Haberler
theMagger News: Trendler


BAKIM & GÜZELLİK

Cilt bakımında inovasyon artık yalnızca ürün değil, deneyim odaklı çözümlerle şekilleniyor. Teknolojiyle desteklenen kişiselleştirilmiş uygulamalar, güzellik dünyasının yeni yönünü belirlerken, doğallık da bu dönüşümün merkezinde yer alıyor. Bu anlayışın en güncel işbirliklerinden biri olarak; Hollywood yıldızı Salma Hayek’in Ultherapy PRIME’ın yeni yüzü olarak karşımıza çıkıyor.
Merz...
Cilt bakımında inovasyon artık yalnızca ürün değil, deneyim odaklı çözümlerle şekilleniyor. Teknolojiyle desteklenen kişiselleştirilmiş uygulamalar, güzellik dünyasının yeni yönünü belirlerken, doğallık da bu dönüşümün merkezinde yer alıyor. Bu anlayışın en güncel işbirliklerinden biri olarak; Hollywood yıldızı Salma Hayek’in Ultherapy PRIME’ın yeni yüzü olarak karşımıza çıkıyor.
Merz Aesthetics® tarafından geliştirilen ve Royal MD Estetik aracılığıyla Türkiye’de sunulan Ultherapy PRIME, cerrahi olmayan cilt germe teknolojisinin geldiği son noktayı temsil ediyor. Mikro odaklı ultrason teknolojisini gerçek zamanlı görüntüleme ile birleştiren sistem, kişiye özel lifting etkisiyle dikkat çekiyor. Kaş, boyun, gıdı ve dekolte bölgelerinde yalnızca tek seansta gözle görülür sıkılaşma sağlayan uygulama, ameliyatsız ve iğnesiz olmasıyla öne çıkıyor.
Salma Hayek’in “Bu güzelliğin geleceği” sözleri, yalnızca bir reklam yüzü olmanın ötesine geçiyor. Hayek, doğallığın ve yaş almanın estetikle çatışmadığı bir güzellik anlayışını savunuyor. Ultherapy PRIME ise bu anlayışı bilimsel bir zemine taşıyor.


PSİKOLOJİ

Hatırlamak istediğiniz şeyleri bir türlü hatırlayamazken bilinçli olarak öğrenmediğiniz bilgilerin zihninizi kapladığını hissettiğiniz olur mu? Aklımızda kira vermeden yaşayan bilgileri düzenlemeyi hedefleyen ‘mind gardening’ bu soruna bir alternatif sunuyor.
Sürekli içerik tükettiğimiz bir çağda, pasif bilgi akışına karşı önerilen bu yöntem, zihnimizi bilinçli bir şekilde...
Hatırlamak istediğiniz şeyleri bir türlü hatırlayamazken bilinçli olarak öğrenmediğiniz bilgilerin zihninizi kapladığını hissettiğiniz olur mu? Aklımızda kira vermeden yaşayan bilgileri düzenlemeyi hedefleyen ‘mind gardening’ bu soruna bir alternatif sunuyor.
Sürekli içerik tükettiğimiz bir çağda, pasif bilgi akışına karşı önerilen bu yöntem, zihnimizi bilinçli bir şekilde beslemeyi, bağlantılar kurarak büyütmeyi ve fazlalıklardan arındırmayı amaçlayan ‘ming gardening’, pasif içerik tüketiminin aksine, bu yaklaşım düşünsel üretime odaklanıyor. Pratikte ise şöyle çalışıyor: Bir fikirle karşılaştığınızda, onu bir tohum gibi görüyorsunuz. Fiziksel ya da dijital olarak not alıyor, sonra o tohumun diğer fikirlerle kurduğu bağlantıları takip ediyorsunuz. Bu süreç, zamanla yeni düşünceler, yeni projeler, belki de sadece keyifli bir arkadaş sohbeti olarak size geri dönüyor. Yani Gerçek bir bahçeyle özdeşleştirdiğimiz ekme, büyütme, besleme ve budama gibi kavramları, zihnimizde dolaşan düşünceler ağına uyguluyor. İnternette gezinirken rastgele bilgi kırıntılarını pasifçe tüketmek yerine, gerçekten ilgi duyduğumuz şeyler etrafında şekillendirdiğimiz, özenle kurduğun bir zihin alanı yaratmayı öneriyor.


