Geçtiğimiz günlerde Markiz Pastanesi’nin kapılarının yeniden Beyoğlu’na açılacağı haberleri ile Botter Apartmanı, Frej Apartmanı, Baouduy Apartmanı ve Orient Express’in ardından Markiz Pastanesi de İstanbul’da yeniden hayat bulmakta olan Art Nouveau yapılar arasında yerini aldı. 1890 itibarıyla ortaya çıkan, doğadan ilham alan, standardizasyona karşı sanat ve zaanaatı savunan, neredeyse bütün dünyayı etkisi altına alarak günlük yaşamı yeniden şekillendiren Art Nouveau akımının İstanbul’da yer alan örnekleri günlük hayattaki yerini yeniden almaya başladı. Vlora Han’ın da mülkiyet sorunlarının aşılmasının ardından restorasyon sürecine gireceği öğrenildi.

botter-apartmani-20-806x570-2
Casa Botter | Fotoğraf: Vogue Türkiye

Casa Botter yani Botter Apartmanı, İstanbul’da bildiğimiz ilk art nouveau üslubundaki bina olma özelliğine sahip. Bizi, günümüzden alıp 20. yüzyılın başına götüren bir zaman tüneli gibi duruyor İstiklal Caddesi’nde. 1901 yılında hayat bulan bu apartmanın sahibi olan Saray Terzisi Jean Botter öyle başarılıydı ki bu bina kendisi için II. Abdülhamid tarafından Saray Baş Mimarı Raimondo D’Aronco‘ya yaptırıldı. Döneminde, Pera’nın en ihtişamlı yapısı olan Botter Apartmanı’nın zemin katı defile için kullanılırken üst katları Botter ailesi için konut olarak kullanılıyordu. Günlük yaşam yeniden şekillenirken Türkiye’nin ilk modaevi olan Botter Apartmanı’nın kültür hayatı içindeki yeri çok önemliydi. Alametifarikası olan dövme demirden balkonu, gül tomurcuğu şeklindeki aydınlatmaları, ön cephesindeki eğrisel çizgiler, gül motifleri, kadın başları, madalyonlar; iç mekânda incelikli asansörü, gül motifli vitrayları, aydınlatma öğeleri ile başarılı bir Art Nouveau örneği olan bu bina anılarımızda yok olmak üzere olan bir eserin üzüntüsü ile kalmak üzereyken 2022 yılında, 30 yıllık uykusundan uyanarak yeniden hayat buldu. Sanat ve Tasarım Merkezi olmak üzere restorasyonu devam eden Botter Apartmanı’nın giriş ve birinci katı ziyarete açıldı, Botter Apartmanı İstanbul’da yeniden hayat buldu.

dscn1256
Frej Apartmanı | Fotoğraf: Egemen Yurtseven 

Frej Apartmanı, Levanten Frej ailesinin büyük oğlu Selim Hanna Frej(Freige) tarafından mimar Alexandre D. Néocosmos Yénidunia ve Konstantinos Kyriakidis‘e yaptırıldı. 1905 yılında hayat bulan, İstanbul Art Nouveau’sunun en önemli yapılarından olan bu apartman Selim Hanna Frej ve eşi Polin Hanım için konut niteliğindeydi. Selim Hanna Frej ve eşi Polin Hanım’ın kızı olan Anjel Hanım ve eşi Feridun Dirimtekin de uzun yıllar bu binada yaşadı. Frej Apartmanı’nın tasarımının, Art Nouveau’nun Alman uygulaması olan Jugendstil tarzını anımsattığını söyleyebiliriz. Frej Apartmanı’nın cephesinde Art Nouveau üslubunda bitki motifleri, barok öğeler ve erkek çocuk heykelleri yer almaktadır. Hayat bulduğu günden bugüne kadar değişimler geçiren, birçok kez yenilenen ve bir süre terk edilmiş halde bulunan bu incelikli Art Nouveau yapı 2010’lu yılların sonlarında bir kez daha yenilenerek günümüzde İstanbul Galata Üniversitesi, Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi binası olarak İstanbul’da yeniden hayat buldu.

