Bazı şehirler var ki hem geceye hem de gündüze ait. Şimdi güneşin ilk ışıklarına kadar dans eden insanların güne parkta kitap okuyarak devam ettiği Hamburg’a doğru gidiyoruz. The Beatles’ın profesyonel anlamda doğduğu, David Bowie ile Iggy Pop’un ilham almak için uğradığı ve Johann Wolfgang von Goethe’nin “Gökyüzünün yıldızlara ihtiyacı olduğu kadar dünyanın da Hamburg’a ihtiyacı var.” dediği bir şehirden bahsediyoruz. O zaman Wings’in dünyayı keşfetmek isteyenlere sağladığı ayrıcalıklardan aldığımız ilham sayesinde bizim için çok önemli futbol müsabakalarından birine ev sahipliği yapacak Hamburg’u keşfetmeye ve bu uyumayan şehirde yeni anılar yaratmaya ne dersiniz? Hadi Wings’lenin, uçuyoruz!

Hamburg | Fotoğraf: Melina Kiefer

Hamburg 101

Hamburg’u yalnızca iki kelime ile tanımlamak mümkün: Hızlı ve dingin. Bu şehir, bir yandan dünyanın farklı noktalarından gelen sanatçıların ve özgür ruhlu insanların hiç durmadan üretmeye ve eğlenmeye devam ettiği bir ev iken diğer yandan yeşilliklerin içerisinde insanların huzur bulduğu bir sığınak. Tam da bu sebeplerden dolayı bizim için Hamburg, özellikle arkadaş gruplarıyla gitmek için mükemmel bir seyahat noktası. Çünkü Hamburg; Michelin yıldızlı restoranları deneyimleyebileceğiniz, parkların etrafında uzun yürüyüşlere çıkabileceğiniz, çağdaş sanat sergilerini gezebileceğiniz ve dünyanın farklı noktasından gelen ünlü DJ’lerin partilerine katılabileceğiniz hareketli bir şehir. Her zaman herkese sunacağı bir deneyim olan Hamburg, yılın her zamanı ziyaret edebileceğiniz bir nokta. Fakat Hamburg gibi uyumayan bir şehrin deneyimini tam anlamıyla yaşayabilmeniz için buraya bir hafta sonu gelmenizi öneriyoruz.

Biletinizi almadan önce hatırlatalım: Wings ile Hamburg seyahatinizde %10’a varan otel indirimi kazanabilir, uçak biletinizi alırken Mil Puanlarınızı yurt içine kıyasla 2 kat daha değerli kullanabilirsiniz

Nerede Konaklamalı?

Eppendorf | Fotoğraf: Pablo Heimplatz – unsplash.com

Biraz önce de dediğimiz gibi Hamburg bir deneyim şehri. Bu noktada konaklayacağınız bölgeyi seçmeden önce tatilinizden neler beklediğinizi düşünmeniz önem taşıyor. Eğer hareketli bir gece hayatına yakın olmak ve şehrin kalbinde konaklamak istiyorsanız St. Pauli, konforunuzdan ödün vermeden daha şık bir tatil planı yapmayı düşünüyorsanız Eppendorf, doğaya yakın bir konumda biraz dinlenmek istiyorsanız Winterhude ve deneyimlerden öte mutlaka görülmesi gereken yerlere yürüyüş mesafesi bir uzaklıkta olmayı tercih ediyorsanız Neustadt’ı öneriyoruz.

Konaklamanızı organize ederken Wings ile %10’a varan otel indirim ayrıcalığından faydalanabilirsiniz.

Mutlaka Görülmesi Gereken Yerler

Hamburg Rathaus

Hamburg Rathaus | Fotoğraf: Moritz Kindler – unsplash.com

Öncelikle Rathaus’un önünün yerel halk için bir buluşma noktası olduğunu söyleyerek başlayalım. Altstadt yani şehrin tarihi bölgesinin merkezinde yer alan Rathaus, Neo Rönesans mimari tarzına sahip bir belediye binası. 1842 yılında şehrin neredeyse tamamını etkileyen yangının ardından yok olan bu bina, kırk dört sene boyunca Martin Haller ve yedi mimardan oluşan ekibinin çalışmaları ile yeniden inşa ediliyor. Şehrin Neo Rönesans mimari tarzını yansıtan Rathaus, bugün Hamburg’un simgeye dönüşmüş yapılarından biri. Binanın lobisi, bir konser salonu olarak kullanılıyor. Ayrıca binanın içinde bulunduğu meydanda seremoniler düzenleniyor; belirli aralıklar ile geleneksel Alman marketleri kuruluyor.  

