İlk yorumu siz yazın!
Mucho Gusto İle: Grafiti Sanatı Üzerine Bir Sohbet
Sanatı müzelerden İstanbul sokaklarına taşıran birçok sokak ve grafiti sanatçılarının birbirinden etkileyici eserleri İstanbul’un caddelerinde, ara sokaklarında, metro istasyonlarında kısaca her an her köşesinde karşınıza çıkabilir. İşte ben de size bu yazımda İstanbul sokaklarında aniden karşınıza çıkabilecek ve grafiti sanatı alanında her geçen gün kendi sanat çizgisini kanıtlayan Mucho Gusto ile yaptığımız keyifli sohbetten bahsedeceğim. Mucho Gusto ile röportaj formatında yaptığımız bu keyifli sohbette, Mucho Gusto’nun sokak sanatı ile nasıl tanış tanıştığı, ne tür zorluklar yaşadığı ve sokak sanatına yeni başlamak isteyen kişileri nelerin bekleyebileceği gibi birçok keyifli ve fikir verici konuya değindik. Ve şimdi sizinle bu keyifli ve fikir verici sohbetti paylaşacağım. Hadi başlayalım!
Bize Mucho Gusto’yu kısaca tanıtır mısın? Grafiti ile nasıl yolun nasıl kesişti?
Kısaca Mucho Gusto sokakta var olmayı seven biri diyebiliriz ama sokak dışındaki Mucho Gusto’yu soracak olursanız kısaca 25 yaşında Beykent Üniversitesi’nde yazılım mühendisliği okuyan biri. Tüm bu ‘grafiti’ye olan merakım ilkokulda başladı. Ama böyle akıllara çok büyük işler gelmesin tabi ki. Bornova’da ilkokula giderken duvarlara bir tane arkadaşımla kendi isimlerimizi ya da işte Göztepe gibi isimler yazmaya başladık. Bir süre sonra kendimizin yazdığı yazılar dışında diğer yazılara da dikkat etmeye başladık ve böylece grafitiye karşı ilgim başlamış oldu. Bornova’da her yerde şimdi de dahil olduğum Ea Crew’in ‘bombing’lerini görmeye başladım. Daha sonra sosyal medyada Ea Crew‘in sayfasını buldum. Ardından grup kurucuları Bun, Flush ve Rain abilerim ile görüştüm tanıştım ve bu şekilde benim grafiti maceram EAC ile başladı diyebiliriz.
Peki Mucho Gusto adı nasıl ortaya çıktı? Özel bir anlamı var mı?
Normalde ilk başlarda Rase yazıyordum. Daha sonra Blow yazdım fakat daha sonra farklı algılanır, değiştir yorumları gelince ben de değiştirdim. Zaten lisede pek grafiti yapmadım hatta bıraktım. Üniversite döneminde Doozie Dozer abimin evinde kalıyordum genelde. O da çok başarılı bir grafiti sanatçısı, ondan çok şey öğrendim. Bir gün Bufer abi de bizimle kaldı. O gün aklıma tekrar grafitiye başlama fikrini soktular ve Gusto ismini bulduk. Ama ismimin son halini İspanyolca dersi sayesinde kesinleşti. İspanyolca dersinde Mucho Gusto’nun ‘tanıştığımıza sevindim demek olduğunu öğrendim ve benim de hoşuma gitti. Sonuçta sokakta duvarlara Mucho Gusto yazınca bir yandan da tanıştığımıza memnun oldum demiş oluyorum. Güzel şeyler…
Grafiti yapmaya başlamadan önce tedirginlik yaşadığın konular var mıydı?
Grafiti yaparken yaşadığım bir tedirginlik yoktu açıkçası. Çünkü artık insanlar da yavaş yavaş grafitinin sanat olduğunu ya da zararsız bir şey olduğunu anlamaya başladı. Bu durumda otomatik olarak yaşanılabilecek tedirginlikleri azaltıyor. Mesela ben ortaokulda yaparken grafiti, bunu gören biri “Çocuklar duvarlara bir şey çiziyor” derdi ama artık “Çocuklar grafiti yapıyor” deniyor. Bu bile önemli ve güzel bir gelişme. Fakat hala grafitiye karşı bazı önyargılar var… Bu önyargılarla başa çıkmanın en iyi yolu da kişinin kendi sanatını geliştirmesi ve gerek sanatıyla gerekse de duruşuyla bu konuda önyargılı kitleye aslında grafitinin korkulacak bir şey olmadığını, sanatın başka bir formu olduğunu göstermesidir diye düşünüyorum.
‘Crew’ kavramı grafiti ve sokak sanatında oldukça yaygın. Nedir bu ‘crew’in mantığı ve sen de bir ‘crew’e dahil misin?
Benim içinde bulunduğum ‘crew’in adı EAC. Bu ‘crew’ kavramının mantığı bence birlikte iyi anlaşan ve birlikte bir şeyler üretmek isteyen insanların bir araya gelerek birlikte grafiti yapması diyebiliriz. Tabi bu crew kavramının tek bir tanımı bu yok, bu sadece benim crew mantığına bakış şeklim. Ayrıca bazen tek bir işi, görev dağılımı ile hep beraber de yapabiliyoruz. Bu da yapılan işi daha eğlenceli ve hızlı kılıyor. Sonuçta zaman zaman grafitide hızlı olmak çok önemli olabiliyor.
Sence grafitiye yeni başlayan biri için bir crew’e dahil olması zor mu? Sen başlarda zorluk yaşadın mı?
