Şehir Tiyatroları'ndan Kapalıgişe Müzikal: İstanbul Efendisi
Benim radarıma iki sene önce girmişti oyun. Ne zaman bilet almaya niyetlensem, bir türlü bulamadım. Çok sıkı takip etmek gerekiyor oyunu çünkü her ay biletler çıkar çıkmaz aynı gün içinde tükeniyor. Ve o ay içerisinde bildiğim kadarıyla sadece iki ya da üç temsil oynandığından sıkı takiple yakalamanız gerek.
Gelelim İstanbul Efendisi’nin hatırımda kalan nüanslarına:
Türk tiyatrosunun büyük ustalarından Müsahipzade Celâl’in (1868-1959) eseri olan oyun eleştirel özelliği nedeniyle oynandığı her dönemde büyük ilgi görmüş. İki perde ve süresi iki saat kırk beş dakikalık bir oyun olmasına rağmen sizi temin ederim ki hiç sıkılmadan, çok gülerek, eğlenerek izliyorsunuz.
Orkestra ve oyuncuların performansıyla müziğin ve dansın iç içe geçtiği görsel bir ziyafet bekliyor sizi. Klasik tiyatro oyunu gibi başlayan oyun bir süre sonra izleyenlerin de alkışlarla eşlik edip şarkıları beraber söylediği bir hale dönüşüyor. Makyaj ve kostümlerin farklılığı ile beraber ister istemez siz de kendinizi oyunun akışına ve hızlı dinamiğine kaptırıyorsunuz.
Benim için oyundaki tek kusur eski İstanbul’un bütün kültürlerini seyirciye yansıtmak adına olan sahneleri olduğundan fazla uzun tutmaları idi. Bu nedenle oyunun kurgusu biraz yavaşlatılmış. Ermeni, Rum, Yahudi ve Müslümanların kardeşçe yaşadıklarının bol bol hissettirildiği ve normalde Türkçe olarak söylenen bir şarkının gayrimüslim rolündeki oyuncular tarafından Yunanca ve Ermenice söylenmesi pek keyifli idi. Hıdırellez, dilek ağacı gibi geleneklere de oyunda bol bol yer verilmesi çok hoştu. Hocacılık ve cin kavramları gibi batıl inanca kapılmış insanları akıl yoluyla hizaya getirmeyi o kadar naif ve eğlenceli halde sunmuşlar ki ister istemez günümüz olayları ile kıyaslama yapmadan edemedik.
Birinci perdenin sonunda tüm oyuncuların beraber “Sakın Geç Kalma Erken Gel” şarkısı, sözleri itibari ile oyunun gidişatına göre çok uyumlu bir şarkı olmuş. İkinci perdenin açılışında da tüm oyuncuların salonun içinden geçerek seyircileri “Arabaya Taş Koydum” şarkısına eşlik ettirtip sahneye çıkmaları ise salonun enerjisini yükselten unsurlardan biri oldu. Son olarak da falakaya yatırma sahnesinin “Çile Bülbülüm Çile” şarkısı eşliğinde olması hem çok komik hem de çok akıllıca idi. Sahnede tüm oyun boyunca canlı performans yapan orkestra da finalde seyirciden uzun uzun alkış aldı.
Sahne sanatlarını seviyorsanız kaçırmayın derim. Çok keyifli, enerjisi yüksek bir oyun İstanbul Efendisi.
İstanbul Efendisi bu ay 6-8 Kasım tarihleri arasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları Kağıthane Sadabad Sahnesi, 27-29 Kasım tarihleri arasında ise Ümraniye Sahnesi‘nde…
İlk yorumu siz yazın!