Kendi Ürettikleri Müzik Tarzıyla Kimseye Benzemeyen Grup: Farfara
Kendi ürettikleri müzik tarzıyla kimseye benzemeyen Farfara’yla, Rock’n Coke performansları öncesi sohbet ettik.
Lise zamanlarında Bahçeşehir’de takıldıkları kaykay parkında tanışıp, yakın arkadaş olan Etkin ve Tolga, tesadüfen aynı anda Ankara’da üniversite kazanırlar. Burada Eralp’le tanışan ikili birkaç arkadaşlarıyla beraber Jinga adlı müzik grubunu kurup, yeni açılan If Hall’da her Salı cover grubu olarak çalmaya başlarlar. Birçok müzik grubunun Ankara’dan çıkmasının bir rastlantı olmadığını grubun basçısı Tolga’nın şu sözlerinden anlayabiliriz “Ankara bir oda, bir salon gibidir. İnsana çalışmak için inanılmaz bir alan veriyor. Arkadaşlarınla oturup, muhabbet edeceğin en az iki üç saatin mutlaka oluyor. Kafanın dağılacağı bir yer değildir.”
Ayrı ayrı da müzik adına bir şeyler üretmeye, beste yapmaya başlayan Etkin ve Tolga artık bunları bir araya getirip, şekle sokup, yenilerini üretmek için eskileri yayıp, kurtulmak isterler. Bunu bir grup ismi altında toplamayı amaçlarlar.
Farfara’nın gitaristi Etkin “Bir gün Tolga’yla koltuğa yayılmış dünyanın halinden, düşünce hızıyla aynı anda bir şeyler görebilmenin nasıl çılgınca, fikirlerin ne kadar havada uçuşup manifesto olduğundan bahsederken; Tolga tepemizdeki avizeye bakarak ”Avizeye bak, farfara işte her şey!” dedi, biz de o anda tamam bu dedik” diyerek Farfara isminin nasıl çıktığını anlattı. Ankara’nın ünlü bir türküsü olmasının da bunda etkisi çok büyüktü tabii.
Bir grup olmanın zorluklarından bahsederken, bu sürecin onları çok iyi dost yaptığını, ortaya çıkan sorunları beraber çözüp atlattıklarını, zaten çözülmemesi sonucunda dağılmanın kaçınılmaz olduğundan da bahsettiler.
Ankara’dan sonra İstanbul’la taşınan Etkin ve Tolga bir konser vermeye karar verirler. Taksim Dogzstar’da verecekleri konseri canlı, bir grup formatında, gitar, bas ve davulla çalmak isterler. Bunun için Ankara’dan çağrılan Eralp’le beraber Etkin’in evine kapanıp ilk defa şarkıları grup formatında çalmaya başlarlar. Böylelikle üç kişilik Farfara grubu Dogzstar’da verilen konserle resmi olarak başlar.
Etkin’in yurt dışına gitmesiyle araya mesafeler girse de grubun devam edişini grubun davulcusu Eralp söyle açıkladı: “Etkin Almanya’dayken sürekli biz ona gittik, o İstanbul’a geldi. Ayrı ayrı olduğumuz zamanlarda hem sosyal olarak beslendik, hem de bir şeyler biriktirdik. Hiçbir zaman araya 2-3 ay giren kopuşlar olmadı. Her buluştuğumuzda bir şeyler çalıp, hep birbirimizi ileri götürdük ve görüşmediğimiz süreler bir şekilde işe yaradı.” Buluştuklarında birbirlerine hikayelerini konuşmadan müzik yoluyla anlatan Farfara, (kendilerine göre klişe ama benim çok beğendiğim) “Notaların arasındaki sessizliktir esas müzik.” sözünden yola çıkarak bu sessizliği kendilerinin geniş tuttuğunu ve işte o zaman notaların anlamının daha da arttığından bahsettiler.
