İrade Zayıflığı: Kolaya Kaçma Eğilimi İçin Çözüm Önerileri
Herkesin hayatında başarmak istediği hedefleri, kazanmak ya da kurtulmak istediği alışkanlıkları var. Hayatın akışına kapıldığımızda bilmediğimiz yerlere sürüklenirken buluyoruz kendimizi. Bu modern çağda ister genç ister yaşlı olalım, ister öğrenci ister iş hayatında yer alan kişiler olalım bir şekilde hepimiz çok yoğunuz. Her gün bu koşuşturmadan şikayetçi olup, yapmak istediğimiz şeylere zamanımızın olmayışından dem vuruyoruz. Peki gerçekten enerjimizi doğru yönlendiriyor muyuz? Planlarımıza uyuyor muyuz yoksa onları ertelemek için bahaneler mi yaratıyoruz? Günün sonunda da yaptığımız işlerin, gerçekleştirmek istediğimiz amaçlara hizmet etmemesinden dolayı mutsuz bir şekilde yatağımıza gitmiyor muyuz? İşte bunun sebebi insanlığın her döneminde, herkesin hayatının en azından bir alanında tecrübe ettiği ve karşısında çaresiz kaldığı özelliğimiz irade zayıflığı. Namı diğer iradesizlik!
İrade Zayıflığına Çözüm Önerileri
Jules Payot’tan İrade Terbiyesi
Evlere kapandığımız bu dönemde birçok kişi gibi ben de uzun zamandır yapmak istediğim fakat malum bahanelerle ertelediğim hedeflerim için kendime bir şans vermek istedim. Güne erken başlayan ve sabahın o dingin saatlerinde meditasyon yapan insanlara fazlasıyla özenen ben, bunu denemeye karar verdim. Büyük bir hevesle giriştiğim bu işin ilk gününde uykuyla uyanıklık arasında adına meditasyon diyemeyeceğimiz bir ritüel gerçekleştirdikten sonra tekrar uyuyakaldım. Fakat pes etmedim. Ertesi sabah tekrar deneyecektim. Sonrası mı? Aynı hikaye. Bu kadar istediğim bir şeyi başaramamak beni çok üzdü ve nedenini de anlayamadım. Bu da beni irademi nasıl geliştirebileceğimi sorgulamaya itti. Bu noktada irade zayıflığı konusunda imdadıma ilk yetişen Jules Payot’ın “İrade Terbiyesi” adlı kitabı oldu.
Kabul edelim, çoğumuzun kalbinde gerçekleştirmek istediği bir sürü hayali olmasına rağmen gerekli motivasyonu kolay kolay kendinde bulamıyor veya istikrarlı olamıyoruz. Jules Payot, kitabında bu ikilemin nedenlerini, insanların temel dürtülerini ve eğilimlerini inceleyerek araştırıyor ve bize irade zayıflığı gibi sıkıntılarımızı eğitebilmek adına kullanabileceğimiz alanları sunuyor. Payot, bir yandan modern insanın hayat stilini ve tutumunu eleştirel bir biçimde ele alırken diğer yandan da eskiden beri kafamıza kazınan, Kant ve Schopenhauer tarafından da desteklenen “karakterin değişmezliği” olgusuna karşı çıkıyor. Bizi kolayca etkisi altına alabilen tembellik ve şehvet gibi dürtüleri bastırabilmenin ve gereken motivasyonu yaratabilmenin anahtarlarını veriyor.
İradenin en temel kaynağının dikkatimizin yönü olduğunu ifade ediyor Payot. Dikkatimizi yöneterek odağımızı kıran anların yerine nasıl farklı inançları yerleştirebileceğimizi anlatabilmek için hafızamızdan yararlanıyor. “Üzerinde tekrar durulmayan her şey, bir daha akla getirilmek istenmeyen her şey nihai bir şekilde hafızadan kaybolur.” Ve yazar Leibniz’den bir alıntıyla devam ediyor. “Dikkatimizi hoşlanmadığımız bir şeyden hoşumuza giden başka bir şeye kaydırarak, kendimizi istediğimiz şeye inandırabiliriz; yani daha ziyade olumlu taraflarına odaklandığımız bir şey en sonunda bize daha muhtemel görünecektir.”
