Bir Ada Harikası: Midilli
Yunanistan’ın 3. büyük adası Midilli aslen Lesvos olarak biliniyor. Bu kadar büyük bir ada olmasına rağmen Yunanlılar tarafından pek rağbet edilmeyen, biz Türkler dışında pek fazla ziyaretçisi olmayan bir ada. Yunanlılar biraz daha yatırım yapsa, biraz daha ulaşımı kolaylaştırsa görün bakın, Rodos ve Mykonos’u bile sollar. Midilli’ye gitmek için birçok nedeniniz olmalı. Birincisi sessiz ve sakin bir tatil yapmak, ikincisi insanların üst üste olmadığı, saygılı işletmecilik anlayışına sahip temiz ve bakımlı plajlarında saatlerce güneşlenip berrak denizinde yüzmek ve son olarak da deniz ürünlerine doymak yanında da bir küçük uzo devirmek.
Haydi, yolculuk başlasın! Midilli’ye Nasıl Gidilir?
Midilli’ye Ayvalık’tan, 1,5 saatlik feribot yolculuğu ile varılıyor. Turyol ve Jaletur, adaya ulaşımı sağlayan iki şirket. Bu şirketlerden günübirlik vize alarak adayı gezebilir ve akşam feribotuyla Ayvalık’a dönebilirsiniz. Bunun için günlük turlardan yararlanabilirsiniz. Zaten feribotta bile turları satıyorlar. Eğer konaklamak istiyorsanız vize şart. Adayı yaşamak için de konaklamak şart!
Midilli’de Konaklamak… Midilli’de Nerede Kalınır?
Adayı anlatmadan önce kısa bir bilgi vermek gerekirse burada büyüklü küçüklü birçok köy bulunuyor. En popüler diyebileceğimiz üç ana bölge var: Petra, Molyvos ve merkez Mytilini. Eğer birkaç gün sadece plaj ve deniz derseniz Petra ve Molyvos bölgesindeki otel ve pansiyonları seçebilirsiniz. Midilli’nin merkezinde olalım, alışveriş yapalım derseniz de merkezde de otel seçenekleri oldukça fazla. Biz, Petra’ya on dakika uzaklıktaki Natalia Pansiyon’da kaldık; Eleni Hanım ve eşinin işlettiği bu şirin pansiyondan da çok memnun kaldık. Önünde, barı da olan harika bir plaj ve denizi ile tüm Petra koyuna da hakimiyet söz konusuydı. Petra’ya yürümek kolay, Molyvos da taksi ile 5 dakikalık bir mesafede. Sabahları da kahvaltınız yine Eleni Hanım’a ait, yanında da elleriyle pişirdiği kekleri. Eğer otelde kalmak isterseniz Hotel Clara’yı seçebilirsiniz. Mytilini merkezinde ise en bilindik otel Blue Sea Hotel. Biz, bir gece de bu otelin tam karşısındaki Argo Hotel’de kaldık ve kesinlikle tavsiye ederiz. Zaten merkezde de oteller yan yana sıralanmış durumda beklentiniz karşılayacak bir otel bulmakta sıkıntı yaşamazsınız.
Midilli’yi keşfe çıkıyoruz! Midilli’de Nereler Gezilir?
Midilli o kadar büyük ki, gezmek öyle bir-iki güne sığmaz. Her koyda durmak, denize girmek, sokaklarında kaybolmak gerek. Herkes gider Mersin’e ben giderim tersine misali adanın doğusundaki bu üç bölgeden önce sizi önce batı bölgesini keşfe çıkartıyorum.
