Samhain Postası: İrlanda'nın Hayaletleri
Böö! Cadılar Bayramı ya da İngilizce adıyla Halloween yaklaşıyor. Dünyanın farklı köşelerinde eğlenceli bir şölene dönüşen bu bayramın köklerinde ise The Irish Spirit‘in izleri var. Pagan ritüellerine ve erken dönem Hıristiyanlık geleneklerine dayanan Halloween, Kelt dinlerindeki en büyük dört festivalden biri olan Samhain ile yakından ilişkili. Halloween kültürü ve Halloween partileri denince akla gelen en önemli imajlardan ya da kostümlerden biri ise hayaletler. Tüm dünyada olduğu gibi, İrlanda’da da hayalet hikâyeleri halk masallarının, korku edebiyatının ve korku sinemasının önemli bir parçası. Bu yıl Samhain ruhunu yaşatmak için, seni İrlanda’nın hayaletleri ile tanıştırmak istedik.
İrlanda’nın Hayaletleri
Başpiskopos Narcissus Marsh, Dublin
Dracula’nın yazarı Bram Stoker’ın da sık sık ziyaret ettiği bilinen, Dublin’deki Marsh Kütüphanesi; İrlanda’nın en eski ücretsiz halk kütüphanesi olma özelliği taşıyor. Fakat kütüphaneyi bu özelliği ve zengin kitap koleksiyonunun dışında bir yönü daha var: Kurucusu Başpiskopos Narcissus Marsh’ın on yedinci yüzyıldan beri kütüphaneyi terk etmemiş olması! St. John D. Seymour ve Harry L. Neligan’ın 1914 tarihli “Gerçek İrlanda Hayalet Hikâyeleri” adlı kitabında anlatılanlara göre başpiskoposun yıllarca bakımını üstlendiği genç yeğeni, başpiskopos için kütüphanedeki kitaplardan birinin arasına bir not bıraktığını söyleyerek bir papazla kaçmış. Başpiskoposun hayaletinin bugün hâlâ kütüphanenin rafları arasında gezerek bu notu aradığı söyleniyor.
Soytarı Puck, Dublin
Kral II. Henry’nin onuncu yüzyılda inşa ettirdiği, Dublin yakınlarındaki Malahide Kalesi; İrlanda’daki hayaletli kalelerden yalnızca bir tanesi. 1185-1975 yılları arasında kalede ikamet eden soylu Talbot Ailesi, evlerinde beş ayrı hayaletin varlığından neredeyse eminmiş. Bunlardan en ünlüsü ise Puck: Bir zamanlar kalenin soytarılığını üstlenen Puck adlı adam, kalede zorla tutulan bir kadına (Leydi Elenora Fitzgerald) âşık olmuş ve onun kaçmasına yardım ederken yakalanınca kalbinden bıçaklanmış ve son nefesini verirken, mekana musallat olacağına dair yemin etmiş. Söylentilere göre bunu başaran soytarı, görünen o ki artık güldürmüyor!
Kinsale’li Beyaz Leydi, Cork
İrlanda’nın ulusal anıtlarından biri olan, Cork’taki Charles Fort; on yedinci yüzyılda inşa edilmiş büyük bir kışla ve 1922 yılına kadar hizmet vermiş. Yıldız şeklindeki bina yüzlerce savaş, çatışma, işgal, baskın ve ayaklanmaya tanık olmanın yanında, İrlanda’nın en romantik hayalet hikâyelerinden biriyle de anılıyor: Kinsale’li Beyaz Leydi’nin hikâyesi. Hikâyedeki “beyaz” kadın, bir garnizon komutanının kızı. Genç kadının birlikteki askerlerden biriyle evlenmek istediği, isteğini reddeden babası askeri vurarak öldürünce de gelinliğini giyip okyanusa atlayarak yaşamına son verdiği söyleniyor. Söylentilere göre ruhu hâlâ bembeyaz gelinliğiyle Charles Fort’ta ve Kinsale Limanı’nda dolaşıyor!
Yüzü Olmayan Kadın, Cork
Belvelly Kalesi, Cork Limanı’ndaki Great Island’ın kıyısında bulunan görkemli bir bina. On yedinci yüzyılda burada yaşayan Margaret Hodnett adlı kadın, o zamanlar zenginler için bir statü sembolü olan aynalara karşı saplantılıymış ve dillere destan güzelliğini hatırlamak için sık sık aynalara bakarmış. Margaret’e sırılsıklam âşık olan Lord Clon Rockenby, kendisine defalarca evlenme teklif etmesine rağmen her defasında reddedilmiş. Aşağılandığını düşünen Lord, bir gün ordusuyla kaleyi kuşatmış. Lüks yaşama alışık olan Hodnett’lerin kuşatmaya dayanamayacağını düşünse de Margaret ve ailesi teslim olmadan bir yılı aşkın süre dayanmışlar. Öte yandan açlık ve sefalet Margaret’in güzelliğini de elinden almış. Sevdiği kadını yok ettiğini düşünen Lord evdeki aynaları parçalamış, Hodnett’ler de onu öldürmüş. Bu korkunç olayların ardından Margaret yaşlanıp eceliyle ölene kadar güzelliğinin geri gelip gelmediğini görmek için boş duvarlarda aynalar aramış. Margaret’in hayaletinin bazen örtülü bir yüzle bazense yüzü hiç olmadan bugün hâlâ kalede ortaya çıktığı, duvardaki sabit bir noktaya bakıp durduğu söyleniyor.
Kızıl Mary, Clare
Clare bölgesinde; Burren, Corcomroe ve Inchiquin Baronlukları’nın kesiştiği noktada yer almasıyla stratejik bir önemi olan Leamaneh Kalesi, on beşinci yüzyılda O’Brien Ailesi tarafından inşa edilmiş. Kale bir dönem, çapkın ve ateşli bir kadın olarak tanınan, kızıl saçları, baştan çıkarıcı bukleleri ve dinmez öfkesiyle nam salmış Kızıl Mary tarafından yıllarca demir yumrukla yönetilmiş. En az yirmi beş kez evlenen Mary, eşlerini genellikle karınlarını tekmeleyerek öldürür, kıskandığı hizmetçi genç kadınları ise ölene kadar saçlarından bağlayarak pencerelerden sarkıtırmış. Bu kadar kişinin ölümüne sebep olduktan sonra Kızıl Mary’nin sonu da acı olmuş: Düşmanlarından biri onu yakalayarak, kalenin yakınlarındaki bir ağaç kovuğuna kapatmış ve Mary açlıktan ölene kadar yardım çığlıkları atmış. Kızıl Mary, söylentiye göre bugün hâlâ Leamaneh Kalesi’nin kalıntıları arasında geziniyor.
İlk yorumu siz yazın!