Gerçekten de aslında bize bir yararı olmayan ve belki de bizim enerjimizi düşüren ne varsa beynimizin en ücra köşelerinden onları eski bir fotoğraf gibi çekip çıkararak kendimize hatırlatıyoruz. Asıl düşünmek istediklerimizi ise sonraya bırakıyoruz. Oysa sonrası yok çünkü sahip olduğumuz enerjiyi çoktan tükettik. İşte burada düşünmek istemediğimiz ne varsa düşünmemek için bir savaş vermemiz gerektiğini anlıyoruz. Bu soruna çözüm olarak Payot, fiziksel avantajımızdan yararlanıyor ve yenik düştüğümüz an algımızı değiştirecek durumlar yaratmamızı öneriyor. Bu bir yürüyüş, dans ya da yüksek sesli bir müzik ile olabilir. O an bizi gerçekliğe çekecek ne varsa kullanmamız gerektiğini öğütlüyor.
Dr. Christine Carter’dan Bir Dakika Yöntemi
Beynimiz rahat, alışkın olduğu alanlara düşkün ve kolaya kaçma eğilimli. Bizse onu tamamen zıt bir yöne çekmeye çabalıyoruz. Bu yüzden irade zayıflığı oluşuyor. Yeni bir alışkanlık için atılan ilk adımlar her zaman en zoru. Çünkü pek sevgili beynimiz ona yabancı olan bu yeni düzeni tanımak istemiyor. Ben de bunun farkındalığı ile Sosyolog Dr. Christine Carter’ın yöntemini denemeye karar verdim…
Carter, beynimize yeni bir alışkanlığı kazandırırken aynı zamanda da büyük beklentilerin gerçekleşmemesiyle oluşabilecek motivasyon düşüklüğünü engellemek için çok basit bir yöntem öneriyor. “Bir dakika” Hedefiniz ister bir kitap yazmak olsun ister spor yapmak olsun. Ne yapmak istiyorsanız en minimal sürede ama yüzde yüz enerjiyle yaparak beyninizi buna alıştırın. Beyniniz yeni rutinine alıştığında yeni alışkanlığınız için daha fazla süre harcamak kolay hale gelecek diyor Carter.
Benim hikayeme geri dönersek, yeni öğrendiğim metotlarla meditasyon işine tekrar giriştim. Alarmı saat altı buçuğa kurdum ve güzelce uykuya daldım. Ne mi oldu? Uyanmayı ve bir dakikalık meditasyon yapabilmeyi başardım! Üstelik bu defa sonrasında uykuya geri dönmedim. O günden sonra da hiç aksatmadan her gün uyandım ve süremi arttırarak meditasyonu tamamladım. Bugün sekiz dakikalık bir meditasyon sonrası günüme başladım. Benim iradeyi anlama yolunda öğrendiğim en önemli şeyler işte bunlardı. Bir hedefiniz varsa ona adım adım ilerleyin ve birden başarılı olmayı beklemeyin. Sabırla, her gün küçük bir parça da olsa hedefiniz için bir şey yapın ve bu alışkanlığın filizlenmesine izin verin…
Kapak Fotoğrafı: Unsplash/@doran_erickson
İlginizi Çekebilir: Ceren Oğuz’dan Kintsugi Felsefesi
Ne kadar güzel anlatmışsınız, bazen yapmak istediğimiz şeylerden adeta kaçıyoruz, olmuyor diye üzülüyoruz, bu nedenle tekrar başlamak istemiyoruz. Kendi adıma ben çok yaşıyorum bu durumu. Bahsettiğiniz yöntemi uygulamaya çalışacağım ve İrade Terbiyesi kitabını okuyacağım, ellerinize sağlık 🙂
Çok teşekkür ederim. Umarım beğenirsiniz 🙂