Elbphilharmonie

Elbphilharmonie | Fotoğraf: Jonas Tebbe – unsplash.com

Şimdi ise sırada Hamburg’un en etkileyici noktalarından biri olan Elbphilharmonie var. Dünyanın en büyük ve akustik olarak en ileri konser salonlarından biri olarak geçen Elbphilharmonie, Elbe Nehri’nin üzerindeki bir yarımadada yer alıyor. Konser salonuna ek olarak bir otele ve kamuya açık alanlara da sahip Elbphilharmonie, ayrıca Hamburg’un içinde yaşanılan en büyük binası. Tam da bu sebepten dolayı Hamburg’a uğradığınızda mutlaka bu binanın çatı katına çıkmanızı ve şehri panoramik olarak izlemenizi öneriyoruz. Dünyanın ve Almanya’nın önemli müzisyenlerini ağırlayan Elbphilharmonie’nin program takvimine ise buradan ulaşabilirsiniz.

Miniatur Wunderland

Miniatur Wunderland | Fotoğraf: Lia Chuang – unsplash.com

Miniatur Wunderland, Hamburg’un sunduğu ve benzerine kolayca başka bir yerde şahit olamayacağınız özel bir müze. Sürekli hareket halinde olduğunu söyleyebileceğimiz bu müze, yalnızca içinde yaşadığımız dünyanın minyatür bir gerçekliğini sunmak ile kalmıyor; yarattığı bu alternatif dünyaya bir hayat da veriyor. Dünyanın en büyük model tren müzesi olarak geçen Miniatur Wunderland’da 9250 araba, 4110 bina ve 1040 tren bulunuyor. Venedik, Las Vegas gibi gerçek şehirlerin bir modelinin bulunduğu bu müzede ufo saldırıları ve kurgusal kasabaların yer aldığı bölümler de dikkat çekici. Miniatur Wunderland’i gezmeden önce kapıda sıra beklememeniz için biletlerinizi internet sitesinden almanızı öneriyoruz. Biletler hakkında daha fazla bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

Hamburg Limanı

Hamburg Limanı | Fotoğraf: Julia Solonina – unsplash.com

Avrupa’nın en işlek limanı olan ve “Dünyaya açılan kapı” olarak bilinen Hamburg Limanı’nı ziyaret etmeden seyahatimizi tamamlamış sayılmayız. Burada mutlaka bizdeki karşılığı balık ekmek olan Fischbrötchen’i yemelisiniz. Ayrıca bu bölgede yer alan Elbe Tüneli’ne bisikletiniz ile uğrayabilir ve 426 metre uzunluktaki bu tünelin içindeki fayanslara yakından bakabilirsiniz.

Planten un Blomen Park

Planten un Blomen Park | Fotoğraf: Lacathena Jana – unsplash.com

Temelleri 1891 yılında atılan Planten un Blomen Park, Hamburg’un en büyük şehir parklarından biri olarak geçiyor. Sene içerisinde festivallere, tiyatro oyunlarına, performans sanatlarına ev sahipliği yapan bu park, özellikle suyun üzerinden ışıkların yansıtıldığı bir konser serisi ile dikkat çekiyor. Parkın içinde gül bahçeleri, temalı parklar ve oyun alanları bulunuyor.

Burada bitmedi…

Speicherstadt Konthorhaus Semti | Fotoğraf: Adrian Degner – unsplash.com

Hamburg’da görülmesi gereken yerleri tek bir listeye sığdırmamız çok zor. Tam bir Hamburg deneyimi yaşamak isterseniz mutlaka görmenizi önerdiğimiz yerler arasında; her Pazar günü St. Pauli’de yer alan Fischmarkt (balık pazarı), kalıcı bir sergiye sahip olmaması ile dikkat çeken ve Almanya’nın en büyük çağdaş sanat müzelerinden biri olarak geçen Kunsthalle, Barok mimarisi ve bakır detayları ile Hamburg’un sembolü olan Aziz Michael Kilisesi, UNESCO tarafından kültürel miras listesine alınan dünyanın en büyük depolama semti Speicherstadt Konthorhaus Semti yer alıyor.

Hamburg’da Ne Yenir?

Hamburg, Almanya’nın en hareketli gastronomi sahnelerinden birini ortaya koyuyor. Top 50 listelerine giren restoranlar, Michelin yıldızlı mutfaklar, farklı kültürleri bir araya getiren mekânlar… Hamburg’un en popüler ve iyi restoranları hakkında bütün bilgiler aşağıda.

