GUM: Moskova'nın Tarihi Nüanslarla Dolu AVM'si
Moskova benim için her zaman çok özel bir şehirdir. Çocukluğumda dinlediğim SSCB yönetimi, Moskova’nın soğuğu, 2. Dünya Savaşın’da gösterdikleri başarılar ve KGB ajanları hakkındaki hikayeler ve filmler beni o kadar çok etkilemiş ki ilk kez geldiğimde sanki o hikayelerin içinde bana bir rol verilmiş gibi şehri gezmiştim. Aslında üm şehir yüzyıllar boyunca değişen farklı ideolojik ve siyasi yönetim biçimlerine göre, farklı mimari ve kültürel özellikler taşısa da bazı yapı taşları kesinlikle sizi bambaşka dünyalara götürüyor.
Kızıl Meydanı çevreleyen büyüleyici ve farklı yapıların arasında kaybolurken, Lenin’in mozolesinin hemen karşısında dev ihtişamıyla, alışılmışın çok dışında bir alışveriş merkezi, mimarisiyle sizi selamlayan ГУМ (GUM)…. Hem Çarlık Rusya’sına, hem Sosyalist Rusya’ya, hem de modern Federal Rusya’ya ayak uydurarak kullanım amacı değişmiş ama yorulmadan tüm güzelliğiyle bugüne gelebilmiş masalsı bir yapı….
Moskova benim için her zaman çok özel bir şehirdir. Çocukluğumda dinlediğim SSCB yönetimi, Moskova’nın soğuğu, 2. Dünya Savaşı’nda gösterdikleri başarılar ve KGB ajanları hakkındaki hikayeler ve filmler beni o kadar çok etkilemiş ki ilk kez geldiğimde sanki o hikayelerin içinde bana bir rol verilmiş gibi şehri gezmiştim. Aslında tüm şehir yüzyıllar boyunca değişen farklı ideolojik ve siyasi yönetim biçimlerine göre, farklı mimari ve kültürel özellikler taşısa da bazı yapı taşları kesinlikle sizi bambaşka dünyalara götürüyor. Bunlardan biri de GUM…
Tverskaya Caddesi’nden aşağı doğru inmeye başladığınızda, karşınızda Kızıl Meydanı çevreleyen yapıların, çatı ve kule kısımlarını görmeye başlarsınız. Olduğunuz yerden şöyle bir etrafa baktığınızda sağınızda, Lenin Mozolesi ve arkasında Kremlin, karşınızda rengarenk şapkasını takmış Aziz Vasil Katedrali ve solunuzda masallardaki saraylara benzeyen GUM’u görebilirsiniz.
Nedir Bu ГУМ (GUM) ?
Moskova’da gezerken eğer bu masalsı yapıya ulaşmak isterseniz ‘ГУМ’ yazısını takip etmeniz gerekir. Okunuşu ve telaffuzu GUM olan Rusça’da “Uluslararası Merkez Mağazası” anlamına gelen yapı, Глáвный универсáльный магазѝн kelimelerinin baş harflerinden oluşan kısaltmayla adını almıştır. Bu arada Sovyetler döneminde tüm AVM’lere de bu isim verilirmiştir.
2 Kasım 1983 yılında ilk kez kapılarını açan GUM, 2. Katerina’nın İtalyan mimar Giacomo Quarenghi’den Kızıl Meydanın doğu tarafına bir alışveriş merkezi tasarlamasını istemesiyle hayata geçmiştir. Moskova yangınında yanan binaların yerini alacak şekilde tasarlanan yapının tavanının cam olması binayı Rusya’da eşsiz hale getirmiştir. Tavanın cam olması iklim koşulları için zorlayıcı bir durum olmasına rağmen kar yüküne karşı da dayanıklı bir yapıdır.
Ekim Devrimi zamanına kadar içerisinde yaklaşık 1200 mağaza bulunan GUM daha sonra Stalin’le beraber ofis olarak kullanılmaya başlamış, hatta Stalin’in karısı intihar ettiğinde de onun bedenini sergilemek için kullanılmıştır. Sovyetler Birliği’nin yıkılmasından sonra özelleşen GUM, şu anda dünyada bilinen en lüks markalara ev sahipliği yapmaktadır.
