Groningen: Hollanda’nın Kuzeyinde Bir Keşif Noktası
Hollanda denince akla ilk gelen Amsterdam, Utrecht veya Leiden dışında farklı bir rota çizmek isteyenlere önerim Groningen olacaktır. Yoğun turist kalabalığından uzakta ve klişeleşmiş aktivitelere bir alternatif olarak ülkenin kuzeyindeki bu şehri keşfettiğinize memnun olacaksınız. Hollanda’nın en genç nüfusunun yaşadığı bu üniversite şehri, tarihi yapıları, muhteşem kanalları ve butik barları ile keyifli bir seyahat deneyimi vadediyor.
Groningen Gezi Rehberi
Gezilecek Yerler ve Neler Yapılabilir?
Bisikletle şehir turu keyifli bir başlangıç olabilir. Küçük bir şehir olmasına karşın şehir merkezinin dışındaki parklar, kampüsler ve yaşam alanlarını görmek için bisiklet turu iyi bir seçenek olacaktır. Hollanda’nın ikonik ulaşım yöntemiyle bir yerden başka bir yere ulaşmak sizi daha çok yerel gibi hissettirecektir. Ama sizi yoğun bisiklet trafiği hakkında da uyarmalıyım. Bisiklet üzerinde iki elini serbest bırakanı neyse de, yemek yiyeni bile görseniz de hızlarından pek bir şey kaybetmiyorlar. Bu tempoya uyum sağlamakta ve dönüşlerde elinizle sinyal vermekte epey hassas olmalısınız. Unutmayın, Hollanda trafiğinde öncelik yayalardan önce bisiklet kullanıcılarındadır!
Martinitoren (Tower)
Şehir merkezinde yürüyerek gezmek daha keyifli. Tarihi yapısını ve mimari dokuyu yavaş yavaş, acele etmeden görmek, rastgele sokaklara saparak kaybolmak için kendinize zaman ayırmanızı öneririm. Şehrin tam göbeğinde yer alan Martini Tower, en önemli tarihi yapılardan biri. Yaklaşık 500 yıllık geçmişe sahip bu yapı 97 metre uzunluğuyla şehrin en uzun yapısı konumunda. Üstelik şehirde bu kuleden daha uzun başka bir yapı inşa etmek yasalarla yasaklanmış. Merdivenlerini teker teker çıkarak (ve biraz yorularak) ulaştığınız çan kulesinin hemen üzerindeki teras manzarasının tüm yorgunluğa değdiğini söylemeliyim! Yaklaşık 4 Euro karşılığında kiliseye girmek ve kuleye çıkmak mümkün. Festival dönemlerinde ise bu terasta kapalı gruplara özel konserler dinlemek de unutulmayacak bir deneyim olacaktır.
Der Aa- Kerk
Martinitoren’e yürüyüş mesafesi kadar yakın, şehir merkezindeki tarihi bir kilise Aa-Kerk. 1425 ve 1495 seneleri arasında gotik bir yapıya evrilse de II. Dünya Savaşı sırasında ve doğa olaylarıyla epey hasar alan yapılardan biri olmuştur. Restore edilmiş haliyle bugün şehir merkezinde görkemli bir şekilde yer alan Aa- Kerk’ü ziyaret edebilir, bahar ve yaz aylarında bahçesindeki yoga seanslarına katılabilirsiniz.
Kanal Turu
Elbette kanallarla çevrili bu şehri bir de botla gezmek ayrı bir keyif veriyor. İçkinizi yudumlarken şehre başka bir pencereden bakabilirsiniz. Her saat yapılan turlara katılabileceğiniz gibi kalabalık bir grupsanız kendi botunuzu kiralamak da tam bir lokal tercihi olacaktır. Bunların dışında bir miktar idman ve cesaret isteyen bir aktivite olarak Stand Up Paddling (SUP) yani kürek sörfünü de deneyebilirsiniz.
