürebiliyoruz,” cevabı verdiniz. Mezopotamya’daki temiz pamuk üretimiyle, yakın zamandaki hedeflerinizi açıklayabilir misiniz?
Etrafımızdaki duvarlar yıkılıyor ve yeni bir dünya inşa ediliyor. Bir kısmımız çok şaşkın, bir kısmımız anlamlandıramıyor ama biz EZRATUBA olarak anlamlandırıp olacağa hazırlıklı olan diğer kısımdanız. İnsanlık bu ölçekte bir krizi ancak tüm gücünü örgütlü ve bilinçli bir biçimde seferber ederek engelleyebilir.
Bu sebeple doğru sertifikalı pamuk, temiz toprak ve teknolojik olarak izlenebilirliği ararken kendimiz yapma kararı aldık. Bugün Urfa ve Mardin gibi bölgelerde güçlü tarımcılar ile birleşerek temiz pamuk üretimi yapıyoruz. Bizim için toprak ve insandan başlayarak teknolojiyi yanımıza alarak doğru adımlar ile gerçek bir sürdürülebilirlik hikayesi yazmak çok önemliydi. Bu nedenle ilk olarak Türkiye’nin sektördeki önemli iş kadınları, girişimci kadınları ve akademisyenleriyle bir araya gelerek bir dernek kurduk. Tarım ve Teknoloji Derneği; Ar-Ge, Teknoloji, ürünün global pazarda satışı, kadın sosyal hakları ve tarım işçilerini çocuklarının teknoloji ile yeni tarım sistemleri için eğitimlerini organize etmek üzere kuruldu.
Bu sene %75 az su kullandığımız pamuğumuz global markaların koleksiyonlarına girdi. Pamuk için zararlı olan canlıları yararlı canlılar ile bertaraf ediyor, ilaçlamıyoruz. Tarlalarımıza traktör sokmuyoruz ama bunu değiştirebilmek için elektrikli araçlar yapabilmek için derneğimiz tüm gücü ile görüşmelerini yürütüyor.
Temiz pamuk üretimi zahmetli olduğundan kumaş ve üretim fiyatları da astronomik çıkabiliyor, bu yüzden birçok tasarımcı ve üretici bundan kaçınabiliyor. Uzaya çıkmadan, zamanla daha uygun fiyatlı üretim mümkün mü peki?
EZRATUBA olarak, sürdürülebilirlik ve teknolojiyi birleştirerek geleceği aydınlatma konusunda kararlıyız. Ancak, tüketiciyi bilinçlendirmek için yalnızca üretici ve markalar arasındaki işbirliği yeterli değildir. Bu noktada önemli olan tüketicilerin öncelikle kendilerine ve ardından gezegene fayda sağlayacak ürünler talep etmeleridir.
Bugün, atık kıyafetlerle gezegene inanılmaz derecede zarar veriyoruz. Tekstil endüstrisi, su kirliliği, toprak erozyonu, kimyasal kullanımı ve sera gazı emisyonları gibi bir dizi çevresel etkiye neden olmakta. Bu nedenle EZRATUBA markası olarak sürdürülebilirlik ve teknolojiyi kullanarak çevresel etkileri azaltıp insanları daha bilinçli tüketim alışkanlıklarına sevk etmek istiyoruz. Bilinçli tüketim marka ve tasarımcıları fiyat ile değil; etki yaratmak ile yükümlü kılmaktır.
Yine bir uzay analojisiyle devam ediyorum: Sürdürülebilirlik meselesi tam bir kozmos, zira trendler ışık hızıyla değişiyor biliyorsunuz. Temiz kumaş üretimi, bu hıza adapte olabilir mi?
Sürdürülebilirlik meselesini bir uzay analojisiyle ele almak oldukça ilginç. Evet, trendler gerçekten de hızla değişebiliyor ve sürdürülebilirlik, moda endüstrisinde giderek daha önemli hale geliyor. Temiz pamuktan kumaş üretimi ise bu değişime adapte olabilir.
Yenilenebilir malzemelerden yapılan kumaşlar da moda dünyasında giderek popüler hale geliyor. Geri dönüştürülmüş plastik şişelerden elde edilen polyester kumaşlar sıklıkla kullanılıyor. Teknolojik gelişmeler de temiz kumaş üretimine katkı sağlıyor. Örneğin, geleneksel boyama yöntemlerinin yerini, su tasarrufu sağlayan ve kimyasal kullanımını azaltan dijital baskı teknikleri alabiliyor. Bu da çevresel etkiyi azaltırken, daha sürdürülebilir bir üretim süreci sunuyor. Ancak, tamamen sürdürülebilir bir moda endüstrisi için daha fazla çalışma yapılması gerekiyor. Tedarik zincirinin tüm aşamalarında sürdürülebilirlik standartlarının uygulanması ve denetlenmesi önemli.
H&M gibi bazı fast fashion markalarının yaptığı “eskisini getir, yenisini götür” tadında kampanyalara alıştık. Ama siz diyorsunuz ki satın alınan ürünlerin 5 yıl sonra iadesini alıp geri dönüştürüyoruz. Peki moda her şeyi silip süpürürken, bunu daha öncesinde yapma gibi bir şansınız var mı?
Elbette var, öncelikle biz pamuk tarladayken ve çıçır aşamasında çapraz sorgu sistemi yapabileceğimiz bir ‘tracibility’ uyguluyoruz. Ürünü aldığınızda üzerindeki teknoloji sayesinde nerede ne şartlarda üretildiğini görebiliyorsunuz. Daha sonra “recall” dediğimiz bir çağrı çıkıyor karşınıza; 5 yıl kullanımdan sonra ürünü alıyoruz ve geri dönüşüme sokuyoruz, yeniden ip ve kumaş haline getiriyoruz. İşte ikinci kez hayat bulan bu ürünü aldığınızda yine bu hikâyenin bir parçası oluyorsunuz. Ve elbette tüketici her dönüşümde bir indirim sahibi oluyor.
