Her şey doğum günümde arkadaşımın bana bir yemek kitabı almasıyla başladı. Bir yemek kitabı ne kadar romantik olabilir ki değil mi? Ama konu Gilmore Girls olunca her şey mümkün. Küçük bir parantez açarak yazıya başlamak istiyorum çünkü bu yazı yemek kitabıyla başlayan ama ana yemekle devam etmeyen bir yazı olacak. Gilmore Girls dizisiyle hayatının bir zamanında kesişen biriyseniz, Lorelai’ın “coffee coffee” çılgınlığına veya tüm abur cuburları doldurdukları Rory (Alexis Bledel) ve Lorelai (Lauren Graham) film gecelerine şahit olmuşsunuzdur. Luke’un yeri, Sookie’nin mutfağı, Emily’nin cuma akşamı yemekleri derken; bilinen bir gerçek vardır ki Gilmore Girls izleyenler için yemek çok önemlidir. Kristen Mulrooney tarafından kaleme alınan ‘Gilmore Girls: Resmi Yemek Kitabı’ da tam olarak Gilmore’ların tattığı lezzetlere iç geçiren bizlere sunulan bir hediye. Burada bu küçük parantezi kapatalım ve gençlik yıllarımızda hayallerimizi süsleyen bu hikayeye bir de 30’lu yaşlarımızda bakalım istiyorum. 

Gilmore Girls bir büyüme hikayesi. Bir anne kızın birlikte büyüme hikayesi hatta. Büyüme hikayeleri her zaman izlerken bize kendimizi iyi hissettirir. Çünkü karakter, olgunlaşır ve kendiyle, çevresiyle ilgili konuları çözer. Bu da biz izleyenlere her zaman umut verir. Sonuçta karakterin başına her ne kadar kötü şeyler gelse de izlerken zamanın her şeye iyi geldiğini görürüz. Bu tarz hikayelerde karakterin hayatı anlatılıyor gibi olsa da biz akıp giden zamanı izleriz. Zamanla değişenleri, zamanla gelişenleri ve umudun asla bitmemesi gerektiğini… Gilmore Girls’e şimdi tekrar bakıyorum da, gençlik yıllarımda hayallerimi süslemiş, beni umutlandırmış masalsı bir büyüme hikayesiymiş. Rory’nin büyüme hikayesi gibi görünse de biz Lorelai’ın da büyümesine şahit olmuşuz. O sırada aynı zaman bizi de büyütmüş…

screen-shot-2021-01-18-at-15-36-20-992x877
Gilmore Girls: Lorelai ve Rory | Fotoğraf: Bustle

Zamanında CNBC-e’nin olduğu o kutsal zaman diliminde izlemeye başlamıştım Gilmore Girls’ü. Dizi her genç kız gibi benim de her zaman yaşamak istediğim bir kasabayı ve bir anne kız ilişkisini anlatıyordu. Gilmore Girls ve o büyülü kasaba Stars Hollow, çoğu gibi benim için de güvenli bir liman, evimin en sevdiğim koltuğu, bıkmadan usanmadan okumaya devam ettiğim o kitap, dışarıda hava soğukken evde battaniye altında içtiğim sıcak kahve gibi olmuştu. Aradan yıllar geçmesine rağmen hala öyle olduğunu birkaç ay önce tekrar izlemeye başladığım ilk bölümde anladım.

bd051b12673aae6da9d488e767ac8f5463-22-gilmore-girls-lorelai-rory-2x-h473-w710
Gilmore Girls: Rory ve Lorelai | Fotoğraf: Vulture

İlk izlediğim yıllarda yaşıma en yakın olan Rory ile bağ kurarken, şimdi Lorelai’ın yaşında olduğumu fark ediyorum ve hikayeye bambaşka bir açıdan bakıyorum. Bir kızın annesiyle olan ilişkisine özenirken, şu an Rory gibi bir kızım olsa nasıl davranırdım diye düşünürken buluyorum kendimi. Galiba zaman sandığımızdan da hızlı akıyor ve her şey değişiyor.