Prinsentuin
Prens bahçeleri olarak bilinen bu tatlı bahçe, özellikle bahar aylarında renkten renge bürünüyor. Yemyeşil bu bahçede yürüyüş yapabileceğiniz, banklarda oturup kitap okuyabileceğiniz bir şarj olma noktası; üstelik şehir merkezine yürüyüş mesafesinde.
Reitdiephaven- City Marina
Groningen’deki en renkli ve eğlenceli yapıların yer aldığı marinayı ziyaret etmenizi şiddetle tavsiye ederim. Burası şehir merkezinden yaklaşık 15 dk otobüs yolculuğu veya 25 dk bisiklet sürüşü uzaklığında yer alıyor. Termosunuzdaki kahveyi yudumlarken film setlerini andıran renkli yapıların arasında yürümek, bol bol fotoğraf çekmek isteyeceğinizden e-mi-nim!
Stadspark
Sabah yürüyüşü için, piknik yapmak için veya bisiklet turu için gidilebilecek bir park burası. Farkında olmadan tüm günü burada geçirebilirsiniz, uyarayım!
Groningen’de Kültür & Sanat
Müzeler
Groningen küçük bir şehir olmasına karşın kozmopolit yapısı ve dolu dolu kültürel hayatı ile aynı zamanda yaşamaktan hiç sıkılmayacağınız bir yer. On birin üzerinde müzeye ev sahipliği yapıyor bunlar arasında 1994 senesinde kurulduğundan beri bir adım önde duran Groningen Museum yer alıyor. Şehre trenle veya otobüsle indiğiniz noktada, görmeden geçip gitmenize engel olurcasına sizi karşılayan bir lokasyonda yer alıyor. Legio Museum, De Theefabriek, Menkemaborg ve Veenkoloniaal Museum da gezebileceğiniz diğer seçenekler arasında yer alıyor.
Grand Theatre
Şehir Merkezinde yer alan büyük tiyatroda özellikle festival zamanlarında çok çeşitli bir programa ulaşmak mümkün. Oyun saatini beklerken fuaye alanında World of Barista espresso barda keyifle kahvenizi yudumlayıp şehir merkezini izleyebilirsiniz.
Open Yoga Groningen
Eğer bir yoga tutkunuysanız İngilizce dersleri ile tek seanslık ücretler ödeyerek Open Yoga Groningen stüdyolarında veya As-Kerk bahçesinde yoga ve meditasyon seanslarına katılabilirsiniz.
Dot
Son trendlerden biri olan Dot, mimarisi, kültürel aktiviteleri, sinema salonu ve geniş menüsü ile dikkatleri üzerine çekiyor. Uğrayıp havasını solumak keyifli olacaktır.
Yeme & İçme
VisMarkt
Hollanda mutfağının kendine has olan stropiwafel’ı, pannekoek’ini, kibbeling’ini ve bitterballen’lerini denemek, taze meyvelerin ve çeşit çeşit peynirleri tatmak için önerim şehir merkezinde Salı, Cuma ve Cumartesi günleri kurulan VisMarkt’ teki yerel üreticiler olacaktır. Yorulduğunuzda oturup kahvenizi içebileceğiniz çok keyifli bir seçenek olabilir. Ayrıca süpermarket ürünlerine göre çok daha taze ve ucuza deneyebileceğiniz çok sayıda seçeneğe ulaşabilirsiniz.
Lezzetli bir kahve için uğrayabileceğiniz bir kafe ararsanız; Black & Bloom. hem bisiklet hem kahve tutkunuysanız Spaak, bir şeyler okurken salıncak keyfi de yapayım derseniz PS! Koffie, sağlıklı smoothieler içeyim isterseniz Feel Good, Vismarket’ı terastan izleyeyim o sırada da kahvemi yudumlayıp ( veya şarabımı) keyif çatayım derseniz kesinlikle Cappuvino’ya mutlaka uğramalısınız.