SİNEMA & TV

Oscar Ödülleri sonunda dublörleri de sahneye davet ediyor. Akademi, uzun süredir sektör tarafından talep edilen ancak bugüne dek hayata geçirilmeyen bir adımı atarak, “En İyi Dublör Tasarımı” dalında yeni bir kategori oluşturduğunu duyurdu.
Akademi Ödülleri CEO’su Bill Kramer ve akademi başkanı Janet Yang, 2027 yılında gösterime girecek filmleri kapsayacak olan 100. Oscar Ödülleri ile...
Oscar Ödülleri sonunda dublörleri de sahneye davet ediyor. Akademi, uzun süredir sektör tarafından talep edilen ancak bugüne dek hayata geçirilmeyen bir adımı atarak, “En İyi Dublör Tasarımı” dalında yeni bir kategori oluşturduğunu duyurdu.
Akademi Ödülleri CEO’su Bill Kramer ve akademi başkanı Janet Yang, 2027 yılında gösterime girecek filmleri kapsayacak olan 100. Oscar Ödülleri ile birlikte verilmeye başlanacak yeni ödül kategorisine ilişkin motivasyonlarını şöyle özetliyor: “Sinemanın ilk günlerinden itibaren dublör tasarımı, film yapımının ayrılmaz bir parçası olmuştur. Bu teknik ve yaratıcı sanatçıların yenilikçi çalışmalarını onurlandırmaktan gurur duyuyoruz.” İlk kez verilecek ödüle ilişkin kategori kuralları ve oylama süreci, 2027 yılında 100. Oscar Ödülleri’ne ait tam kuralların duyurulmasıyla birlikte açıklanacak. Ödülün nasıl sunulacağına dair detaylar ise ilerleyen tarihlerde Akademi’nin Yönetim Kurulu ve üst düzey yöneticileri tarafından belirlenmesi bekleniyor. John Wick 4’ün yönetmeni ve The Matrix filminde Keanu Reeves’in dublörü olan Chad Stahelski, Deadline’a yaptığı açıklamada Akademi’yi bu konuda takdir ettiğini belirtiyor: “Kategoriye nasıl yer verileceğini gerçekten zaman ayırarak düşünmeleri büyük takdiri hak ediyor.”


İYİ YAŞAM

Yaş algısının kalıplarından sıyrıldığı, aşırı tüketimden uzaklaşılan bir dönemde, sektörler bu değişime nasıl yanıt veriyor? Trend analizi şirketi WGSN’e göre güzellik ve wellness dünyasında uzun ömürlülüğün (longevity) önümüzdeki yıllarda merkez tema haline gelecek.
WGSN’e göre, yaşa dair klişelerin yıkılması ve giderek daha fazla insanın...
Yaş algısının kalıplarından sıyrıldığı, aşırı tüketimden uzaklaşılan bir dönemde, sektörler bu değişime nasıl yanıt veriyor? Trend analizi şirketi WGSN’e göre güzellik ve wellness dünyasında uzun ömürlülüğün (longevity) önümüzdeki yıllarda merkez tema haline gelecek.
WGSN’e göre, yaşa dair klişelerin yıkılması ve giderek daha fazla insanın “chrono-normativity”yi—yani yaşamın belli kilometre taşlarına belirli yaşlarda ulaşılması gerektiği inancını—sorgulamasıyla birlikte, yaşlanma kavramı da dönüşüyor. Bu yeni dönemde “longévité”, yani uzun ömürlü bir yaşam pratiği, klasik yaşlanma anlayışının yerini alıyor. Bu dönüşüm iki temel kavrama dayanıyor: yaş skalasının genişlemesi ve kuşaklar arası yaklaşım. Dünyanın farklı bölgelerinde demografik yapı büyük farklılıklar gösteriyor. Nüfusu yaşlanan ülkeler sağlıklı yaşlanma yöntemlerine odaklanırken, genç nüfusu artan ülkelerde ise güzellik yolculuğuna çok daha erken yaşta başlayan bireyler için, Alfa kuşağından Baby Boomer’lara kadar herkese hitap edecek çok katmanlı ürün tasarımı giderek önem kazanıyor.
Bu eğilimin bir getiri olarak kapsayıcı tasarım (Inclusive Design) kavramı da önem kazanıyor. Markaların bu yeni döneme uyum sağlayabilmesi için, kapsayıcılık stratejilerini yeniden ele almaları ve güncellemeleri gerekiyor. Tasarım sürecine empati, özen ve gerçek ihtiyaçlara odaklı bir yaklaşım eklenmeden kapsayıcılık sadece bir söylemde kalabiliyor oysa yeni kuşaklara ulaşmak ve geleceğe yatırım yapmak için çeşitliliği yalnızca temsil etmek değil, merkeze alarak düşünmek gerekiyor.