Bir yemek kitabı sayesinde tekrar ekran başına kurularak; bir kış mevsiminde, boş bulduğum her anımda 7 sezonu ve yıllar sonra yayınlanan son sezonu izlemek, bu süre içerisinde Stars Hollow’da olmak gerçekten muhteşem hissettirdi. Uzun zamandır kelimelerle aramı düzeltmeye çalışırken, imdadıma yetişen Rory ve Lorelai ikilisine ve yıllara meydan okuyan Gilmore Girls hayranlarına kısa bir hatırlatma, yüzde bir gülümseme bırakmak için biraz Stars Hollow’a yolculuk yapmak güzel olur diye düşündüm.

Not: Yazının bundan sonrasında diziye ilişkin detaylar olabilir, spoiler konusunda uyarmak isterim;

146a111d94f943bdfd1b45d93e98342e97-03-gilmore-girls-2x-rhorizontal-w710
Gilmore Girls: Emily ve Richard Evi/ Cuma Yemeği Sahnesi | Fotoğraf: IMDb

Bu nostaljik ziyarette tüm karakterleri ayrı ayrı incelemek isterdim ama, galiba diziden en sevdiğim üç karaktere sarılmak istedim. Bunlar Rory ve Lorelai değil, zaman zaman yakın zaman zaman da çok uzak hissettiğim bu anne kızla farklı bir ilişkim olduğu doğru, ama burada bu kez konumuz onlar değil. Diziye ilk girdiği andan itibaren hiç sevemediğim Dean veya Logan’ın konusunu bile etmeyeceğimi söyleyerek, elbette bu isimlerin sadece cuma yemeklerinde kabul edebildiğim Emily ve Richard ikilisinin de olmayacağını söyleyebilirim. Peki bu isimler kimler mi? Şüphesiz ki bir Stars Hollow sakini olsam asla çıkmak istemediğim yerin sahibi, asabi Luke (Scott Patterson), müzik zevkine, arkadaşlığına ve inadına hayran olduğum Lane (Keiko Agena) ve kitaplarla arası her zaman iyi olan, asi, entellektüel Jess (Milo Ventimiglia)!

Gilmore Girls izlemeden, bir saatliğine Stars Hollow’a taşınmak nasıl olur?  Bence biraz müzik, güzel bir kitap ve Luke’un tarifine göre bir kahveyle mümkün.

6eee2c5ff59240456d66a003993ded2c
Gilmore Girls: Lane Kim | Pinterest

Bir süredir Spotify’da dinlediğim tek liste, Lane’in parkelerin arasında sakladığı o renkli müzik dünyasının ganimetlerine ulaştığım derleme. Annesinin kurduğu, soğuk, kahverengi ve kurallarla örülü o evde dolabının içine kurduğu renkli odası ve gizli sığınaklarında sakladığı David Bowie’den The Clash’e uzananan müzik karnavalına yakından bakmak isterseniz diye linki de buraya bırakıyorum.

Ne de olsa eski anılara bizi en çabuk sürükleyen şey müziktir, o halde neden bu notalar bizi kendi evimizden, Lorelai’ın garajına ya da Kim’in evine taşımasın değil mi?

dave_lanekim
Gilmore Girls: Dave ve Lane | Fotoğraf: 3. Sezon/9. Bölüm Sahnesi

Dizide müziklerle bağı olan sadece Lane ve grubu yoktu elbette. Lorelai, Rory, Jess.. kendi müzik zevkleriyle dizinin pek çok bölümünde, sadece cümleleriyle değil dinledikleri albümlerle de karakterlerinin çerçevesini belirlediler. Hatta bazı sahnelerde çalan müzikler öyle güzel seçilmişti ki, gençlik aşklarının en güzel tasvirlerine şahit olmuştuk. Jess ile Rory arasında uzun süre beklenen ikinci ilk öpücük sahnesinde çalan ‘Let The Games Begin’ şarkısı, bu ikilinin sürekli olarak birbirleriyle atışarak başlattıkları bu tatlı aşk hikayesinin ruhunu çok iyi yansıtıyordu. Bir başka bölümde karşımıza çıkan, David Bowie imzalı ‘The Man Who Sold the World’ şarkısının eşlik ettiği, Lane ve Dave’in ilk öpüşme sahnesi de dizinin en klasik sahnelerinden biri olmuştu. Bu ikilinin müzik aşkını ve tüm yasaklara rağmen grup kurmasını düşündüğümüzde, bu duruma Bowie’den başkası yakışmazdı doğrusu.

