Keş!f Zamanı: Paradise
theMagger olarak festivalin en ilham verici, en güzel keşiflerle dolu bölümü Keş!f’te yer alan filmleri festival başlamadan inceledik ve yorumladık…
MA DAR BEHESHT (Paradise / Cennet) | Sina Ataeian Dena, İran – Almanya
Ortadoğu’da kadın olmak konulu sayfalarca makaleden çok şey söylüyor “Ma Dar Behesht”in başlarındaki bir sahne. Şehrin çarpıklığına inat, yekpare siyah bir leke dimdik duyuror. Siyah çarşafın kenarından ise asi bir saç buklesi tembel tembel sallanıyor. Ne içinde çemberin, ne de dışında, filmin baş kahramanı Hanieh. Herkesin kendisine karşıymış gibi göründüğü bir şehirde ayakta kalmaya çalışıyor. Kadınları baskı altında tutmak üzerine kurulu düzenler, o düzenleri yeniden yaratan bireyler ve başkaldırmayı imkansızlaştıran, kadınları yalnızlaştıran şeylerle ilgili bir film “Ma Dar Behesht”. Erkeklerden çok kadınlar tarafından ve kadınlar üzerinden sistemin nasıl her gün yeniden doğurulduğuyla ilgileniyor.
Yönetmenin neredeyse gerilla usulü çekmeyi tercih ettiği filmin çekimi için İranlı otoritelerin icazeti alınmamış. O yüzden de, özellikle Hanieh’in şehirde dolaştığı sahnelerde durumun farkında olmayan pek çok “oyuncu” yer alıyor. Hayatın doğal akışı bozulmadan çekilen sahnelerin sağladığı dolaysızlık hissi, yönetmenin pek çok sembolü elini korkak alıştırmadan kullanmasıyla güçleniyor. Okulun parmaklıkları gerçek bir hapishanenin temsili oluyor, esas kızın akvaryumda izlediği balıklar sokakta yanından akıp geçen hayatın yerine geçiyor.
Locarno Film Festivali’nden biri Ekümenik Juri Ödülü olmak üzere iki ödül ile dönen Cennet ölümden sonra gelecek bir cennet müjdesinden çok yeryüzünde bir cennet umuduyla oynuyor. Filmin başkahramanı Hanieh, Suudi Kadın yönetmen Haifa Al Mansour’un Vecide’si ve Hana Makhmalbaf’ın Baktay’ının (Utanç) yanına çok yakışıyor.
İlk yorumu siz yazın!