Kahvaltı & Brunch

Hamburg’un en iyi brunch mekânları arasında; sürdürülebilir prensiplere göre hazırladıkları ve dünyanın farklı noktalarından ilham aldıkları kahvaltılara kendi yorumlarını getiren Mit Herz und Zucker, biraz şehrin dışına çıktığımızda karşılaşabileceğimiz gerçek bir yeni nesil brunch deneyimi Marshall Street, endüstriyel bir tarza sahip mimarisi ile güne sakin bir başlangıç yapmak istediğinizde Schmidt & Schmidtchen bulunuyor.

Michelin’in Yıldızları

Hamburg’un dikkat çeken Michelin yıldızlı restoranları arasında; ilhamını Hamburg Limanı’nın “Dünyaya Açılan Kapı” tanımlamasından alan üç yıldızlı The Table Kevin Fehling, İtalyan kökene sahip Marreo Ferrantino’nun Güney İtalya ve Hamburg kimliklerini yaratıcı reçeteler ile gösterdiği iki yıldızlı Bianc, şef Chistoph Rüffer’in mevsimsellik felsefesi ile karşımıza çıktığı iki yıldızlı Haerlin, Michelin müffettişleri tarafından karışık ama komplike olmayan bir menü yaratması ile övülen iki yıldızlı Lakeside, Wahabi Nouri’nin kendi köklerine dönerek Kuzey Afrika mutfağına yaratıcı dokunuşlar getirdiği bir yıldızlı Piment, Maurizio Oster’in modern ve minimalist dokunuşlar ile yarattığı bir yıldızlı Zeik, dünyanın prestiji restoranlarında çalışan şef André Stolle’nin, Kuzey Almanya mutfağına modern dokunuşlar getirdiği bir yıldızlı The Lisbeth, Eike Iken’in Fransız mutfağında Nordik bir rüzgâr estirdiği Petit Amour, Alexander Mayer’in çağdaş bir Fransız restoranına Asya dokunuşları eklediği bir yıldızlı Atlantic Restaurant, Michelin müffetişleri tarafından Hamburg için Aziz Michael Kilisesi neyse, bu restoran için de Heinz O. Wehmann o diyerek yeni şeflerini övdükleri bir yıldızlı Handhaus Scherrer yer alıyor.

Akşam Yemeği

Michelin yıldızlı restoranlara alternatif şehrin en çok konuşulan akşam yemeği mekânları arasında; Jo ve Cozy isimli iki arkadaşın Latin Amerika ve Levanten mutfaklarından aldıkları ilham ile hazırladıkları menüler sayesinde öne çıkan Salt and Silver, organik, mevsimsel ve tarladan sofraya anlayışı ile Michelin Guide listesine giren Wolfs- Junge, daha salaş bir akşam yemeği istediğinizde Hobenköök Hamburg, modern dokunuşlu bir akşam yemeği için Restaurant Klinker, doğal şarap eşleştirmeleri ile dikkat çeken Restaurant Kaalia ve vegan/vejetaryen bir şef restoranı Maquis yer alıyor.

Yemekten Sonra

Daha önce de dediğimiz gibi Hamburg, uyumayan bir şehir ve burada hayat, akşam yemeğinden sonra daha da hızlanıyor. Şehrin en dikkat çeken mekânları arasında; Hamburg’un en iyi kokteyl barı olarak geçen ve özellikle Gin Basil Smash kokteyli ile ünlenen Le Lion, Top 50 listesinin Hamburg favorisi The Chug Club, Rooftop’ta panoramik bir şehir manzarasında kokteyllerinizi yudumlamanız için Skyline Bar 20up, dünyanın farklı noktalarından gelen DJ’lerin buluşma noktası PAL ve Almanya’ya özgü yeraltı kültürünü deneyimleyebilmek için Berlin hissiyatlı Bahnhof Pauli yer alıyor.

şu sıralar dünyanın en önemli futbol müsabakalarından birine ev sahipliği yapan Hamburg’da birçok heyecanlı etkinlik düzenleniyor. Bizim katılmak için heyecanlandıklarımız arasında; 6 ile 8 Temmuz tarihleri arasında kadın futbolcuların hikâyelerine yer veren Fan.Tatic Females sergisi ve 28 Temmuz’a kadar devam eden Futbol Operası yer alıyor.

Hamburg’u Wingsli olmanın tüm ayrıcalıklarıyla tam zamanında deneyimlemek isterseniz buraya tıklayın. Görüşmek üzere.

Kapak Fotoğrafı: Niklas Ohlrogge – unsplash.com