1lb9ezoakfx-3dyuwzwzksa
Gilmore Girls: Jess Mariano | Fotoğraf: Pinterest

Müzik listemiz hazırsa, sırada Jess Mariano’nun elinde gördüğümüz, biraz olsun bu karakterin gizemine hayran olan bir izleyicisiyseniz de fazlasıyla merak ettiğiniz kitapların listesine bakma zamanı gelmiş demektir. Hayran olduğu yazarların yanı sıra Rory’den etkilenerek okumaya başladığı ve sürekli alıntılar yaptığı kitaplarının yer aldığı bu liste, benim gibi film/dizi karakterlerini okudukları kitaplara göre içselleştiren izleyicilere göre mükemmel bir detay.

Dizide konusundan hiç bahsedilmeyen ve keşke gerçekte var olsa ve okusam dediğimiz Jess imzalı kitabın haricindeki diğer kitaplara ulaşacağınız bu liste Stars Hollow’un istenmeyen genci hakkında fikir sahibi olmamızı sağlıyor. Rory’nin okulu bıraktığı dönem Jess’in isyanında olduğu gibi, “Sen kimsin Rorry? Kendine ne yaptın?” şeklinde diziyi izliyorsanız eğer; Logan’a ve Dean’e olan bağlılığını kabul edemediğiniz Rory’e tekrar tekrar sinirleneceğinizi söyleyebilirim. Yaşım 30’larının ortasına gelse bile, bu konudaki hislerim hala lise çağlarında yaşıyor sanırım. İçimdeki Jess-Rory romantizmini bitiremiyor, bir yemek kitabından konunun buralara nasıl geldiğini tekrar ve tekrar sorguluyorum.

rory-and-jess-gilmore-girls-1632082708
Gilmore Girls: Rory ve Jess | Fotoğraf: 6. Sezon/ 8. Bölüm Sahnesi

Fonda çalacak müziği Lane’in arşivinden belirledik, Jess’in kitaplığından da okunacak kitabı seçtiysek eğer eksik olan tek şey; bu ikiliye eşlik edecek güzel bir kahve demlemek oluyor!

Burada yazının başında da bahsettiğim yemek kitabına başvurmakta fayda var, Lorelai’ın da devamlı olarak söylediği gibi Luke’s kahvesi bir başka. Tarif kitabında anlatılan, kahve demleme yöntemine kısaca burada yer verebilirim diye düşünüyorum. Ama Luke’s spesiyal omletini ya da Sookie’nin sihirli risottosunu denemek istiyorsanız, en yakın kitapçıya doğru yola çıkmanın tam vakti.

“Her 180 ml su için tepeleme bir kepçe (ya da yaklaşık 2 yemek kaşığı) çekilmiş kahve, artı demlik için de fazladan bir kepçe kullanın. Siz de Lorelai gibi kahveyi sert seviyorsanız o fazladan kepçe, aradığınız tada ulaşmanızı kolaylaştıracaktır. Özel bir tat için, çektiğiniz kahveye pişirmeden önce 1/4 çay kaşığı kadar tarçın ya da muska ekleyerek farklı bir derinlik ve yumuşaklık katabilirsiniz”

original-1498748624
Gilmore Girls: Luke / Mekan: Luke’s | Fotoğraf: Comunicaffe.com

Gilmore Girls’ün Luke’un yerinde başlayıp orada biten hikayesi gibi, Luke tarzı demlediğim kahvemle başladığım yazının sonuna yeni bir fincan kahveyle geliyorum. Lorelai gibi kar kokusunu hissedip, kışın soğuğunu içime çekmek, mahalleye çıktığımda tıpkı Stars Hollow’da olduğu gibi sürekli bir festival havasıyla etrafı donatan komşularımla karşılaşmak isterdim ama, maalesef kar yağarsa trafikte sıkışacağımız, mahallede ağaç varsa şanslı hissettiğimiz, sürekli kızdığımız ama bir türlü de vazgeçemediğimiz İstanbul’dan sesleniyorum: Sevgili Stars Hollow sakinleri, hayal ürünü veya kurgu olmanız hiç önemli değil, kıskanılıyorsunuz!

Suratımızda devamlı bir gülümseme bırakan bu tatlı diziyi, izlemediyseniz veya tekrar izlemek istiyorsanız, Gilmore Girls tüm bölümleriyle Netflix’te.

Kapak fotoğrafı: BuzzFeed

İlginizi çekebilir: Gizem Kalaç’tan Crazy Ex-Girlfriend