Lenin’in Mozolesinin karşısındaki kapıdan içeri girdiğinizde yüksek tavandan gökyüzünü görebilirsiniz. Koridorları keserek, en lüks mağazaların arasından geçip tam orta kısma geldiğinizde ise kubbe şeklindeki cam tavanın altında duran tarihi süs havuzunun sesini dinlemek için küçük kafelerde bir kahve molası mutlaka vermelisiniz.
Her Mevsim Ayrı Güzel…..
Her sezon ve mevsim özel temalarla içi süslenen GUM’a sadece bir mevsim değil her mevsim gitmek lazım…. Sonbaharda koridorlarda sararmış yapraklı ağaçlar, ilk baharda yeşeren yapraklar ve çiçeklerle süslenen mekan, kışın ise çam ağaçları ve kar temasıyla bambaşka bir havaya bürünüyor.
Eğer yılbaşına doğru giderseniz her mağazanın kendi koridorunda kendi yılbaşı ağaçlarını süslediğini de görebilirsiniz. Kahve molasından sonra binanın büyüleyici etkisinde gezerken bir anda ‘Tarihi Tuvalet’ yazısıyla karşılaşabilirsiniz. Ücretli olan tuvalette eski yapı korunmaya çalışılmış. Tüm kapı kollarının pirinçten olması, dev bir oymalı ahşap ayna, iki yanında kırmızı kadife berjer koltuklar, makyaj aynası ve nostaljik kutuların içinde havlular ve arada sıkılan çiçek kokusu, gerçekten alışılmışın dışında farklı bir mekanda geçmiş zamana yolculuk gibi.
Zamanda yolculuk yapmanızı sağlayacak diğer bir mekan ise, sizi sihirbazlık gösterisinin içine alacakmış gibi şapkası ve peleriniyle size eşlik edecek olan görevliyle tarihi asansöre binmek olacaktır.
Çariçeyle Çay İçmek İçin Bosco Cafe
GUM’un içinden dışarıya doğru geçerken hem içeriden hem de dışarıdan da girişi olan Bosco Cafe ise, ayrılmadan mutlaka uğramanız gereken bir durak. Dev avizeleri, duvar kağıtları, bembeyaz masa örtüleri ve ahsap, kadife sandalye ve koltuklarıyla nereye oturacağınızı şaşıracağınız loş ışıklı ve piyano dinletisinin olduğu kafede hava güzelse dışarıya oturmanızı tavsiye ederim. Böylece Kızıl Meydana hakim bir şekilde hem dinlenebilir hem de muhteşem lezzetleri tadabilirsiniz.
Rusya’da genelde çok kibar olmayan hizmet sektörü çalışanları burada sizi bir kez daha şaşırtacaktır, çünkü kollarındaki beyaz örtüleri ve ellerindeki gümüş sürahileriyle siz soluklanırken güler yüzleriyle ve İngilizce konuşarak (Rusya’da çok sık rastlamayabilirsiniz) size su ikram etmeye başlamışlardır bile. İngilizce menüleri olan mekanda, sunumlar gümüş çatal bıçak ve çiçek desenli porselen tabaklarla ve fincanlarla yapılır. Sanki 2. Katerina tarafından, Çarlık Rusya’sında beş çayına davet edilmişçesine her türlü detayının düşünüldüğü kafede, ev yapımı tiramisu ve tartaletler favori tatlılarım arasında yerini alıyorlar.
Tabi Çariçe’yle çay içmek çok keyifli ve masalsı ama diğer bir önerim ise bir kadeh şampanyanızı sipariş ederek, karşısında yarattığı Rus rejiminin zıtlıklarına şahit olarak yatan Yoldaş Lenin’e de kadeh kaldırın…. Nazdorovya… (Şerefe…)
Kapak Fotoğrafı: gumrussia.com
İlginizi çekebilir: Elif Köşnek’ten St.Petersburg
Ne güzel bir yazı olmuş! "Hikayelerin içinde bana bir rol verilmiş gibi şehri gezmek..." ne şahane bir ifade 🙂