Fifty Shades of Grey: Erotizm mi, Tutku mu?
!f İstanbul bitti, Oscar Ödülleri sahiplerini buldu. O zaman biraz da popüler kültürün filmlerine bakalım, ne dersiniz?
“Bir kitap okudum, hayatım değişti!” ya da “Bir film izledim, hayatım değişti!” ne kadar da iddialı sözler. Hatta inandırıcılıktan da uzak benim için. Hayatını değiştirmek bu kadar mı kolay? Hayatım değişmedi belki ama, bir film izledim ve çok etkilendim!
Film yazısı yazmak hiç bana göre değil aslında. Bu konuda hiçbir iddiam yoktur. Eleştirme hakkını bulmam kendimde, ama bu yazı da zaten bir eleştiri yazısı değil. Ben bu yazıyı yazarken filmin müziklerini dinliyorum. Siz de okurken fonda filmden seçtiğim parçaları (Ellie Goulding’den “Love Me Like You Do” ile Beyonce’den “Crazy in Love” ve “Earned It”i) dinleyebilirsiniz.
Evet, o skandallar yaratan, üzerine bol bol dedikoduların yapıldığı, kiminin “İzledim.” demekten utandığı film Fifty Shades of Grey… Yaklaşık iki sene önce filmin çekileceği haberlerini duyduk. Acaba Mr. Grey’i o süper yakışıklı, ultra zengin adamı kim oynayacak derken; 13 Şubat 2015’de vizyona girdi. Açıkçası ben heyecanla bekleyenlerdendim. Vizyona girdiği ilk gün gitmek istedim ama bir şekilde ancak bir hafta sonra gidebildim. Tabii bu arada filmle ilgili iyi-kötü birçok eleştiri duydum. Kitaptan farklı olduğu, “beklenildiği” kadar açık sahneler olmadığı söylendi. Yok kız çirkindi, adam o kadar da yakışıklı değildiler havada uçuştu.
Bense neredeyse gözümde yaşla çıktım filmden. İzlediğim “sapık” bir kitabın filmi, erotizmin ön planda olduğu bir film değil de aşkın, tutkunun dolu dolu izleyenin içine işlete işlete kurgulanıp, canlandırıldığı bir filmdi. Kitabı okurken kafamda ne canlandırdıysam iki saat boyunca onu izledim. Benim için bu kadar etkileyici olmasında film müziklerinin de çok etkisi olduğuna inanıyorum. Filmi izlediğim günden beri 50 Shades adlı bir playlist oluşturdum ve dinlemeye doyamıyorum.
Bu arada itiraf etmem gereken bir şey daha var ki o da kitabı okurken çok sıkılmıştım. Özellikle ilk kitabı bitirmekte çok zorlanmıştım. İkinci kitap bence daha duygu ağırlıklı olduğundan sanırım daha akıcı, daha roman gibiydi. Ama yine de o kadar beğenmediğimden kitabı, üçüncüyü okumadım bile! Ama filmin bende yarattığı etkiden sonra okuyacağım kesin.
Özetle ben kitabın filme güzel uyarlandığını düşünenlerdenim. Şu an için tek sorunum filmden bu kadar tatmin olduğum için hayal gücümün “dahasını” bekleyenlerden kısıtlı olduğunu sorgulamaya başlamış olmak! 🙂
İlk yorumu siz yazın!