Keşif Sineması: Keş!f Zamanı Vol.2
14. !f İstanbul Bağımsız Filmler Festivali devam ediyor!
theMagger olarak festivalin en ilham verici, en güzel keşiflerle dolu bölümü Keş!f’i yakından takip ettik ve bu bölümde yarışan filmleri yorumladık.
Her yıl boy boy modern klasikle arz-ı endam eden !f’in Keş!f seçkisinden birbirinin zıttı iki film izledim. İşte ilk izlenimlerim:
Risttuules (Rüzgarların Arasında), İkinci Dünya Savaşı yıllarında yaşanan, az bilinen bir trajedinin, Rusya tarafından göçe zorlanan ve çalışma kamplarına gönderilen Baltık ırkına mensup azınlıkların hikayesi. Estonyalı Erna ve Heldur’un elma ağaçlarının çiçeklerini tatlı bir rüzgara savurduğu bir yaz günü tamamen değişen hayatlarının hikayesi. Trajedinin gerçek kurbanlarından Erna Tamm’ın Sibirya’daki günlerinde yazdığı mektuplardan yola çıkılarak çekilmiş olan film, mutlu bir yaz gününün neşesiyle açılıyor. Keyifli pastoral açılış, ailelerin evlerinden alınıp kamplara gitmek üzere yola çıkmalarıyla, yepyeni bir sinema dili benimsiyor. Tamm’ın mektuplarındaki “zaman” kavramına yaklaşımdan etkilenen yönetmen Martti Helde, zamanın geçmek bilmediğini hisseden karakterleriyle seyirciyi göz hizasına getirebilmek için oyuncularını sabit tutup kamerasını özgür bırakıyor. Sibirya’nın ıssızlığında hayatları için savaşan karakterlerin hiç kıpırdamadığı sahnelerde kamera karakterlerin yüzlerini ve birbirleriyle ilişkilerini anlayabilmek adına aralarında uzun uzun süzülüyor. Teknik anlamda kusursuza yakın bir film Risttuules. Öte yandan ne detaylı set ve kostüm tasarımı, ne de çok yerinde ses ve müzik kullanımıyla filmin o çok güçlü özlem duygusunun önüne geçmiyor.
Açlık, zorbalık ve katliamdan geçerken kendin olarak kalabilme üzerine bir hasret ve vicdan muhasebesi Risttuules. Ekonomik ve şiirsel sinema dili onu benzer konularda çekilmiş pek çok filmden ayrı bir yere koyuyor. Bu yıl sinemada izleyeceğiniz belki de en orijinal iş, Estonya’dan geliyor.
Risttuules‘i !f kapsamında, 14 Şubat Cumartesi 15:30, 20 Şubat Cuma 15:30 ve 22 Şubat Pazar 13:00 seanslarında izleyebilirsiniz.
Öte yandan Yunanistan menşeili Norviyia (Norveç), neredeyse Risttuules’in anti-tezi. Seksenli yıllardan kalma estetik anlayışı ile hesaplı bir pejmürdelik örneği, başkarakteri nezdinde bir anti-kahraman incelemesi. Işıktan pek hoşlanmayan esas oğlan Zano filmin ilk dakikalarında arkadaşıyla buluşmak üzere Atina’ya gelir. Disco Zardoz’un pistini toz duman içinde bırakmadığı zamanlarda hayatta kalmak üzere başkalarının kanını emiyor. Film bu ya, dans etmeyi bırakırsa kalbi duracak olan Zano’yu birtakım gece maceralarında izliyoruz. Seksenli yılların estetik anlayışına sırtını yaslasa da başka hiçbir şeye benzemeyen Norviyia’yı öncelikli olarak bir camp bir korku – komedi denemesi olarak değerlendirmek lazım. Oyuncularının her halinden belli olan eğlence hissi, aynı zamanda filmin en güçlü yanı. Femme Fatale’inden sonu belirsiz “görev”ine, karanlık ve edepsiz birtakım dertleri olan cümle karakterlerine bakmayın siz, hikaye dönüp dolaşıp dünyaya kazık çakmak isteyen iktidar delilerine ve onların şakşakçısı grev kırıcılarına yaslanıyor. Genç yönetmen Vesleme risk almaktan imtina etmeyen bu ilk yönetmenlik denemesinde Yunanistan Sineması adına umut vaat eden bir çıkış müjdeliyor. Genç bir yönetmenin ilk işi olmasıyla Keş!f seçkisine, düşük bütçesiyle Bağımsız Film festivali programına çok yakışıyor.
Norviyia’nın !f’in bu yılki seçkisindeki üç vampir filminin en tuhafı olduğu şüphesiz. Ne kadar seveceğinizi anlamak için kendi gözlerinizle görmelisiniz.
Norviyia‘yı !f kapsamında, 17 Şubat Salı 17:30 ve 21 Şubat Cumartesi 17:00 seanslarında izleyebilirsiniz.
İlk yorumu siz yazın!