KİTAP & EDEBİYAT

İstanbul’un en köklü edebiyat etkinliklerinden biri olan Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı, bu yıl 42. kez kapılarını açmaya hazırlanıyor. 26 Ekim – 3 Kasım 2024 tarihleri arasında TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleşecek fuarın bu yılki onur yazarı edebiyatın çok katmanlı sesi: Murathan Mungan.
“Yazarın İzinde” temasıyla hazırlanan fuar, edebiyatla kurduğumuz...
İstanbul’un en köklü edebiyat etkinliklerinden biri olan Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı, bu yıl 42. kez kapılarını açmaya hazırlanıyor. 26 Ekim – 3 Kasım 2024 tarihleri arasında TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleşecek fuarın bu yılki onur yazarı edebiyatın çok katmanlı sesi: Murathan Mungan.
“Yazarın İzinde” temasıyla hazırlanan fuar, edebiyatla kurduğumuz bireysel ve toplumsal ilişkilere odaklanırken; bu yıl Mungan’ın çok yönlü edebi mirasına özel bir alan açıyor. Şiirden tiyatroya, romandan söz yazarlığına uzanan üretimleriyle edebiyat dünyasında derin izler bırakmış olan yazar için çeşitli söyleşiler, panel ve sergiler düzenleniyor. Kitap fuarı boyunca farklı yayın evlerinden yazarlar, çizerler, eleştirmenler bir araya gelirken, okurlarla birebir buluşma alanları da her zamanki gibi fuarın dinamiğini belirliyor. Aynı zamanda çocuk ve gençlik yayınlarına ayrılan özel bölümler, akademik yayınlar ve uluslararası konukların katılımıyla İstanbul Kitap Fuarı, edebiyat meraklıları için bir takvim klasiği olmaya devam ediyor.


KÜLTÜR - SANAT

6 Şubat 2023’te yaşanan depremlerin derin izler bıraktığı Hatay’da, genç sanatçılar umut ve dayanışmayı sanatla ifade ediyor. Talebeyiz Biz Derneği’nin Sanat Elçileri Projesi kapsamında düzenlenen “Biz Hâlâ Buradayız…” sergisi, bu gençlerin deprem sonrası ürettikleri eserleri bir araya getiriyor. İlk olarak 2024 Ekim’inde Arsuz Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde sergilenen çalışmalar, şimdi...
6 Şubat 2023’te yaşanan depremlerin derin izler bıraktığı Hatay’da, genç sanatçılar umut ve dayanışmayı sanatla ifade ediyor. Talebeyiz Biz Derneği’nin Sanat Elçileri Projesi kapsamında düzenlenen “Biz Hâlâ Buradayız…” sergisi, bu gençlerin deprem sonrası ürettikleri eserleri bir araya getiriyor. İlk olarak 2024 Ekim’inde Arsuz Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde sergilenen çalışmalar, şimdi İstanbul’daki DEPO’da sanatseverlerle buluşuyor. Sergi, resimden videoya, heykelden şiire 44 eseri kapsıyor ve dayanışma ile dönüşüm temalarını işliyor. Her eser, gençlerin yaşadıkları zorluklara rağmen sanatı nasıl bir iyileşme aracı olarak kullandıklarını gösteriyor. Yalnızca deprem bölgesinden gelen bir “biz buradayız” mesajı değil; aynı zamanda dayanışmanın, hafızanın ve genç üretimlerin taşıdığı dönüştürücü potansiyelin bir ifadesi niteliğindeki sergiyi, 26 Nisan’a kadar DEPO’da ziyaret etmek mümkün.


