Demolition: Jake Gyllenhall ile Yıkıcı ve Yapıcı Bir Film
Kaybolmuş olduğunun farkına varmak, kendini bulmak için kaybetmek, gerçekten var olmak için yok olmak, yeniden başlamak için yıkmak… Bir pazar akşamı izlenip hafta boyu insanı düşündürebilen filmin ufak bir özeti bu. Bahsettiğim film ise bana, !f’in harika bir kapanış yaptığını düşündüren “Demolition”.
Kim olduğunun, yaşadığı hayata dair hislerinin tam olarak bilincinde olmayan ana karakterimiz, Davis, karısının ölümüyle çok farklı bir döneme giriyor. Bu kayıp ile sarsılmadığını düşünen, hatta karısını sevmediğine inanan Davis bir süre sonra yıkılmaya başlıyor ve sizi de hayatınızı yıkmaya, yıkılmaya teşvik ediyor. Yüzünüze tokat gibi çarpıyor, zaten kayıp halde olduğumuzu, bazen merak bile duymadan geçirdiğimiz 24 saati kurulu bir makine gibi yaşadığımızı. Bakıp görmediklerimiz, dört elle sarılıp sevmediklerimiz, yaşayıp hissetmediklerimiz… Birer birer gün yüzüne çıkıyor hayatımızda sahte her şey, Davis ile yaşadığınız yıkımdan sonra onun yeniden başlaması sizin filmin sonunda yerinizden kalkma gücü bulmanıza yardımcı oluyor.
Her açıdan dört dörtlük diyebileceğim bir film değil Demolition ama filmdeki her detay birbirini kusursuzca tamamlıyor. Doğru sahnede çalan doğru şarkı, Davis’in evinde geçen sahnelerin soğukluğu, trendeki sahnelerin yarattığı yalnızlık hissiyatı ve tabii senaryonun büyüsü ile oyuncuların performansı…
Onca insan arasında, her gün aynı şekilde birbirini kovalarken hissetmeyi, fark etmeyi unutan Davis’in içindeki değişimleri size hissettiren bu filmi izledikten sonra siz de bir uyanışa ihtiyacınız olduğunu hissedip yıkık yollardan geçen yeni bir hikayeye, bu sefer daha farkında olduğunuz, daha size ait bir dünyaya adım atmak isteyebilirsiniz. Kaçırılmaması gerektiğine inandığım bir film Demolition, herkese keyifli yıkımlar ve ardından mutlu başlangıçlar dilerim.
İlk yorumu siz yazın!