Da Vinci isminden de anlayacağınız üzere İtalyan mutfağıyla kanal kenarında ve geniş bahçesiyle şahane bir lezzet sunuyor. En sevilen ve klasikleşmiş bir diğer akşam yemeği destinasyonu ise ‘t Feithhuis’tir. Hem yemeklerinden hem de manzarasından gözlerinizi almakta zorlanacaksınız!
Eğer Meksika mutfağı sevenlerdenseniz hem geniş menüsüyle hem de canlı müziğiyle akşamınızı renklendirecek, Groningen’de 35 yılı geride bırakmış Four Roses ‘ı deneyebilirsiniz.
Brouwerij Martinus
Eğer bira tutkunuysanız bu bira fabrikasına mutlaka uğramalısınız. Homemade ve craft bira seçenekleri oldukça geniş. Pazartesi akşamları doğaçlama gösterilere şahit olabilir hatta dilerseniz gönüllü olarak katılabilirsiniz.
Başka bir seçenek, Cafe de Sigaar her daim uğrayıp ister kahve, ister öğle yemeği veya akşam yemeği için kanal manzarasıyla sizi bekliyor. Mr. Mofongo ise sabahları kahve, öğle ve akşamları geniş kokteyl seçenekleri ile sizi cezbedebilir. Üç katlı bu ahşap yapı sizi ayrıca labirent şeklindeki yapısı ile de şaşırtabilir.
Le Petit Theatre
Groningen’de Jazz müzik dinleyebileceğiniz, dilerseniz jamming sessionlara katılabileceğiniz pek çok bar var ve benim favorilerimden biri de Le Petit Theatre. Akşam yemeği için gelip, tüm geceyi burada keyifle geçirebileceğiniz butik bir cafe- restoran. Müzik için ekstra ödeme yapmanız gerekiyor ama bur durum sizi caydırmasın, zira epey sembolik rakamlar.
Konaklama
Küçük bir şehir olması sebebiyle otel & hostel seçenekleri kısıtlı; The Student Hotel merkezi konumu ve eğlenceli tasarımı ile dikkat çekse de bir nevi öğrenci yurdu gibi olduğundan epey gürültülü. NS Hotel ise şehir merkezinden bir miktar uzakta yer alıyor.
Bu nedenle kişisel deneyimlerim sonucunda Groningen’deki konaklama seçenekleri arasından en keyiflisi Airbnb diyebilirim. Daha esnek ve lokal olması en büyük avantajı.
Ulaşım
Groningen’e Amsterdam Schiphol Havalimanından direkt trenle (yaklaşık 2 saat ve tek yön tren bileti 21 euro olmak üzere) veya Amsterdam Sloterjik durağından Flixbus otobüsleri ile (yaklaşık 2 buçuk saat ve tek yön otobüs bileti ortalama 8 euro olmak üzere) ulaşabilirsiniz. Aslında Groningen’de de bir havaalanı var ancak uçuşların nadir ve epey pahalı olması nedeniyle lokaller de uçuşları için Amsterdam Schiphol’ü tercih ediyor. Çok daha sağlıklı günlerde, daha yüksek farkındalıkla ve daha yüksek bir çevre bilinci ile yeni seyahatlerimizin yakın olması dileğiyle…
Kapak Fotoğrafı: Pınar Ertürk
İlginizi çekebilir: Petite Guide’dan Zaanse Schans
Pınar öncelikle yazında gidemediğimiz diyarlarda yolculuğa çıkardığın ve de genel kültürümüze değer kattığın için teşekkür ederim , yazın gayet ilgi çekici olmuş , eline -fikrine - kalemine sağlık . Yazıyı okurken bizim ülkemizle de kıyaslamadan da da edemedim o kadar çok tarihi yapı , lezzetli yemeklerimiz varken , adamlar kiliseye bile girerken ücret alıp ekonomi oluştururken biz bunu harika bir coğrafya da neden değerlendiremiyoruz deyip de üzüldüm de 🙁