Gizli Hayatlar: Domingo Yayınevi’nden Bir Seri
Hemen hemen hepimizin hayranlıkla eserini okuduğu yazarlar, tablolarını evimizin bir köşesinde astığımız sanatçılar ve bizi farklı dünyalara daldırarak sorgulatan yönetmenler vardır. Eminim ki neredeyse hepimiz büyük yazarların, ressamların ve yönetmenlerin hayatlarını merak edip hikayelerine derinlemesine dalarak başlarından neler geçtiğini öğrenmek istemişizdir. Sizi bu hikayelere ortak edecek ve aynı zamanda onların “gizli” yanları ile sizi tanıştıracak bir seri ile karşınızdayım: Domingo Yayınevi’nden çıkan “Gizli Hayatlar” serisi.
Gizli Hayatlar Serisi
Büyük Sanatçıların Gizli Hayatları
Gustav Klimt’in seyahat korkusu olduğunu, Rembrandt’ın kendi portrelerine karşı zaafı olduğunu (yaklaşık seksenden fazla resmini ve gravürünü yapmış), Van Gogh’un bazen doğrudan tüpten boya yediğini, Salvador Dali’nin Londra’daki bir konferansa bir dalgıç kıyafetiyle gittiğini ve arkadaşlarının onu boğulmaktan kurtardığını biliyor muydunuz?
Bu serinin beni en çok heyecanlandıran ve okumasının en keyifli olduğunu düşündüğüm kitabı olan “Büyük Sanatçıların Gizli Hayatları”, ilk olarak 2009 yılında yayımlanmış. Her ne kadar benim de bu kitabı okuyuşumun üstünden yıllar geçse de, ara sıra kütüphanemden göz atıp hala içindeki bilgilere şaşırırım. İçerisinde eğer bir sanatseverseniz mutlaka bileceğiniz bilgiler olsa da, sanat tarihi kitaplarında asla rastlayamayacağınız değişik bilgiler de yok değil.
Kitabın genel olarak mutlaka herkesin bir yerlerde gördüğü, görmese bile mutlaka adını duyduğu ressamların hayatlarından oluştuğunu söyleyebilirim. Eğer tanımıyorsanız bile 35 farklı ressamın “gizli” yanlarını keşfediyor ve 35 farklı yaşama konuk oluyorsunuz. Bazen üzülüyor, bazen şaşıyor, bazen de kahkahalara boğuluyorsunuz.
Eklemeden geçemeyeceğim, bu seriyi bir nevi “dedikodu” kitabı olarak nitelendirenler de var aslında. Haksız da sayılmazlar. Yazar Elizabeth Lunday bile buna katılarak kitabı okuduktan sonra sanata asla aynı şekilde bakamayacağımızı ve bir sonraki müze gezilerimizde bu ünlü ressamların dedikodularıyla herkesi eğlendirebileceğimizi söylüyor.
Büyük Yazarların Gizli Hayatları
Edebiyat tarihine yön veren, hepimizin okurken hayran olduğu yazarların “gizli” hayatlarına bir keşif yapmak isteyenler varsa, buyurun. Yazar Robert Schnakenberg bu kitabı tarihin en başarılı, en hayranlık uyandıran ve en ilginç yazarları üzerinden derleyerek oluşturduğunu söylüyor ve ekliyor: “Lise öğretmenleriniz burada yazılanların sır olarak kalmasını istiyor olabilir ama Shakespeare’den bir alıntı yapacak olursak; hakikat er ya da geç ortaya çıkacaktır”.
Yine ortamlarda bir “Biliyor muydunuz?” cümlesi ile başlayarak insanlara eğlenceli bilgiler sunabileceğiniz bir kitap bu da. Hatta hemen bir tane ben ekleyeyim: Edgar Allan Poe’nin çocukken mezarlıkta eğitim gördüğünü ve ünlü kuzgununun ilham kaynağının aslında İngiliz Yazar Charles Dickens’ın evcil hayvanı olduğunu biliyor muydunuz? Hatta her ne kadar Poe bizim gözümüzde gizemli olsa da, hayranlarının da öyle olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Ünlü şairi her doğum gününde, 19 Ocak’ta, ziyaret eden sadık bir hayranı bulunuyormuş ve bu gelenek tamı tamına 75 yıl sürmüş. Bu gizemli ziyaretçi, her yıl Poe’nun mezarına giderek bir şişe konyak ve güller bırakmış. Fakat Poe severlerin kurduğu Poe Derneği, bu gizemli ziyaretçinin artık gelmediğini söylüyor. Görgü tanıklarının ifadesine göre bu gizemli şahıs, siyah palto ve şapka giyerek yüzünü de bir atkıyla kapatarak gizliyormuş. Ziyaretlerinin kesilmesiyle beraber bu gizemli hayranı artık “The Poe Toaster” olarak anılmaya başlanmış.
İnternetteki bazı kaynaklara göre ise, 2016 yılında Maryland Tarih Derneği’nin geleneği tekrar canlandırmak için yeni bir “Toaster” seçtiği söyleniyor ve bu yeni “toaster”, her yıl ünlü şair Poe’nun mezarını ziyaret ederek konyak ve gül bırakmaya devam ediyor.
Büyük Yönetmenlerin Gizli Hayatları
Sinema dâhilerinin garip set ritüelleri, tuhaf alışkanlıklarını, ilginç kişilik özelliklerini çarpıcı bir şekilde sunma amacıyla yazılan serinin bu kitabı da isminden anlaşılacağı üzere filmler ve yönetmenler üzerine kurulu. Film kültürümün yeterince iyi olmadığını düşündüğüm için serinin bu kitabını alıp almamakta çok tereddüt etmiştim. Fakat serinin diğer iki kitabında aldığım tadı bu kitapta nedense çok fazla alamadım. Yönetmenlerin hep negatif yanlarına odaklanılmış gibi hissettirdi bana. Yine de bu kitap sayesinde birçok yönetmenle ve onların “gizli” yanlarıyla tanıştığımı da söylemeden geçemeyeceğim. Örneğin; çarpıcı prodüksiyon tasarımları ve akıcı kamera hareketleriyle tanıdığımız Kubrick’in tipografi takıntısı olduğunu ve yazı tipleri üzerinde devasa bir kitap koleksiyonu olduğu, Woody Allen’in böceklerden aşırı derecede korktuğu ve bu yüzden de arıcı maskesi takmasıyla bilindiği, gerilim filmlerinin usta ismi Alfred Hitchcock’un ise yumurtalardan delicesine korktuğu gibi bilgileri bu kitap sayesinde öğrenmek mümkün.
Kapak Fotoğrafı: Informavore Effect
İlginizi çekebilir: Betilesis’ten Bu Aralar Neler Okudum?
İlk yorumu siz yazın!