Ben her yıl Kasım ayı sonu itibariyle trend raporları okumaya başlarım. Ne kadar sıkıcı bir giriş cümlesi olduğunun farkındayım ama durum böyle… Proje yöneticiliğiyle editörlüğü kokteyl yaptığım iş hayatımın bir getirisi olarak her yıl kasım ayında WGSN’den Mintel’e aklınıza gelebilecek tüm trend analizi şirketlerinin raporlarını okuyorum ve bu yıl okuduğum onlarca modernize edilmiş klişenin arasında şöyle bir öngörüyle karşılaşmıştım: “Influencer’ların kendileri dışında personalar oluşturduğunu ve markaların bu personalarla etkileşime girdiğini göreceğiz.” Bu cümle beni çok heyecanlandırsa da bunu bizde kim becerebilir ki diye düşündüğümü hatırlıyorum. Çok geçmeden cevap tabii ki pandemi döneminde Twitch yayınlarını deliler gibi takip ettiğim Sude Belkıs’tan geldi. Gelin sizi Hasçeliklerle tanıştırayım.

Benim Sude Belkıs ile tanışmam (tanışmam derken canlı tanışmadım ama uzun yıllardır sadık bir takipçisiyim) onun Belkıs TV adı altında gerçekleştirdiği Twitch yayıları sayesinde gerçekleşti ve pandemi döneminde ruh sağlığıma çok yardımcı oldu diyebilirim. Günümüze dönersek Sude halen sosyal medyadaki varlığını sürdürüyor üstelik sadece kendisi olarak değil!

Benimle Değil “Peronsona”mla Konuş

Neslihan Haseçelik | Fotoğraf: https://www.instagram.com/neslihan_hascelik

Sude Belkıs bugünlerde Neslihan (Nesly) Hasçelik olarak kaşımızda… Dizi ve ‘reality show’un iç içe geçtiğini düşünün. Sanırım Sude’nin birkaç ay önce başlattığı ‘Hasçelikler and The City’ serisini en iyi böyle anlatabilirim. Özetle Sude ve birkaç kız arkadaşı kendilerine birer ‘persona’ benimseyip hiç tanımadıkları insanların düğününe katıldılar ve hikaye böyle başladı.

Sude Belkıs için nasıl tırnak içinde “alternatif, kreatif, sarkastik” diyebilirsek kendisi için yarattığı yeni karakter Nesly bir o kadar “tanıdık, sade ve düz”. Orta gelirli bir ailenin kendi halinde hayalleri olan genç kızı. Bu tatlı “dizi”nin yan karakterleri rolündeyse düşman başına kuzen Buse, “özverili” yenge Hülya ve Avrupa Yakası Fatoş’un ‘avamgard’ yorumu Fatma (Fatoş) ile tanışıyoruz. Her bir karakter sanki aylarca işlenmişçesine başarılı ve korkutucu derecede gerçekçi. Eğer hayatınızda bir gün olsun “mahalle kuaförüne” uğradıysanız Fatoş ve Hülya karakterlerinin gerçek yaşam versiyonlarıyla tanışmamış olmanız imkansız.

Eğer bu yazıyı okuyan bir olgun Y veya X jenerasyonu üyesiyseniz size Sude Belkıs’ın yarattığı bu karakterlerin pazarlama dünyasındaki yerini şöyle anlatayım. Sude Belkıs’ın hayat verdiği Neslihan Hasçelik karakteri öylesine benimsendi ki tamamen bu persona üzerinden açtığı 87k takipçili Instagram hesabına sponsorlu içerik alabiliyor. “Dizi”de yer alan bir diğer karakter Fatoş o kadar seviliyor ki DJ’lik yaptığı etkinlikler birden fazla ilde ilgi görüyor!

Kim İzler ki?: Belki de Herkes

youtube play youtube play

Sude Belkıs’ı uzun zamandır takip eden biri olarak ona dair beni en çok heyecanlandıran iki şeyin “yaratıcılığı ve umarsızlığı” olduğunu söyleyebilirim. Hasçalıkler ve City’nin en çok izlenen bölümü bugün 600.000’e yakın görüntülenme istatistiği ortaya koysa da Sude’nin derdinin bununla uzaktan yakından ilgisi olmadığını bilebiliyoruz. O sadece kendi mizacına göre arkadaşlarını güldürmek istiyor.

Bununla birlikte bence yarattığı bu “Hasçelikler and The City” dünyası ve bizim bu dünyayı ilgi çekici bir dizi gibi tüketiyor olmamızla ilgili oturup sosyoloji tezi yazılsa yazılır. Çünkü bizler Nesly’i bir karakter olarak görüp “sarkastik” bir biçimde takip ediyor olsak da Nesly orta gelirli ailelerde, baskı altında yetişen ama sosyal medya aracılığıyla gördüğü dünyaların parçası olmak isteyen kızın ta kendisi. Zira dizinin “Genç Kız Kalbi” ismindeki benim en sevdiğim bölümünde bunu buram buram hissetmek mümkün. Birkaç arkadaşın bir araya gelip sadece eğlenmek için “Kim izler ki bunu” diye çektikleri videolar bir anda onlarca yüksek prodüksiyonlu diziden daha “başarılı” sonuçlar edinebiliyor.

youtube play youtube play

O kadar ki benim ortaokul ya da liseden tanıdığım, Nesly’nin aksine bir karakter değil, kendinin ta kendisi olduğu için takip etmediğim arkadaşlarım var ki bence oturup bununla ilgili düşünmemiz gerek. Kendimizce ‘cool’ tanımladığımız, uymaya çalıştığımız bu kodlar ne kadar gerçeğimiz? Eğer sosyal medyayı son 10 yıldır bir uyarıcı madde ve statü sembolü olarak damarlarımıza çekmiyor olsaydık paylaşımlarımız nasıl olurdu?

İçerik Üreticiliğinin Geleceği

Günün sonunda, ülkemiz adına online dünyada var oluşun en ilginç durağının 2020 ve hatta birkaç yıl öncesinden beri Sude Belkıs olduğunu düşünüyorum. Çünkü benim için bir içerik üreticisi “üretilmeyeni üretmeye cesaret edebiliyor” olmalı. Sude’nin kendi uydurduğu, yayınlarında sıkça kullandığı ve takipçilerinin artık hakim olduğu terimler için “Sude Belkıs Dil Kurumu” ismi altında bir web sitesi kurması bile bunun bir göstergesi.

Beni bir içerik tüketici olarak sevindirense, Sude sayesinde öyle ya da böyle sosyal medyanın da yaratıcı diğer pek çok alan gibi klişelerden daha fazlasını talep ediyor ve değer veriyor olduğunu görmek. Binlerce ‘clean girl’, aynı şekilde yeni cilt bakımı&makyaj ürünleri göstermeye çalışırken Sude’nin bu çizgi dışı girişimi içerik üreticiliği dünyasına ferah bir nefes oluyor. Bir önceki yazımda abartıp Belkıs TV’yi Acun Medya ile kıyaslamışım; izniniz olursa bu kez de Sude Belkıs’ı Amy Pohler ile kıyaslamak istiyorum çünkü olası bir “Mean Girls” yapımının Türkiye versiyonunu ondan başka kimseye emanet etmezdim.

Kapak Fotoğrafı Kaynağı: Yasin Arıbuğa