Taşlaşmış Orman ve Sigri: Birçok Yunan adasında olduğu gibi burada da 40 milyon yıl önce bir yanardağ faaliyete geçmiş ve adanın batı bölgesindeki uçsuz bucaksız ormanı lavların altında bırakmış. Pompei’de insanlar nasıl lavların altında kalarak taşlaşmışsa burada da ağaçlar aynı şekilde taşlaşmış. UNESCO tarafından koruma altına alınan bu doğa harikasında kazılar devam ediyor. Tabii kazılarla birlikte buranın tanıtımına da devam etmeleri gerek. Midilli ile ilgili ilk bilinmesi ve görülmesi gereken yerlerden birini en son öğreniyor veya adını hiç duymuyoruz bile. Gün ışığına çıkardıkları ağaçlar köklerinden kopmuş ve uzun haliyle mermeri andırıyor. Ormanın ilerisinde de müze bulunuyor ve bu doğa olayını daha yakından öğrenebiliyorsunuz. Buradan çıktıktan sonra da aşağıya doğru inerseniz Sigri köyüne gelirsiniz ki, buradan ayrılmanız pek mümkün olmayacak. Değirmeni, denizi, evleri ve sakinliğiyle asıl doğa harikası burası bence. Bir daha Midilli’ye gelecek olursam tek adresim Sigri olacak.
Erassos: Adanın batısındaki en popüler plaj… Deniz soğuk ama güzel, kumsal uzun, restoranları ve tesisleri başarılı. Rüzgar da olduğu için meraklılarına sörf yapabilme imkanı da sunuyor. Herkesten ve her şeyden uzak olmak isterseniz buraya kendinizi hapsedebilirsiniz. Mahkumiyetinizin ne kadar süreceği de size kalmış.
Molyvos: Adanın en popüler bölgesi… Tepede kalesi, kalenin eteğindeki evleri ve zeytin ağaçlarının eşlik ettiği manzarasıyla birlikte Molyvos anlatılmaz yaşanır. En tepesinden başlayıp sokaklarını gezerek, alışveriş yaparak, yavaş yavaş aşağıya oradan da denize inerek bu bölgenin keyfini çıkartabilirsiniz. İsterseniz buradaki pansiyonlardan birinde kalabilir, Molyvos’un gecesini yaşayabilirsiniz. Alaçatı sokaklarında gibi hissetmeniz de cabası. Molyvos’tayken mutlaka yapmanız gereken tek şey var. Tepedeki restoranların veya kafelerin birine oturmak ve güneşi batırmak. Bunu yapmazsanız, Midilli geziniz tamamlanmış sayılmaz.
Petra: Adanın en küçük ama keşfetme keyfi en büyük bölgesi… Kumların üstündeki tavernaları bitirince şirin ve renkli caféleri başlıyor. İsterseniz de daracık sokaklarından yukarıya kalesine çıkabilir ve tüm Petra’yı ayaklarınızın altına serebilirsiniz. Yemeğinizi dalga sesleri eşliğinde yedikten sonra Petra merkeze yürüyebilir, seçtiğiniz bir cafede kokteyl, smoothie veya frappenizi yudumlayarak saatlerce oturup günü bitirebilirsiniz. Ertesi gün olduğunda kendinizi yine burada bulabilirsiniz çünkü Petra bağımlılık yapar.
Mytilini: Adaya adım attığınız ilk bölge ya da bir diğer deyişle adanın kalbi… Limanın çevresinde yan yana dizilmiş cafeleri ve restoranları geçip bir arka sokağa geldiğinizde de boylu boyunca uzanan Ermou Caddesi’ne gelirsiniz. Sağlı sollu dükkanlardan alışveriş yapabilir, marketlerinden uzo, sakız likörü veya sakız reçeli gibi Midilli’ye özgü ürünlerden satın alabilir ve minik fırınlarında da kurabiyelerin tadına bakabilirsiniz. Deniz tarafına geçerseniz de hilal gibi uzanan liman bölgesini baştan sona yürüyebilirsiniz. Yürürken denizin sakinliğine ve rengine aşık olacaksınız. Mytilini bölgesinde denize girmek isterseniz de tek seçenek Kohilia olmalı. Arabayla en fazla 10 dakika uzaklıkta olan bu tesisi plaj ve hizmet konusunda tek geçerim. İster bar tarafında oturun ister şezlongda uzanın, ister denize girin fark etmez, siz buradan ayrılamayacaksınız. Benden uyarması!
