“Zelig bir psikozlu muydu, yoksa nevrotik bir rahatsızlığı mı vardı?” sorusu doktorlar arasında sonu gelmeyen düşüncelere yol açmıştır. Benim düşüncem onun normal insanlardan farklı olmadığı yönündeydi. Onun için belki pekala uyumlu bir insan denebilir. Sadece bu uyumu uç bir noktaya taşımıştı. Onun, ‘mükemmel konformist’ olarak algılanacağını düşünmüştüm.” Bruno Bettelheim

Woody Allen
Woody Allen’ın Zelig’i

Annie bakımından Hall, Manhattan,  Mighty Aphrodite ve Midnight in Paris ile pek az yönetmenin başarabileceği sayıda  filmseverlere kült film bırakabilmiş biri Woody Allen. 1977’den beri her yıl bir film çeken Allen, izleyicinin ne zaman neyi seveceğini tam anlamıyla çözmüşe benziyor. Çektiği filmler bilim-kurgudan komediye, dramdan fanteziye kadar uzanıyor.

Zelig
Woody Allen’ın Zelig’i

Geçenlerde bir arkadaşımın tavsiyesiyle izlediğim Zelig’i, şimdiğe kadar izlediğim Woody Allen yapımları arasında ilk üçte sıralayabilirim. Film gerek türü, gerek senaryo en az Annie Hall kadar alışılmışın dışında bir yapım. Film 1920’lerde bir parti sırasında Scott Fitzgerald’ın dikkatini çeken bir adamın, bir süre sonra New York Yankees maçında oynamaya çalışırken güvenlik görevlileri tarafından sahadan çıkarılmasıyla başlıyor.

Gençliğinden beri kendini yanındaki insana tam anlamıyla benzeten Zelig, bu hareketi dikkat çektikten sonra halk arasında da tanınmaya başlıyor ve gazeteler onu “Bukalemun Adam” olarak duyuruyor. Zelig için fiziksel ve ya karakteristik özellikleri ne olursa olsun yanındakine uyum sağlamak önemli. Örneğin, bir cumhuriyetçi gruplayken kendini aristokrat bir zengin olarak tanıtan “Leon Zelman”, bir saat sonra halktan kişilerle konuşurken demokrat olduğunu iddia ediyor ve aksanını halktan biriymiş gibi değiştiriyor. Çinli bir grupla konuşurken Çinli, obezlerle konuşurken obez olabiliyor.

Woody Allen – Zelig
Woody Allen’ın Zelig’i

Zelig, halkın bir kesimi tarafından göklere çıkartılıp bir şov malzemesi yapılırken, bir kısmı içinse “sonuca ulaşmak için kılıktan kılığa giren bir yaratık”; tam anlamıyla kapitalist insanı temsil ediyor.

Woody Allen çoğu filminde olduğu gibi bu filminde de absürt bir bakış açısıyla çarpıklıklar ve dejenereleriyle birlikte önemli bir toplumsal gerçekliğe parmak basıyor: Zelig’i bu duruma getiren toplum muydu, yoksa Zelig toplumdaki genel ruh halinin yansımasından başka bir şey değil miydi?

Film teknik açıdan da bir yaratıcılık ve titizlik örneği. Zelig’le ilgili gazete bültenleri, psikanalizler sırasında kaydedilen beyaz oda görüntüleri ve mülakatlarda renkli görüntüye geçilmesiyle gerçekciliğini arttıyor. Gerçekcilik demişken, filmde Leonard Zelig’i Al Capone, Babe Ruth, Papa Pius XI gibi dönemin sembol kişileriyle; ara ara da yapılan değerlendirmelerde ünlü psikolog, gazeteci ve editörleri de görüyoruz. Mockumentary olarak çekilen bu film kurgusal bir karakterden ne kadar gerçekçi bir “belgesel” çıkartılabileceğini de bize gösteriyor.

Woody Allen – Zelig
Woody Allen’ın Zelig’i

Dikkat Çeken Replikler
“Erkek kardeşim beni dövüyor. Kız kardeşim erkek kardeşimi dövüyor. Babam kız kardeşimi, erkek kardeşimi ve beni dövüyor. Annem babamı, kız kardeşimi, erkek kardeşimi ve beni dövüyor. Komşular ailemizi dövüyor. Aşağı bloktan insanlar komşularımızı ve ailemizi dövüyor.”

“12 yaşımdayım. Bir sinagoga gidiyorum. Hahama, hayatın anlamını soruyorum. Haham bana hayatın anlamını söylüyor, ama İbranice olarak. İbranice bilmiyorum. Bana 600$ karşılığında İbranice dersi vermek istiyor.”

“- Bana neden yanında bulunduğun insana benzediğini söyle.
– Çünkü bu güvenli.
– Güvenli ile neyi kastediyorsun?
– Güvenli. Diğerleri gibi olmak.
– Güvende olmak mı istiyorsun?
– Sevilmek istiyorum.”

Künye
Yönetmen & Senarist: Woody Allen
Oyuncular: Woody Allen, Mia Farrow ve Patrick Horgan
Tür: Komedi
Yıl: 1983
Dil: İngilizce
Süre: 79 dakika