Sinema, hikaye anlatımından, yönetmenlik vizyonundan, oyuncu performanslarından ve film müziklerinin gücünden beslenerek kitlelere ilham veren bir sanat dalı. Filmler aynı anda birden çok duyuya ve duyguya hitap ediyor olabilir ama, biz bugün görselliğiyle büyüleyen, detaylarında kaybolacağınız filmler hakkında konuşmak istedik. Her pikselinde peri tozu saklı görüntüleriyle engin dünyaların kapısını açan bu filmler, cyberpunk dünyalardan Afrika savanalarına, uzak gezegenlerden uçsuz bucaksız okyanuslara uğruyor, izleyicisini de yanında götürüyor. Bu filmleri Samsung Neo QLED 8K ekranında seyretmek ise deneyimimizi oldukça yükseklere çıkarıyor…

Listemizdeki bu filmleri ve çok daha fazlasını en iyi, en kaliteli teknolojiyle izlemek için, yapay zeka destekli Neo QLED teknolojisi ve ultra hassas kontrast özelliğiyle tüm gizli detayları ortaya çıkaran  Samsung Neo QLED 8K ile tanışıp, detaylarda kaybolabilirsiniz. Üstelik Neo QLED teknolojisi, sadece görüntü kalitesiyle değil, ses kalitesiyle de büyülüyor. Yeni üst kanal hoparlörleri ile üst düzey sinematik ses deneyimini evinize taşıyan Neo QLED, sahip olduğu netlik ve derinlik özellikleriyle seslerdeki tüm ayrıntıları fark etmenizi sağlıyor.

Görselliğiyle Büyüleyen Filmler

Dune | 2021, Denis Villeneuve

Bilim kurgu edebiyatıyla aranız her nasıl olursa olsun, Frank Herbert‘ın bilim kurgu klasiği Dune‘u duymuşsunuzdur. Denis Villeneuve‘ün dev bir projeye dönüştürdüğü ve çağımızın en büyük genç yıldızları Timothée Chalamet ile Zendaya‘yı buluşturduğu projenin ilk filmi, bizi “çöl gezegeniyle” tanıştırıyor ve “baharat” uğruna güç savaşlarının döndüğü, mistik, fantastik ve stratejik bir dünyanın kapılarını aralıyor. Romanın tasvirlerinden hareket ederek inşa edilen dünyanın görselliği ve Hans Zimmer’in kışkırtıcı müzikleri, her detayında kaybolmanız gereken epik bir yolculuğu daha da güzelleştirecek.

IMDb Puanı: 8.0/10

The Lion King | 2019, Jon Favreau

Disney yeniden çevrimleri konusunda ne düşünüyorsunuz? Çocukluğumuzun animasyonlarının yeniden yorumlanması onların masumiyetinden ve nostaljisinden bir şeyler alıp götürüyor belki ama günümüz teknolojisiyle yaratılan görselliğin etkileyiciliğine de diyecek lafımız yok. Bu furyanın son örneklerinden biri 1994’te animasyon olarak izlediğimiz The Lion King‘in yeniden çevrimiydi. Shakespeare’in Hamlet’inden izler bulunduran hikâyesini Afrika’nın savanalarına taşıyan “Aslan Kral”, kötü kalpli amcası Scar’ın babasını ölüme terk edişinin ardından çareyi evinden uzaklara kaçmakta bulan Simba’nın yaşamını eğlenceli şarkılarla konu alıyor. Bu yeniden çevrimde türlü Afrika hayvanını adeta bir doğa belgeselinden fırlamışcasına canlı izlemek, onların yıllar içindeki değişimini yüzlerindeki ve tüylerindeki en ince detaylarda fark etmek gerçekten büyüleyici.

IMDb Puanı: 6.9/10

Blade Runner 2049 | 2017, Denis Villeneuve

1980’lerin efsaneleşmiş bilim kurgularından olan Blade Runner, 2019 yılında geçiyor ve replicant adı verilen robotların insanların arasına karıştığı ve ayırt edilemez hale geldiği bir gelecek kurguluyor. Bir uzay gemisini kaçırarak yaratıcılarının peşine düşen dört replicant‘ı yakalamaya çalışan bir uzay polisi olan Rick Deckard’ın maceralarının tam otuz beş yıl sonrasında çekilen Blade Runner 2049 ise ilk filmden otuz yıl sonrasında yaşananları konu alıyor. Öncülünün cyberpunk atmosferini koruyan yeni Blade Runner, muazzam bir renk paletine sahip görüntüleriyle izleyicisini tam anlamıyla bambaşka bir dünyaya taşıyor.