tekli_gorsel_isbm_08
Baudouy Apartmanı İç Mekân | Fotoğraf: teget.com

Baudouy (Bodvi) Apartmanı, 1907 yılında hayat bulduğunda zemin katı ticari amaçlı, diğer katları konut olarak inşa edilen bodrum ve zemin katların yanı sıra biri teras olmak üzere 6 kattan oluşan bir yapıydı. Art Nouveau akımının, etkisini azalarak göstermeye devam ettiği son yıllarda, Fransız tüccar Joseph Baudouy tarafından inşa ettirilen bu apartmanın giriş katları mağaza olarak kullanılırken üst katlar birçok 19. yüzyıl Beyoğlu apartmanında olduğu gibi konut olarak tasarlandı. Yalın unsurlar barındıran cephede geometrik pencereler, çiçek motifleri ve ferforjeleri ile Art Nouveau’nun Avusturya üslubu olan Viyana Sezesyonu‘nu hatırlatan esinlenmeler yer aldığını; iç mekânda bulunan asansör tasarımının ise Art Nouveau üslubunda olduğunu söyleyebiliriz. 1950’lerde Türkiye İş Bankası tarafından satın alınmasıyla bu binanın ikinci hayatı başladı. 2010’lu yıllara kadar banka şubesi olarak hayatına devam eden bu yapı 2023 yılında, İş Bankası Resim Heykel Müzesi olarak İstanbul’da yeniden hayat buldu.

tal-dining-car-orient-express-orientexprs1022-a64e55f66a6844e78fd656e61ea79b1e
Günümüzde, Orient Express | Fotoğraf: travelandleisure.com

Orient Express’in, ülkemizde batılılaşma ve modernleşme hareketinin ortaya çıkmaya başladığı dönemde Art Nouveau gibi yeni akımların ülkemize gelmesinde aracı olduğunu söyleyebiliriz. 19. yüzyılda ülkemiz demir yollarıyla tanıştı. Demir yolları kültürel etkileşimleri ve Batılılaşmayı hızlandırıyordu o tarihte. İlk seferini 1883’te gerçekleştiren Orient Express, zaman içinde kralları, asilzadeleri, siyasetçileri, edebiyatçıları, sanatçıları, diplomatları ve akımları Avrupa’nın bir ucundan diğer ucuna taşıdı. Orient Express, asırlık tarihinde tarihinde savaşlar ve farklı olaylara tanıklık etmesi ve sahip olduğu özellikler sebebiyle kitaplara ve filmlere konu oldu. Yıllar boyu zengin ve oldukça önemli isimleri taşıyan Orient Express’in perdelerinin ipekten, kadehlerinin kristalden, sofralarının gümüşten olduğu söylenirdi. Efsanevi Paris-İstanbul hattı treni olan ve Pera Palas Oteli konuklarını taşıyan Orient Express’in seferleri I. Dünya Savaşı sırasında durduruldu. Zaman içinde seferler devam etse de farklı istasyonlar çıkarıldı, yolculuk süreleri kısaldı, II. Dünya Savaşı sırasında seferler yeniden kesintiye uğradı. Orient Express, zamanla önemini yitirdi, İstanbul’a son sefer 1977 yılında yapıldı ve tarihi tren 2009 yılında son seferini yaptı.