KİTAP & EDEBİYAT

Bazı kitaplar yalnızca okunmaz; hissedilir, düşünülür, zamanla içimize yerleşir. Bizleri yeni bakış açılarıyla tanıştıran, zihnimizi tazeleyen ve ilham veren güncel kitaplar arasından bir seçki derledik:
Hüzünlü Kaplan: Okura karanlığı aşmak için konuşmayı ve soru sormayı öneren kitap, hafızanın farklı yönlerini, tüm canavarlığı ve sıradanlığıyla istismarın kendisini...
Bazı kitaplar yalnızca okunmaz; hissedilir, düşünülür, zamanla içimize yerleşir. Bizleri yeni bakış açılarıyla tanıştıran, zihnimizi tazeleyen ve ilham veren güncel kitaplar arasından bir seçki derledik:
Hüzünlü Kaplan: Okura karanlığı aşmak için konuşmayı ve soru sormayı öneren kitap, hafızanın farklı yönlerini, tüm canavarlığı ve sıradanlığıyla istismarın kendisini keşfediyor. Neige Sinno’nun kaleme aldığı gerçek bir istismarın hikâyesini ele alıyor.
Bir Ördek Asla Göz Kırpmaz: Alex Latimer’in yazdığı ve çizdiği, hedefe odaklanıp tüm duyuları harekete geçirecek etkileşimli mizah öyküsü Bir Ördek Asla Göz Kırpmaz, bakmak, görmek ve fark etmek kavramları hakkında düşündürüyor.
İstanbulin: İstanbul’da gündelik hayatın nasıl fanteziye dönüşebileceğini, şehrin mucizelerini, en önemlisi de yürüyen, şehre kendini açan herkese bu mucizelerin açık olduğunu anlatan kitap, yazar, çizer ve mimar Ertuğ Uçar’ın kaleminden şehre farklı bir bakış sunuyor.
Gezgin Ruhlar: Cecile Pin’in ülkelerini terk etmek zorunda kalan ve bir anda kendilerini evsiz ve kimsesiz bulan üç kardeşin Vietnam’dan İngiltere’ye uzanan öyküsünü anlattığı kitabı, azınlıkta kalanların, gelir adaletsizliğinin kıskacındayken güvenli, huzurlu bir gelecek umuduyla yaşayan ruhların hikâyesini anlatıyor.


GÜNDEM

1895’te Alfred Nobel’in vasiyetiyle temelleri atılan Nobel Barış Ödülü, 1901’den bu yana dünya barışına katkıda bulunan kişi ve kuruluşları onurlandırıyor. Savaş karşıtlığı, insan hakları mücadelesi ve uluslararası iş birliği gibi alanlarda fark yaratanları ödüllendiren bu prestijli unvan, yalnızca bilimsel başarıları değil, insani değerleri de yüceltiyor. Bu yılın Nobel Barış Ödülü Adayları...
1895’te Alfred Nobel’in vasiyetiyle temelleri atılan Nobel Barış Ödülü, 1901’den bu yana dünya barışına katkıda bulunan kişi ve kuruluşları onurlandırıyor. Savaş karşıtlığı, insan hakları mücadelesi ve uluslararası iş birliği gibi alanlarda fark yaratanları ödüllendiren bu prestijli unvan, yalnızca bilimsel başarıları değil, insani değerleri de yüceltiyor. Bu yılın Nobel Barış Ödülü Adayları arasında Sırbistan’da öğrencilerinin Novi Sad’daki trajedinin ardından adalet ve demokrasi talepleriyle ülke genelinde yürüttükleri barışçıl direniş yer alıyor.
Kasım 2024’te Sırbistan’ın Novi Sad kentinde, yeni restore edilen ana tren istasyonunun beton sundurmasının çökmesi üzerine yetkililer, trajediyi “Sırbistan duramaz” gibi klişelerle geçiştirmeye çalıştı. Ancak bu kez kamuoyu susmadı. Yolsuzluk, denetimsizlik ve siyasi kayıtsızlıkla şekillenen bir dönemin son damlası olarak görülen çöküş, toplumsal öfkenin sembolüne dönüştü. Betonun değil, sistemin çatırdadığı bir an olarak kayda geçti. Sırbistan’ın tanınmış yazarlarından ve oyun yazarlarından biri olan Siniša Kovacević, avukat Dijana Stojković ile birlikte Sırp öğrencileri Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterdi. Kovacević, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada Nobel Komitesi’nin bu adaylığı resmi olarak kabul ettiğini duyurdu: “Nobel Komitesi, avukat Sayın Dijana Stojković ve benim, Sırp öğrencileri Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterme talebimizi kabul etti. Onlar bunu fazlasıyla hak ediyor.”