IMDb Puanı: 8.0/10

Thor: Ragnarok | 2017, Taika Waititi

Son yıllarda ana akım sinemada gişe rekorları kıran, yarattığı sinema evrenine onlarca film sığdıran ve üretmeye devam eden, sinemanın da ötesinde başlı başına bir popüler kültür evrenine dönüşmüş olan MARVEL dünyasının belki de en renkli, eğlenceli ve canlı filmlerinden biri Thor: Ragnarok. Yeni Zelanda kökenli çılgın ve esprili yönetmen Taika Waititi‘nin imzasını taşıyan bu film, MARVEL karakterlerine yepyeni bir mizah anlayışı, renk paleti ve keskinlik katıyor. Kendi gezegeninin yok oluşunu engelleyebilmek için tutsak olduğu gezegenden kurtulması gereken, bunun için de kendisini tanımayan eski bir dostunu sakinleştirmesi gereken tanrı Thor, yepyeni karakterler ve çizgi roman estetiğini ve renklerini tüm canlılığıyla yansıtan bir görsellikle karşımıza çıkıyor.

IMDb Puanı: 7.9/10

The Jungle Book | 2016, Jon Favreau

Disney yeniden çevrimlerinden bir diğeri, En İyi Görsel Efekt Oscar ödülüyle taçlandırılmış, ormanların karanlığının içine capcanlı bir hikaye sığdırmış olan The Jungle Book. Ormanın derinliklerinde kurtlar tarafından büyütülmüş bir insan yavrusu olan Mowgli’nin kendini keşfetme ve eve dönüş hikayesi, duygusallığı kadar ormanın farklı köşelerinde açtığı kapıların ardından çıkan bambaşka dünyalar ve detaylarla da dikkat çekiyor.

IMDb Puanı: 7.4/10

Mad Max: Fury Road | 2015, George Miller

1980’lerin öne çıkan aksiyon serilerinden, postapokaliptik bir dünyada geçen Mad Max, George Miller‘ın vizyonuyla baştan yaratılıyor. Film, çılgın aksiyon sahneleri, tasarım harikası motorlu araçları, davul ve elektrogitar sesleriyle bezeli, gaza getirici müzikleri ve baştan çıkarıcı efektleriyle, çılgınlığı da aksiyonu da durmayan bir başyapıta dönüşüyor. Tom Hardy, Charlize Theron ve Nicholas Hoult’u bir kaçış ve kovalamaca hikayesinde buluşturan Mad Max: Fury Road‘un sadece görsel değil, işitsel detaylarını da kaçırmak istemeyeceksiniz.

IMDb Puanı: 8.1/10

Life of Pi | 2012, Ang Lee

Yann Martel’in çok satan romanından uyarlanan, Ang Lee imzalı Life of Pi, bir hayvanat bahçesi deniz yoluyla Hindistan’dan Kanada’ya taşındığı sırada gemiyi batıran bir felaketle başlıyor. Bir kurtarma teknesinde farklı hayvanlarla mahsur kalan genç Pi’nin yolculuğu ve hayatta kalma mücadelesi, izleyicisinin karşısına okyanusun ortasındaki göz kamaştırıcı dünyaları çıkarıyor. Bir zebra, bir orangutan, bir sırtlan ve bir Bengal kaplanıyla sürdürdüğü yolculukta özellikle kaplanla sıkı bir bağ kuran Pi, inancını, umudunu ve zekasını kullanarak hayatta kalmayı başarıyor. Geceyi aydınlatan denizanaları, tropikal bitkilerle kaplı adalar, çılgın dalgalar… Sonsuz okyanusun güzelliklerini ve korkutuculuğunu olduğundan da etkileyici hale getiren Oscar ödüllü görsel efektleriyle Life of Pi, görsellik kadar müzik ve hikaye anlatımının gücünden de besleniyor.

