Aslı Özge’nin son filmi ‘Faruk’, yönetmenin bizzat babasını başrolde oynattığı ve onun hayatına kısmen gerçeklerle kısmen de kurgusal düzlemde yaklaştığı deneysel bir film. Berlin film festivalinde gösterimi yapılan film, Fas Tetouan Akdeniz film festivalinden de en iyi erkek oyuncu ödülüyle döndü. 90’lı yaşlarında olup yaşını pek de göstermeyen ve aktif bir hayat sürdürdüğünü iddia edebileceğimiz Faruk amcanın yaşadığı bazı sıkıntılar hikayenin merkezinde yer alıyor. Anadolu yakasında çok uzun zamandır oturduğu apartmanın kentsel dönüşüme gidecek olmasıyla beraber bu süreçte nerede ve ne şartlarda yaşayacağına dair türlü belirsizlikler oluşan Faruk amcanın geri adım atmayı sevmeyen, bazen ketum, bazen şakacı halleriyle tanışmaya hazır olanlara filmi önerip, yazıma devam edeyim.

Faruk Film Ekibi | Fotoğraf: Fikrisinema

Faruk amca önce eşini, sonra da etrafındaki başka insanları kaybettiği bir dönemden geçiyor. Tüm bunların üstüne kentsel dönüşüm gibi bir sürece girmek, apartmanın diğer sakinlerinde müthiş bir heyecan ve şevk uyandırırken, bu tarafta aksine bir stres ve anksiyete sebebi. Eşini kaybettikten sonra mücadelesine bir de yalnızlık eklenen bu adamın, yeni yapılacak apartmanda yaşayıp yaşayamayacağına dair bir fikri de yok. Bu toz bulutunun içinde kızı da, çektiği filme fon bulabilmek için uğraşıp duruyor. Bu nokta filmi deneysel kılan nokta aynı zaman da. Faruk amcayı sadece kurgusal bir karakter olarak değil, onun ve etrafındaki insanların set ortamındaki tüm çıplaklığına da tanık oluyoruz izlerken. Bunun avantajları da var, dezavantajları da. Mesela setteki amatör oyuncuların kendi performanslarındaki gerçekçilik problemini ortadan kaldırıyor bu bariyersizlik. Ama bir taraftan da filmle bağ kurmayı zorlaştırıyor bence. Zira yönetmenin kendi filmi için para arayan kişi olması ile gerçek hayattaki karakterlerinin fazla burun buruna gelmesi benim nezdimde ufak bir problem yarattı. Buna takılmazsak film yine de yenilikçi bir yerden sinemamızın ufkunu açmaya çalışıyor diyebiliriz.

Faruk Film

Editör Notu: Yazının devamı spoiler içermektedir.

Faruk amcanın metroda ölen arkadaşının bir o yöne bir bu yöne saatlerce gitmiş olması, apartman toplantılarında herkesin kendisini ikna edilmesi gereken yaşlı bir amca olarak görüp kimsenin onu anlamak için en ufak bir çaba göstermemesi, onun da kendini önemli hissetmek için aldığı bazı aksiyonların gözümüze gözümüze batması ister istemez bizi üzüyor izlerken. İstanbul gibi bir şehirde görece kolay ve kalburüstü bir hayat sürüyor aslında Faruk amca. Ama herkes haline şükretsincilerden olmadığım için elimden gelen tüm çabayla onunla empati kurabiliyorum gayet. Fakat bu empatiyi kuruyoruz. Kuruyoruz da n’oluyor, finale doğru kan beynimize sıçrıyor yine aynı sebepten…

Aslı Özge | Fotoğraf: sinemafilm.com.tr

Finalde Faruk amcanın kızı evi satıp parasını filmine harcıyor, sonra da Faruk amca bu haberi müteahhit beyefendiden şantiye ziyareti esnasında alıyor. Yahu biz bu adamı bu kadar üzgün görmek zorunda mıyız, içimiz cız cız cızladı. Bu adam kapı kapı gezen dolandırıcılara para vermek isterken dolandırılacağından daha da fazlasını kaptıran saf ve iyi bir insan. Keşke başına biraz da hayırlı işler gelseydi diyeceğim ama bir sahne vardı ki o da yüzümüzü fazlasıyla güldürdü gerçi. Yılbaşı gecesi izlediği şovdan etkilenip rüyalara dalan amcamız gencecik bir hanımefendinin peşinde hipnoz olmuş gibi gidiyor. Tam mutfağa geçtiklerinde yönetmen kestik diyor ve Faruk amca sahnenin çok erken bitmesinden mütevellit adeta yıkılıyor… Sonuç olarak, bir çok farklı nüans barındıran bu filmde emeği geçenlerin ellerine sağlık.

 Sinema dünyasına ve filmlere dair paylaşımlarıma Instagram üzerindeki film blogumdan (@atıptutuyorum) ulaşabilirsiniz.

Kapak Fotoğrafı: Faruk

İlginizi çekebilir: