Honeyland: Bir Arıcının Mücadelesini Anlatan Belgesel Film
Çoğu zaman sinemacılar “gerçek bir insan hikayesi” çekmek istediklerinden bahsediyorlar. Bana göre Ljubomir Stefanov ve Tamara Kotevska’nın artık bu iddiada bulunabilecekleri bir yapımları var. Beklentilerimi aşan Honeyland, gerçek bir insanın hikayesini anlatmayı başarabilen bir belgesel film.
Kuzey Makedonya’da terk edilmiş bir Türk köyünde, vahşi arıcılıkla uğraşan Hatice Muratova ile felçli annesi Nazife Muratova’nın hayatlarına konuk olduğumuz bu belgesel film, bugüne kadar izlediğim filmler arasında kesinlikle en çok etkilendiklerimden biri oldu.
Tatlı bir Rumeli şivesiyle konuşulan Türkçe sayesinde altyazısız da zorlanmadan anlayabileceğiniz bu filmden, aldığı iki Oscar adaylığı (Yabancı Dilde En İyi Film ve En İyi Belgesel Film) sonrasında haberdar oldum. Konusu hakkında fazla şey bilmeden gidip izlediğimiz bu film kız arkadaşımla beni o kadar etkiledi ki, sonunda birkaç damla gözyaşı döktüğümüzü de itiraf etmeden geçmeyeyim.
Üç yıllık bir süre zarfında çekilen Honeyland o kadar doğal ki, film boyunca o taş evde olduğunuzu hissetmemek mümkün değil. Honeyland ile şehir içinde sıkışıp kaldığımız o baş ağrıtıcı kalabalıktan, gittikçe robotikleşen yaşamımızdan uzağa; daha gerçek hissettiren bir hayat mücadelesine yolculuk ediyoruz. Belki de şehir yaşamının stresi ve hızında unuttuğumuz bazı değerleri hatırlıyor, daha saf duygularla karşılaşıyoruz. Film boyunca Hatice ile annesi Nazife’nin üzüldüğü, sıkıldığı, güldüğü ve eğlendiği her an kameraya öyle güzel alınıyor ki bu duyguları onlarla paylaşmama şansımız kalmıyor.
Hatice, işini o kadar doğayla iç içe yapar hale geliyor ki, arıların da hakkını göz ederek, onlara türküler söyleyerek topluyor balını. Ve bize içinde bulunduğumuz karmaşada ihmal ettiklerimizi hatırlatıyor. İnternetten, sosyal medyadan, teknolojiden uzak bir dünyada, hala bugün yaşanmakta olan kanlı canlı bir hikayeyi izleyiş şeklimiz film sırasında insanı düşünceden düşünceye sürüklüyor.
Aslında kameraya bu kadar yabancı insanlarla bu kadar uzun süre bir arada kalıp bu doğallığı yakalamış olmaları filme hayranlığımı arttırıyor. Çünkü gerçekten filmin her anında ezbere hiçbir şeyin yaşanmadığını hissediyor, tüm gerçekliği fark ediyorsunuz. Arıcılık ve bal ile kaplı bir kapının ardında gerçek insan ilişkilerine odaklanan filmde, Hatice’nin tek başına hayata tutunma mücadelesindeki o gerçeklik, kimi izleyicinin yüzüne bir tokat gibi çarpabiliyor.
Bu çok güzel filmin En İyi Belgesel ödülünü nasıl alamadığına hala anlam verememekle birlikte, aldığı adaylıkların ne kadar iyi bir iş olduğunu kanıtladığına inanıyorum. Honeyland, aile, mutluluk, hüzün, huzur ve mücadeleyi barındırıyor; tıpkı gerçek hayat gibi. Ve Honeyland bu sayede tıpkı gerçek hayat gibi sade ve güzel bir belgesel film halini alıyor.
IMDb Puanı: 8 / 10
Kapak fotoğrafı: fredericknewspost
İlginizi çekebilir: SineMagger’dan Film Önerileri
İlk yorumu siz yazın!