Sergide kullandığınız bir teknolojik varlık olan “avatarlar”, insanoğluna diyor ki gezegeni koruyun. Buna biraz ironik bir yaklaşım diyebilir miyiz?
Günümüzde teknoloji hızla ilerlerken, insanlık olarak üzerimize düşen sorumluluklar da artıyor. Bu süreçte teknolojiye olan güvenimizi yitirmeden ilerlemeli ve doğru kullanımına odaklanmalıyız. İşte bu düşünceden yola çıkarak, yapay zeka tabanlı alışveriş asistanı olan avatar AVA’yı tasarladık. AVA, insanlığın yeni teknolojik müttefiki olarak, bize gezegenimizi koruma çağrısı yapıyor.
Avatarlar tarafından “gezegeni koruyun” çağrısı yapılması, gerçekten de biraz ironik olabilir. Zira avatarlar kendileri teknolojik varlıklar ve insanlığa bu çağrıyı yapmaları, teknolojiden korkmadan ve doğru kullanımı benimseyerek ilerlememiz gerektiğini vurguluyor.
“Giyilebilir teknolojiler” kısmından bahsedelim. Sürdürülebilirlikle nasıl bağdaştırıyorsunuz? Sizin için ne anlam ifade ediyor?
Bizim odağımız insan ve gezegen. Gezegene o kadar zarar verdik ki kaçınılmaz bir süreçteyiz. İşte bu noktada giyilebilir teknolojilerde insan hayatının konforu ve sağlığını önemseyerek projelerimizi hayata geçiriyoruz. “Graphene” gibi çağ dönüştürücü materyallerle çalışıyor, akıllı ipler üreterek çeşitli moda ve tekstil ürünlerinde çözümler yaratabilmek amacıyla kullanılması için çaba harcıyoruz. Ağrı kesicili, veri ve data toplayan akıllı iletken ürünler, savunma sanayi için gelişmiş ürünler tasarladık ve ürettik.
İklim krizi problemini ve yaratacağı sonuçları masaya yatırarak uzun süredir projelerimiz üzerine çalışıyoruz. 1,5 ile 2 derece arasındaki farkın büyük hasarlara yol açabileceğini kavradığımızda; dışarıdaki hava sıcaklığını algılayarak vücut ısınızı 12 derece aşağı çeken akıllı bir t-shirt projesinin içine girdik.
SPIQ, bizim uzun zamandır üzerinde çalıştığımız t-shirtümüz. Kan basıncını ölçmesinden, kas ölçümüne kadar birçok detayı 90% netlikte iletebildiğini gördük. Giyilebilir teknoloji kavramıyla üretilen ürünler her geçen gün hayatımızdaki etkisini artırıyor ama bizim en sevdiğimiz projemiz SPIQ vücudunuz için bir nevi yapay zekalı antrenör ve doktorcuk diyebiliriz.
Sürdürülebilirlik bir kozmos olsa da, bir karadelik olmasa gerek. Sizce sürdürülebilirlik konusunun uç noktaları nelerdir? Nereye kadar sürecektir?
Sürdürülebilirlik, doğal kaynakların korunması, çevre dostu uygulamaların benimsenmesi ve gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakılması amacıyla önemli bir kavramdır. Ancak, sürdürülebilirlik konusunun uç noktaları ve sürekli olarak ne kadar ileriye gidebileceği kesin olarak belirlenemez. Çünkü sürdürülebilirlik, sürekli bir çaba ve gelişme gerektiren bir konudur.
Kalıplar ve tasarımlar dahil her şeyi dijital ortamda hazırlıyorsunuz. Bu, yakın gelecekte her tasarımcının adapte olması gereken bir durum. Sizin, özellikle genç tasarımcılara daha sürdürülebilir olmak adına önerileriniz nelerdir?
Bizim ofisimizde ve takım arkadaşlarımızda pek kağıt kullanma alışkanlığı yoktur. Bundan 6 yıl önce kendi avatarlarımızı yaratarak ”fitting ve kalıp çıkarmaya başladık. Bu şekilde üretime kusursuz ürünler iletebiliyoruz. Süreçlerimizi sürdürülebilirlik ilke ve yönergelerine göre yeniden düzenliyor, kullandığımız tüm ürünlerin karbon ayak izine, su tüketim endekslerine (water footprint), insana saygılı çalışma koşullarında üretilip üretilmediğine özel bir dikkatle bakıyoruz.
Bu evrende sizin bir sonraki adımınız ne olacak?
1900’lerin başında ki insanlar bizi görse göklerden gelen tanrılar zannederlerdi. Teknoloji devrimi bizi esasında 100 değil 10 yıl öncesinden keskin çizgiler ile ayırdı. Önümüzdeki 10 yıl için EZRATUBA markası olarak teknoloji şirketimiz ZETA ile beraber yürüttüğümüz projeler ile hem kendimize hem de başka markalara karbon nötr olmalarına destek olacak projeleri hayata geçireceğiz.
Eylül ayı itibarı ile yeni ürünlerimizi lanse edeceğiz. 2024 yılında dijitalde teknolojilerde yapay zekalı yeni yazılımlarımızı kullanıma açacağız. Ve ATA (Tarım ve Teknoloji Derneği) ile toprağa kadına ve eğitime desteğimizi devam ettireceğiz. Amacımız Türkiye’den marka temiz pamuk çıkarmak.
Kapak Fotoğrafı: EZRATUBA
İlginizi çekebilir: Simay Yaz’dan Sürdürülebilir Moda
İlk yorumu siz yazın!