Adadaki Mutluluğun Formülü: Deniz Ürünleri Midilli Restoranlar
Eğer felsefeniz, ‘denizden babam çıksa yerim’ ise Midilli tam size göre! Ada olmasından dolayı deniz ürünlerinin her çeşidini, balıkların en tazesini mümkünse her öğün yiyebilirsiniz. Kalamar, ahtapot, sardalye, karides… Aklınıza ne gelirse hepsinden sırayla sipariş verin, pişman olmayacaksınız. Yeni lezzetler isterseniz de peynir kızartması saganiki’yi ve peynir dolgulu kabak çiçeği kızartmasını da mutlaka deneyin. Deniz ürünleri de bir yere kadar diyip farklı bir şeyler yemeyi düşünürseniz de, musakkayı seçin. Tencere yemeği olarak değil fırında ve beşamel soslu olarak servis ediliyor ve tadına doyulmuyor. Bir diğer seçenek de sadece Petra’da bulabileceğiniz tortilla ekmeği içinde tavuk dönerli veya sebzeli dürüm. Tatlı olarak da lokma tatlı ve ballı yoğurt favorim. Tatlıları bizden farklı olarak sadece biraz daha az şekerli, bu demektir ki, ne kadar istersek o kadar çok yiyebiliriz!
Bu güzel lezzetleri bulabileceğiniz restoranların isim ve koordinatları da şöyle: on numara kalamar ve musakka için Molyvos Star. Adı üstünde lezzetleri ve manzarası ile gerçekten bir yıldız hele bir de güneş batarken gelmişseniz… Eğer Mytilini merkezdeyseniz de tüm deniz ürünlerini en güzel haliyle yiyebileceğiniz tek yer var: Jimmy’s Şişman (Yunancası Tzsimis) Burası, Blue Sea Otelinin tam karşısında, balıkçı teknelerinin olduğu yerde konuşlanan tavernaların en sonuncusu. Cuma ve Cumartesi akşamları, canlı müzik var. Şarkıları Türkçe ve Yunanca söylüyorlar bize de eşlik etmek düşüyor.
Midilli, uzonun anavatanı olunca yemeğimizin yanında ilk seçenek de uzo oluyor. Kaz Dağlarından eriyen kar sularının Midilli’ye kadar ulaşması önce suyunu sonra da uzolarını güzelleştiriyor. Sabah, öğlen, akşam adada insanların elinde plastik bardaklarda gördüğünüz içecek ise frappe. Oldukça koyu ve sert bir kahve. Yumuşatmak için dondurmalı olarak sipariş edin. Bana şahsen ağır geldi ve bir defa denemek yetti ama kahveseverlerin elinden düşürmeyeceği bir içecek olduğu kesin. Alkollü kokteyllerde de oldukça başarılılar. Sadece serinlemek isterseniz de iki güzel önerim olacak. Birincisi güllü soda, plajda serinlemenin en güzel şekli. Diğeri ise sakız aromalı su, Yunancası da Mastiaqua. Küçük su şişesine benzer cam şişerlerdeki bu içeceği pastaneden bara her yerde bulmak mümkün. Sakızı seviyorsanız, buz gibi Mastiaqua’yı da seveceğinizden eminim.
İçki ve kahveleri denemek için ise eğer Petra’daysanız adanın en renkli cafési Kantina’ya mutlaka uğrayın. Karşısındaki Tsalikis’teyseniz kahvenizin yanında kremalı milföy söyleyin. Molyvos’taysanız neredeyse tüm kafeler manzaralı olduğu için hangisini beğeniyorsanız oraya geçin. Mytilini’de ise bar olarak en popüler mekan Monkey. Jimmy’s ve diğer tavernaların tam karşısında, hilalin diğer ucunda yer alan bu mekan haricinde yanındaki diğer barları da tercih edebilirsiniz. Nerede olursanız olun içkinizle ve serin havasıyla Midilli’de bir yaz gecesi rüyası yaşamanız mümkün.
