İrlandalı Yazarlar: İrlanda Edebiyatından Öneriler
Yaz aylarını nerede ve nasıl geçiriyor olursanız olun, kitapların en yakın arkadaşınız olduğu gerçeği değişmiyor. Deniz ya da kamp tatilinizde huzur ve sessizliğe eşlik edecek de, evde geçirdiğiniz günlerde elinizin altında duracak olan da kitaplar. Yaratıcı ruhlara ilham kaynağı olduğunu her fırsatta söylediğim The Irish Spirit, edebiyat dünyasını da pas geçmemiş tabii ki; bu yazıda size sevdiğim İrlandalı yazarlar hakkında biraz bilgi vermek ve okuma listenize eklemeniz ve belki de İrlanda kültürünün hatrına viskiniz eşliğinde okumanız için, onların öne çıkan eserlerinden söz etmek istedim.
İrlandalı Yazarlar
İrlandalı yazarlar dendiğinde akla daima Oscar Wilde, James Joyce ve Samuel Beckett üçlüsü gelir. Gerek yaşamları, gerek fikirleri ve eserleriyle geriye önemli bir edebiyat mirası bırakmış bu isimlerin yanı sıra, The Irish Spirit‘le beslenmiş, eserlerine Dublin’in sokaklarını, İrlanda sahilleri ve kırlarını taşımış birçok İrlandalı hikaye anlatıcısı, edebiyatçı ve yazar var:
Lady Sydney Morgan | 1781 – 1859
Adını dünyaya duyurmuş en eski İrlandalı yazarları arasında, romancı Lady Sydney Morgan da var. Kendisi, dönemin şartları altında bir kadın olmanın zorluklarını aşarak yazdıklarıyla kendi parasını kazanmış, bunu yaparken de feminist görüşlerini romanlarında dile getirebilmiş, yetenekli ve bağımsız ruhlu bir yazar. Morgan’ın Türkçe’ye çevrilmiş bir eseri bulunmuyor; İngilizce okumayı tercih ederseniz, en başarılı bulunan eseri olan, 1814’te kaleme aldığı roman O’Donnell‘ı okuyabilirsiniz.
Bram Stoker | 1847 – 1912
Farklı kültürlerin mitolojilerinde yer alan bir figür olmasına rağmen, vampirlerin edebiyat ve sinema dünyasının yakın tarihindeki popülaritesini Dracula romanına borçlu olduğunu söylemek yanlış olmaz. Yıllar boyu Orta ve Doğu Avrupa folklöründeki ve mitolojisindeki vampir hikayelerini araştırdıktan sonra 1897’de ünlü gotik korku romanını yazan Bram Stoker, Dublin doğumlu ve Trinity College mezunu bir İrlandalı. Dracula tüm zamanların en çok satan ve sinemaya en sık uyarlanan romanlarından biri olsa da, Stoker yaşadığı dönemde geçimini yazarak değil, oyuncu Sir Henry Irving’in asistanlığını yaparak ve onun sahibi olduğu Lyceum Tiyatrosu’nu işleterek sağlıyormuş.
James Joyce | 1882 – 1941
Yirminci yüzyıl edebiyatının en etkili yazarlarından biri olan James Joyce, İrlanda edebiyatının da gurur kaynaklarından. Dublin’de doğmuş, gençliğini Dublin’de geçirmiş olan yazar, kariyeri boyunca Zürih ve Paris’te de yaşamış – fakat eserlerinden de anlaşılacağı üzere, Dublin onu hiç terk etmemiş. Joyce’un belki de en önemli eseri, on beş öyküsünü içeren ve ilk basımı 1914’te yapılan öykü kitabı Dublinliler; kitap yirminci yüzyılın ilk yıllarında Dublin ve çevresinde yaşayan orta sınıf İrlandalıların yaşamından kesitler sunuyor. Ben size ayrıca Homeros’un Odysseia destanını Dublin’e taşıyan 1922 tarihli James Joyce romanı Ulysses‘i önereceğim. Tek bir günde geçen bu roman, bir reklamcı ile öğrencinin 1904’ün Dublin’inde gündelik işlere koşturması gibi sıradan bir konuyu işlese de, edebiyatta yeni bir vizyon ortaya koyan tekniği, üslubu, söz oyunları, kültürel referansları ve gerçek ya da hayali kitaplardan alıntılarıyla muhteşem bir bilinç akışı öne sürerek destansılaşıyor.
