İlk yorumu siz yazın!
Hakan Günday: İçindekileri Dışa Vuran Yazar ve Eserleri
İlk kitabını 2000 yılında, 23 yaşında yazmış olan Hakan Günday, içinde birikenleri kitaplarına bence çok güzel yansıtıyor. 2000’den bu yana 9 kitap yazmış olan yazarın kitaplarının sonuncusu olan ”Kana Diz Kana”, 2020’nin Şubat’ında çıkmış. Kitapların yanı sıra; film ve tiyatro senaristliği de yapan Günday, Şahsiyet ve Müslüm gibi Türk sinemasına damga vuran yapıtların senaristliğini yapmış. Gelin bazı kitaplarına beraber bakalım.
Hakan Günday Kitapları
Kinyas ve Kayra (2000)
Kitap üç bölümden oluşuyor:
- Kinyas, Kayra ve Hayat
- Kayra’nın Yolu
- Kinyas’ın Yolu
Kitapta birbirine zıt ve aynı zamanda birbirlerinin tamamlayıcıları olan iki karakter yer alıyor. Biri çirkin, biri güzel ve biri uykucu diğeri uyuyamıyor. Cinayet, esrar, kaçakçılık, tecavüz… Bunları yaparken planları da her zaman hazır: “Planımız yok, planımız bu” diyerek hareket ediyorlar. Kitabın ilk bölümü olan ”Kinyas, Kayra ve Hayat” sizi kitaba hazırlıyor, iki karakteri de tanımanızı sağlıyor. İkinci bölüm olan “Kayra’nın Yolu”nda, Kayra gibi yatağa mahkum kalmaya başlıyorsunuz. Üçüncü bölümde ise Kinyas’ın normal hayatı seçtiğini görebiliyoruz. Ancak seçtiği bu normal hayatta da kendini ölüme hazırladığı da çok belli.
Az
Kitap, Derda ve Derdâ isimli iki çocuğun farklı hikayeleri ile başlıyor. 11 yaşında bir tarikat şeyhinin oğluyla evlendirilen korucu kızı Derdâ ile hapisteki bir gaspçının aynı yaştaki oğlu “mezarlık çocuğu” Derda’nın bir mezarlıkta kesişen hayatlarıyla kitap sonlanıyor. Şüphesiz birbirlerini bulduklarında 11 yaşlarındaki hallerinden çok farklı olduklarını görüyorlar. Derdâ yıllarca Londra’da yaşamış, kocasından cinsel ve fiziksel şiddet görmüş; Derda da küçük yaşına rağmen çalışmış, yasal olmayan işlere karışmış oluyor.
Şüphesiz kitabın arka kapağında bulunan ve kitabın son sayfalarında bulunan sözler, sizi kitabı almaya teşvik edecek:
”Diyebilirsin ki, bir insanı, fotoğraflarından ve hakkındaki haberlerden ne kadar tanıyabilirsin? Haklısın. Belki de çok az… O zaman şöyle demeliyim: Seni az tanıyorum… Az… Sen de fark ettin mi? Az dediğin, küçücük bir kelime. Sadece A ve Z. Sadece iki harf. Ama aralarında koca bir alfabe var. O alfabeyle yazılmış onbinlerce kelime ve yüzbinlerce cümle var. Sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında. Biri başlangıç, diğeri son. Ama sanki birbirleri için yaratılmışlar. Yan yana gelip de birlikte okunmak için. Aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine kavuşmuş gibiler. Senin ve benim gibi… ”
Daha
Daha kitabının karakteri Ahad, insan kaçakçılığı yapan biri. Oğlu Gazâ ise ona istemeyerek de olsa yardım ediyor. Hikayede okulunda başarılı olan Gazâ, babası tarafından çırağı olarak görülüyor. Hayali Kandalı kasabasında geçen hikaye, Gazâ’nın Ahad’laşma hikayesini anlatıyor. Kitabın arka kapağında yer alan cümlelerse şöyle:
”Siz bu cümleyi okurken, bir yerlerde insanlar, ülkelerindeki savaş, açlık ve yoksulluktan kaçmak için sonu zifiri bir yolculuğa çıkmaya hazırlanıyor. Ancak bu hikâye o kaçak göçmenlerle değil, onları kaçıranlardan biriyle ilgili. Adı Gazâ. Babası bir insan kaçakçısı, Gazâ da onun çırağı. Henüz 9 yaşında. Yani, hayata ve insana dair, öğrenmemesi gereken ne varsa, hepsini öğrenecek yaşta.”
Doğu ile Batı arasındaki fark, Türkiye’dir. Hangisinden hangisini çıkarınca geriye Türkiye kalır, bilmiyorum ama aralarındaki mesafe Türkiye kadar, ondan eminim. Ve biz orada yaşıyorduk. Her gün politikacıların televizyonlara çıkıp jeopolitik öneminden söz ettiği bir ülkede. Önceleri çözemezdim ne anlama geldiğini. Meğer jeopolitik önem, içi kapkaranlık ve farları fal taşı gibi otobüslerin, sırf yol üstünde diye, gecenin ortasında mola verdiği kırık dökük bir binanın ada ve parsel numaralarıyla yapılan çıkar hesapları demekmiş. 1.565 km uzunluğunda koca bir Boğaz Köprüsü anlamına geliyormuş. Ülkede yaşayanların boğazlarının içinden geçen dev bir köprü. Çıplak ayağı Doğu’da, ayakkabılı olanı Batı’da ve üzerinden yasa dışı ne varsa geçip giden, yaşlı bir köprü. Kursağımızdan geçiyordu hepsi. Özellikle de, kaçak denilen insanlar… Elimizden geleni yapıyorduk… Boğazımıza takılmasınlar diye. Yutkunup gönderiyorduk hepsini. Nereye gideceklerse oraya… Sınırdan sınıra ticaret… Duvardan duvara…”
Ayrıca kitap aynı isimli bir filme uyarlanmış. Yönetmenliğini Onur Saylak‘ın yaptığı 2017 çıkışlı Türk yapımı filmde, başrolleri Onur Saylak, Tuba Büyüküstün ve Ahmet Mümtaz Taylan paylaşıyor.
Şahsiyet
Şahsiyet, yönetmenliğini Onur Saylak’ın üstlendiği, senaryosunu Hakan Günday‘ın yazdığı, başrolleriniyse; Haluk Bilginer, Cansu Dere, Metin Akdülger, Şebnem Bozoklu ve Hüseyin Avni Danyal‘ın paylaştığı bir gerilim ve suç dizisi. Haluk Bilginer’in Uluslararası Grammy Ödülleri‘nde En İyi Erkek Oyuncu ödülünü almasını sağlayan dizi, Mart 2018’de vizyona girmiş. Ayrıca dizi IMDB’de kullanıcı oylarıyla belirlenen izlenmesi gereken diziler sıralmasında ilk 40’a girmiş.
Kapak fotoğrafı: Sinefesto
İlginizi çekebilir: Betilesis’ten Polisiye Kitaplar
DAHA en sevdiğim kitabı oldu tüm kitaplarının arasında..Eline sağlık!
Böyle kaliteli bir yazarın kitapları arasında seçim yapmak zor. Ben AZ’ı daha çok seviyorum. Yorumun için teşekkür ederim 🙂
Dostum bilgilerini paylaştığından dolayı teşekkür etmek istiyorum. Yazı harika olmuş. Ayrıca kaçırdığım güzel kitaplar olduğunu gördüm. Bu kitaplar karantina günlerimde bana zamanımı güzel geçirtecek seçenekler olacaklar.