Ford Elektrikli ve Hibrit Araçlar ile Gelecek Gerçek
Gelecek hiç de sandığımız kadar uzak değil, gelecek gerçek demiştik. Her geçen gün yaygınlaşan elektrikli araçlar ve hibrit araçlar da bu gerçekliğin bir parçası. Elektrifikasyon, yani geleneksel motorlardan elektrikli motorlara geçiş; otomobilleri karbon salınımını azaltarak çevreye ve dünyamızın geleceğine olumlu etkide bulunan, yakıt tüketimini azaltmasıyla ekonomik, sessiz ve konforlu bir sürüş deneyimi yaşatmasıyla da sürücü dostu bir seçeneğe dönüştürüyor.
Elektrikli araçların geleceği gerçek kılmak için en önemli adımlardan biri olduğunu bilen Ford, 2025 yılına kadar elektrifikasyona 22 milyar dolar yatırım yapıyor. Mustang, F-150 ve Transit gibi birçok geleneksel modelini elektrikli olarak yeniden tasarlayan Ford, 2050’ye kadar sıfır karbon salınımı hedefini gerçekleştirmek için her geçen gün yeni adımlar atıyor. Yatırımlarını elektrikli araçlar, elektrikli motorlar ve batarya teknolojileri alanında çalışan start-up’lara ve ortaklıklara da yönelten Ford’un son yıllarda öne çıkan yatırımlarından ikisi, Michigan’da kurulacak Ford Ion Park adlı küresel batarya teknolojileri tasarlama, geliştirme ve üretim merkezi ve Solid Power isimli uzun menzilli, düşük maliyetli ve daha güvenli elektrikli araçlar için lityum-iyonlu bataryalar üreten şirkete yatırımın arttırılması.
Mild Hibrit Motor:
Mild hibrit araçlar (MHEV), birlikte çalışan güç kaynaklarına, geleneksel motor ve batarya ile çalışan elektrikli motora aynı anda ihtiyaç duyuyor ve elektrikli motor araca gücü tek başına vermiyor, yalnızca hızlanma sırasında performans sağlıyor ve aracın yakıt tüketimini düşürüyor. Mild hibrit araçlarda bulunan batarya iki şekilde şarj edilmekte. Bunlardan ilki rejeneratif frenleme teknolojisi: Bu şarj sistemi, elektrikli aracın bataryasını frenleme anında oluşan ve boşa giden enerjiyi kullanarak şarj ediyor. İkinci yöntemde ise batarya, içten yanmalı motora entegre edilen bir jeneratörün mekanik enerjiyi elektrik enerjisine çevirmesiyle şarj ediliyor. Ford’un mild hibrit motorlarından EcoBoost Hibrit, 1.0 litrelik EcoBoost benzinli motoruyla Puma modeli için; en yeni Euro 6 dizel teknolojisini kullanan EcoBlue Hibrit ise Transit Custom ve Transit için tercih edilebilecek. Ayrıca çok yakında Ford Fiesta ve Ford Focus da mild hibrit motor seçenekleriyle yollarda olacak.
Şarj Edilebilir Hibrit Motor:
Şarj edilebilir hibrit araçlar (PHEV), tam şarj olduğunda sadece elektrik gücünü kullanarak yaklaşık 50 km’lik menzil gidebiliyorlar. Şarj bittiğinde ise araç, gerektiğinde aktif olan geleneksel motorla bir hibrit gibi çalışmaya başlıyor. Şarj edilebilir hibrit araçlar, hibrit teknolojisinin tüm işlevlerine sahip olmanın yanı sıra harici bir elektrik kaynağından şarj edilebilme avantajını da sunuyor.
Hibrit Motor:
İki güç kaynağına sahip olan ve otomatik olarak bu geleneksel ve elektrikli motorlar arasında geçiş yapabilen, hatta gerektiğinde ikisini birden kullanabilen hibrit araçlar (HEV), yola çıkmak için şarja takılmak zorunda kalmıyorlar. Jeneratöre güç verip mekanik gücü elektrik enerjisine dönüştüren geleneksel motor ya da frenleme esnasında boşa giden enerjiyi yakalayan rejeneratif frenleme sistemini kullanarak elektrikli motorun bataryası şarj edilebiliyor. Yollarda giderek daha çok görülmeye başlanan hibrit araçlar, özellikle normal şehir hızlarındaki gelişmiş yakıt ekonomisi ve düşük emisyonları sayesinde kentsel alanlarda ve şehir içi trafiğinde büyük avantaj sağlıyor.
Tam Elektrikli Motor:
Hibrit araçlardan farklı olarak, tamamen elektrikli motora sahip araçlar yalnızca batarya gücüyle çalışıyorlar ve yakıt tüketimini azalttıkları için de ekonominize fayda sağlıyorlar. Efsane Mustang’i tamamen elektrikli olarak yeniden yorumlayan Ford Mach-E sürüş keyfinizi zirveye çıkarırken, Ford E-Transit sessiz motoruyla işinizi kolaylaştırıyor.
Daha fazla bilgi almak için tıklayın.
Elektrikli araçların yaygınlaşması çok güzel, lakin sistem henüz buna hazır değil bence .
Gerekli altyapı sistemlerinin olmaması, ülkemizdeki gibi özel türetim vergilerinin artmış olması ve de üretilen araçlardaki maliyetin de gittikçe artması insanların bu teknolojiye ulaşımını engellemektedir.