IMDb Puanı: 7.9/10

TRON: Legacy | 2010, Joseph Kosinski

1980’lerde çekilmiş TRON, bir hacker‘ı bilgisayar oyununun içine hapsediyor ve oradan kurtulmak için verdiği mücadeleyi, oyunu içeriden oynayışını konu alıyordu. Yaklaşık otuz yıl sonrasında çekilen Tron: Legacy ise, neon ışıkların, hayalleri süsleyen motorsiklet tasarımlarının ve kalp atışlarını hızlandıran müziklerin mirasını layığıyla yaşatıyor. Hatta tüm bunlar, yepyeni teknolojilerin getirdiği neon efektlerinin, yepyeni özellikler kazanmış araçların ve Daft Punk‘ın müziklerinin sayesinde seviye atlıyor. Oyunu içeriden oynamaya hazır olun!

IMDb Puanı: 6.8/10

Scott Pilgrim vs. the World | 2010, Edgar Wright

Çizgi roman uyarlamaları deyince aklınıza yalnızca süper kahraman filmleri geliyor olabilir. Ama aslında çok daha fazlası var: Edgar Wright‘ın imzasını taşıyan Scott Pilgrim vs. the World bunlardan biri… adeta bir bilgisayar oyununun bölümlerinin, çizgi romanın sayfalarının içine sürükleyen görselliğiyle bu film, genç oyuncu kadrosunu ve eğlenceli soundtrack parçalarını da çok etkili bir şekilde kullanıyor. 23 yaşındaki bas gitarist Scott Pilgrim’in, sevdiği kadının kalbini kazanmak için onun yedi eski sevgilisini birer birer alt etmesi gerekiyor. Her bir karşılaşmada notalar, tekmeler ve puanlar havada uçuşurken, mizah anlayışı olan bir teknik ekibin katkılarıyla hazırlanmış efektler sayesinde elinizde bir joystick olduğunu zannedebilirsiniz!

IMDb Puanı: 7.5/10

Avatar | 2009, James Cameron

Titanic ile 1990’lara damga vuran vizyoner yönetmen James Cameron, tüm zamanların en çok izlenen ve en çok gişe yapan filmiyle 2000’li yıllara da adını altın harflerle kazıdı. Senaryosundaki eksiklikler hem eleştirmenlerin hem de izleyicinin gözünden kaçmasa da, üç boyutlu kameralarla çekilen, çekildiği yılın teknolojilerinin çok ilerisinde bir iş ortaya koyan ve başta maviler olmak üzere parlak ana renklerin hükmettiği Pandora gezegenini yaratan Avatar, insanlığın yıkımı, sömürmeyi ve yok etmeyi ne denli sevdiğini bir kez daha hatırlatıyor. Pandora gezegenini keşfeden insanlar, bu gezegendeki spiritüel yönden güçlü ekosistemi, güç ve para hırsıyla yok etmeye kalkıştığında, yerlilerden birine gönlünü kaptıran bir asker her şeyi değiştiriyor. Avatar, Pocahontas‘tan pek de farkı olmayan hikayesine rağmen, görsel efektleri ve tamamen sanal ortamda yaratılmış setleri ve görüntüleriyle sinema tarihine geçiyor.

IMDb Puanı: 7.8/10

Bonus:

Stranger Things | 2016-…, Duffer Kardeşler

Televizyon ve sinema arasındaki sınırların bu denli belirsizleştiği bir çağda, listemize bir de dizi eklemeden edemezdik. Netflix’in en popüler dizilerinden Stranger Things, yarattığı 80’ler nostaljisi, sevimli birer çocuk olarak tanıdığımız (ve yıllar içinde diziyle birlikte büyüyen) karakterleri ve korku sinemasıyla 80’lerin gençlik filmleri arasında gidip gelen yapısıyla bu kadar sevildi belki de. 2023’te beşinci ve final sezonunu izleyeceğimiz dizi, gerçek dünya ve onun karanlık kopyası niteliğindeki Upside Down arasında açılan kapılar ve bu iki dünya arasında gidip gelen korkunç, şeytani, insan dışı varlıklarla mücadele eden bir grup zeki ve cesur çocuğun hikayesini konu alıyor. Bana 90-120 dakikalık bir görsel ve işitsel şölen yetmez diyenlere, günlerce başından kalkamayacakları bir öneri!

IMDb Puanı: 7.8/10

Listemizdeki tüm filmler muhteşem ekranlarda seyredilmeyi hak ediyor… O yüzden siz de bir an önce Samsung Neo QLED 8K ile tanışın ve detaylarda kaybolacağınız, film ve dizi gecelerinin tadını çıkarın.