İlk yorumu siz yazın!
Glass Onion: Netflix'ten Yeni Bir Knives Out Filmi
Glass Onion; Netflix Türkiye kataloğuna geçtiğimiz günlerde eklenen ve Daniel Craig’in Bond memuriyetliğinden sonra atamasının gerçekleştiği Knives Out serisinin yeni filmi. İlk filme göre biraz daha fazla para harcanmış belli, bir Yunan Adası’nda ve güneşli havalarda geçiyor olmasının da verdiği bir albeni var. Musk & Zuckerberg kırması bir teknoloji milyarderi ve onun ultra lüks adasında ağırlamak istediği arkadaşlarından oluşan karakter havuzumuz, herkesin şüpheliye dönüştüğü bir hikaye oluşturuyor, tahmin edileceği üzere… Dedektiflik hikâyelerinden keyif alanları iyisiyle kötüsüyle şans verilesi bir macera bekliyor.
Tıpkı ilk filmde olduğu gibi ansambl oyuncu kadrosu üzerine serpiştirdiği şüphe duygusuyla yolunu bulan Glass Onion; Daniel Craig’in hafif savruk ama bir o kadar olaya hâkim tavırlarının yarattığı karizma ile sırtlanmış şekilde finale kadar yürümeyi başarıyor. Edward Norton’ın canlandırdığı milyarder karakterinde bulabileceğiniz binlerce çeşit eleştirinin kimlere yöneltildiğini anlamamak imkânsız. Hikâyenin kurulumunda karakterlerin arasındaki bağı çözmek biraz zor olsa da, sonrasında hepsinin ortak noktasını keşfedince her şey çok daha pürüzsüz şekilde akmaya başlıyor. Muhteşem bir adada cinayet soruşturması fikrinin hiç keyif vermeme ihtimali yok gibi bir şey zaten. Ama bu filmin, ilk filmin üstüne koyamadığı gerçeğini değiştiriyor mu? Hayır…
Yazının devamı spoiler içermektedir.
Dedektifimizin büyük oyunu bozduktan sonra yaratılacak gizem merak konusuydu. Hayatını kaybeden kızın kardeşiyle yapılan operasyonla bir nevi hikâye katmanlandı. Bu durum cinayetlerin çözülme sürecine de iyi anlamda yansır diye düşünüyordum fakat final aksında baya kan kaybetti film. İki olayın da suçlusu çıktı milyarderimiz. Ama ne şok olduk ne de bunu ustalıklı yazılmış bir metnin satırlarında kaybolurmuşçasına öğrendik. Her şey önümüze çiğ et gibi laps diye konuldu. Eti güzelce pişiren biri olmadığı sürece geri kalan öğelerin bir önemi yok. Rian Johnson serinin yeni filmleri için Netflix ile anlaştıktan sonra bu seviyede bir senaryo Netflix’e yeter, çok kafa patlatmaya gerek yok diye düşünmüş sanırım…
Özellikle Kate Hudson başta olmak üzere çoğu yan karakterin baya aksadığını düşünüyorum. Daniel Craig herkesi sırtında taşırken yorgun düştü… Finale doğru bizim kızcağızın elindeki tek kanıdı çakmakla yaktıracak mesafede tutması benim sinirlerimi biraz zıplattı. Kendisi bu olayın akabinde evi yangın yerine çevirerek içini rahatlattı belki ama benim aklım o çakmak sahnesinde kaldığı için aynı rahatlama hissiyatını yaşayamadım. Senaryonun bir anda yüzeyselleştiğini söylemek mümkün, halbuki epizodik yapısı çok çarpıcı ve üzerine düşündürecek bir finale imza atabilecek yapıdaydı. Resmen bir futbolcunun kritik bir frikik vuruşunda aşırı gerilip topa koşarken takılıp yere yüz üstü yapışması gibi bir şey oldu…
Yine de Elon Musk fanatiklerinin izlemesini isteyeceğim bir film olurdu bu sanırım. “Yapıyorsa bir bildiği vardır” denilen insanların çok da bir şey bilmediğini fark ettiğimiz şu günlerden geçerken; filmin bu anlamda kıymetli olabileceğini göz ardı etmemek lazım. Son olarak bu filmde Daniel Craig’in giyim kuşamıyla ilgilenenlere şükran duygularımı sunuyorum, göze hitap etmenin sözlük karşılığı budur…
Sinema dünyasına ve filmlere dair paylaşımlarıma Instagram üzerindeki film blogumdan (@atıptutuyorum) ulaşabilirsiniz.
Netflix kataloğuna gelen yeni içerikleri takip etmek isterseniz her ay güncellenen Sinemagger’ın Netflix’te Bu Ay yazısına bakabilirsiniz.
Yine müthiş tespitler. Hem İnstgramda hem burada çok severek takip ediyoruz!
Çok teşekkürler 🙇🏻♂️