İlginizi çekebilir: Melek Ardıç Ören’den Pera Palace Hotel

084fd92f3e573e7de8_photo04
Orient Express Yemek Vagonu Çapraz Kesit | Fotoğraf: atlasobscura.com

2015 yılında, Orient Express hattının nerede olduğu bilinmezken YouTube’da anonim bir kişi tarafından yayımlanan bir videoda Orient-Express vagonları, Belarus ve Polonya sınırında düzgün bir şekilde sıralanmış şekilde bulundu. İki yıl süren müzakerelerin ardından Orient Express, Fransa’ya geri getirildi. İtalyan Rönesansı’ndan, Art Nouveau ve Art Deco gibi akımlardan etkilenen ve tarihe tutkuyla bağlı olan mimar Maxime d’Angeac, Orient Express’i incelikle yeniledi. Efsanevi Paris-İstanbul tren hattı olan Orient Express, 2024 yılında yeniden hayat buldu.

4-230
Pera Palas’ta Gece Yarısı | Fotoğraf: Netflix

Pera Palas Oteli, Orient Express yolcuları için dönemin en yüksek teknolojisi ile inşa edildi. 1892’de yapımına başlanan otel, 1895’te düzenlenen bir açılış balosuyla birlikte ilk misafirlerini ağırlamaya başladı. İstanbul Arkeoloji MüzesiSanâyi-i Nefîse Mektebi, Markiz Pastanesi gibi birçok önemli yapının mimarı olan Alexandre Vallury tasarladı Pera Palas Oteli’ni. Art Nouveau’nun incelikli detaylarına sahip asansör tasarımı, merdiven korkulukları, loş aydınlatmaları ile Pera Palas Oteli’nde Doğu’nun gizemli atmosferinin Fransız Art Nouveau stili ile başarılı birlikteliğine tanıklık ettiğimizi söyleyebiliriz. Otel, yapımının tamamlandığı günden bugüne farklı değişimler geçirdi ve birkaç kez de el değiştirdi. Pera Palas Oteli, açıldığı günden bugüne bazı talihsiz olaylara ev sahipliği yapsa da korundu ve hayatını sürdürmeye devam etti. 2022 yılında, Netflix’te yayımlanan Pera Palas’ta Gece Yarısı dizisiyle Pera Palas Oteli de İstanbul’da yer alan ve filmlere, dizilere, şarkılara konu; bazen de konuk olan diğer önemli Art Nouveu yapılar gibi sinemaya konu oldu. Otel’i farklı ülkelere tanıtan, bizlere de yeniden hatırlatan dizi sayesinde kentsel belleğimizdeki yeri daha da güçlendi yapının. Pera Palas Oteli adeta yeniden hayat buldu İstanbul’da.

İlginizi çekebilir: Mag Porter’dan Pera Palas’ta Gece Yarısı Oyuncuları ile Röportaj

467851953_18039631928246226_68167210466710268126_n
Markiz Pastanesi İç Mekân | Fotoğraf: tanrimisafiristanbul

Markiz Pastanesi, İstanbul’un en kendine has Art Nouveau yapılarından. 1838’de Lebon Pastanesi adıyla açılan bu mekân, 1938’e kadar İstanbul’un en ünlü buluşma mekânlarından biri oldu. Lebon’un mottosu ise “Lebon’da her şey güzel” anlamına gelen “Chez Lebon tout est bon” oldu. Lebon Pastanesi birçok sanatçının buluşma noktasıydı. Bu mekân, 1940 yılında Avedis Ohanyan Çakır‘ın satın almasıyla Markiz Pastanesi olarak hayat buldu. Avedis Ohanyan, ürettiği çikolata ve şekerlemelerin Paris’teki meşhur “Marquise de Sevigne” kalitesinde olmasını istediği için mekâna Markiz adını verdi. Markiz’i de Pera Palas Oteli gibi Fransız mimar Alexandre Vallury tasarladı. Vallaury, Markiz Pastanesi’ni Art Nouveau stilinde tasarlarken çiçekli vitray camlarla detaylandırdı. Markiz, iç mekânda yer alan dikkat çekici büyüklükteki Arnoux imzalı mevsim panoları, Art Nouveau üslubunda bitkisel motifleri, loş ışıkları, Limoges porselenleri ve gümüş servis setleri ile dönemin entelektüellerinin buluşma noktasıydı. Orhan Kemal, Sait Faik, Peyami Safa, Orhan Veli, Salah Birsel, Atilla İlhan ve Haldun Taner gibi isimlerin bir araya geldiği Markiz 1980 yılında kapandı. 2003 yılında yeniden açılsa da eski görkemini yakalayamadı ve 2016 yılında tekrar kapandı. Uzun zamandır Beyoğlu’nun tam kalbinde, terk edilmiş halde bulunan Markiz’in önünden geçenler içeriye bakıp hüzünlü bir şekilde eski güzel günleri hayal etmeye devam ederken 2024 yılının sonlarına doğru Markiz, Tanrı Misafiri iş birliği ile kısa süreli olarak yeniden açtı kapılarını Beyoğlu’na. Hemen arkasından, 2025 yılının Ocak ayında Markiz’in; Pilevneli Gallery iş birliğiyle, mentalKLINIK ve Şef Carlo Bernardini‘nin Dehşetli Güzel adlı projesine ev sahipliği yapacağı ve ilerleyen süreçte restore edilip yeniden açılacağı duyuruldu. Böylece, Markiz Pastanesi de İstanbul yeniden hayat bulmakta olan Art Nouveau yapılar arasındaki yerini aldı.