Birkaç Küçük Not
**Ada içinde ulaşım için tek seçenek var, araba kiralamak. Motorsiklet de kiralayabilirsiniz. Araç kiralama adanın geçim kaynaklarından biri olmuş. Arabayı kullanacaklara bir uyarı: trafik olmasa bile yollar virajlı ve dar. Bazı yerler toprak yol. O nedenle şöförlüğünüze güvenmiyorsanız, şöförlü araç kiralayabilirsiniz, en güvenlisi de bu olacak sanırım. Kısa mesafeler için de taksi kullanabilirsiniz. Molyvos-Petra arasında trenaki dedikleri çek-çeklerle ulaşımı sağlayabilirsiniz. Adada toplu taşıma yok ya da bir köyden başka bir köye gitmek için böyle bir imkan da yok. Turizm gelişirse ulaşımı da geliştireceklerini düşünüyorum.
**Restoranlarda servis konusunda sabrınızı ölçtükleri için bunu bilerek gitmekte yarar var. Servis o kadar yavaş ki, ya ne sipariş ettiğimi unuttum ya da yemekleri beklerken doydum. Bağırıp çağırsanız da, garsonlara on defa hatırlatsanız da fark etmiyor, en ufak bir hızlanma belirtisi asla göstermiyorlar. Diğer taraftan plajlarda hizmet konusunda da alkışı hak ediyorlar. Şezlonglardan para almıyorlar ayrıca kimse şezlongu kullandınız diye de sizden sipariş vermenizi beklemiyor. Yani Türkiye’deki gibi kafanıza kimse silah dayar gibi bir şey yiyip içittirmiyor. Hatta bardakta buzlu su ikram ediyorlar, herhangi bir şey söylemezseniz de sorun değil, arkanızdan söylenmiyor veya size ters ters bakmıyorlar. Kısaca bir şey yeme içme zorunluluğu olmadan huzurla oturuyorsunuz.
**Gece eğlencesi konusunda biraz hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. Sessiz ve sakin olması böyle bir ihtiyacı da doğurmamış. Molyvos’ta Oxy isminde büyük bir bar-disko mekanı var. Sahipleri Türkmüş ama bizim gittiğimiz dönemde Türkler Ramazan’dan, Yunanlılar da krizden dolayı ortada yoktu dolayısıyla pek bir eğlence de olmadı.
**Diğer Yunan şehirlerinde ve adalarında olduğu gibi burada da 13:00-18:00 saatleri arası siesta var. Cumartesi öğlen 14:00’ten sonra da mesai bitiyor. Bu demektir ki, marketinden mağazasına her yer kapalı ve koca ada bir hayalet adasına dönüşüyor. Bunu bilerek çıkmakta fayda var.
**Son olarak kiliseleri açısından da zengin bir ada. Taksiarhis Manastırı ve Kilisesi, Aghios Agios Therapontas Kilisesi, Aghi Teaodori Kilisesi ve Agios Therapontas Metropolit Kilisesi’ni ziyaret etmek adada yapılacaklar listenizde mutlaka yer almalı.
Henüz yaz bitmediğine göre, siz de tatilinizde suyun öbür yanında olmak, ülke sınırlarından çok fazla uzaklaşmadan komşuya kısa bir ziyaret yapıp kendileriyle daha yakından tanışmak ve deniz ve güneşle iç içe bir tatlı bir huzur almak isterseniz Midilli’ye ziyaretinizi çok geciktirmeyin.
Beğendiğine sevindim ve yorumların için çok teşekkür ederim sevgili Nilgün🙂. Dediğin gibi, ada henüz turizmin önemini ve yatırım yaparlarsa karşılığını alacaklarını kavramış değil. Yine de görülmeye değer, listende üst sıralara bile alabilirsin bence 🙂
keyifle okudum 🙂 benim de listemdeki adalardan ama anladığıma göre bu ada epey geriden geliyor. Diğer adalarında ulaşım sıkıntısı pek yok çünkü.. 😉