Fyre Festival Belgeselleri: Bir Felaket, İki Belgesel
Netflix ve Hulu’da neredeyse eşzamanlı olarak yayınlanan iki belgesel, 2017’de milleniallar için bir hayal olarak pazarlanıp korkunç bir felakete dönüşen Fyre Festival ve perde arkasını anlatıyor: Fyre (Netflix) ve Fyre Fraud (Hulu). Aynı konu hakkında iki ayrı belgesel izlemenin sıkıcı ya da anlamsız olacağını düşünmekse büyük bir yanılgı. Çünkü her ikisi de bakış açıları, ellerindeki malzeme, konukları ve konuyu ele alış şekilleriyle birbirini tamamlıyor.
Fyre Festivali Nedir?
New Yorklu genç girişimci Billy McFarland ve rapçi Ja Rule‘un projesi Fyre Festival, Kasım 2016’da tüm sosyal medyayı kasıp kavurmuş, muhteşem plajlar, bir yattan masmavi sulara atlayarak dans eden modeller, jetskiler ve sahne ışıklarından oluşan bir tanıtım videosu ile parası olan – olmayan herkese “orada olmalıyım!” dedirtmişti. Video, McFarland’ın daha önce Pablo Escobar’a ait olduğu söylenen, Bahamalar’daki bir adayı satın aldığı ve 2017’nin bahar aylarında bu adada ultra lüks bir müzik festivali düzenleyeceğini müjdeliyordu. Adaya özel jetlerle uçulacak, festivale özel olarak hazırlanan villalarda ve lüks çadırlarda konaklanacak, yatlarda ünlülerle partilenecek, dünyaca ünlü şeflerin hazırladığı lüks menüler ve sınırsız içki tüketilecekti. Festivalin konukları arasında Blink 182, Disclosure, Major Lazer gibi isimler yer alacaktı. 2017’nin ilk ayları boyunca milyonlarca dolar harcanan bir sosyal medya iletişiminin de desteğiyle, binlerce dolar değerindeki biletler tükenmiş, belli başlı tüm Instagram influencer‘ları festivale gideceğini duyurmuştu.
Fakat bu festival hiç gerçekleşmedi. Daha doğrusu, son ana kadar gerçekleşecek sanıldı, hatta yüzlerce insan adaya (özel jetlerle değil) uçuruldu. Karşılaştıkları ise bırakın ultra lüks bir festivali, ıssız adada mahsur kalmaya yakın, korkunç bir deneyimdi. Parasıyla rezil olmak deyiminin tam karşılığı olan bu durum, bir de bu rezillik sosyal medya aracılığıyla, sosyal medyanın en güçlüleri tarafından tüm dünyaya canlı yayınlanınca dolandırıcılık suçlamaları, milyon dolarlık tazminat davaları ve organizatörler için para ve hapis cezalarıyla sonuçlandı. Fyre Festival felaketi, günümüz iletişim stratejileri, festival yönetimi ve müzik endüstrisi için o kadar önemli bir örnek teşkil ediyor ki, bir iki belgesele konu olması da gecikmedi.
Fyre Festival Belgeselleri: Hangi Fyre Festival belgeseli daha iyi?
Hangi Fyre Festival belgeseli daha iyi derseniz; bana göre ikisinden biri diğerinden daha iyi ya da daha kötü değil; hatta ben iki filmi, birbiri yerine tercih edilmesi gereken iki parça ya da iki rakipten çok birlikte tüketilmesi gereken, birlikte bir bütün oluşturan iki bütün gibi gördüm.
Fyre | 2019, Chris Smith
Fragmanı önce yayınlama avantajına sahip Netflix belgeseli Fyre, ya da tam adıyla Fyre: The Greatest Party That Never Happened ile başlayayım – ki ikisini birden izlemeyi düşünenler için de bu sırayı öneririm. Etkileyici ve iyi kurgulanmış bir girişle başlayan Fyre, neredeyse tüm süresini festival için kullanıyor. Zaten adındaki ‘The Greatest Party That Never Happened” uzantısı da bunun işareti, Fyre Festival neydi, ne olamadı ve neden olamadı sorularına yeterli ve tarafsız (değil) bir şekilde cevap verebiliyor. Billy McFarland ve Ja Rule’u kısa bir şekilde tanıyor ve o meşhur tanıtım videosunun çekim sürecine atlıyoruz. Organizasyon ekibinden ve Bahamalar’dan katılımcılarla yapılan röportajlar festivalin bir felaketle sonuçlanacağının aylar öncesinden belli olduğunu kanıtlıyor.