resized_4fee8-81c0aa1d27
Vlora Han | Fotoğraf: gzt.com

Vlora Han, üslup olarak Botter Apartmanı’na benzerliği nedeniyle Raimondo D’aronco tarafından tasarlandığı düşünülen fakat geçtiğimiz sene Mimar Seda Özen Bilgili’nin araştırması sayesinde mimarının Giulio Mongeri olduğu ortaya çıkan, diğer Art Nouveau yapılardan özenli detaylarla ayrılan bir yapı. Abdülhamid’in sadrazamı Avlonyalı Ferid Paşa tarafından üçüncü çocuğu olan Nureddin Bey Vlora adına yaptırıldı bu bina. Cephede yer alan geometrik formları, organik pencere doğramaları, bitki motifleri, gül tomurcukları, kırbaç desenli tipik Art Nouveau süslemeleri ve aslan başlarıyla İstanbul’un en nitelikli Art Nouveau binalarından olduğunu söyleyebiliriz. İnşa edildiği tarih tam olarak bilinmemekle birlikte 1904-1905 yılları arasında Mimar Kemaleddin’in ve 5 ayrı gazetenin ofislerinin yer aldığı biliniyor. Zaman içinde farklı ofislere ev sahipliği de yapan bu yapının birinci katında yer alan noter ofisi, 1950’li yıllardan bu yana varlığını koruyor. Vlora Han’ın birçok alanı depo ve ofis olarak kullanılıyor. Oldukça bakımsız ve kötü durumda olan Vlora Han’ın, mülkiyet sorunlarının aşılmasının ardından restorasyon sürecine gireceği öğrenildi ve tamamlandığı zaman kültür sanat merkezi olması planlanıyor. Vlora Han’ın da bu sürecin sonunda İstanbul’da yeniden hayat bulmakta olan Art Nouveau yapılar arasında yerini alacağını söyleyebiliriz.

İstanbul’da 19. yüzyılın sonunda batılılaşma ve modernleşme hareketi, Art Nouveau akımı ile kendini gösterdi diyebiliriz. İstiklal Caddesi, Beyoğlu, Galata, Pera, Şişli gibi birçok yerde görebiliriz Art Nouveau yapıları. Tarih ve sanatımızda çok önemli yerlere sahip olan, zamanın sınırlarını aşarak bizi farklı yolculuklara çıkaran ve bugün yeniden hayat bulan bu yapılar; tanıdık hislerle beraber geçmiş güzel günlerin geri geleceği umudunu veriyor bizlere. 

Kapak Fotoğrafı: Egemen Yurtseven

İlginizi çekebilir: Artsy Magger’dan İBB Miras’ın Yeniledikleri