James Joyce’un İrlanda kültürüyle ilişkisi ve bıraktığı izler sadece edebiyata olan katkılarıyla sınırlı değil. Joyce, bir viski aşığı olarak biliniyor ve bu eserlerine de yansıyor: “The Sisters” ve “Counterparts” gibi öykülerinde ve “Finnegans Wake” romanında viski, önemli bir yere sahip… Joyce, kendi yönlendirmesiyle özel üretim viskiler hazırlatır, viskisi eşliğinde masalarında saatlerini geçirerek bugün dünyaca ünlenmiş romanlarını yazdığı İrlanda publarında kendine özel karışımlar hazırlatırmış. Hepsi bir yana, Joyce özellikle adının kısaltması olan JJ harflerini paylaştığı, Bow Street Damıtımevi’nde üretim yapan John Jameson & Son markasına (bugünkü adıyla Jameson) olan bağlılığıyla tanınırmış, hatta damıtımevinin kurucusu John Jameson’ın torunuyla yakın arkadaşmış. Günümüzde James Joyce anısına üretilen birçok özel üretim viski var. Daha önemlisi, Ulysses romanının geçtiği gün olan 16 Haziran 1904’ün yıldönümü, her yıl Bloomsday adında özel bir gün olarak kutlanıyor; James Joyce’un ve ölümsüz eserinin mirasını yaşatıyor – tabii ki bol viski eşliğinde!.
Oscar Wilde | 1854 – 1900
Giyim ve yaşam tarzındaki gösterişi edebiyat anlayışına ve eserlerine de yansıtan, çağının en büyük yazarlarından Oscar Wilde da bir Dublinli ve bir Trinity College mezunu. 1880’lerde edebiyata giriş yapan, 1890’larda Londra’nın en popüler oyun yazarlarından biri haline gelen ve roman, öykü ve şiirleriyle ünü tüm Avrupa’ya yayılan Oscar Wilde, ne yazık ki eşcinselliği bir suç olarak gören Britanya’nın bağnaz politikaları nedeniyle önce hapis tutulmuş, ardından sürgüne gönderilmiş ve genç yaşta, meteliksiz bir şekilde Paris’te hayatını kaybetmiş. Paris’teki Père Lachaise Mezarlığı’nda bulunan mezarı da en az yaşamı ve eserleri kadar ikonik olan Oscar Wilde‘ın 1890’da kaleme aldığı başyapıtı Dorian Gray’in Portresi, kibir ve bencilliğin tehlikelerini, karanlık ve doğaüstü bir sürpriz sonla buluşturuyor. Daha önce okuduysanız dahi, her okuyuşta, her tekrarda yeni anlamlar kazanan bu romanı ilk fırsatta yeniden elinize almanızı öneririm.
Samuel Beckett | 1906 – 1989
Godot’yu Beklerken‘i duymayan yoktur. İşte o ünlü tiyatro oyununun yazarı, aynı zamanda bir şair, bir romancı ve -söylemeye gerek bile yok- en ünlü İrlandalı yazarlar denince akla gelenlerden biri. Yaşamının büyük kısmını Paris’te geçiren ve İngilizce’nin yanı sıra Fransızca eserler de veren Samuel Beckett, 1969’da Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görüldü. Beckett’in ilk romanı olan Murphy, bir anti-kahraman yaratarak Beckett’in sonraki romanlarındaki anti-kahramanların da bir temelini oluşturduğu için, iyi bir başlangıç olacaktır. Ruhla bedenin, iç dünyayla fiziksel dünyanın kaynaşma zorunluluğundan uzakta, bir arada yaşayabileceğini gösteren bu roman, Doğu mistisizminden hareketle bedenin, ait olduğu fiziksel dünyada asla tam özgür olamayacağı, gerçek özgürlüğün düşüncelerde yaşanabileceği fikrini vurguluyor.
