Doğası ile ün saldığını bildiğimiz İskoçya yeni gezi hedefimiz oluyor. 10 gün şeklinde planladığımız yolculuğumuzda hem yeşile hem de şehre doymak istiyoruz. O yüzden Edinburgh havaalanına uçuşumuz ile kiralık arabamızı teslim alıyoruz ve ilk durak Cairngorms National Park.

UNESCO Dünya Mirası Listesi‘ne girmeyi başaran Tabiat Parkı’na ve aynı zamanda kalacağımız otele ulaşmak için 2 saat 40 dakika kadar araba kullanmamız gerekiyor. Otobanları çok güvenli olmasına rağmen sağda direksiyona alışık olmayan bizler başlarda zorluk yaşıyoruz. Yine de araç ile seyahatin konforundan vazgeçmeme isteğimiz ağır basıyor ve adapte oluyoruz.

The Boat Country Inn & Restaurant‘a, yani 5 gün konaklayacağımız yere vardığımızda yürüme mesafesinde birçok göl ve orman olduğunu görüyoruz ve kendimizi çok doğru bir yerde hissediyoruz.

Şelaleleri, vahşi yaşamı kalbinde barındıran havası, yüksek dağları ile doğallığın merkezi olan Cairngorms National Park ilk günden itibaren bütün dikkatimizi üzerine çekiyor. Konakladığımız 5 gün boyunca yakın çevreleri mümkün olduğunca yürüyerek ve araçla geziyoruz.

İskoçya’da Gezilecek Yerler

Loch An Eilein  Konum

Ziyaret ettiğimiz ilk duraklardan Loch an Eilein, tatlısu gölünün ortasında yer alan 13. yüzyıldan kalma küçük bir kale. Fotoğraf çekmek için ziyaretçilere güzel bir manzara sunuyor. Gölün çevresi tam tur şeklinde ormanlarla çevrili, bu sebeple doğa yürüyüşü yapmak isteyenlerin ve kuş gözlemcilerinin favori yerlerinden biri.

Loch Ness  Konum

Göller Bölgesi olarak da bilinen Kuzey İskoçya’da efsanelere konu olmuş Loch Ness canavarının peşine düşmesek olmazdı. Kaldığımız yerden araç ile 1 saat uzaklıkta olan Loch Ness’e gidiyor ve turistik yerlerini geziyoruz. Kısa bir bot turu alarak gölden çevreyi de görmeyi ihmal etmiyoruz. Evrenselleşmiş olan efsaneleri sebebiyle oldukça turistik olan bu nokta aslında popüleritesi sebebiyle ilgilerin odağında ancak bizim görüşümüz İskoçya’da adım başı bu tarz gölleri görmenin mümkün olduğu yönünde.

Portree / Isle of Skye   Konum

Vahşi doğayı ve kuş gözlemini seven bir ekip olarak aslında bize yakın olmayan, tek yön 3 saat sürüyor, ancak özel bir kuş türünü barındıran Portree kasabasına gitmek için planlıyoruz bir günümüzü. Isle of Skye Bölgesi’nin en büyük kasabası olan bu yer, Sea Eagle ve Golden Eagle gibi özel türleri içinde barındırıyor ve bölgedeki gölü çevreleyen kayaların yarıklarında yaşıyor bu kuşlar. Biz de onları yakından görebilmek için küçük bir bot ile tur alıyoruz. Ancak şans faktörü de devreye giriyor ki beklediğimizden daha az görebiliyoruz onları.  

Spontane şekilde araba ile çevreyi dolaştığımız, dağlarda yürüyüş yaptığımız günlerin ardından biraz daha şehre yaklaşmak için yolumuzu Edinburgh’a çeviriyoruz. Yolculuğa başlamadan önce, yol boyunca durup ziyaret edebileceğimiz özel noktaları belirliyoruz.

Blair Castle / Blair Athol Distillery  Konum

Ve ilk durak: Blair Castle. Cairngorms National Park’ın güney cephesini koruyan bu kaleye 1 saatte ulaşıyoruz. 30 odası ile içi de ziyaret edilebilen bu bembeyaz kale bizi bahçeleri ve dış cephesiyle daha çok etkiliyor. Hercules Garden olarak bilinen bahçesi özenle yapılmış peyzajı ile uzun süre fotoğraf çekmemize olanak sağlıyor. Blair Castle’dan ayrıldıktan sonra ikinci durağımız olarak bir viski imalathanesi görmezsek olmaz diyerek yine yakınlardan olan Blair Athol Distillery’e gidiyoruz. Biraz üretim bilgileri biraz tadım ve yine yollardayız.

Edinburgh   Konum

Edinburgh’a vardığımızda oldukça yağmurlu bir hava bizi karşılıyor ve kendimizi direkt olarak otelimizde buluyoruz. Şehirden uzak olmak istemiyoruz ancak yine de geçmişte yaşıyor hissini yakalayabilmek için Edinburgh’un içinde ve çevresinde çokça bulunan şato görünümü otellerden birini konaklama için seçiyoruz.

Edinburgh’ta kaldığımız günlerde şehrin en ünlü caddelerinden olan Princess Street, Edinburgh Castle, Palace of Holyroodhouse gibi turistik noktaları mutlaka ziyaret ediyoruz. Farklı mimarisi ile özellikle dikkatimizi çeken 15. yüzyıldan kalma Rosslyn Chapel’i de hedeflerimiz arasına koyup mimarisi, tarihi hakkında bilgi almak için yolumuzu düşürüyoruz. İç ve dış tasarımında yer alan ince işçilik hayran kalınmayacak gibi değil.

Son olarak geç keşfettiğimiz ama şehirde favori noktamız olan, biraz tırmanış ile gün batımını izleyebileceğiniz, yüksek konumdaki Arthur’s Seat… 

Küçük bir not: Yaz aylarında İskoçya’ya giden bizler için güneş oldukça geç batıyordu. Yani bu noktadan manzaranın tadını çıkarmak isterseniz 22:00 – 22:30 gibi oralarda olmanız gerekecektir.

Ve gezinin sonu, biz tekrar İstanbul’a…

Kapak fotoğrafı: Unsplash / Daniil Vnoutchkov

İlginizi çekebilir: Pelin Tüzer’dan Edinburgh Gezisi