Benim şu an içinde bulunduğum crew en başından beri en çok içerinde bulunmak istediğim crew ve bu benim büyük için büyük bir şans oldu. Çünkü birçok şeyi EAC sayesinde öğrendim. Ama yeni başlayan kişiler için hali hazırda ve tecrübeli insanlardan oluşan bir crew e girmek zor olabiliyor. O nedenle genelde grafitiye 3-4 kişi olarak başlamak istiyorlarsa kendilerine bir crew kurabilirler. Fakat tabii ki bu dediklerim yeni başlayan kişilerde umutsuzluk yaratmasın. Eğer çok çalışıp, bir şekilde fark yaratırlarsa bir şekilde istedikleri crewlere de belki ulaşırlar.
Grafiti ve sokak sanatında yazılı olmasa da sanatçıların uyduğu kurallar var mı? Varsa sen bu kuralları nasıl öğrendin?
Sanatın ve sanatçının en büyük kuralı saygıdır. Bu ilk olarak sanatçının kendisine ve sanatına saygı göstermesi ile başlar ve diğer sanatçıların çalışmalarına gösterilen saygı olarak devam eder. Ama eğer spesifik bir kuraldan bahsetmek gerekirse başka birinin grafitisinin üstüne grafiti çizmek hoş karşılanan bir durum değildir. Ben genel olarak grafiti ve sokak sanatı ile ilgili kuralları sokakta boyayarak öğrendim.
İşlerini sıkı takip ettiğin, sana ilham olan grafiti sanatçıları var mı? Varsa kimler?
Cowboy69 ve Amok’a çok saygı duruyorum ve takip ediyorum. Özellikle ‘old school’ bir stilimin olmasını istediğim için Azqhone, Pasone, Neon, Opium, Ojey, Dye21, Zephyr, Crème isimlerinin işlerini sıkı takip ediyorum. Ayrıca dahil olduğum crew’in kurucuları olan Bun, Rain, Flush’dan da hala ilham alıyorum. Bunlar dışında gerek tarzları gerekse vizyonlarından dolayı Kmrone, Mr.Dheno, Leo Lunatic ve Mr. Hure kısaca BOK crew’in tüm üyeleri, Zero, Dozer, Reach, Tabone, Baker ve Bufer gibi isimleri sıkı takip ediyorum. Bu soru her sorulduğunda böyle çok isim sayıyorum çünkü birini söylemesem ayıp olur gibi geliyor 🙂
Yapacağın grafitinin stiline, kullanacağın renklere önceden karar veriyor musun yoksa yapma anında gelen ilhamın peşinden mi gidiyorsun?
Yani benim stilim, mesela Leo, Dheno ya da Dozer gibi ‘writer’lara göre daha tam oturmamış olduğu için genelde grafiti yapmadan önce evde kağıda çizerek az çok ne yapacağımı ortaya çıkıyorum. Renkler konusunda da ben daha çok old school tarzı benimsediğim için ona uygun pastel, canlı renkleri seçiyorum. Ama yapılacak grafitinin en son hali anlık olarak orada ortaya çıkıyor.
Grafitiye yeni başlayan kişilere kendi tecrübelerinden yola çıkarak önermek istediğini bir şey var mı?
Yani önerebileceğim özellikle tek şey aslında benim hiç sahip olmadığım bir alışkanlık olacak sanırım… Grafitiye yeni başlayan kişilerin kesinlikle düzenli ‘sketch’ çizmelerini öneriyorum. Çünkü boyan oluyor, zamanın oluyor, duvarın oluyor ama eğer çizim pratiğin çok yoksa ‘style’ bazında güzel bir şey çıkmıyor. O nedenle sketch alışkanlığı kazanmak ileriki dönemlerde yapacakları grafitinin style bazında kaliteli durması için çok önemli. Ozan Abi (KmrOne) benim çok sevdiğim, saydığım hocalarımdan ve o da hep sketch çizmenin üzerinde dururdu. Hatta isterseniz boyamayın ama kesinlikle çizim alışkanlığı kazanın derdi. Ve son olarak kendimce önerebileceğim ikinci şey saygılı olmaları. Ben şu an Cowboy69 ya da Amok ile iletişim kurabiliyorsam ya da benden daha tecrübeli grafiti ve sokak sanatçılarından bir şeyler öğrenebiliyorsam, bunun en önemli nedenlerinden biri saygılı duruşumdur.
Ekranlardan Duyulan Sprey Sesleri
Yazıyı bitirmeden önce son olarak sizinle Mucho Gusto ile seçtiğimiz sokak ve grafiti sanatının ruhunu ekranlardan size hissettirebilecek bazı film ve belgesel önerilerini paylaşmak istiyorum. Bu filmler kısaca şöyle; Downtown 81 (1981), BANKSY: Exit Through The Gift Shop (2010), Style Wars, Bomb the System, Piece by Piece, Jean-Michel Basquiat: The Radiant Child, Dirty Hands: The Art Crimes of David Choe ve Wholetrain. Eğer seçenekler arasında ilk olarak hangisini izleyeceğinize karar veremediyseniz de Mucho Gusto’nun favori filmlerinden olan Wholetrain filmini ya da benim en sevdiğim sokak sanatçılarından biri olan Micheal Basquiat’ın hayatını anlatan Jean-Michel Basquiat: The Radiant Child belgeselini önerebilirim.
Kapak Fotoğrafı: Instagram.com/@muchogusto35
İlginizi çekebilir: Ezgi Cenk’ten Sokak Sanatı ve Grafiti
Bir şey itiraf edeyim: Ben bu grafittiyi hiç sevemedim 🙂
Graffiti sanatına yaklaşımlar çeşitlilik gösterebiliyor tabi ki 🌸 Ama zaten bu çeşitlilik bence o sanatı ve sanatçıyı besleyen en önemli faktörlerden biri diye düşünüyorum... 🙂