Maeve Binchy | 1939 – 2012
İrlanda’daki yaşamı ve İrlanda’nın sıcak insanlarını en iyi anlatan yazarlardan Maeve Binchy, kitaplarında o kadar gerçekçi yerler kurguluyor ki, İrlanda Turizm Bürosu ülkeye gelip de Binchy‘nin kitaplarına konu olan yerleri görmek isteyen turistlere aslında buraların gerçekte var olmadığını açıklamak zorunda kalmış. Hepimizin yüreğini ısıtan, aşk, dostluk ve sevgi gibi kavramlara olan inancımızı pekiştiren Binchy, Dublin’deki ve İrlanda kırsalındaki yaşamlardan kesitler sunan romantik öyküleriyle ülkemizde de çok seviliyor. Tüm zamanların en çok satan İrlandalı yazarlarından olan ve eserleri 40 milyonun üzerinde satmış olan yazarın birçok kitabı dilimize çevrildi. Ama içinde bulunduğumuz şu dönemde belki de en çok ihtiyacımız olan şey umut – bu yüzden size Umut Hep Var‘ı önereyim. İçindeki her bir öykü, Kestane Sokak’ın sakinlerinden birinin hayatına değinen bu kitapta, kendinizi bulacağınız bir karakter ve öykü mutlaka var!
Seamus Heaney | 1939 – 2013
Şiir sever misiniz? Listeme bir şair dahil etmemek olmazdı. Önceki nesilden W.B. Yeats (1865-1939) ile beraber İrlanda edebiyatının en büyük şairi kabul edilen, 1995 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Seamus Heaney, şiirlerinde daha çok İrlanda’nın karmaşık politik ortamını ve eşsiz doğasını birlikte konu ediniyor.
Roddy Doyle | 1958 – …
İrlanda mizahını en iyi kullanan, Dublin’in işçi sınıfının hikayelerini en iyi anlatanlardan biri, çağdaş yazar Roddy Doyle. Yazarın The Barrytown Üçlemesi‘ndeki üç roman da 1990’larda sinemaya uyarlanmıştı: The Commitments (Alan Parker, 1991), The Snapper (Stephen Frears, 1993) ve The Van (Stephen Frears, 1996). Bense size daha yakın tarihli bir eserini önereyim; Boğa Güreşi kesişen on üç öyküden oluşuyor ve okullardan barlara, mutsuz yatak odalarından tabuta, bebek bakımından boğa güreşine uzanıyor.
Eoin Colfer | 1965 – …
Sırada, İrlandalı yazarlar arasında, daha çok çocuklar ve genç okurlar, biraz da içindeki çocuğu kaybetmeyen, genç ruhlular için yazan biri var: Wexford doğumlu Eoin Colfer aslında bir ilkokul öğretmeni; fakat kurguladığı Artemis Fowl evreniyle, günümüzün en sevilen fantastik gençlik serilerinden birinin çok satan yazarına dönüştü. İlki 2001 yılında yayınlanan Artemis Fowl serisinin şimdilik dokuz kitabı ve ayrıca kısa öyküleri, çizgi romanları var; seriden uyarlanan ilk film olan Artemis Fowl ise bu yaz Disney+’ta yayınlandı.
Sally Rooney | 1991 – …
Ve karşınızda İrlanda edebiyatının en yeni yeteneklerinden biri… Sally Rooney, 2017’de ilk romanı Conversations with Friends‘i yayınladığında henüz 26 yaşındaydı ve bir anda millenial neslinin İrlanda edebiyatındaki sesi olmuştu. Asıl başarısını ise 2018’de yayınlanan Normal İnsanlar ile elde etti. Dublin’de ve küçük bir İrlanda kasabasında geçen bu aşk ve dostluk hikayesi, iki kahramanının sosyal çevresiyle ve birbirleriyle olan ilişkileri üzerinden günümüz genç İrlandalılarının değil, tüm genç ve kentli insanların yaşamlarını yansıtıyor. Okuduktan sonra, romandan uyarlanan Normal People dizisine de göz atmayı unutmayın!
İlk yorumu siz yazın!