1997 yılında, The Verve’in Bitter Sweet Symphony’si ve No Doubt’ın Don’t Speak’i gibi şarkıların hit olduğu bir zaman. Bir yandan Aqua’nın son zamanlarda yeniden gündeme gelen şarkısı Barbie Girl her yerde çalıyor. Genç kızların Backstreet Boys hayranı olduğu yılları yaşıyoruz. Elton John’un Prenses Diana’nın cenazesinde söylediği “Candle in the Wind 1997”, ortalığı kasıp kavuruyor. Harry Potter serisinin ilk kitabı olan Felsefe Taşı da tam olarak bu yıl yayımlanıyor. İşte bu yıl, oyunseverler için oldukça önemli bir yıl haline geliyor ve “A Post Nuclear Role Playing Game” yani “Nükleer Savaş Sonrası Rol Yapma Oyunu” olarak piyasaya yeni bir oyun sürülüyor: “Fallout”. 

gamersdecide
Fotoğraf: gamersdecide.com

Oyun, nükleer savaşın ardından kıyamet sonrası bir Amerika’da geçiyor. Oyunculara o zaman için çok geniş bir dünya sunuyor. Etkileşimli bir hikayeye sahip olması keşif zevkini arttırıyor. Çok kısa sürede bilgisayar oyuncuları arasında popülerleşiyor. Oyuncular günde 14-15 saat bu oyunu oynuyorlar ve Fallout tam bir çılgınlık haline geliyor.

2020’de,”Fallout”un Westworld’ün yapımcıları tarafından diziye uyarlanacağını duyurması, oyunseverler arasında büyük heyecan yaratmıştı. Bu duyuru, oyunun derin hikayesi, sürükleyiciliği ve post-apokaliptik dünyasının televizyon ekranlarına taşınacak olmasıyla birlikte, hayranlar arasında farklı beklentilere sebep oldu. Oyunun atmosferini ve karakterlerini dizi formatında nasıl yansıtacakları merakla beklenirken, bu uyarlamadan ne gibi yeni detaylar ve derinlikler beklenileceği konusunda da tartışmalar başlamıştı. Fallout’un yıllarca oyuna gönül vermiş sadık hayranları, “Fallout” evreninin televizyonda nasıl canlanacağını görmek için sabırsızlanıyordu. Tabii hayal kırıklığına uğrayacağını düşünenlerin sayısı da fazlaydı. Özellikle Amazon’un “Yüzüklerin Efendisi” konusunda yarattığı hayal kırıklığı nedeniyle haksız da sayılmazlardı. 

bethesda-net
bethesda.net

Nihayet heyecanla beklenen dizi 12 Nisan 04.00’da tüm bölümleri ile Prime Video’da yayınlandı. Şimdi, “Fallout” oyununu oynamamış biri olarak, size dizi hakkındaki kişisel değerlendirmelerimi sunmak istiyorum. Açıkçası başlangıçta, aşırı derecede önyargılıydım. Özellikle, The Walking Dead’in hayal kırıklığına uğratan son sezonlarından sonra post-apokaliptik hikayelere karşı bir soğukluk hissediyordum. Gerçi “The Last of Us” sonrası silkinip kendime geldiğim bir dönem oldu. (yine de TWD’i affetmiyorum.) Sonuç olarak beklentisiz başladığım uyarlamanın başından kalkamadım. Dizi, beklenmedik derecede etkileyiciydi ve şimdiye kadar oyununu oynamamış olsam da, artık onu deneyimlemek istiyorum. İzlerken Westworld’ün ilk sezonundaki o hayran oluşu tekrar hissettirdi bana. Ya da The Walking Dead’in ilk üç sezonundaki o güzel heyecanı hatırlattı. Ve kesinlikle The Last of Us’tan daha abartılı ve çok daha çılgın bir dizi olduğunu da eklemeliyim. 

nbm-ghj
deadline.com

Diziyi benim aksime olumsuz eleştirenler de var. Bu olumsuz eleştirenlerin başında uzun yıllarını “Fallout” oynamaya adamış olanlar yer alıyor. Haliyle, dizide oyunun sunduğu heyecanı birebir yaşayamayacaklarını düşünmeleri normal. Ya da beklentilerine ulaşamamış olmaları da… 1997’de çıkıp da dünyayı o dönemin teknolojisine dayanarak kasıp kavurmuş bir oyunun o zaman verdiği hazzı şu an hissetmeye çalışmak elbetteki yeterli olmayabilir. Ayrıca olumsuz eleştirilerin bir kısmı da başrollerin oyunculuklarını sorguluyor veya araya serpiştirilmiş olan aşk hikayesini klişe buluyorlar. Buna bir nebze katılmakla birlikte dizinin verdiği heyecan ve tatmin yanında amaaaan! diyerek görmezden gelinebilir diye düşünüyorum. İkinci sezonunun ne zaman geleceğinin belirsizliği beni üzüyor. Ama siz henüz izlememiş olanlar ilk sezonun tadını çıkararak izleyin. Neyse, unutmayalım ki, beklemek bazen en güzel maceraların başlangıcı olabilir. İyi seyirler 🙂

Kapak Fotoğrafı: Fallout

İlginizi çekebilir: Sine Magger’dan Netflix’te Bu Ay Neler Var