İlk dinlediğim zaman yaptıkları müziği bir tarza oturtamama nedenim tam bir müzik sentezi yaratmalarından kaynaklanıyor. Küçüklükten beri enstrüman çalan grup üyeleri, üniversite zamanlarında bilgisayarla müzik yapmaya başlamışlar. Bilgisayarla müzik yaparken farklı, enstrümanlarla müzik yaparken dikkatini farklı noktalarda topladıklarından dolayı sevdikleri grupları, çaldıkları mekanlardaki sesleri ve yaptıkları müziği yeniden keşfetmeye başlarlar. Pop müziğinin strüktürü, krautrockın davul, bas, gitar üçlemesi, küçüklükten beri dinlenen Barış Manço’nun saf duygusu, not geçişleri, yaşadıkları, hayalleri, bugüne kadar duydukları her şey ve üçünün enerjisi üzerine hislerini paylaştıkları bir iletişim aracı haline getirdikleri kendine özgü bir dil Farfara’nın yaptığı müzik. Buna tek bir tarz demek ya da genel olarak müziği; şu tarz, bu tarz diye nitelendirmenin sadece marketlerde satmak için kullanılan bir şey olduğunu ve bunun müziği hapse sokmak olduğunu düşünüyorlar.
2010 yılında Bandcamp’ten yayınlanan Farfara albümlerinde videosu da, şarkı kadar güzel olan Gain Pain, Tussilago, Magic parçalarını şiddetle tavsiye ederim. 2012 yılında çıkardıkları Come Along EP’sinden Water Air şarkısında da müziklerinin bir kalıba sığdırılmama gereklerini anlayacaksınız.
2010 yılından beri aktif olan Farfara’nın çok sık duyulmamasının nedeni önce kendilerini ve sonra da onları dinleyecek insanların yarattıkları şeyin bir parçası olmasını, dürüst ve temiz bir müzik yapmak istemeleridir.
Almanya’da başlarına gelen bir olayı bizle paylaştılar. “Bir gün Almanya’da parkta çalıyorduk. Boş. Sadece üçümüz, birbirimizi duyacağımız volümde, parkın ortasında çalıyorduk. Bir kadın geldi elinde kayıt cihazı, bizi kaydetmeye başladı. Bizim albümü aldı ve gitti. Bir saat sonra geri geldi. “Bu albüm nedir, siz misiniz? Bu albüm beni fethetti. Burada da farklı, doğaçlama çaldınız, çok etkilendim. Benim Berlin Radyosu’nda programım var. Böyle farklı şeyler çalıyorum ve sizin albümdeki halini değil de , 20 dakikadır kaydettiğim şu anki versiyonu programımda çalabilir miyim? Sizi de konuk olarak almak istiyorum” dedi. Kadın yargısız olarak kendini albümün bir parçası gibi hissedip, yaptığımız müzik için bir şeyler yapmak istedi. Yeni yeni böyle şeyler olmaya başladı. Yaptığımız işi birilerine satma ya da kabul ettirmeye çalışmıyoruz. İçimize tam anlamıyla sinmeden sadece albüm yapmak için yapmayız. Bizi manipüle edecek kişiler ya da etkenlerle de çalışmayı sevmiyoruz. Bizim bu karışık konseptimizi, her gün farklı şekilde deneyimliyoruz, her adımımız da yeni bir şey doğuyor. Bunu kafasındakonseptleştirip, kalıba sokan birilerini de istemiyoruz . Bu tarz albümler iki üç yılda yapılan, kapanıp , her şeyden kopup, yapılacak albümler. Başka türlüsü de vardır mutlaka ama biz böyle büyüdük.”
Aralarındaki enerjiyi bir albüme çevirip bunun tüm dürüstlüğüyle yayılmasını istiyorlar. O dürüstlük çerçevesinde olan insanlarla beraber paylaşmak, CD yerine plağa basmak amaçları. Müziği plaktan dinlemenin başka olduğunu, o plağı koyduğun zaman o odada bir şey yaratmak ve o mesajın herkese göre farklı ama doğru bir şekilde tam kalplere ulaşması grubun birincil hedefi.
Rock’n Coke’un son gününde Keşif sahnesinde çıkan Farfara istedikleri kitleye, amaçladıkları şekilde enerjilerini ve yarattıkları kendilerine has müziği aktardılar. Rock’n Coke’a gidip Farfara’yı dinlemeyenlerdenseniz, bu sene bol bol dinleme imkanı bulacaksınız. En yakın konser, 20 Eylül’de Kiki Ortaköy‘de.
İlk yorumu siz yazın!