TEKNOLOJİ

Görüntülü aramalarda yiyecekleri göstererek yaptığımız “al sen de ye” şakaları bir anlamda gerçek oluyor olabilir. Bilim insanları, yiyecek ve içeceklerin tatlarını yeniden oluşturabilen bir cihaz geliştirdi. Bu sayede, tatlar saniyeler içinde uzaktan paylaşılabilecek.
“e-Taste” adı verilen bu cihazın, sanal gerçeklik (VR) ve artırılmış gerçeklik (AR) sistemlerini daha...
Görüntülü aramalarda yiyecekleri göstererek yaptığımız “al sen de ye” şakaları bir anlamda gerçek oluyor olabilir. Bilim insanları, yiyecek ve içeceklerin tatlarını yeniden oluşturabilen bir cihaz geliştirdi. Bu sayede, tatlar saniyeler içinde uzaktan paylaşılabilecek.
“e-Taste” adı verilen bu cihazın, sanal gerçeklik (VR) ve artırılmış gerçeklik (AR) sistemlerini daha sürükleyici hale getirebileceği belirtiliyor. Ayrıca biyomedikal araştırmalarda veya hatta “sanal yemek maceraları” yaratmak için de kullanılabileceği öne sürülüyor. Araştırmacılar cihazın potansiyel kullanım alanları arasında sürükleyici oyun deneyimleri, çevrim içi alışveriş, uzaktan eğitim, kilo yönetimi, duyusal testler, fiziksel rehabilitasyonun yer aldığını belirtiyor. Bununla birlikte konu tat duyusu olduğunda sistemin daha fazla geliştirilmesi gerektiği belirtiliyor. Zira, sistem henüz baharatlılık ve yağlılık gibi bazı tatları yeniden üretemiyor.


KİTAP & EDEBİYAT

Baharın gelişi ve uzayan günlerle birlikte ekstra gün ışığını değerlendirmek için planlarınız arasında eni bir kitap alıp dışarı çıkmak varsa değerlendirebileceğiniz seçenekler şu şekilde:
İlk Aşk (Gwendoline Riley): Gwendoline Riley’nin Geoffrey Faber Memorial Ödülü’nün sahibi olan kitabı, çaresizlik ve düşmanlık arasındaki ilişkiyi cesurca mercek altına alıyor....
Baharın gelişi ve uzayan günlerle birlikte ekstra gün ışığını değerlendirmek için planlarınız arasında eni bir kitap alıp dışarı çıkmak varsa değerlendirebileceğiniz seçenekler şu şekilde:
İlk Aşk (Gwendoline Riley): Gwendoline Riley’nin Geoffrey Faber Memorial Ödülü’nün sahibi olan kitabı, çaresizlik ve düşmanlık arasındaki ilişkiyi cesurca mercek altına alıyor. Otuzlarında bir yazar olan Neve, kendisinden yaşça büyük Edwyn’in ilişkisini mercek altına alan İlk Aşk, karakterlerin geçmişlerinde bir yolculuğa çıkarıyor.
Bir Yangının Tarihçesi (Janika Oza): Janika Oza’nın ilk romanı olan Bir Yangının Tarihçesi, aile geçmişinin gölgesinde yeni bir hayat arayışı içindeki kahramanının Doğu Afrika’nın demiryollarından Kanada’ya uzanan yolculuğunu anlatıyor.
Dijital Toplumun Sosyolojik Teorisi: Bizi Birbirimize Bağlayan Kodlar: Araştırmacı Ori Schwarz’ın dijital toplumun yapıtaşlarını, sosyal ilişkilerin kodlarla nasıl düzenlendiğini ve bireylerin bu yeni ekosistemde nasıl konumlandığını incelediği kitabı, dijitalleşmenin sosyal dokuyu nasıl şekillendirdiğini mercek altına alıyor.
Optik Sinir: Arjantinli sanat eleştirmeni María Gainza’nın on bir ressam ve kendi dünyasından, hayatından on bir anı konu edinen romanı Optik Sinir, sanat tarihinden sahneleri, kitabın anlatıcısının yaşamından anlarla eşleştiriyor.
Şehit! (Kaveh Akbar): 2024 yılının en çok konuşulan kitaplarından biri olan ve pek çok otorite tarafından yılın en iyi 10 romanından biri olarak gösterilen Şehit! sadece bir hikâye anlatmakla kalmıyor, okuyucuyu rahatsız edici bir güzellikle sarsarak derin bir sorgulamaya davet ediyor. İran asıllı Amerikalı Cyrus Şems’in şehitlik kavramıyla olan karmaşık ilişkisi üzerinden ilerleyen roman, kimlik, aidiyet, bağımlılık ve sanat gibi evrensel temaları ustalıkla işliyor.