Hackney Diamonds: Yarım Asırlık Efsane The Rolling Stones'un Yeni Albümü
Seksen yaşında kendinizi nasıl hayal ediyorsunuz? Açıkçası ben bu şartlar altında 80 yaşına kadar yaşayacağımı dahi düşünmezken, tüm zamanların gelmiş geçmiş en önemli gruplarından biri olan The Rolling Stones, 80 yaşındaki Mick Jagger, 79 yaşındaki Keith Richards, 76 yaşındaki Ronnie Wood ile Hackney Diamonds isimli harika bir albüm çıkardı.
Günümüzde müzik dünyasının neredeyse dinle ve çöpe ata döndüğü, yapay zeka işin içine girip verilen emeğin iyice azalmaya başladığı bir ortamda, bu adamlar 60 seneyi aşkın süredir kalitelerinden ödün vermeden müzik yapıyorlar. Bir dönem herkesin dilinde olan “Dedeye sahip çıkalım” videosunun aksine bu dedeler gittikçe bozulan müziğe sahip çıktı. Sanki içlerinde nükleer enerji reaktörü varmış gibi seksenli yaşlara geldiklerinde bile blues soslu çok enerjik bir classic rock albümü çıkardılar. Arada çıkardıkları cover albümünü saymazsak, grubun çıkardığı son albümün tarihi 2005 senesiydi. Hackney Diamonds, aynı zamanda 2021 senesinde hayatını kaybeden Charlie Watts’dan sonra çıkan ilk albüm. 81 yaşında ölmeden önce bu albüme de katkı veren efsane davulcu, albümde bulunan “Mess It Up” ve “Live By The Sword” parçalarında davuldaki isim oldu. Gitarist Keith Richards ise eklem iltihabı ile mücadele ederken bu albüm için gitarını çalıyordu. Albümün ismi olan Hackney Diamonds bir Londra argosu. Soygun sonucu kırılan araba ya da dükkan camının kalıntıları anlamına geliyor. Albümün duyurusu da bir gazeteye verilen Hackney Diamonds isimli sahte bir cam tamir şirketi ilanı ile yapıldı. İlanda grubun “(I Can’t Get No) Satisfaction”, “Gimme Shelter” ve “Shattered” parçalarına gönderme var.
Albümdeki parçalara geçmeden bir de albüme konuk olan sanatçılara bakalım. Grubun eski basçısı Bill Wyman, “Bite My Head Of” parçasında bas çalmasının yanı sıra, gruba son zamanların ünlü yapımcısı Andrew Watt’ı öneren Paul McCartney, Elton John, Stevie Wonder, Lady Gaga, Tom Petty And The Heartbreakers grubundan Benmont Tench albümde bulunan ağır toplar.
Albümün açılış parçası single olarak yayınlanan “Angry”. Bitmeyen temposu, Mick Jagger’in 80 yaşında olmasına rağmen harika vokali, Keith Richards’ın akılda kalan rifleri ile albümün ne kadar enerjik olacağına dair ipucu veriyor. Adeta dede olmuş olabiliriz ama oturmaya gelmedik diyorlar. Bu arada bu parça bence Deep Blue Something grubunun “Breakfast At Tiffany’s” parçasına da benziyor.
İkinci parça “Get Close”, açılış parçası “Angry” gibi sizi hemen ağına düşürüp yakalıyor. Nakarat kısmında dediği “I Wanna Get Close To You” bir anda dilinize dolanıyor. Elton John’un piyano çaldığı iki parçadan biri. Charlie Watts’ın ölümünden sonra davula geçen Steve Jordan bu parçada kendini gösteriyor. Parçada ayrıca Fitz And The Tantrums grubunun üyesi James King’den güzel bir saksafon solo da var.
“Depending On You” parçasıyla tempo biraz düşüyor. Bu parça, blues hatta country soslu bir rock balladı. Ayrılık temalı parçanın melankolisi hemen sizi sarıyor. Klavye ve organda Benmont Tench var. Tempo ”Bite My Head Up” parçasıyla yine yükseliyor. Paul McCartney’in basta olduğu parça, albümün genelindeki şarkılara nazaran daha az sevdiklerimden biri oldu.
“Whole Wide World” Keith Richards ve Ronnie Wood’un soloları ile öne çıkan güzel bir rock parçası. Bana ZZ Top’un “Got Me Under Pressure” şarkısını hatırlattı. Araba kullanırken dinlenecek parçalardan. Ardından gelen “Dreamy Skies” albümün blues parçalarından biri. Parçanın sonuna doğru giren, Mick Jagger’ın çaldığı mızıka sizi alıp Amerika’nın güney eyaletlerine götürüyor.
“Mess It Up” parçasına geldiğimizde, grup biraz da dans edelim diyor bizlere. Disco soslu parça, ayrıca Charlie Watts’ın ölmeden önce albümdeki davul çaldığı şarkılardan biri. Elton John’un piyanoda, grubun eski basçısı Bill Wyman’ın basta olduğu “Live By The Sword” çok ısınamadığım bir başka parça. Ardından gelen “Driving Me Too Hard” ise Keith ve Ronnie’nin gitarlarının taşıdığı bir şarkı olmuş.
Keith Richards’ın vokalde olduğu “Tell Me Straight” melankolik kısa bir parça. Çok güzel başlıyor ve aynı şekilde devam edip bitiyor. Gittiğiniz bir misafirlikte size ikram edilen çikolatanın tadını çok beğendiğinizi ama tek parça olduğu için hemen bittiğini düşünün. Bu da öyle bir şarkı olmuş bence.
Yedi buçuk dakikalık “Sweet Sounds Of Heaven” gospel – blues kaırşımı epik bir parça. Lady Gaga vokalde çok iyi iş çıkarmış ama Mick Jagger’ın bu yaştaki vokal performansı gerçekten insanı şaşırtıyor. Klavye ve piyanoda ise bir başka efsane isim Stevie Wonder var. Son parça “Rolling Stones Blues” ise grubun ismine esin kaynağı olmuş bir Muddy Waters coverı, dolayısıyla da albümün en blues şarkısı.
Sonuç olarak Hackney Diamonds, bence 21. yüzyılda çıkan en iyi The Rolling Stones albümü. Emekli olmaya niyeti olmayan bu adamlar yaşayan bir tarihi eser ve eğer ömürleri yeterse, doksanlı yaşlarda bile süper bir albüm çıkarma potansiyelleri var.
Kapak Fotoğrafı: NME
İlginizi çekebilir: VAYT ile: Müzik Üretimine Dair
Eline sağlık, ben de albümü oldukça beğendim. Dedelerin belki de son albümü...
Tesekkur ederim...