Bırakın organizasyon deneyiminiz olmasını, hayatınız boyunca herhangi bir müzik festivaline katılmışsanız, böylesi büyük çaplı bir festivalin hazırlıklarına en az bir yıl önceden başlamanız gerektiğini ve düşünmeniz gereken ilk şeyin belirlediğiniz lokasyonda kaç kişinin -en azından asgari insanilik sınırlarında ve şartlarında- tuvalet, su, yemek ve yatak ihtiyaçlarını karşılayabileceğiniz ve nasıl karşılayacağınız olması gerektiğini tahmin edebilirsiniz. Fyre‘ın en güçlü yanı da tüm bu bariz gerekliliklerin nasıl göz ardı edilebildiğini, festivalin gerçekleşeceğine olan inancın gerçeklerin nasıl önüne geçtiğini çok iyi bir sunumla önünüze koyması ve olanları (ya da olmayanları) ağzınız açık bir şekilde izletebilmesi.
Netflix belgeseli, düşünme ve öngörme gücünden yoksun tek insanın Billy McFarland ve sadece Billy McFarland olduğunu ima ediyor ve bu imanın hemen ardından iddiasını Fyre Festival’ın ardından, tutuksuz yargılanma döneminde dahi dolandırıcılık yapmaya çalışan biri olmasıyla destekliyor. Festival katılımcıları, festival işçileri ve McFarland’a ait yan şirketlerde çalışanlar kadar iletişim ekibinin de mağdur olduğunun (dikkat çekici derecede kalın çizgilerle) altını çiziyor.
Fyre Fraud | 2019, Jenner Furst, Julia Willoughby Nason
Fragmanı önce yayınlansa da, filmi daha önce erişilebilir olan Hulu belgeseli Fyre Fraud ile devam edeyim. Öncelikle belirteyim, iki belgesel bir konuda hemfikir: Billy McFarland büyük bir dolandırıcı, kronik bir dolandırıcı ve tüm olanların en büyük suçlusu da o. Ve Fyre Fraud, adındaki ‘fraud‘ sözcüğünden de anlaşılabileceği üzere olayın organizasyon felaketi kısmındansa dolandırıcılığın boyutuyla, geçmişiyle ve geleceğiyle ilgileniyor. Billy McFarland’ın kim olduğunu Hulu belgeselini izlediğimde anladım ve gerçekten tüm bu izlediklerimden sonra bile gelip beni kandırabileceğine ikna oldum. Film, millenial‘larıni influencer‘ların kim olduğunu ve hangi değerlerle manipüle edilebildiğini henüz girişinden itibaren çok başarılı bir şekilde analiz ediyor, sosyal medya iletişiminin ve stratejilerinin korkunç büyüklükteki gücünü gözler önüne seriyor ve Fyre Festival felaketinin en büyük sebeplerinden birinin FOMO (fear of missing out) olduğu çıkarımını yapıyor.
Diğer yandan Fyre Fraud‘un önemli bir farkı ve hamlesi McFarland’ın kendisine (muhtemelen yüklü bir miktarda para ödeyerek) yer vermek. Fyre‘da sadece arşiv görüntülerinde gördüğünüz bu adamı bir röportaj sandalyesinde oturup olayları anlatırken görünce şaşırmamak elde değil. (Katılımın McFarland’ın kendini savunması için avantaj olduğunu düşünüyorsanız da yanılıyorsunuz.) Fakat Fyre Fraud‘un en büyük hamlesi bu da değil. Netflix belgeselinin, iletişim ekibinin mağduriyetini gereğinden fazla öne çıkardığını söylediğimi hatırlıyorsunuz, değil mi? Fyre Fraud, festivalin iletişim ekibinde yer almış (ve artık orada çalışmayan) farklı kişilere yer veriyor ve aslında durumun pek de öyle olmadığını, iletişimden sorumlu şirket F**kjerry‘nin organizasyonun her aşamasından haberdar olduğunu ve gerçekleşmeyeceğini bildiği bir festivali göz göre göre pazarlamaya devam ettiğini ima ediyor. Ve ekliyor: “F**kjerry de konu ile ilgili kendi belgeselini çekiyor zaten.” Tam bu noktada IMDb’yi açıp Netflix’te izlediğiniz Fyre‘ın yapım şirketinin adının Jerry Media olduğunu fark ediyor ve onu tamamlayan eksik parçanın Hulu’nun Fyre Fraud‘u olduğunu anlıyorsunuz.
IMDb Puanı: 6.9/10
Her belgesel seçtiği anlatıcı, yer verdiği belgeler ve bilhassa kurgusuyla izleyene belli bir bakış açısı dayatır. Bunu sessiz sedasız yaparak sizi farkında olmadan manipüle edebiliyor ve inandırabiliyorsa da gerçekten başarılı belgesellerdir. Netflix belgesellerinin de genellikle taraflarını hissettirdiklerini düşünmem ve başarılı bulurum – hatta Fyre‘ı izlediğimde de ilk düşüncem bu olmadı. Fakat ikinci parçayı, yani Hulu belgeseli Fyre Fraud‘u onun yanına oturtunca anladım ki, her şey tam olarak göründüğü gibi değil. İşte bu yüzden iki belgeseli birden tüketmek, farklı bakış açılarından bakmayı sağlayarak ufuk açıcı bir egzersize dönüşüyor.
İlk yorumu siz yazın!